• 655
    2014 dünya kupası elemeleri d grubu puan durumu:

    1- hollanda..............18
    2- macaristan..........11
    3- romanya.............10
    4- türkiye..................7
    5- estonya................6
    6- andorra................0

    henüz bu puan durumlarına yeni bakmış bulunuyorum. abdullah avcı'nın hazırlık maçlarında selçuk inan'ı art niyetli bir şekilde oynatmadığı günlerden beri milli takımın maçlarını rakip takımı desteklemek için izledim ve milli takımımızın yediği her golden ciddi anlamda haz aldım, çünkü o takım benim takımım değildi. dünya kupasına gidemeyeceğimize de emindim, ancak şimdi puan durumuna bakıyorum da, tıpkı 2012-2013 sezonunda galatasaray'ın şampiyonlar ligindeki ilk 3 maçının ardından oluşan tabloya benzer bir görüntü oluşmuş. o zaman 3 maç vardı, şimdi 4 maç var, o zaman 3'ünü de kazanmamız lazımdı, şimdi 4'ünü de. ben fatih hocanın galatasaray menfaatlerini ön planda tuttuğuna inanıyorum. bizi dünya kupasına taşırsa yabancı sınırını da kaldırtacak kadar söz sahibi olacaktır. kimse onun dediğinin aksini yapamayacak duruma gelir. ayrıca iskeleti galatasaraylı futbolculardan oluşan bir takımı dünya kupasında izleme ihtimali bana gayet hoş geliyor. hayal kırıklığına fazla uğramadan, her daim galatasaray'ın yanında olan, her krizden bizi güçlü çıkartan fatih hoca'nın yanında olmalıyız.
  • 656
    bazı kimseler tarafından, fatih terim yeni teknik direktörü olunca emre belözoğlu'nun falan kadroya giremeyeceği düşünülen takım.

    gerçekten böyle düşünmüyorsunuz değil mi allah aşkına? abdullah avcının kadrosu ne ise fatih teriminki de o olacak. aksi halde yapılacak yorumları hep beraber yaşayacağız, yaşarız. taraf tutuyor, adam kayırıyor vs.

    sözün özü; fatih terim, enine boyuna düşünmedi bu takımın teknik direktörü olmak için bence. çünkü düşündükçe içinden ne boklar çıkacak bu durumun bakın göreceksiniz. anadolu takımlarının yöneticilerinin bile ilk demeçleri gelmeye başladı; ligdeki bir takımın teknik direktörü nasıl olur da milli takımın hocası olur minvalinde. hatta adamın teki demiş ki gs'nin ilk maçında hakemlerin tutumuna bakıp ona göre karar vermek lazım. tabi bu aleni söylenenler, ayrıca bir de yalandan destek mesajı verenler var ki allah göstermesin herhangi bir maçımızda lehimize çalınacak hatalı bir düdükten vs sonra onların da yorumlarını çok merak ediyorum.

    50 günde fatih terim’in 10 kritik maça çıkacağı haberleri hemen yazılmaya başlandı satılık medyada. yarın ilk iş fatih terim’in yardımcılıklarını kimin yapacağı yazılıp çizilecek. dedikodular dönecek. basına da iş gerek zaten, yüzlerce ısmarlama habere hazır olun. hocanın üzerine oynanacak. sanki 2014 dünya kupası’na katılma ihtimali çok yüksekmiş gibi kalan 4 eleme maçındaki olası puan kaybında hiç vakit kaybetmeden fatih terim’in hocalığı tartışılacak.

    bizim açımızdan tüm bunlardan çok daha önemli olan kısmı ise şudur ki; bu durum en çok galatasaraya zarar verecek. 2 senedir evinden çok floryada zaman geçiren, kendi deyimi ile “galatasarayı yaşayan” fatih terim artık yaşamını 2’ye bölmek zorunda kalacak. artık ne sadece galatasarayı yaşayacak ne de sadece galatasarayla yaşayacak.

    fatih terim de dahil herkes bıraksın artık şu milli dava meselelerini. milli davaların görüleceği yer yeşil saha değildir. milli dava ve bayrak sadece yaratılan bu durumun üzerini örtmek için bir kılıftır. fatih terim pek tabi galatasarayda da milli davasını sürdürebilirdi eğer istese. ben ki şampiyonlar liginin milli takım organizayonlarından daha prestijli olduğuna inananlardanım. işte o ligdeoynayacak galatasarayın göğsünde de türk bayrağı var çok şükür. şimdi bu durumda o bayrağa ihanet eden birileri var gibi geliyor bana.

    tüm bunları, fatih terimi taraftarlık duygularının tam merkezine yerleştirmiş ve aklı yettiğinden bu yana fatih terime en ufak bir eleştiri yapmamış (yapmayı da kendi haddi görmeyen) bir galatasaray taraftarı olarak söylediğimi öncelikle belirtmek isterim fakat şahsi fikrim belki de olayın sıcaklığı ve şoku ile şuursuzca da olsa bunun bir ihanet olduğu yönündedir. yakışmamıştır. çünkü;

    bu anlaşma 1 yıllığına milli takımı yönet anlaşması değil 1 yıl sonra galatasarayı bırak anlaşmasıdır.

    son söz de fatih hocaya; atalarımız demişlerse vardır elbet bir bildikleri “bir koltukta 2 karpuz olmaz”.

    edit: ilave bir husus da şudur ki fatih terim basın toplantısında hali hazırda çalıştırdığı takımın adını "galatasaray" olarak 1 kere dahi zikredememiş ancak kulübüm diyebilmiştir. bu belki de olması gerekendir fakat benim alışık olduğum ya da duymak istediğim şey değildir.
  • 663
    teknik direktör fatih terim yönetimindeki a milli takım'ın aday kadrosunda şu isimler yer alıyor:
    olcay şahan (beşiktaş)
    gökhan töre (beşiktaş)
    tolga zengin (beşiktaş)
    ersan adem gülüm (beşiktaş)
    oğuzhan özyakup (beşiktaş)
    mustafa pektemek (beşiktaş)
    alper potuk (fenerbahçe)
    gökhan gönül (fenerbahçe)
    volkan demirel (fenerbahçe)
    caner erkin (fenerbahçe)
    hasan ali kaldırım (fenerbahçe)
    mehmet topal (fenerbahçe)
    burak yılmaz (galatasaray)
    umut bulut (galatasaray)
    selçuk inan (galatasaray)
    semih kaya (galatasaray)
    salih dursun (kayserispor)
    onur recep kıvrak (trabzonspor)
    aykut demir (trabzonspor)
    arda turan (atletico madrid)
    nuri şahin (dortmund)
    ömer toprak (leverkusen)
    hakan çalhanoğlu (hamburg)
    mevlüt erdinç (rennes)
  • 665
    andorra ve romanya maçlarında şu ilk on birlerle çıkması gerektiğini düşündüğüm takım:

    --------------------------tolga---------------------------

    gökhan------semih-------------ömer------hasan ali

    ----------------------selçuk----nuri---------------------

    töre--------------------oğuzhan-----------------arda

    --------------------------burak---------------------------

    oğuzhan çok formda, sağda gökhan töre'den başka adam akıllı seçeneğimiz yok gibi.
  • 666
    nuri şahin'in oynamaması gereken takım. nuri şahin başlığına yazdığım entryleri okuyabilirsiniz ben bu arkadaşın ağır fanıyımdır. tipi, tekniği, top oynayışı, efendiliği herşeyiyle dört dörtlük görürüm. yani abim veya kardeşim olsaydı ancak bu kadar severdim kendisini. nuri'den tek ricam dortmund'dan başka takımda oynamasın çünkü olmuyor. hem kendini hem biz sevenlerini üzüyor. ios işletim sistemi gibi topçu sadece apple'da çalışıyor. aslında bir ricam daha var oğlunda o yakışıklılık varken topçu yapıp heba etmesin çocuğu.
  • 668
    imparator sonrası (2009) başa gelen hiddink ve oğuz ile çökme mevsimine girdikten sonra, kurtarıcı gözüyle baktığımız, ( hatta bir dönem bize gelse ya la, diye dilendiğimiz) abdullah avcı'nın saçma sapan oyuncu seçimleri, gerek ırkçılığı ve gerekse söylemleri ile neredeyse kendi takımı dışında tüm ülke tarafından nefret edilen, her ayağına top geldiğinde milli maçta dahi delicesine * küfredilen bir oyuncuyu ısrarla kaptan yapması ile iyice gözümüzden düşmüştü malumunuz. selçuk mevzusuna hiç girmiyorum dahi.

    açıkçası bu hissiyatı en son ersun yanal ile yaşamıştım 2004 zamanı, özellikle hakan'a karşı aldığı tavır sebebi ile türk değil, galatasaraylı'yım diyorduk. o aidiyet hissiyatını yok etmişti. imparator geldi toparladı, yeniden tek yürek kıvamına geldik.

    abdullah avcı'nın sıçıp sıvaması sonrasında daha 6-7 ay öncesine kadar sövdükleri, önünü kesmek için elinden geleni ardlarında bırakmadıkları imparator'a yöneldiler kurtarıcı olaraktan. siyasi baskıyı da es geçmiyoruz tabi.

    şimdi ise federasyon yöneticisi çıkıp en açık ifade ile konuşmak gerekirse, densiz densiz konuşma cür'etini gösterebiliyor siyasilerden de aldığı gaz ile. takım, uçmuş gidiyor derken, aradaki makası belkide uzun yıllar kapaması mümkün olmayacak şekilde açacak iken, öncesinde yabancı mevzusu, sonrasında hocaya iş atma şekli ile açık bir şekilde baltalanıyor, normalde böyle ihtimalleri paranoyak hezeyanlar olarak geçiştiririm ama olimpiyatlarda dahi yüzümüze vurulan match fixing mevzusunda tüm dünyaya rezil olmayı malum kulübün yakasını kurtarmaya yeğleyen bir federasyon'a sahibiz.

    bir çok galatasaraylı gibi bizim de zorumuza giden imparator'un tüpçü'nün yönetimi altında göreve gelmesi oldu aslında. lan biz ruh hastasımıyız milli takımın başarısızlığını isteyelim. en büyük acılarımızı biz bu milli takım sayesinde gömmedik mi arkadaş. zamanında en büyük birleştirici unsurdu(ağrı kesici) lan. çocukken kazandığımız bir macaristan maçını hatırlarım misalen, hakan'ın iki tane tertemiz yazdığı, ya da yine euro96 elemelerinde isviçre'ye uzaktan yasladığı. iki üç gün hiç bir şey üzemiyordu anasını satayım. siz getirdiniz bizi bu hale o çocukları. * , işin içinden çıkamayacağınızı anladığınızda ise, beyefendinin adres göstermesi ile gerekeni (!) yapıverdiniz.

    bu sebeptendir ki, ersun yanallı dönemde dahi bu takımın başarısızlığını istemedim, desteklemesem dahi maç günleri içim pır pır ediyordu, ama şimdi romanya içimizde gezdirsin, sol yatırsın, dibimize dibimize itelesin, suya götürsün getirmesin istiyorum. istiyorum ki bir an önce düşsünler imparator'un yakasından, tahmin ediyorum ki öyle böyle baskı yemiyor şu an, kraldan çok kralcı olan malum yancı taife ise,( gerek siyasi gerek federasyon) beyefendiden aldıkları gaz ile asıp kesmeye başlamışlar dahi. benim için aslolan galatasaray arkadaş, türk futbolu zerre s.kimde değil bu saatten sonra, beter olalım afedersin...
  • 669
    fatih terim'in gelişiyle birlikte maçlarını tekrar izlemeye başladığım takım.

    lan madem bu kadar kolay o zaman niye riske girer yöneticiler, getir biraz taktik bilen, motive edebilecek bir hoca, mustafa denizli, şenol güneş gibi, 2.torbadan seçildikten sonra playoff'a atarız kendimizi bir şekilde. zaten ne zaman eleme grubunu 1.bitirmişiz. gittiğimiz her turnuvaya 2.likten gittik.

    yabancı hoca ile olmaz bizim oyuncular, duygusal bağ istiyorlar illa ki...
  • 670
    memleket yıllardır hep hakimler ve ötekiler diye ikiye ayrıldı. aleviler, kürtler, solcular, dinciler, lgbtler, anarşistler, azınlıklar ve son dönemlerde ulusalcılar, hep hakim güç tarafından ötekileştirildiler. memleketin "gerçek sahipleri" tarafından dışlandılar. her hakim güç milli takım'ı arka bahçesi haline getirdi, milli takım üzerinden milliyetçi propoganda yaptı. son yıllarda da hükümet her ulusal başarıda tüm bakanları, belediye başkanları, bürokratlarıyla milli takımı arka bahçeleri haline getirmekteler. e doğal olarak insanlarda ne sahiplenme kaldı, ne de bütünlük. böyle olunca da türkiye a milli futbol takımı hep hakim güçlerin milli takımı oldu, halkın değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın