571
dibe vurandır.
bir zamanlar 30000 kişilik stadyumu 45000 kişiyle doldururmuş insanlar. abi kardeş, baba oğul, kız erkek, çoluk çocuk herkesin eğlencesiymiş futbol.
zeki, çevik ve ahlaklıymış futbolcularımız. sevenlerini üzmeyen adam gibi adamlar, babalar oynarmış bu oyunu.
coşkun özarılar baba gündüzler geçmiş bu ülke futbolundan. efendi olmayan hatta ayakkabasını boyamayan giremezmiş onların idmanına.
taa 1905 senesinde "amacımız türk olmayan takımları yenmektir" vizyonunu koyabilen yöneticiler varmış önceden,
stadyumlar şehirlerin göbeğinde olurmuş önceden. şimdiki gibi atıl ücra köşelerde değil.
============
şimdilerde ise;
ulan taraftar dediğin adamların hepsi yankesici, karaborsacı, üç kağıtçı mafya bozuntusu olmuş.
futbolcu diye sahada dolaşan adamlar ruhunu kaybetmiş. canı istediğinde milli takım arkadaşına silah çeker olmuş. hocasını beğenmediğinde sahada sabotaj yapmaktan çekinmez olmuş.
teknik direktör değil baba yerine koyduğumuz adamlar bu kara düzeni bozar dediğimiz adamlar meğer bu kara düzenin has adamlarıymış. kader ortağıymış.
emvayi çeşit mahkemenin herbirinden ayrı ayrı şikeden hüküm giymiş kulüp başkanı bugün aslanlar gibi sürdürmektedir görevini bu ülkede. ve hatta bu zatın korumalığın üstlenen, her nedense türkiye sınırları içerisinde hiçbir maçı izlemeye gidemeyen federasyon başkanı da halen görevde.
dün bizim derbi maçının kadrosunu rakip takım başkanına pazarlayan sözde basın mensubu bugün hala aynı kurumda aynı görevde çalışıyor.
stadyumlar bile rant kapısı olmuş bu ülkede. şehrin merkezindeki o güzelim stadyumlar atıl köşelere atılır olmuş güzelim ülkemde.
ve hakemler... adaletin temsilceleri... neyse bozmayım ağzımı.
bunlar sadece sayabildiklerimden bazıları.
sadece futbolda da değil bu kara düzen. basketbol, voleybol, yüzme, kürek atletizm aklınıza ne gelirse.
sözde olimpiyatı almaya gittiğimizde adamların bir dopingci ibneler siktirin gidin demediği kaldı koca memlekete.
gırtlağına kadar balçığa batmış bu ülkenin sporu. hatta sadece sporu da değil...
bir zamanlar 30000 kişilik stadyumu 45000 kişiyle doldururmuş insanlar. abi kardeş, baba oğul, kız erkek, çoluk çocuk herkesin eğlencesiymiş futbol.
zeki, çevik ve ahlaklıymış futbolcularımız. sevenlerini üzmeyen adam gibi adamlar, babalar oynarmış bu oyunu.
coşkun özarılar baba gündüzler geçmiş bu ülke futbolundan. efendi olmayan hatta ayakkabasını boyamayan giremezmiş onların idmanına.
taa 1905 senesinde "amacımız türk olmayan takımları yenmektir" vizyonunu koyabilen yöneticiler varmış önceden,
stadyumlar şehirlerin göbeğinde olurmuş önceden. şimdiki gibi atıl ücra köşelerde değil.
============
şimdilerde ise;
ulan taraftar dediğin adamların hepsi yankesici, karaborsacı, üç kağıtçı mafya bozuntusu olmuş.
futbolcu diye sahada dolaşan adamlar ruhunu kaybetmiş. canı istediğinde milli takım arkadaşına silah çeker olmuş. hocasını beğenmediğinde sahada sabotaj yapmaktan çekinmez olmuş.
teknik direktör değil baba yerine koyduğumuz adamlar bu kara düzeni bozar dediğimiz adamlar meğer bu kara düzenin has adamlarıymış. kader ortağıymış.
emvayi çeşit mahkemenin herbirinden ayrı ayrı şikeden hüküm giymiş kulüp başkanı bugün aslanlar gibi sürdürmektedir görevini bu ülkede. ve hatta bu zatın korumalığın üstlenen, her nedense türkiye sınırları içerisinde hiçbir maçı izlemeye gidemeyen federasyon başkanı da halen görevde.
dün bizim derbi maçının kadrosunu rakip takım başkanına pazarlayan sözde basın mensubu bugün hala aynı kurumda aynı görevde çalışıyor.
stadyumlar bile rant kapısı olmuş bu ülkede. şehrin merkezindeki o güzelim stadyumlar atıl köşelere atılır olmuş güzelim ülkemde.
ve hakemler... adaletin temsilceleri... neyse bozmayım ağzımı.
bunlar sadece sayabildiklerimden bazıları.
sadece futbolda da değil bu kara düzen. basketbol, voleybol, yüzme, kürek atletizm aklınıza ne gelirse.
sözde olimpiyatı almaya gittiğimizde adamların bir dopingci ibneler siktirin gidin demediği kaldı koca memlekete.
gırtlağına kadar balçığa batmış bu ülkenin sporu. hatta sadece sporu da değil...