normalde televizyon izleyen biri değilim ama sevmediğim bir takım yenildiği vakit maçlardan sonra maçla ilgili yorum yapan ''usta yorumcuları'' dinlerim. mesela dün oynanan
13 ekim 2014 letonya türkiye maçı'nda olduğu gibi.
çoğu taktik bilmem ne konuşuyor.
doğruları gören ya da doğruları gördüğü halde cesareti olup da söyleyebilen bir allahın kulu yok.
bu ülkenin futbolu geriye gidiyorsa, ezeli rakiplerinden nefret ettiği gibi milli takımdan nefret ediyorsa siz bunu taktikle, oyun anlayışıyla bilmem neyle açıklayamazsınız.
bu ülkenin ahlak sorunu var. sporcusunda da ahlak yok yöneticisinde de, teknik direktüründe de.
futbolu geçelim.
başarılı olduğumuz tek bir spor dalı var mı?
atletizme bakıyoruz, dopingli oyuncular var.
devşirme oyuncularla masatenisi milli takımı kuruyoruz.
herkesin ölüp bittiği, prim isteriz diye ağlayan basketbol milli takım kaptanı dopingli çıkıyor.
o basketbol federasyonun başkanı ligi manupile etmeye çalışıyor.
futbol demişsin kalede ayı yavrusu gibi bir şey, terbiye, ahlak dedin mi elini bilmem neresine götürüyor.
sağ beki gökhan gönül sahanın dışında sakatlanıp yuvarlanarak sahaya giriyor, oyun dursun diye.
asıl kaptan emre bölezoğlu ırkçılıktan defalarca suçlu bulunmuş, hala milli takımda.
bir de mafya olan sağ açığımız var tabi.
balık baştan kokar aslında. milli takımın sözde teknik direktörü egosundan yerin yedi kat altına girecek bir gün, küçümsediği ülkelere rezil olup geliyor, başkanı desen kulübünü batırmış, milli takımın anasını ağlatıyor..
milli değerleri her şeyin üstünde tutan biri olduğum halde ben bu milli takımı desteklemek istemiyorum, benim ahlaki değerlerimle çelişiyor milli takımlarımız. sadece futbol değil, basketbolu, atletizmi bilmem nesi.
ben ülkem adına utanıyorum artık. fatih terimin egosundan utanıyorum, gökhan töre'nin futbol oynamasından utanıyorum.
2001'de 2002'de 2008'de basketbol, futbol milli takımlarının başarılarını hatırlıyorum, nasıl sevindiğimi hatırlıyorum, bir de şimdiye bakıyorum...