2319
eski başkanlarla yanlış yollardan karşılaştırılan adam.
sen galatasaray spor kulübü'nün başkanlığına aday oluyorsan "başarı" vaat edersin. hangi alanda başarı? sportif başarı. hatta öncelikli olarak futbolda başarı. bu kadar.
adnan polat çok proje üretmiş, mali tabloyu düzeltmiş, ünal aysal'ın ilk senesinde sadece sportif başarısı varmış proje üretememiş ortaya bir şey koyamamış...
peki en basitinden şunu sorayım: başkanlık seçiminde 2 aday var biri diyor ki: "aklımda şu şu şu projeler var, türkiye'nin en zengin kulübü olacağız, bir sürü arazimiz arsamız olacak, şirketleri birleştireceğim" öbürü de diyor ki: "ilk sezonumda kulübü şampiyon yapacağım, hedefim başarı başarı başarı" oyunu kime verirsin? ya da en çok oyu kim alır?
kısacası şampiyon olamadıktan sonra istediğin kadar proje üret hiçsin, taraftarın gözünde de bu böyledir. önce zenginleşelim, sonra takım kuralım diye bir şey yok günümüzde. liverpool 20 senedir şampiyon olamıyor. marka değerinden söz eden var mı? çünkü sportif başarı olmadığı zaman değerlenemezsin, gelişemezsin, geriye gidersin. eskiden durum farklıydı belki ama günümüz koşulları bunu gerektiriyor. önce sportif başarı gelir daha sonra onun üzerine koyarsın. tesisleşmeni tamamlarsın, kurumsal yapını oluşturursun, gelirleri iyi değerlendirirsin vesaire.
ekonomi benim uzmanlık alanım değil, ünal aysal belki de kolay yoldan hisse satışlarıyla ve/veya verdiği demeçler sonrası borsayı hareketlendirerek kulübe kazanç sağlamış olabilir, bilmiyorum. öyleyse de bunda bir yanlışlık göremiyorum. bazı kendini bilmezlerin istediği gibi kendi cebinden transfer yapmadıkça problem yok.
galatasaray, bir spor kulübüdür. değeri arazileriyle, anonim şirketleriyle, ekonomi politikalarıyla belirlenmez. sahaya çıkan takımıyla belirlenir. bu söylediğim doğru değilse, kulüp borç batağındayken çekilseydik futboldan 2-3 yıl kadar, transfer yapmasak florya'da kendi kendimize oynasaydık. harcamaları sıfıra indirirdik. mali açıdan toparlandığımızda tekrar geri gelirdik. ne kaybederdik? sonuçta 107 yıllık bir camiayız 3 yılda mı unutulacağız? beşiktaş neden bunu gündeme getirmiyor örneğin?
istersen 3 tane çılgın projeye start ver, şampiyonlar ligi'ne direk katılımdan elde ettiğin gelirin yanına yaklaşamazsın. yaklaşabiliyorsan zaten futboldaki başarıların ve geçmişin sayesinde yapıyorsun bunu. dolayısıyla önce sportif başarı, sonra diğerleri. sahada mücadele edemezsen büyüyemezsin, değerlenemezsin. senin gelirinin %90'ını havuz, kombineler, avrupa kupalarına katılım ve store satışları oluşturuyor. dikkat edersen hepsi başarıya endeksli. hangi alanda başarı? sportif başarı.
ünal aysal'ın henüz yere göğe sığmayacak ya da yerin dibine inecek kadar görevde kaldığını düşünmüyorum. insanlar yargılamak için acele ediyor. sahaya baktığımda, çok değil bir önceki yıl ile kıyasladığımda farkı açık bir şekilde görüyorum. geçtiğimiz yıl az buz bir yatırım da yapılmadı bu takıma. kulüp borç batağındayken bunlar yapıldığına göre hedef belliydi ve gerçekleşti. yani başarıya ulaşıldı. elbette ki bununla yetinemeyiz, galatasaray'ın vizyonu bellidir. o da avrupa'dır.
ancak şu kesin ki başkan ve yönetimi ilk senesinde sınıfı geçmiştir.
sen galatasaray spor kulübü'nün başkanlığına aday oluyorsan "başarı" vaat edersin. hangi alanda başarı? sportif başarı. hatta öncelikli olarak futbolda başarı. bu kadar.
adnan polat çok proje üretmiş, mali tabloyu düzeltmiş, ünal aysal'ın ilk senesinde sadece sportif başarısı varmış proje üretememiş ortaya bir şey koyamamış...
peki en basitinden şunu sorayım: başkanlık seçiminde 2 aday var biri diyor ki: "aklımda şu şu şu projeler var, türkiye'nin en zengin kulübü olacağız, bir sürü arazimiz arsamız olacak, şirketleri birleştireceğim" öbürü de diyor ki: "ilk sezonumda kulübü şampiyon yapacağım, hedefim başarı başarı başarı" oyunu kime verirsin? ya da en çok oyu kim alır?
kısacası şampiyon olamadıktan sonra istediğin kadar proje üret hiçsin, taraftarın gözünde de bu böyledir. önce zenginleşelim, sonra takım kuralım diye bir şey yok günümüzde. liverpool 20 senedir şampiyon olamıyor. marka değerinden söz eden var mı? çünkü sportif başarı olmadığı zaman değerlenemezsin, gelişemezsin, geriye gidersin. eskiden durum farklıydı belki ama günümüz koşulları bunu gerektiriyor. önce sportif başarı gelir daha sonra onun üzerine koyarsın. tesisleşmeni tamamlarsın, kurumsal yapını oluşturursun, gelirleri iyi değerlendirirsin vesaire.
ekonomi benim uzmanlık alanım değil, ünal aysal belki de kolay yoldan hisse satışlarıyla ve/veya verdiği demeçler sonrası borsayı hareketlendirerek kulübe kazanç sağlamış olabilir, bilmiyorum. öyleyse de bunda bir yanlışlık göremiyorum. bazı kendini bilmezlerin istediği gibi kendi cebinden transfer yapmadıkça problem yok.
galatasaray, bir spor kulübüdür. değeri arazileriyle, anonim şirketleriyle, ekonomi politikalarıyla belirlenmez. sahaya çıkan takımıyla belirlenir. bu söylediğim doğru değilse, kulüp borç batağındayken çekilseydik futboldan 2-3 yıl kadar, transfer yapmasak florya'da kendi kendimize oynasaydık. harcamaları sıfıra indirirdik. mali açıdan toparlandığımızda tekrar geri gelirdik. ne kaybederdik? sonuçta 107 yıllık bir camiayız 3 yılda mı unutulacağız? beşiktaş neden bunu gündeme getirmiyor örneğin?
istersen 3 tane çılgın projeye start ver, şampiyonlar ligi'ne direk katılımdan elde ettiğin gelirin yanına yaklaşamazsın. yaklaşabiliyorsan zaten futboldaki başarıların ve geçmişin sayesinde yapıyorsun bunu. dolayısıyla önce sportif başarı, sonra diğerleri. sahada mücadele edemezsen büyüyemezsin, değerlenemezsin. senin gelirinin %90'ını havuz, kombineler, avrupa kupalarına katılım ve store satışları oluşturuyor. dikkat edersen hepsi başarıya endeksli. hangi alanda başarı? sportif başarı.
ünal aysal'ın henüz yere göğe sığmayacak ya da yerin dibine inecek kadar görevde kaldığını düşünmüyorum. insanlar yargılamak için acele ediyor. sahaya baktığımda, çok değil bir önceki yıl ile kıyasladığımda farkı açık bir şekilde görüyorum. geçtiğimiz yıl az buz bir yatırım da yapılmadı bu takıma. kulüp borç batağındayken bunlar yapıldığına göre hedef belliydi ve gerçekleşti. yani başarıya ulaşıldı. elbette ki bununla yetinemeyiz, galatasaray'ın vizyonu bellidir. o da avrupa'dır.
ancak şu kesin ki başkan ve yönetimi ilk senesinde sınıfı geçmiştir.