resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 2303
    sürekli aynı kişiler tarafından açığı kovalanırcasına haksız yere eleştirilen adam. baştan söyleyeyim transferde tarih verme konusunda hata yaptığını düşünüyorum. transferleri bu tarihe kadar bitirmek adına oldu bittiye getirmeyerek ince eleyip sık dokuma mantığını devam ettirmesiyle bir ölçüde telafi etti bu hatasını. eğer o verdiğim tarihe kadar ne olursa olsun bitirmeliyim düşüncesiyle hareket etseydi tarih vermekten daha büyük bir hata yapmış olacaktı.

    nasıl bu kadar aleyhtar topladı kesinlikle anlamıyorum. galatasaray'ın kültüründe transfer açlığı yoktu. sanırım meşhur haldun üstünel transferleriyle geçti bize bu. adnan polat döneminde yani. özhan canaydın döneminde zaten gelen giden belliydi. al cihan'ı ver almaguer'i şeklinden bir anda elano, jo, dos santos, misimovic, lincoln, keita falan konuşur olduk. bünyede ciddi tahribat yaptığı çok açık. taraftar belli ki hala kendine gelememiş.

    benim asıl anlamadığım yönetime neden bu kadar sallandığı değil hafızaların nasıl bu kadar dar, bu kadar sığ olduğu. çok değil 1 yıl önce bu zamanlar transfer başarısızlıkları konuşuluyordu. "tek transfer fatih terim"di sözde. engin baytar da kimin nesiydi, felipe melo bidonu da nerden çıkmıştı, muslera hangi takımdan geldi falan filan. e ne oldu sonra? birkaç hafta sonra entryler silinmeye laflar yenilip yutulmaya başladı. şimdi aynı oyuncular kadroda tutulsun diye feryat figan millet. mantığım almıyor. bu nokta transferleri yapan hemen hemen sıfırdan takım kuran bu yönetim değil mi? bu teknik heyet değil mi? ünal aysal değil mi?

    bir de klasik, görmek istediğini görme hastalığı var. tutan transferler fatih terim'in ürünüdür, sıfırdan kurulan takım sadece hocanın başarısıdır. şimdi umut bulut, dany falan yönetim zaafiyeti. çok rica ediyorum bu kadar kör, bu kadar cahil olmayın. bugüne kadar melo'nun bonservisi alınmadıysa, hamit ile hala anlaşılamadıysa bu yönetim + toz kondurmadığınız fatih terim'in ortak kararlarının neticesidir. kulübe çok yakın, içli dışlı bir isim olan melih şabanoğlu da aynen bunları söylüyor. zaten aksini düşünmek saçma. fatih terim kendisinin istemediği bir adamı aldırır mı bu takıma? böyle bir ihtimal var mı? ve her daim takımda görmek istediği bir adamı 200-300 bin euro için kaybetmeyi göze alır mı? nerede kaldı bu adamın imparatorluğu?

    abdürrahim albayrak radyospor'da bir programa bağlanarak aynen şunları söyledi: "amrabat için 7,5 milyon euroya kadar çıktığımızı fatih hocam duysa karşı çıkardı, 7 milyon euroyu bile bonservis bedeli olarak yüksek buldu*, takımın dengesini kesinlikle bozmak istemiyor".

    sen hala yapılan/yapılmayan transferlerin tek nedeninin başkan ve yönetim olduğunu düşün. böyle düşünmek istiyorsun çünkü. işine gelmiyor başka türlüsü. birini itin götüne sokacaksın diğerini baban yapacaksın. ortası yok değil mi?

    tekrar söylüyorum transferde tarih vermek başkanın hatasıydı ve çok gereksizdi. bunun hiçbir savunması yok. ama sadece bunun için başkanı ve yönetimi topa tutmak en hafif tabirle aymazlıktır. sizin gibilere cebinden transfer yapacak, el attığını getirecek, parası neyse verip alacak, gerekirse kırbacı vuracak başkan lazım. ama unuttuğunuz şey galatasaray'ın ihtiyaçları çok daha farklı.
  • 2305
    yanlış olarak gösterilebilecek tek yanına, çok konuşmak denilebilecek başkanımız. transfer yapmıyor, yapamıyor veya futboldan anlamıyor diye eleştiren yok kendisini. kendisi zaten anlamadığını söylemişti bu işlerden. lakin taraftarı cidden çok rahatsız edebilecek bir şey yapıyor kendisi, söz verip tutmuyor. bunu ne amaçla yapıyor bilemiyorum ve kesinlikle iyi niyetiyle bu sözleri verdiğine eminim; fakat o mevkideki bir insanın yapmaması gereken bir yanlış bu. eleştiren insanların çoğunun istediği emin olun transfer falan değil. çıksa dese transfer yok bu kadar eleştirilmez. ama 25 hazirana yetiştireceğiz dersen ve tarih 4 temmuzu gösterdiğinde ne pasta ne çilek ortadaysa taraftar eleştirir. böyle bir açıklama yapmasa eleştiri olmayacaktı ortada. belki o günün şartlarında yetişecek gibi duruyordu, belki daha sonra daha faydalı olabilecek oyuncu alternatifleri doğdu ve tarihte gecikmeye neden oldu bilemiyoruz ve iyi niyetinden şüphemiz yok; fakat verdiğin sözleri tutmazsan ve bir açıklama bile yapmazsan, taraftarı kandırmış olursun, onlar da sana yalancı der. aynı şeyi mahmuti olayında da yaptılar. 2 senelik anlaştık haberini resmi siteden verip, bir kaç hafta sonra yollarsan yine taraftarı kandırmış olursun. keza fatih terim'in de sezon bittikten sonra söyleyecek çok şeyim olacak sözünden sonra, hala hiçbir şey söylememesi sinir bozan başka bir örnek daha. biz ne kadar konuşursak konuşalım, sonuçta başkan ve imparator bizden daha iyi görüyorlardır bunları ve yaptıkları her şeyde galatasaray'ın menfaatini düşündüklerine eminim. ama galatasaray taraftarının doğasında, anadolu yakasındakiler gibi sorgusuz sualsiz biat olmadığını, bu taraftarın yanlış yapan herkesi eleştirebileceğini ve bunun bizi diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerimizden biri olduğunu unutmamak gerek.
  • 2307
    kendisinden değil transfer tarihi almak, zorlasaniz bütün gelişmeleri anlatacak fitratta bir isim. bu yüzden şımarık bazı galatasaray taraftarı da arma aşkına kendisini eleştirmekten geri durmuyor.

    arkadaş transfer edilecek isimler kim? hamit. artık para meselesinden dolayı sonuclanmadigini hepimiz biliyoruz. acaba karar aşamasında imparatorun rolü nedir diye hesaba kattık mi? keza terim'in rolü diğer mevki transferleri için de geçerli. amrabat yüzünden assaidi bekletildi kanaatindeyim. forvet için de burak yılmaz ısrarı...

    yeni takım kurmuyoruz. on bire maksimum üç transfer yapabiliriz; bence iki olacak bu sayı. bu iki ismin takıma monte edilmesi temmuz ayının son haftasına kadar uygundur.

    tek sıkıntı konu melo. netlesmemesi sıkıntı ama biraz sabir yahu.
  • 2308
    abicim ben bu tahammülsüzlüğü anlamıyorum. iyiden iyiye aziz yıldırım, "ben peygamberim" dese inanacak, şike yapsa bile eleştirmeyecek fenerli kafasına dönmeye başladı sözlük.

    ulan kimsenin ünal aysal'ı transfer yapmıyor diye eleştirdiği yok. geçen sene de yapılan transferler kampa yetişmemişti. sorun bu değil. ünal aysal tabiki transfer yapacak. belki haftaya belki 2 hafta sonra.

    bak güzel kardeşim. sorun şu. diyoruz ki kendisi art arda 2-3 söz verdi. tarih vererek. biz de haliyle bekledik. kimseden ses çıkmadı söylediği tarihlerde. e biz de merak ettik ne oluyor diye. diyoruz ki, nasıl ki söz veriyor şu şu tarihlerde açıklayacağız diye, şimdi de çıksın anlatsın şu şu sebeplerden planlarımızda bir aksilik oldu diye. başka bir şey değil. he sen dersen ki mecbur mu her planının anlatmaya diye, evet mecbur değil. ama sen söz verdiğin tarihte bir işi gerçekleştiremiyorsan, sorumlu olduğun insanları yani taraftarları bilgilendirmek gibi bir zorunluluğun var. ulan ben annemi, babamı sorguluyorum. ünal aysal'ı mı sorgulamayacağım.

    şu kafadan kurtulun artık. fatih terim de hata yapabilir, ünal aysal da. bu iki kişi de insan. insanlar hata yapar. insanlar eleştirilir. hatta ve hatta insanlar eleştirilerden ders çıkartır. misal bak fatih terim'e. sabri'yi sağ bek oynatıp eboue'den orta saha yaratmaya çalıştığında eleştirdik. o da gördü ki işler böyle yolunda gitmiyor. hatasının farkına vardı ve düzeltti. bu da aynı durum.

    kimse ünal aysal kötü demiyor. kimse ünal aysal başarısız demiyor. kimse ünal aysal transfer yapmadı yazıklar olsun demiyor. sadece neler oluyor, neler bitiyor bir açıklama bekliyor. saçma sapan insanlara cevap vermek için televizyona çıkabiliyorlar. e biz de ne oldu da hiç ses seda yok onu merak ediyoruz o kadar. çok mu amına koyim ya? taraftar olarak bir cevap beklemek kötü bir şey mi?

    ama yooook. olur mu. kimseyi sorgulamamalıyız. fenerli kafası gibi böyle dümdüz hiç düşünmeden insanların peşine takılıp itaat etmeliyiz. yazık la yazık.
  • 2310
    gecen sene takimi sifirdan kurmus ve sampiyonluk yasamis bir yönetimin baskanidir. bisikleti alinmayan orta okul talebesi gibi sizlamaya gerek yok. acaba hic akliniza gelmiyor mu bu adam bu aciklamalari galatasaray ismini sicak tutmak icin yapiyordur diye? ya da ne biliyim rakibin transfer hamleleri bekleniyor olmasin?

    borsa'da ne kadar suni gundem yaratirsan o kadar yukseliyorsun. keza medyada ne kadar bos konusursan o kadar ilgi cekiyorsun. baskan ortaya bir zarf atiyor. sarisin, uzun boylu, avrupali diyor hop butun medya sabaha kadar mesai yapiyor ve ertesi gun butun mansetlerde bu haber dönuyor. bir bakiyoruz borsa'da hisseler yukselmis, kombineler peynir ekmek vs. adam bildigin piyasayi parmaginda oynatiyor.

    sifirdan 5 milyar dolar servet yapmis bu adamin piyasayi oynatabilecek kadar kurt biri olduguna eminim. "sözunu tutmuyor yeeaaee" diye elestirilip duruyor ama baskanlik parolasi "basari, basari, basari" olan bu adam, kullerinden sampiyon olmus bir takimin baskanidir ve basari sözunun ilk ayagini gerceklestirmistir. bunu da gecen sene yaptigi transferlerle saglamistir.

    ahmet olur, mehmet olur, birileri gelir ve gider ancak, bu sezon da baskanin hedefi basaridir. henuz yapmadigi isler icin degil, yapamadigi isler olursa elestirelim. bunun icin en uygun zaman da seneye yaz dönemidir...
  • 2311
    galatasaray spor kulübüyle özel şirketler arasındaki farkın hissedarlarla taraftar arasındaki fark olduğunu anladığı gün daha az konuşup daha faydalı işler yapmaya başlayacağına inandığım kişi.

    örnek olarak, kendi şirketinde çalıştırdığı birine sana 24 saat süre tanıyorum dediğinde, o kişi sunduğu şartları kabul etmiyorsa bir daha yüzüne bile bakmayabilir, ancak başkanı olduğu kulübün önemli parçalarından biri olan ve taraftarın sevgisini kazanmış bir futbolcusuna* 24 saat süre verip anlaşma sağlayamazsan gözden düşersin, sözünün ağırlığı azalır. bu örnekleri fazlasıyla çoğaltmakta mümkün malesef.

    aynı zamanda galatasaray'ın genel teamülleri arasında şeffalık çok önemli bir yere sahip değildir. hamit altintop vemelo transferlerinde sorun teşkil edilen 200-300 bin €'ları sponsor adı altında verirsin bunu da kimseye söylemezsin. biz taraftar olarak herşeyi bilmek zorunda değiliz başkan. takım içi denge hocan fatih terim olduğu sürece sorun teşkil etmeyecektir. zira 1996-2000 arasında takımda capone'nin 6 katı kazanan bir hagi vardı ancak uefa kupası finalinde ikisi de aynı takımda çatır çatır oynuyordu.

    bu ve bunun gibi konularda daha çok yol alması lazım gelen kişi.
  • 2312
    kulüpten bildirildiğine bakılırsa başkanın verdiği talimat doğrultusunda transfer çalışmaları yoğun mesai harcanarak devam ediyor. dereyi görmeden paçayı sıvamamak lazım.

    teknik heyetin taraftara inancı tam. lütfen bozmayalım.

    --- alıntı ---

    “taraftarlarımızın, centilmen tutumu, bizlere olan inancı ve yanımızda olması geçen sezonki şampiyonluğu kazanmamızda en önemli etkenlerdendi. bu sezon da, taraftarlarımızın aynı centilmenlik ve inançla yanımızda olacaklarından hiç kuşkumuz yok. geçen sezon olduğu gibi 2012-2013 sezonunda da hedefimiz tüm galatasaraylıların gururla kucaklayacakları bir galatasaray takımı”

    --- alıntı ---
  • 2313
    ekonomiden pek anlamam. ama bence geldiği günden beri galatasaray'a borsadan kazandırabileceği paranın maksimumunu kazandırıyor. sermaye arttırımı bunun en iyi göstergesiydi. bir de kim yazmıştı bilmiyorum ama şöyle bir cümle vardı: "ünal aysal zenginliğini kendi yaratan bir adam. yani paraya nasıl para katılacağını iyi biliyor." ekşi sözlük'te de kendisinin borsadan da ciddi paralar kazandığını okumuştum. "başkan verdiği sözleri" tutmadı demeden önce bunları da düşünmek gerek biraz. o açıklamalarla takım borsadan para kazandı. transferlerin kendisi açıklanınca da kazanacak. ben olayı böyle yorumluyorum. şimdi çıkıp "bizim başkanımız manipülatör olmasın:(" demeyin. orası borsa.

    --- alıntı ---

    - teoman abi, koskoca galatasaray başkan'ından verdiği sözü tutmasının beklenmesi de garipsenmemeli. tarih vermek acemilikti.

    teoman cem kadıoğlu: - haklısın ama geç artık orayı. borsadaki hisse olayı ile kazandırılan milyon dolarların yanında nedir ki ?

    --- alıntı ---
  • 2314
    kulübünü çok sevdiğine inandığım iyi niyetli galatasaray başkanıdır kendisi. bugüne kadar yaptığı hareketlerle, medya iletişimiyle her ne kadar mükemmel olmasa da bizlerde iyi bir izlenim bıraktığına inanıyorum. adamın açık sözlü olması ise bence en güzel özelliği.

    son zamanlarda kendisine yöneltilen eleştirilerin insanların sabırsızlığı ile alakalı olduğunu düşünüyorum. malum takımın pişkin pişkin transfer yapması elbette sinirimizi bozuyor. ancak bu yönetimi -özellikle ünal aysal nezdinde- sıkıştırabileceğimiz anlamına gelmemeli. yönetim acele ederse yanlış bir transferle takımın harmonisi bozulabilir. hangi taraftar ister böyle bir şeyi? elbette ünal aysal'ın transfer ile ilgili son konuşmaları bize transferlerin şu zamana kadar bitmesi gerektiğini söylüyor ancak transfer işi hepimizin bildiği üzere meşakkatli bir iştir. ben bir galatasaraylı olarak transferin gecikmesini sorun etmiyorum.

    benim bu güzel insanla ilgili aklımda hep şu duygu var. kaybedeceksek de bu adamla kaybedelim be! vizyonu geniş, hoşgörülü, ayakları yere sağlam basan, en önemlisi yüzünde hep tebessüm var bu adamın. hayata, kulübe, biz taraftarlara pozitif bir enerji veriyor. keza yönetimdeki diğer adamlar gerek adnan öztürk gerek ali dürüst işlerini bilen adamlar. ünal aysal hata yapabilir, sözünü zamanında yerine getirmeyebilir. ama bir gün şampiyonlar ligi finalinde oynayacaksak ünal aysal gibi bir başkan ve fatih terim gibi yürekli adamlar ile olacak. sabrınızı hiç tüketmemeniz dileğiyle...
  • 2316
    bir sezon önce neredeyse tamamen dibe vurmuş bir kulübü devraldıktan sonra derleyip, toparlamış, üstüne yine aynı şekilde kadrosu sıradan oyuncularla dolu olduğu gibi bitmiş, tükenmiş futbol takımını da neredeyse tamamen değiştirip, başkanlığının ilk yılında şampiyon yapmanın (futbol tarihimiz boyunca örneği görülmeyen bir sezonda çift dikiş yaparak), senelerdir yüzünü görmediğimiz şampiyonlar ligi'ne katılma başarısını göstermenin cezasını çekiyor şu an. neymiş, transfer yapmıyormuş. yapmayacak tabii, bu kulübün hala bi'dünya borcu olduğu gibi çözülmesi gereken bir sürü de problemi var. bu kadar başarılı bir iş adamının bankalardan kredi çekip, sağa sola borçlanıp yıldırım demirören'in yaptığı gibi yıldız oyuncu transfer etmeyi bilmiyor olması da çok ilginç.

    hele bir de menajerlik oyunu oynamaktan düşünce sistemi yapay zekaya dönmüş olanlar var ki, ciddi anlamda şahsen tanışmak isterim kendileri ile. transfer işlerinin bu kadar kolay olduğunu, bi'kaç yıldız transfer ettiğin zaman başarıyı garanti görmeleri ya da milyon euro'ların ne anlama geldiğini kendilerinden dinlemek isterim. bu konuda oldukça cahil olduğumu belirtmemde fayda var, o nedenle öğrenmek istiyorum.

    söylemesi kolay tabi; iki, üç, beş, on milyon euro. önce girip bir siteden bir euro'nun kaç lira olduğuna bakın, ardından (windows kullanıcıları için söylüyorum) başlat/programlar/donatılar/hesap makinesi'ne tıklayın (zira makinesiz hesaplayamazsınız) ve bahsettiğiniz euro'ların kaç türk lira'sı ettiğine bakın, gerçek etkisini görmek için de eski türk lirası (altı sıfır atılmadan önce) karşılığını da hesaplayın. muhtemelen rakamın sağında kaç tane sıfır olduğunu anlamak için iki üç kere saymanız gerekecek.

    inşaallah şu an transferden çok kulübün kurumsal yapısı, tesisleri ve altyapı ile ilgili işlerle uğraşıyordur. en fazla iki üç sezon oynatmak için onbeş, yirmi milyon euro maliyetle transfer edilmek istenen otuz yaş üstü yıldızların türkiye'den önerilen kontratları emeklilik ikramiyesi gibi gördükleri bir ortamda, bu paranın yarısını değil çeyreğini altyapına yatırsan kısa vadede umutlu, orta vadede mutlu, uzun vadede de ihya olursun. zaten galatasaray'dan bahsediyorsak öyle de olmalıdır. galatasaray altyapısı önce kendi yıldızlarını yetiştirmelidir, bundan önce de olduğu gibi.

    daha başkanlığının ilk yılı, kendisi her şeyden önce iş adamı kimliği ile profesyonelce işleyen bir sistem kurma düşüncesi ile başkan oldu belki ama dahil olduğu futbol camiasının nasıl rezilliklerle dolu olduğuna ve nasıl kimseler tarafından yönetildiğine şahit olmanın şokunu henüz atlatamamıştır eminim. ne yazık ki en büyük handikapı bu ülkeye fazla bir insan olması. ya bu yüzden kuyusunu kazarlar (gerek dışarıdan, gerekse de -örneğin- en yakınındaki danışmanları, kimi yöneci veya kongre üyeleri vs. tarafından) ya da bir gün "artık yeter" diyerek koşarak uzaklaşır bu ülkeden.
  • 2320
    mahkeme duruşmalarında bütün savunmasını galatasaraya bok atarak kuran aziz yıldırıma resmi siteden geçmiş olsun mesajı ve bir de mekktup göndermiş.

    siyasilerin tayyip yalakalığından, spor camiasının aziz yalakalığından gına geldi. aziz çıkıp tv den galatasaraydan özür dileyene kadar selam bile vermemesi gerekirken bir de mektup göndermiş.

    acemi nalbant işi sütçü beygirinde öğrenirmiş. umarım bu başkanlık işini çabuk kavrar da bizi beygirlikden kurtarır
  • 2321
    kendisi hakkında öyle bir hava oluşmaya başladı ki, bu adamı en ufak eleştirmek bile caiz değil, zinhar haram.

    hele yaptıkları öyle bir anlatılıyor ki adam şimdiden en efsane başkanımız oldu. biz iki başkanı davul çalıp gönderdik, birisi canaydın öteki adnan polat. şimdi ünal aysalı en kötü başkanlarımız arasında yer alan adnan polatla karşılaştıralım:

    - mali açıdan:

    adnan polat gelir gelmez uefa mali kriterler diye bir şey söylemeye başladı. dedi ki bakın 2012'de mali kriterleri yeterli olmayan kulüpleri avrupa kupalarına almayacaklar. bizim buna göre yapılanmamız ve hazırlanmamız lazım. kimse sallamadı polatı doğal olarak. ne de olsa o dediğine daha 3-4 yıl vardı ve gözümüzün önünde olmayan şey bizi korkutmuyordu.

    adnan polat bu doğrultuda ekibiyle birlikte ilkönce futbol a.ş. ve sportif a.ş.'yi birleştirmek için yıllarını harcadı. çünkü kulübün en büyük maddi külfetlerinden birisiydi bu. bankaların kredi vermediği, floryanın bile hazicli olduğu bir dönemde bunu başardı.

    stadın tamamlanması için başta ışın çelebi olmak üzere inanılmaz bir efor sarfedildi. her ne kadar bence ali sami yenden çıkmak kulüp tarihinin en büyük hatası da olsa bu stadın bitirilmesi ile kulüp stad gelirlerini 4-5 katına çıkardı.

    riva denen bir arazi vardı. genel kurul arazinin satışına onay vermesine rağmen, polat araziyi değerlendirmek amacıyla doğru zamanı bekledi ve toplamda alınan 500 küsur imzayla araziye inşaat yapılması için ruhsat alındı ve kulübe yaklaşık 200-300 milyon dolar gelir getirecek bir gelir kapısı ortaya çıkarıldı.

    kısa vadede gelirleri arttırmak amacıyla gs bonus, gs mobile, gs bilyoner, gs hdi sigorta gibi projeler üretti. buralardan kulüp şu anda çok ciddi gelirler elde ediyor. daha fazla gelir elde edilmemesi sadece taraftarın ilgi göstermemesindendir.

    bankalarla olan borçları yeniden yapılandırdı ve borçların üzerindeki çok ağır faiz giderlerini azalttı.

    bunun haricinde aklıma daha sonra gelen şeyler olursa editlerim.

    ünal aysal neler yaptı bir senede dersek, galatasaray hisse senetlerinin yaklaşık %20'sini sattı. kulüp satabileceği maksimum hisse senedini sattı ve şu anda %55 gibi bir oranımız var. kulübe maddi kaynak yaratmış oldu ve bu kaynakla borçları azalttı. yani yeni bir proje üretmektense elimizde olan değerleri satma yoluna gitti.

    daha sonra beklenen hamle geldi ve sermaye arttırımına gitti. bununla elinde hisse senedi olan yatırımcıların kulübe nakit girdi yapması sağlanacak. galatasaray da kendi üstüne düşen kısmı loca ve vip gelirlerini 5 yıl boyunca ipotek ederek sağladı. yani gelecekteki gelirlerimizden feragat etti.

    en kötü başkanla en iyi başkanı karşılaştırdığımızda ne yazık ki mali açıdan ünal aysal beklentileri karşılayamamış ve yeni bir proje üretememiştir.

    -idari açıdan:

    adnan polat profesyonelleşme fikrini hayata geçirdi. kulübün gerçek profesyoneller tarafından idare edilmesini, seçilmişlerin ise bu idareyi kontrol etmesini savundu. bunun altyapısını oluşturdu. ama özellikle futbolda bu ismin adnan sezgin olması ve gelen onca başarısızlıklara, fiyaskolara rağmen koruması hatta haldun üstünel gibi adamları yemesi en büyük zaafiyeti oldu.

    stadyum açılışındaki yaşanan fiyasko, gereksiz insanlar galatasarayı suçladığında taraftarı satması, haklarımızı savunamaması sonunu getirdi.

    ama en önemlisi bütün ülkenin şike ile sallandığı günlerde bile kulübümüzü bu pislikte uzak tutarak başımız dik gezmemizi sağlamıştır.

    ünal aysal bütün camianın desteği ile geldi. kısa orta ve uzun vadedeki hedefleri ve sorunlara karşı çözüm önerileri yerindeydi. gerek bağımsız kuruluşlara kulübü audit ettirmesi gerekse idari disiplin ve kadrolaşmada başarı sağladı. idari açıdan kulübün doğru adımlar attığı bir gerçektir.

    bununla birlikte bülent tulun gibi geçmiş başkanı savcılığa şikayet etmiş, mustafa sarp varken orta sahaya adam almaya gerek yok diyecek kadar futboldan anlamayan birisini sportif a.ş. genel koordinatörü yapması ve her fırsatta onu savunması kabul edilemez bir hata.

    ayrıca ömer güvenç, ntvspor, telegol, hürriyet gibi oluşumlara sürekli röportajlar vermesi taraftarı yaraladı. ne de olsa bu oluşumların tek amacı galatasaraya zarar verebilmek. bunlarla savaşacağına bunlara prim verdi.

    ayrıca şike sürecinin başında harika bir yol izlerken sona doğru hedeften sapmış ve en son aziz yıldırıma mektup yazmasıyla bizleri üzmüştür.

    ikisini karşılaştırırsak ünal aysalın daha iyi bir performans çizdiğini ama beklenenin altında olduğunu görebiliriz.

    -sportif açıdan:

    adnan polatın futbolda bir şampiyonluğu olması yaptığı yanlış tercihlerin sonucu oldu. futbolun başında adnan sezgin gibi bir adamın olması başarızlığın en büyük sebebiydi. bir yılda üç teknik direktör değiştirerek bu konuda galatasaray rekorunu kırdılar.

    baskette, engelli aslanlarımızın dünyanın en iyisi olması ve bayan basketçilerimizin avrupa şampiyonu olması polat döneminin başarılarıdır.

    ünal aysal gelir gelmez ali dürüst ve albayrak'ın sayesinde terim ile anlaştı. her ne kadar başlarda yönetimin içinde terime karşı olan husumet büyük sorunlar yaşatsa da terimin bu savaştan galip çıkması bize şampiyonluğu getirdi. şu anda futbolu tamamen terime bırakmış durumda ki bu da doğru bir hamledir.

    baskette yaşanan oktay mahmudi fiyaskosu, baskette ve voleybolda hiç bir başarı gelmemesi eksi puan olup bir senede amatör branşlarda çok büyük başarıların gelmesi çok mümkün olmadığı için bir nebze de olsa kabul edilebilir. bu sene en azından birinde şampiyonluk gelmesi gerekiyor ki başkanın söylediği başarı başarı başarı gerçek olsun.

    sonuç olarak ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor ki eğer ünal aysal şu anda bu kadar başarılı gözüküyorsa bu adnan polatın yoğun mali ve idari çalışmalarından kaynaklanmaktadır. ünal aysal henüz ortaya kendine ait bir proje koymamış, ortaya konulan projeleri doğru yürütmüştür. bu süreçte acemilikleri çok açıkca gözükmüş, daha düzeltmesi gereken çok konu olduğu ortaya çıkmıştır. daha az röportaj vermesi, söylediği şeyleri yerine getirmesi ve yeni projelerle galatasarayın geleceğini sağlama alması ilk planda ortaya çıkan beklentilerdir.

    ünal aysal hemen hemen herkesin desteklediği, iyi ki başkanımız oldu dediği bir isimdir. uzun yılları başımızda kalması ve hedeflerini hayata geçirmesi hepimizin isteğidir. ama bu süreçte yapılan hataların ve karşılanamayan beklentilerin söylendiği zaman, söyleyen kişiye vatan haini muamelesi yapmak ancak faşizmle yönetilen bir yerde olur ki ünal aysal buna karşı çıkan isimlerin başında yer alırdı herhalde.

    sizinle büyük başarılar kazanacağımıza inancım tam başkanım, allah yardımcınız olsun.
  • 2322
    bu kadar üstüne gidilmesini anlamadığım başkanımız. haklısınız söylediği şeylerle yaptıkları arasında fark var tabi sadece transfer konusunda, ama bu kadar başarılı bir işadamı da önünü görmeden böyle açıklama yapmasının nedeninin de borsa değerleri ile ilgili olduğunu düşünüyorum. başarılı bir başkan olduğu da aşikar. hangi galatasaray taraftarına spor toto süper ligi 2010 2011 sezonu sonrasında sorsanız, şampiyon olmamız için 3 ya da 4 sene geçmesi gerektiğini söylerdi. bu kadar kısa sürede toplamak , fatih terimi kötü geçen 2. dönemden sonra getirmek cesaret ister ve futboldan anlayan adamdan anladığını gösterir. kısaca umarım 3 4 dönem başkanımız olur ve gelen avrupa kupalarıyla başarımızı daim eder.
  • 2323
    eski başkanlarla yanlış yollardan karşılaştırılan adam.

    sen galatasaray spor kulübü'nün başkanlığına aday oluyorsan "başarı" vaat edersin. hangi alanda başarı? sportif başarı. hatta öncelikli olarak futbolda başarı. bu kadar.

    adnan polat çok proje üretmiş, mali tabloyu düzeltmiş, ünal aysal'ın ilk senesinde sadece sportif başarısı varmış proje üretememiş ortaya bir şey koyamamış...

    peki en basitinden şunu sorayım: başkanlık seçiminde 2 aday var biri diyor ki: "aklımda şu şu şu projeler var, türkiye'nin en zengin kulübü olacağız, bir sürü arazimiz arsamız olacak, şirketleri birleştireceğim" öbürü de diyor ki: "ilk sezonumda kulübü şampiyon yapacağım, hedefim başarı başarı başarı" oyunu kime verirsin? ya da en çok oyu kim alır?

    kısacası şampiyon olamadıktan sonra istediğin kadar proje üret hiçsin, taraftarın gözünde de bu böyledir. önce zenginleşelim, sonra takım kuralım diye bir şey yok günümüzde. liverpool 20 senedir şampiyon olamıyor. marka değerinden söz eden var mı? çünkü sportif başarı olmadığı zaman değerlenemezsin, gelişemezsin, geriye gidersin. eskiden durum farklıydı belki ama günümüz koşulları bunu gerektiriyor. önce sportif başarı gelir daha sonra onun üzerine koyarsın. tesisleşmeni tamamlarsın, kurumsal yapını oluşturursun, gelirleri iyi değerlendirirsin vesaire.

    ekonomi benim uzmanlık alanım değil, ünal aysal belki de kolay yoldan hisse satışlarıyla ve/veya verdiği demeçler sonrası borsayı hareketlendirerek kulübe kazanç sağlamış olabilir, bilmiyorum. öyleyse de bunda bir yanlışlık göremiyorum. bazı kendini bilmezlerin istediği gibi kendi cebinden transfer yapmadıkça problem yok.

    galatasaray, bir spor kulübüdür. değeri arazileriyle, anonim şirketleriyle, ekonomi politikalarıyla belirlenmez. sahaya çıkan takımıyla belirlenir. bu söylediğim doğru değilse, kulüp borç batağındayken çekilseydik futboldan 2-3 yıl kadar, transfer yapmasak florya'da kendi kendimize oynasaydık. harcamaları sıfıra indirirdik. mali açıdan toparlandığımızda tekrar geri gelirdik. ne kaybederdik? sonuçta 107 yıllık bir camiayız 3 yılda mı unutulacağız? beşiktaş neden bunu gündeme getirmiyor örneğin?

    istersen 3 tane çılgın projeye start ver, şampiyonlar ligi'ne direk katılımdan elde ettiğin gelirin yanına yaklaşamazsın. yaklaşabiliyorsan zaten futboldaki başarıların ve geçmişin sayesinde yapıyorsun bunu. dolayısıyla önce sportif başarı, sonra diğerleri. sahada mücadele edemezsen büyüyemezsin, değerlenemezsin. senin gelirinin %90'ını havuz, kombineler, avrupa kupalarına katılım ve store satışları oluşturuyor. dikkat edersen hepsi başarıya endeksli. hangi alanda başarı? sportif başarı.

    ünal aysal'ın henüz yere göğe sığmayacak ya da yerin dibine inecek kadar görevde kaldığını düşünmüyorum. insanlar yargılamak için acele ediyor. sahaya baktığımda, çok değil bir önceki yıl ile kıyasladığımda farkı açık bir şekilde görüyorum. geçtiğimiz yıl az buz bir yatırım da yapılmadı bu takıma. kulüp borç batağındayken bunlar yapıldığına göre hedef belliydi ve gerçekleşti. yani başarıya ulaşıldı. elbette ki bununla yetinemeyiz, galatasaray'ın vizyonu bellidir. o da avrupa'dır.

    ancak şu kesin ki başkan ve yönetimi ilk senesinde sınıfı geçmiştir.
  • 2324
    transfer yapılır mı yapılmaz mı bilmem. ya da iyi bir transfer dönemi geçirir miyiz, geçirmez miyiz, şimdiden yorum yapamam. lakin, ünal aysal transfer dönemi amatörlüklerine devam ediyor, taraftarın duygularıyla oynuyor. geçen dönem drogba hakkında boş konuşmuştu, herkes bir umut bekledi, olmadı. sonra shaqiri hakkında hiç gereği olmayan şeyler söyledi. "shaqiri bize yakın" dedikten bir gün sonra transferin gerçekleşmediği kap'a bildirildi.

    gelelim bu sezona. hiç gereği yokken, önce bir "toplu açıklama" sevdasına düştü. sonra 25 haziran dedi. o tarih sonra 25-30 haziran arasına dönüştü. en son "en geç 25 haziran'dan 10 gün sonrası" oldu. bugün 5 temmuz. yani 25 haziran'ın 10 gün sonrası.

    transfer meraklısı değilim fakat kandırılmamayı istemek de en doğal hakkım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın