aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2153
    buradaki eleştirilerin hepsi ayrı ayrı, tek tek haklı..

    tekelleşmek, kritik konularda tepkisiz kalmak, rant aracı olmak, muhalefet taraftarı susturmak vb.

    ama bir durum analizi yapmak gerekirse;

    gücün hakim olduğu yerde tekelleşme de maalesef oluyor.. bunun önüne geçmek zor, ama gücün içinde gücün seyrine yön vermeye çalışmak zorlanmalı..

    rant olayı, yine hakim tribünlerin hepsinde var, kesinlikle çok yanlış, bu konuda ne yapılabilir bilmiyorum ancak yukarıdaki "duruma müdahale" olayı burada da geçerli sanırım.. ultraslanı belli kişilere bırakmamak ve alternatif grupların varlığını hssettirmek bir çözüm aracı olabilir..

    burada şunu da düşünmeden edemiyorum, tüm camia olarak (taraftar grupları dahil) en ufak tökezlememizde işi taşş***ak geçmeye bağlayarak itibar zedeleyen harici bedhahlara malzeme vermeyi doğru bulmuyorum.. ultraslan çizgisini aşmış ve kötü şeyler yapmaya başlamış olabilir.. bu noktada tribünlerde nefret ve bölünme söyleminden ziyade, çok sesli ve meydanı bazı rantçılara bırakmayacak şekilde oluşumlar gerçekleştirilemez mi?

    ultraslan, alparslan dikmen ve o sağlam tayfanın emanetidir..

    benzetme açısından söylüyorum, hükümetlere kızınca devlet batsın demiyoruz, yıkılsın ve yenisi kurulsun da demiyoruz; yeni yönetim sistemleri ya da yöneticilerle durumu düzeltmeye uğraşıyoruz..

    ultraslan durumu da aynı hesap..

    çünkü, eğer bazı rantçılar ve yönetim yalakaları bugün ultraslan bünyesinde bulunuyorsa, yarın x grubunda da bulunacaklar..
    bu tip adamlara engel olmak için, karakterli arkadaşların meydanı boş bırakmaması gerek..
    oturduğumuz yerden oluşuma sövmenin, dışarıdan hoş görünmediğini biliyorum.. tribünlerimizi yıpratıyor..

    oysa ki 3 boyutlu kareografiler ya da deplasmanlarda stadyumu bastıran galatasaray tezahüratları benim hoşuma gidiyor.. iyileştirmek varken, neden yıpratalım?!
  • 2154
    bu grup ile ilgili çok yazdık, çizdik. eleştirilere verilen cevaplar hep aynı: çok biliyorsanız siz yapın.

    konu aslında çok basit. bu grup, 'her galatasaraylı ultraslan'dır' dayatmasından vazgeçsin, yeter. biz galatasaraylıyız, galatasaray taraftarıyız, belki bazımız galatasaray seyircisiyiz, galatasaray sempatizanıyız, sadece derbi günleri galatasaray'ı hatırlayanlardanız vesaire. her ne olursak olalım başımızda sıfat olarak galatasaray ibaresi bize yetiyor. 108 yıllık kulubümüzün bir lakabı var: cimbom. kendimize lakap olarak 'cimbomlu'yu uygun görürüz. bunun haricinde genel bir sıfata, tanımlamaya ihtiyacımız yok.

    ultraslan, adı üstünde bir tribün grubudur, mensup olanları, aidiyet hissedenleri kendilerini ultraslan olarak nitelendirebilir. bu anlaşılabilir ve makul bir durum. başka birileri de galatasaraylılık paydası etrafında bir araya gelirler, isterlerse kendilerine grup adı koyarlar, o isim çerçevesinde takılırlar. kime ne yahu?

    gelin görün ki, milyonlarca galatasaray taraftarını kontrol altına alma, galatasaray isminin getirdiği primi tek başlarına kullanma adına zorbalıkla bu sahte kimlik insanlara dayatılıyor. onlara kalsa bunun sebebi, tribünde bütünlüğü sağlamak, ayrılıkları, düzensizliği engellemek. halbuki en büyük ayrımı bu tutumlarıyla kendileri yaratıyor. şu an galatasaray taraftarı 2 ye bölünmüş durumda. ultraslan ve onun düşmanları. 2. cephe gün geçtikçe sayıları artan, huzursuz, memnuniyetsiz bir kalabalığa dönüşüyor.

    insanlar artık tuttukları takımı, kendi kulüplerini kendi istedikleri şekilde, kendi tarzlarında, kimsenin iznini alma ihtiyacı duymadan desteklemek istiyor. bizzat bu grubun en başından beri içinde bulunan insanlar uzaklaşıyor, farklı şeyler yapmak istiyor. hegemonya olmadan, özgürce.

    bir gün, hiç alakasız bir maçta bir kıvılcımla bir şeyler değişecek. devrim olacak demiyorum, yakılacak, yıkılacak demiyorum, beylik laflara gerek yok. ama bir gün, hiç alakasız bir maçta... bir rerere rarara'nın arkasından... bir şeyler değişecek mutlaka.
  • 2155
    bu entry'yi bursa kapalı cezaevine hoşgeldiniz emek hırsızları başlığında konuşulan ultraslan böyle bir pankart açardı, açamazdı konusu üzerine yazacağım.

    evet, açamazdı diyen arkadaşlar haklılar. ultraslan böyle bir pankartı açamazdı. neden? açamazdı çünkü yönetim izin vermezdi. neden? çünkü ultraslan yönetim güdümünde çalışan bir taraftar grubu. neden? çünkü yönetimden sağlayacağı rantlardan vazgeçmek istemiyor, tribün ve galatasaray taraftarlığı tekelinden olmak istemiyor.

    şimdi şike sürecini düşünün. açık söylüyorum, yönetim bazında bu süreçte çok ama çok pasif kaldık. ama bunun da ilk sorumlusu taraftardır benim gözümde. taraftar dediğin biraz isyankar olur, böyle münferit olaylara tepki koymayı bilir. ama son yıllarda o denli koyun bir millete dönüştük ki, mehmet ali aydınlar federasyonu her türlü şike pankartı ya da tezahüratına ceza vereceğiz dedi, susuverdik bi anda.

    şimdi düşünün, ultraslan bu mevzuya bu kadar tepkisiz kalmasaydı, açlık grevleri yapsaydı, her maç tezahürat yapsaydı, pankartlar assaydı, duvarları boyasaydı, yönetimimiz de bu kadar sessiz kalabilir miydi? açıkça kalamazdı. ne demek lan, bir maç saha kapanıcak diye şikeye tepki göstermemek. al amk şimdi futbolunu, verdin şeref yoksunlarının, namuslu hayat kadınlarının eline.

    ultras manifestosu dediğin şeyi okudun mu sen hiç arkadaşım? isyan nedir bilir misin? ahlaksızlıklara karşı susmamak nedir bilir misin? yaptığın şey cinayeti görüp aman beni şahit yazmasınlar diye olay yerinden uzaklaşmak bildiğin.

    ayıptır, biraz mantıklı konuşalım. sen böyle olaylara tepkini koymazsan, aziz yıldırım pişkin pişkin hala fenerbahçe gibi büyük bir kulübün başkanlığını yapar. yıldırım demirören futbol yönetir.

    sonra galatasaray şikenin olduğu sene hiç tribün cezası almadı. aferin. ulan bu başarı değil, ayıptır be.
  • 2160
    hakkını teslim etmeliyim, 23 ekim 2012 galatasaray cfr cluj maçı için hazırlamış oldukları pankartlar gerçekten çok güzel olmuş, acayip beğendim. aynı pankartlar her şampiyonlar ligi maçında dursa olur yani... keşke bu enerji ve uyumu tezahüratlarda da gösterseler... hani bir sürü "hell" ifadesi var ama ne yazık ki uygulamada bunu hissetmek şu an için mümkün değil.

    "laylaylaylay bizim için kuluja da kooy" çok kötüydü mesela...

    edit: oha hepsi çok güzel lan. harbiden koreografiden daha hoşuma gitti.
  • 2163
    ultraslan üni'lerin yaptıkları pankartların hepsi on numara, emeği geçen herkesin ellerine sağlık.

    stada asılan her pankartın resmini çekip http://ultraslan.com/fotoGoster.asp?galeriID=1598 paylaşan ultraslan ise, sadece türk telekom arena doğu üst tribün'ündeki yeni yapılanmanın altındaki pankartın resmini bizlerle paylaşmak istememiştir. her hangi bir şey olsun diye söylemiyorum, sadece kayıtlara geçsin.
  • 2165
    maça gitmeme sebeplerimin başında geliyorlar. ultraslan yüzünden maçlara gitmek istemeyen en az dört kişi biliyorum çevremde. bu bile zararlarını göstermeye yeter. yemin ederim, ultraslan'ın "biz kendimizi feshettik, tribünlerden çekiliyoruz" dediği yahut bir başka oluşumun tribünlerin kontrolünü ele aldığı gün sözlüğün istanbul'da oturan bütün üyelerine benden çay (ama birer çay, öğrenciyiz).
  • 2166
    elindeki çok büyük potansiyel ve bu potansiyel üzerinde bir şekilde kurmuş olduğu otoriteyi ziyan etmekle iştigal eden, yapılanma bakımından dünyanın sayılı taraftar örgütlenmelerinden biri. sırf eleştirmek için yapılan eleştriler bir kenara, bizzat bağrından çıkan adamakıllı tribüncü bireylerin bile zaman içinde elini ayağını çekmesine sebep olacak nitelikte olması bile içerisinde sorumlu olarak yer alanların bir durup düşünmesini gerektirecek türden bir hazin gerçektir. istanbul'a 1000 küsur kilometre mesafede ikamet eden biri olarak bu tespitlerim ne kadar kaale alınabilir olur bilmem ama, mevcut sorunlarının en temeli tepeden tırnağa kadar heryerine sıçramış olan bilinç ve şuur kaybıdır. yolun başında sırf taraftar arasında bölünme olmasın diye kurucu ekip tarafından ortaya atılan "her galatasaray'lı bir ultraslan'dır" şeklindeki hoşgörü temalı sloganı yıllar içinde şuursuz bir otorite(hatta dikta) malzemesi yapmak, kendi içerisinde şuursuz ve bilinçsizce bir hiyerarşik düzen kurmak, bazen destek olacağı yerde köstek köstek olacağı yerde destek olmak, yanlış yerde yanlış tezahüratı yapmak, çoğu zaman neye üzüldüğünü/protesto ettiğini bilmeden üzülmek, sevineceği zaman şuursuzca sevinmek(bizim tribün oldum olası sevinmeyi/makarayı pek becermez orası ayrı konu ya) gibi uzadıkça uzayan hatalarının hepsinde yatan yegane sorun geneline hakim olan bilinç ve şuur kaybıdır.

    * ilçelerden illere, üniversitelere, ülkelere hatta kıtalara kadar yayılan bir temsilcilik ağı vardır. lider kadronun ağzından düşürmediği "dünyanın en büyük taraftar oluşumu" lafının arkasında yatan asıl dayanak budur. ama ne yazıktır ki, bünyesinde bu durumu açıklayabilecek adam sayısı bile sınırlıdır. bu soruyu herhangi bir ultraslan üyesine sorduğunuz zaman yüksek ihtimalle filanca maçta koreografiden ya da ali sami yen hell efsanesinden bahsedecektir yüksek ihtimalle.

    * stadda, salonda ciddi bir dikta havası estirmektedir. büyük çaplı ikinci bir oluşuma meydan vermeme çabası, türkiye'de hatta dünya'daki geçmiş örneklerini şöyle bir hafızadan geçirince bir yere kadar hak verilebilir bir çaba olarak göze çarpamaktadır. zira çok oluşumlu tribünlerde kavga gürültü, hatta "lider kadro" arasında silahlı çatışmaya kadar varabilecek iktidar savaşları eksik olmaz. tabi burda yapılması gereken otoriteyi sağlarken tribünlerdeki zenginliği ve farklı insan profillerini kaybetmemektir. ancak ultraslan bu konuda da şuur ve bilinç tutulması yaşamakta, otorite sağlamak adına kolayca laf geçirebileceği "tek tip" bir stad yaratma çabası içindedir ki ultraslan ile diğer galatasaray taraftarı arasındaki uçurumu doğuran temel faktör de budur. hazır bu noktaya kadar gelmişken ultraslan'ın bir diğer yanlışı da galatasaray ortak paydası dışındaki konularda da tüm stad/camia adına fikir belirtmesidir ki bunun savunulacak en ufak bir tarafı yoktur. üzerinde ua yazmayan, hatta hoşlarına gitmeyen pankartları toplamaları bile bu yaptıklarından daha mantıklı ve açıklanabilir bir hadisedir.

    * bir şekilde alttan yetiştirdiği, önemli bir kısmı tam anlamıyla kim olmadığını bilmediği adamlara adeta tapan kalabalıklara sahiptir. bu başlıkta defalarca dile getirilen, galatasaray sevgisinden ziyade rol model aldıkları ve/veya nemalandıkları o meşhur abileri gibi davranmaya çabası içindeki bilinçsiz yüzlerce genç... iyi kötü pegasus alt tribünü dolduracak kadar kalabalıktır bu arkadaşlar, innovatif bir beste ekibi ve işbilir birkaç amigoyla tek başına arenayı inletmeye yetecek kadar. ama ne yazık ki bir üst maddede bahsi geçen otorite kaygısı bu konuya da hakimdir. tribünlerde ne innovatif bir beste ekibi; ne de işin ehli, yeri geldiğinde başlatacağı tezahürata tüm stadın kendiliğinden katılabileceği bir amigosu vardır. zira ultraslan'ı yöneten ekibin bilinçsiz iktidar korkusu buraya da el atmıştır. tezahürat yapmayı sevmeyen, hatta çoğu tezahüratı bilmeyen "abi"ler sete çıkıp tribünü bağırtmaya çalışmaktadır. bu yetmezmiş gibi bu abiler tribünde "bestekar" olarak adlandırılabilecek insanlara da ciddi bir "pres" yapmaktadır. burdan hakkını yemeyelim, muhtemelen var olan ancak bu abilerin melodi konusundaki markajından sıyrılamayıp pes eden nice "bestekar"lar vardır belki de... ancak sivrilenler, bestesini yayabilenler genelde yukarıda bahsi geçen tek tip profile sahip insanlar olduğu için, üç aşağı beş yukarı çıkan besteler de aynı terane niteliğinden öteye geçememektedir. halbuki ultraslan'ın "önde gelen"leri çok da hakim olmadıkları bu konuları ellerine yüzlerine bulaştırmak yerine, idare edebilecek kişilere destek olma metodunu tercih etseydi tribün performansı adına elindeki potansiyelle şu an bambaşka yerlerde olabilirdi.

    altına "bir dost" diyerek imzamı atabileceğim bir mektup kıvamındaki bu entry'de uzun uzadıya anlattığım gibi yıllardır içine düştüğü bilinç ve şuur tutulmasından sıyrılıp kendine gelmesi, önce kendi içindeki eski tüfeklerle sonra da stadın geri kalanıyla arasını düzeltip hell efsanesini canlandırması; en azından yattığı yerde ters dönen alpaslan dikmen'in hatırasına birazcık olsun layık olabilmesi gereken oluşumdur...
  • 2174
    "saldir, cimbom, okay, let's go"dan sonra ikinci bir fiyasko tezahurata imza atmis taraftar grubumuz. bir kisi de cikip demiyor mu "aga bu nedir" diye? hayir, bir de dikkat ediyorum, tezahuratlarda kullanilan sozler gittikce basitlesiyor: "galatasaray, galatasaray, sensin sampiyon, sensin sampiyon". yani sanki turkce'yi yeni ogrenmisler de sadece ozne ve yuklemden ibaret cumleler kurabiliyorlar. hece olcusunu falan zaten gectim de, bir kafiye bile yok, bari o olsun. buna tezahuratta benjamin button etkisi deniyor sanirim. bir 5-6 sene sonra "agu bugu cimbombom" seklinde tezahurat cikarsa sasirmayin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın