• 776
    futbolcusuyla, yöneticileriyle, medyasıyla ayrı ayrı rezaletlerine her gün yenisini ekleyen şey. zamir bile bulamıyorum kullanmaya. birinin artık futbolcularına bu işte paralı birer çalışan olduğunu, hiçbirinin hiçbirinden üstün olmadığını hatırlatması gerekiyor. çünkü bizim ülkemiz futbolundaki her isim kendini en üstün görüyor. kibir burunlarını öyle bir bürümüş ki taraftar, ülke, insan mutluluğu hiçbirinin umrunda değil. isteyenin at koşturduğu, isteyenin dayılık yaptığı, mafyalık yaptığı, gücün kölesi olup arkasını güçlendirenin haddini bilmeden kafasına eseni yaptığı bir yere dönüştü. yazık ülkemin gariban taraftarına, oğluyla maça gitmek için işten yalvar yakar izin alan babasına, orjinal forma alamayıp logosuz formayla mutlu olan çocuğuna yazık. siz gerçekten en güzel duyguların katilisiniz.
  • 778
    son 15 yıllık süreçte kendi özkaynakları ile 3 büyük futbolcu çıkarabilmiş olan bok çukuru. iki tanesinin adı şike olaylaına bulaştı. onlardan bir tanesi 22 gibi genç bir yaşta servet avcısı ve ahlaksız bir kadınla evlendi. "evlilik kurumunun devamı süresince" "3. kişiler" ile binbir türlü olaya karıştı. diğeri elle oynadığı, gizliden rakibinin ayağına bastığı ya da yere atladığı her pozisyondan sonra televizyon kemaralarına "vallahi de billahi de" diye kendini temize çıkarmaya çalışıp her defasında tekrar görüntülerde suçlu olduğu ortaya çıkan bir karakter.

    diğeri de arda turan işte...
  • 779
    başında yıldırım demirören var. beşiktaş'ın ağzına sıçtı. yetmedi, gel accık da ülke futbolunu ufala dediler. özerk federasyon başkanı. özerk ama siyasi atamayla. ve dua ediyor evet diyen türkiye'ye...

    futbol direktörü sinyor terim. bütün futbolu o yönetiyor. direktörlüğü boyunca en iyi yönettiği şey, 2 saatlik maç sonu basın toplantıları. gri alan bırakmıyor açıklamalarında. her yeri siyaha boyuyor. her şey çok net söylemiyle basın toplantılarının yıldızı konumunda. futbolun direktörü ama, üç beş adamı direkte edemiyor. torunları var. onlara vakit ayırmak istiyor. kahrolası basın mensupları buna izin vermiyor. bir de sosyal medyada sürekli ailesine küfür ediliyor. mağdur. federasyon başkanına tutkun, doyasıya tutkuları var. ama yaşayamıyor. ağız tadıyla...

    birkaç gün öncesine kadar milli takım kaptanı arda şamil sam turan. bayrampaşa kabilesinin son halkası. atara atar yapan bir türk genci, instagram ve bilimum telefon aplikasyonlarının kurdu. futbol oynamak şöyle dursun, ülke gündemi ve siyasi konularda yorum yapmayı sever. çok yakın arkadaşları var. iyi bir adam. adam gibi adam. yakın arkadaşlarını zor zaptediyor. milli maç öncesi konuşmayı sevmez. milli maçlarda duygulanır, yürekten destekler. takım arkadaşlarını da milli takımı bırakmama konusunda ikna edebilme kabiliyeti yüksek.

    rıdvan dilmen'i var bir de. hocalık kariyeri nedir bilinmez. ama her yerde rıdvan hocam diye seslenilir. düstur budur. bilir kişi raporu verir. imzalar. tasdikler. kraldan çok kralcıdır. bazen kraldır. siyaset yapana atar yapabilir. milli takım kaptanını siyasete çekmekte beis görmez. çelişkilerini hem nalına hem mıhına vurarak giderir. futbolculuk kariyeri kısadır. özdür. gelmiş geçmiş en iyi futbolcular arasında gösterilir. toplasan 30 milli maçı yoktur. belki de vardır. fenerbahçe kariyeri de öyledir. fakat büyük futbolcu, harika hoca, referans adamdır. kılavuzu karga olanın burnunun neyden çıkmayacağını bilemediğimizden peşinde sürüklenir, gideriz...

    daha neleri var neleri. acunları, acurları, muhteşem gazetecileri, harika gazeteleri, emreleri falanları filanları... öyle renklidir. öylesine cafcaflı. gel gelelim kimse de demez ki, aga bu nedir?
  • 783
    türk futbolunda her zaman, yerli oyuncuların mental olarak çok zayıf olduklarını ve sırf bu yüzden bile yeteneklerini tam olarak kullanamadıkları ifade edilir.

    mentallerinin zayıf olmasının keşke sadece kendi yeteneklerini kullanamamaya etkisi olsaydı. adamlar koskoca ülke futbolunun içine ettiler.

    en çok da alttan gelen, kendini her anlamda geliştiren çocuklara üzülüyorum. çocuklar iyi futbolcu olmanın yanında iyi birey olmak için de çaba sarf ediyorlar. sonra milli takıma bir geliyor, iyi birey iyi oyuncu olmanın yanında bir de adam gibi adam olmak gerekiyormuş. abileri her cümle içinde kullanıyor çünkü.
  • 784
    son gündemle alakalı ne yazasım ne yorum yapasım vardı ama olaylar sıradan oyuncu-antrenör kavgasından siyasi bir çekişmeye döndü. türkiye'de futbol ortamı hiç bir zaman güllük gülistanlık olmadı. ancak son dönemde ilginç bir kamplaşma var. sebebini anlayabilmiş değilim. anlayana da denk gelmedim henüz. görüntüde terim-demirören(?) ve arda-rıdvan olarak ikiye ayrılmış durumda. normal şartlarda bu ikilinin kapışması en fazla üç gün sürer ikinc tayfa ülkeye giremez hale gelirdi. ancak uzun süredir devam ediyor ve ikinci tayfa nakavt olacak hareketleri yapmalarına rağmen bir şekilde ayakta kalmayı başarıyorlar. bu da kavganın aktörlerinin aslında medyada görünenler olmadığını gösteriyor. merak ettiğim bazı sorular var:

    - demirören niye arda'yı savundu? hem de "evet" oyu üzerinden.
    - bu terim'i hayırcı mı yapar?
    - eğer terim hayırcıysa terim'in arkasında hangi güç var? değilse evet oyuyla kavganın ne alakası var?
    - demirören neden arda'nın kılavuzlarının kendisinden şikayetçi olmasına rağmen arda'yı nakavtla bitirmek varken sürüncemede bırakmaya devam etti?
    - iktidar taraf mı yoksa iki taraf da aynı iktidardan nemalanmak için bir diğerini ekarte etmeye çalışıyor ve iktidar sadece izliyor mu?
    - türk futbolunun en etkili iki kulüp başkanı aziz yıldırım ve göksel gümüşdağ bu mücadelenin neresinde ve neden olaylar hiç onlara dokunmuyor?
    - kavganın asıl sebebi prim mi? yoksa tff'deki güç mücadelesi mi? demirören devirmeye çalışanların asıl amacı ne?

    daha çok soru var da toparlayabildikleirm bunlar.
  • 786
    en büyük sorunu baldırdır arkadaşlar. evet baldır.

    neden bilinmiyor ama küçüklüğümüzden beri ağırlık kaldırmak sanki lanetli bir eylemmiş gibi gösteriliyor. aman evladım ağırlık kaldırma boyun kısa kalır tarzı yaklaşımlarla türk insanı belli bir yaşa kadar ağırlık kaldırmıyor, vücut çalışmıyor. haliyle futbol oynamanızı sağlayan en önemli 2 kastan biri olan bacak kası gelişmiyor. (diğeri karın kası zaten kalan kaslara ihtiyacın yok.)

    futbolculara dikkat ederseniz istisnasız hepsinin böyle kafam kadar baldırları var. yani bacakları kuvvetli. hem de çok kuvvetli. zaten aksi bir durumda çivili ayakkabıyla 90 dakika boyunca yüksek performans göstermek imkansız. ki işin içinde sadece koşmak yok. koşarken bir de topa vuruyorsun. hani çizgiye inip orta açmayı kolay bir iş sanan arkadaşlar varsa bu yanlışlarından dönsünler diye söylüyorum.

    hani türk futbolcusu geç gelişiyor deniliyor ya. bunun sebebi ağırlık kaldırıp güç kazanmaya 20'li yaşlardan sonra başlamaları. akılları başlarına geç geliyor tabiki ve ancak 20'li yaşların 2'nci yarısından itibaren sonuç elde ediyorlar. dünya futbolunun bizden 100 adım olma sebebi budur. yoksa yeteneğin milliyetle ne alakası var. spermle yumurta birleşiyor çocuk oluyor yani olay basit. dünyanın her yerinde doğabilirsin.

    dünyanın tüm gelişmiş futbol ülkelerinde alt yaş gruplarına önce kendi vücut ağırlıklarıyla, sonra ise suni ağırlıklarla çalıştırırlar. bu sebeple 17-18 yaşına gelen bir oyuncu fiziksel olarak 24-25 yaşında ortalama bir türk sporcuya denk olur. gücü kuvveti yerinde olan adam ise kendine güvenir, yeteneklerini daha rahat sergiler. beyin istediği kadar emretsin. bu fiziksel bir oyun.

    diğeri sporları örnek vermek gerekirse basketbol'da ağırlık kaldırmak işin çok büyük bir bölümünü oluşturuyor. amerikan futbolunda da keza. mesela 14-15 yaşındaki bebelere bir antreman yaptırıyorlar, günde çift idman hem de, aklınız şaşar. türkiye'de oluyor bu. altyapı kademelerinde basketbol oynamış arkadaşlar beni doğrularlar ise sevinirim. biz 15 yaş futbol sezon başı antremanında sadece 1.30 saat düz koşu yaparken aynı tesiste kamp yapan aynı yaş grubu basketbol oyuncuları deli gibi ağırlık çalışıyordu mesela. günde çift antreman hem de. hep merak ederdim neden bizi günde 4 saat çalıştırmıyorlar diye.

    özet geçmek gerekirse futbolcu fitness yapmaz tabusunun yıkılması lazım. apaçi gibi biceps basın demiyorum ama çoluğunuzu çocuğunuzu futbolcu yapacaksanız 5-6 yaşından itibaren mekik çekmeye başlasın haberiniz olsun.
  • 788
    medyasıyla, taraftarıyla, yöneticileriyle beraber futbolcuların bir döngüye girdiği, kurak ortam. biz bu döngüye "benjamin button" döngüsü diyelim. http://www.beyazperde.com/filmler/film-57060/

    16-17 yaşında alt yaş kategorilerinde parlayan çocuklar, yaz kampında a takıma yükselir. sonra medya inceden o çocuklar hakkında; ailesi işçi, kendisi bilmem ne lisesinde okuyor gibi haberler yapmaya başlar. o sıralarda taraftar; bu çocuk olur, zaten şöyle vizyonlu, böyle eğitime düşkün, şımarmaz bu filan gibi pohpohlamalara başlar. çocuk bir maç forma giyer. medya durur mu, yapıştırır cevabı. "bu çocuk metrobüsle maça geldi!" abileri lamborgini, bu çocuk 500t. sonra çocuk alt takıma geri döner. e tabi diğerlerine göre daha meşhurdur. başlar orada "abilik" yapmaya. ilk "starlık deneyimini" orada geçirir. neyse efenim, bu sıralarda taraftar, "yahu bu milyon dolarlık eşekler oynayacağına bizim tıfıl oynasın, arkasındayız" der. medyada filan "hep alt yapı alt yapı diyorlar, hoca gençlere önem veriyor diyorlar, bu çocuklar oynamadan bu nasıl olacak" kazanları kaynamaya başlar.

    gel zaman, git zaman çocuk a takımda forma şansı bulmaya başlar. taraftar, medya, yöneticiler verir gazı. şımar evladımm. maaş olur milyon yuro. 500t olur, land rover... gazı alan çocuk ne oldum delisi olur. büyük büyük laflar etmeye başlar. önce "abilerini" sayar sever. sonra kendisi abi olur. takım illa ki kötü gider, taraftar faturayı "bizim velete" keser. öyle ya ilk göze gelen o olur. medyada yer edinmiş olan velet basın kuvvetini elinde tutar. aslında "adam gibi adamdır" denir hakkında. taraftar daha da çıldırır. başlarda gereksiz sevdiği veledi şimdi de çeşitli sebeplerden dolayı gereksiz yerer. yöneticiler evlat der. evladımız... velet haksızlığa uğradığını düşünür. bunlar gerçek taraftar değil ki der. bazen de kaçar gider. yaş olur 28-30. bir ileri iki geri spor yaşamı bırakır geride. sonra olgunlaşanlar olur. "yuvasına" geri döner. tekrardan bir döngü başlar. veyahut kariyeri biter, öyle veya böyle camianın evladı olarak yorumlar yapar. aynı süreç yeniden tekrar eder...

    keser döner sap döner, vur beline kazmayı...
  • 790
    dibine kadar siyasete batmış futbol. bundan sonra gram düzelmez.

    birisi bir emir veriyor. galatasaray'ın başarılı teknik direktörü hile hurdalarla galatasaray'dan koparılıyor. sonra galatasaray batma noktasına bile geliyor.

    yine o birisi açıkça yıkama yağlı yapan ekibin gazıyla beşiktaş'ın teknik direktörüne sulanıyor. senaryo aynı senaryo.

    milli takımın başarısızlığı falan hikaye. federasyonda rant kavgası var. beşiktaş ve galatasaray gibi başarılı kulüplerin hocaları alınıp o kulüplerde kaos hedefleniyor ve fenerbahçe'nin önünü açıyorlar. durum bundan ibaret ve kesinlikle mide bulandırıcı.
  • 791
    türk milli futbol takımı lucescu ile yeni bir döneme başlamıştır. umarım uzun vadede yeni projeler ile başarılar gelir.
    geçtiğimiz günlerde göksel gümüşdağ kulüpler birliği olarak türkiye futbol federasyonu ile görüştüklerini ve 18 kişi olan esame listesini 21 kişi olarak değiştirdiklerini açıklamıştı. bu yedek kulübesinde 10 futbolcu olacak anlamına geliyor.
    ben burada türk futbolunun ilerlemesi için bir şartın getirilmesi gerektiğine inanıyorum.
    bir takım yabancı oyuncu oynattığı her mevki için yedek kulübesinde 1 adet türk oyuncu bulundurmak zorunda olsun. bu kural zaten kaleci için var. diğer mevkilerde de uygulanırsa milli takım havuzu için futbolcu sayısı artar. bu kural aynı zamanda u-21 takımında forma giyen gençlerinde en azından yedek kulübesine daha çok girmesini sağlar.
  • 797
    ciddi anlamda içinde bulunan bireylerinde karakter ve eğitim sorunları var. takımdaşlık bilinci eksik. ve bu bilinç spordan ziyade ülkenin her konusunda ülkenin tüm bireylerine, yavaş yavaş topluma işliyor. milli duygular yapılan yanlış uygulamalar ve politikalarla zedeleniyor. bir olmaktan çıkıp bireyselliğe adım atıyoruz. maçın yenik düşülen bölümlerinde ne bir çaba, ne bir hırs görmek mümkün. futbolculardan ziyade toplumun geneline yayılan "bir" olma durumu kayboluyor. manyakça politikalarla toplum cam faunusun içine doldurulmuş kumlar gibi oldu. artık homojen bir yapımız yok ve bizi tamamen kütlelerimizi farklılaştırıp katmanlara ayırdılar. birbirimize karışıp, kenetlenemiyoruz.
  • 799
    mehter takımı misali iki ileri bir geri kavramına kendine özgü yorum getiren, iki yıl önce alınan kararla bir kaç adım yeni yeni atacakken tekrardan geriye resmen koşmak isteyen senin benim değil yalı çocuklarının birilerine yaranmak için kullandıkları turnusol. sapma sapan sınırlamalarla resmen deneme tahtası olmuştur. son senelerde resmen can çekişmekte, yöneten yönettiğini zannedenlerin tecavüzüne uğramaktadır. 3 temmuzdan beri, abidik gubidik sınırlamalarla, yasaklarla, pasolig denen alelen hırsızlıkla, tahiş tv satış fiyatlarıyla, siyasetin artık karışması değil siyaset olmasa apartman yönetemeyecek insanların oyuncağı olmasıyla, seni beni cümlemizi bu kavramdan soğutmak için daha ne yapabilecekler merak ediyorum. ama son kurşunları bitmedi. cesaretleri yok yabancı kuralını değiştiriyoruz denilmesine. alıştılar ya büyüklerinin yol yapmasına bunlarda en kralını yapıyor. lanet olsun düzeninize.
    yeni ardaların, rıdvanların, demirörenlerin, uçakta gazeteci döverken tff başkanlık makamına ve teknik direktörüne küfredenlerin, yedek kulübesinden check-in yapanların yetişmesi için ne olur getirin yeni kuralınızı. getirin ki ülkede futbolu hangi enayiler izler ak koyun kara koyun çıksın meydana.
    lanet olsun düzeninize!
    lanet olsun bu paydanın içinde olan bütün riyakarlara!
  • 800
    samimi olanlar için bir çözüm önerisi getirmek istiyorum.

    yabancı sınırı
    rakamlarla samimi olunmaz. 5, 7, 10... hangi rakamla sınırlama yaparsanız yapın bunun mantıklı bir açıklaması olamaz. derdimiz futbolu, "türk futbolunu" kurtarmaksa, ama bunu türk oyuncuları oynatmakla elde etmekse, çok daha sıcak bir öneri sunmak isterim.

    hiç yabancı oynatılmasın!
    evet, ne gerek var ki üç'le beş'le oyalanmaya. "yabancı uyruklu" hiçbir top tepici bu topraklara giremesin. ekmeğimizi bölmesin, taraftarımızın gönlünü feth ederek olası türk düşmanlığını körüklemesin. birkaç fikirle beraber elbette.

    1) üst maaş sınırı 500.000 euro. euro yabancı bir para birimi oldu. pardöno. 2 milyon türk lirası diyelim. isterseniz afyon dinarı da kullanabiliriz. neyse...
    kulüplerimiz ve oyuncular 2 milyon tl üzeri hiçbir kontrata imza atamaz.

    2) bonservis bedeli kaldırılmalı. bizim türk çocuklarımız, evlatlarımız mal değil. takas ve draft sistemine geçilmeli. her kulübün toplam üst maaş limiti olmalı. ona göre takaslar yapılmalı.

    3) alt ligler kaldırılmalı. her üniversitenin kendi takımı olmalı. bu üniversitelerde okul masrafları için burs verilerek -başka hiçbir ek gelir olmaksızın- oyuncular oynatılmalı. draftlar bu üniversite takımlarından yapılmalı. draft hakkı sıralamasına göre takımlarımız, oyuncuların okuldaki akademik dereceleri ve üniversite takımlarında gösterdikleri performans puanlarının ortalamaları doğrultusunda sıralanan futbolcuları seçmeli.

    4) dışarıda oynamak isteyen oyuncular için -yine bonservis bedeli ödenmeksizin- belli şartlar konulmalı. yeterli milli takımda oynama gibi...

    var mısınız? yoksa milliyetçilik denizinde yüzmeye devam edip, evlatçılık numaraları ile istiklal marşı bekçiliğine mi soyunacaksınız?
    elbette yabancı, yerli diye bir şey yoktur. iyi kötü vardır. illaki bu açıdan bakacaksanız da buyurun bir de buradan bakın...

    istiklal marşı notu: her pazartesi girerken, her cuma çıkarken bu ülkenin gençlerine söyletiyorsunuz ya hani. istiklal marşı başka bir şeydir. insan onu ülkesini özlediğinde, özgürlüğü düşlediğinde veyahut coşageldiğinde söylemek ister. kutsayıp, putlaştırarak gergin halde söylemek istemez, kanımca. ha bir de...
    "larda yüzen alsancak"
    ben orta okula geçene kadar bu larda ne demek diye düşünmüştüm...
    haberiniz olsun.
    öptüm.
    saygılar ve sevgiler benden olsun...

    edit: bu yazıyı (bkz: #2241697) nolu entryi okumadan yazmıştım. burada da üst limit hakkında benzer bir yazı var. tavsiye olunur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın