samimi olanlar için bir çözüm önerisi getirmek istiyorum.
yabancı sınırı rakamlarla samimi olunmaz. 5, 7, 10... hangi rakamla sınırlama yaparsanız yapın bunun mantıklı bir açıklaması olamaz. derdimiz futbolu, "türk futbolunu" kurtarmaksa, ama bunu türk oyuncuları oynatmakla elde etmekse, çok daha sıcak bir öneri sunmak isterim.
hiç yabancı oynatılmasın! evet, ne gerek var ki üç'le beş'le oyalanmaya. "yabancı uyruklu" hiçbir top tepici bu topraklara giremesin. ekmeğimizi bölmesin, taraftarımızın gönlünü feth ederek olası türk düşmanlığını körüklemesin. birkaç fikirle beraber elbette.
1) üst maaş sınırı 500.000 euro. euro yabancı bir para birimi oldu. pardöno. 2 milyon türk lirası diyelim. isterseniz afyon dinarı da kullanabiliriz. neyse...
kulüplerimiz ve oyuncular 2 milyon tl üzeri hiçbir kontrata imza atamaz.
2) bonservis bedeli kaldırılmalı. bizim türk çocuklarımız, evlatlarımız mal değil. takas ve draft sistemine geçilmeli. her kulübün toplam üst maaş limiti olmalı. ona göre takaslar yapılmalı.
3) alt ligler kaldırılmalı. her üniversitenin kendi takımı olmalı. bu üniversitelerde okul masrafları için burs verilerek -başka hiçbir ek gelir olmaksızın- oyuncular oynatılmalı. draftlar bu üniversite takımlarından yapılmalı. draft hakkı sıralamasına göre takımlarımız, oyuncuların okuldaki akademik dereceleri ve üniversite takımlarında gösterdikleri performans puanlarının ortalamaları doğrultusunda sıralanan futbolcuları seçmeli.
4) dışarıda oynamak isteyen oyuncular için -yine bonservis bedeli ödenmeksizin- belli şartlar konulmalı. yeterli milli takımda oynama gibi...
var mısınız? yoksa milliyetçilik denizinde yüzmeye devam edip, evlatçılık numaraları ile istiklal marşı bekçiliğine mi soyunacaksınız?
elbette yabancı, yerli diye bir şey yoktur. iyi kötü vardır. illaki bu açıdan bakacaksanız da buyurun bir de buradan bakın...
istiklal marşı notu: her pazartesi girerken, her cuma çıkarken bu ülkenin gençlerine söyletiyorsunuz ya hani. istiklal marşı başka bir şeydir. insan onu ülkesini özlediğinde, özgürlüğü düşlediğinde veyahut coşageldiğinde söylemek ister. kutsayıp, putlaştırarak gergin halde söylemek istemez, kanımca. ha bir de...
"larda yüzen alsancak"
ben orta okula geçene kadar bu larda ne demek diye düşünmüştüm...
haberiniz olsun.
öptüm.
saygılar ve sevgiler benden olsun...
edit: bu yazıyı (bkz:
#2241697) nolu entryi okumadan yazmıştım. burada da üst limit hakkında benzer bir yazı var. tavsiye olunur.