aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2164
    elindeki çok büyük potansiyel ve bu potansiyel üzerinde bir şekilde kurmuş olduğu otoriteyi ziyan etmekle iştigal eden, yapılanma bakımından dünyanın sayılı taraftar örgütlenmelerinden biri. sırf eleştirmek için yapılan eleştriler bir kenara, bizzat bağrından çıkan adamakıllı tribüncü bireylerin bile zaman içinde elini ayağını çekmesine sebep olacak nitelikte olması bile içerisinde sorumlu olarak yer alanların bir durup düşünmesini gerektirecek türden bir hazin gerçektir. istanbul'a 1000 küsur kilometre mesafede ikamet eden biri olarak bu tespitlerim ne kadar kaale alınabilir olur bilmem ama, mevcut sorunlarının en temeli tepeden tırnağa kadar heryerine sıçramış olan bilinç ve şuur kaybıdır. yolun başında sırf taraftar arasında bölünme olmasın diye kurucu ekip tarafından ortaya atılan "her galatasaray'lı bir ultraslan'dır" şeklindeki hoşgörü temalı sloganı yıllar içinde şuursuz bir otorite(hatta dikta) malzemesi yapmak, kendi içerisinde şuursuz ve bilinçsizce bir hiyerarşik düzen kurmak, bazen destek olacağı yerde köstek köstek olacağı yerde destek olmak, yanlış yerde yanlış tezahüratı yapmak, çoğu zaman neye üzüldüğünü/protesto ettiğini bilmeden üzülmek, sevineceği zaman şuursuzca sevinmek(bizim tribün oldum olası sevinmeyi/makarayı pek becermez orası ayrı konu ya) gibi uzadıkça uzayan hatalarının hepsinde yatan yegane sorun geneline hakim olan bilinç ve şuur kaybıdır.

    * ilçelerden illere, üniversitelere, ülkelere hatta kıtalara kadar yayılan bir temsilcilik ağı vardır. lider kadronun ağzından düşürmediği "dünyanın en büyük taraftar oluşumu" lafının arkasında yatan asıl dayanak budur. ama ne yazıktır ki, bünyesinde bu durumu açıklayabilecek adam sayısı bile sınırlıdır. bu soruyu herhangi bir ultraslan üyesine sorduğunuz zaman yüksek ihtimalle filanca maçta koreografiden ya da ali sami yen hell efsanesinden bahsedecektir yüksek ihtimalle.

    * stadda, salonda ciddi bir dikta havası estirmektedir. büyük çaplı ikinci bir oluşuma meydan vermeme çabası, türkiye'de hatta dünya'daki geçmiş örneklerini şöyle bir hafızadan geçirince bir yere kadar hak verilebilir bir çaba olarak göze çarpamaktadır. zira çok oluşumlu tribünlerde kavga gürültü, hatta "lider kadro" arasında silahlı çatışmaya kadar varabilecek iktidar savaşları eksik olmaz. tabi burda yapılması gereken otoriteyi sağlarken tribünlerdeki zenginliği ve farklı insan profillerini kaybetmemektir. ancak ultraslan bu konuda da şuur ve bilinç tutulması yaşamakta, otorite sağlamak adına kolayca laf geçirebileceği "tek tip" bir stad yaratma çabası içindedir ki ultraslan ile diğer galatasaray taraftarı arasındaki uçurumu doğuran temel faktör de budur. hazır bu noktaya kadar gelmişken ultraslan'ın bir diğer yanlışı da galatasaray ortak paydası dışındaki konularda da tüm stad/camia adına fikir belirtmesidir ki bunun savunulacak en ufak bir tarafı yoktur. üzerinde ua yazmayan, hatta hoşlarına gitmeyen pankartları toplamaları bile bu yaptıklarından daha mantıklı ve açıklanabilir bir hadisedir.

    * bir şekilde alttan yetiştirdiği, önemli bir kısmı tam anlamıyla kim olmadığını bilmediği adamlara adeta tapan kalabalıklara sahiptir. bu başlıkta defalarca dile getirilen, galatasaray sevgisinden ziyade rol model aldıkları ve/veya nemalandıkları o meşhur abileri gibi davranmaya çabası içindeki bilinçsiz yüzlerce genç... iyi kötü pegasus alt tribünü dolduracak kadar kalabalıktır bu arkadaşlar, innovatif bir beste ekibi ve işbilir birkaç amigoyla tek başına arenayı inletmeye yetecek kadar. ama ne yazık ki bir üst maddede bahsi geçen otorite kaygısı bu konuya da hakimdir. tribünlerde ne innovatif bir beste ekibi; ne de işin ehli, yeri geldiğinde başlatacağı tezahürata tüm stadın kendiliğinden katılabileceği bir amigosu vardır. zira ultraslan'ı yöneten ekibin bilinçsiz iktidar korkusu buraya da el atmıştır. tezahürat yapmayı sevmeyen, hatta çoğu tezahüratı bilmeyen "abi"ler sete çıkıp tribünü bağırtmaya çalışmaktadır. bu yetmezmiş gibi bu abiler tribünde "bestekar" olarak adlandırılabilecek insanlara da ciddi bir "pres" yapmaktadır. burdan hakkını yemeyelim, muhtemelen var olan ancak bu abilerin melodi konusundaki markajından sıyrılamayıp pes eden nice "bestekar"lar vardır belki de... ancak sivrilenler, bestesini yayabilenler genelde yukarıda bahsi geçen tek tip profile sahip insanlar olduğu için, üç aşağı beş yukarı çıkan besteler de aynı terane niteliğinden öteye geçememektedir. halbuki ultraslan'ın "önde gelen"leri çok da hakim olmadıkları bu konuları ellerine yüzlerine bulaştırmak yerine, idare edebilecek kişilere destek olma metodunu tercih etseydi tribün performansı adına elindeki potansiyelle şu an bambaşka yerlerde olabilirdi.

    altına "bir dost" diyerek imzamı atabileceğim bir mektup kıvamındaki bu entry'de uzun uzadıya anlattığım gibi yıllardır içine düştüğü bilinç ve şuur tutulmasından sıyrılıp kendine gelmesi, önce kendi içindeki eski tüfeklerle sonra da stadın geri kalanıyla arasını düzeltip hell efsanesini canlandırması; en azından yattığı yerde ters dönen alpaslan dikmen'in hatırasına birazcık olsun layık olabilmesi gereken oluşumdur...
App Store'dan indirin Google Play'den alın