• 81
    eminim ki hocanın anlatacağı daha birçok şey vardır ancak çok uzun tutmamışlar. sadece 4 bölüm bile galatasaray-ft ilişkisini anlatmaya yetmez lakin hocayı tekrardan bir hatırlatma niyetiyle yapılmış belli ki. gayet de iyi hatırlatmışlar. keşke birkaç bölüm daha olsaydı da izleyebilseydik. içinde galatasaray ve fatih terim'in geçtiği her yerde varız ve olmaya devam edeceğiz.
  • 82
    fatih terim'i, galatasaray'ın ve türk milli takımının yakın tarihini yeniden hatırladığımız bir biyografi tadında belgesel olmuş. yükseldiğim anlar da oldu, duygulandığım anlar da.

    --- spoiler ---
    belgeselde terim'in ünal aysal yönetimindeki mağduriyeti işlenmiş ancak aynı şekilde kendisinin yıldırım demirören federasyonundaki yol arkadaşlığı sahnesi verilmemiş. bu galatasaray taraftarları için o gün büyük bir yıkımdı. bana kalırsa da fatih terim açısından hatalı bir olaydı.

    bir de arif erdem, hakan şükür gibi eski futbolcuların belgeselde adı, görüntüsü bile isteye zorlama bir şekilde geçmiyorken pişmanlık yasasından faydalanıp hüküm giymeyen uğur boral'ın milli takım görüntüsü mevcut. hatta sohbetlere katıldığı belgelenen tuncay şanlı belgesele konuk, emre belözoğu ise bir çok sahnede görüntsüyle bulunuyor. fetö güçlüyken yanında olup, batarken gemiden atlayanlar ak, gemide kalanlar kara olmuş. sporda, futbolda değil her alanda maalesef durum bu. neyse belgeselin başlığını bunlarla meşgul etmeyelim.

    --- spoiler ---

    fakat..

    --- spoiler ---
    fatih terim ölüyü diriltir.

    "nuno gomes"

    --- spoiler ---

    ölmemizi beklemeden bir sonraki hikayesini merakla bekliyorum.
  • 84
    4 bölümünü de bitirdim. fatih terim’in kariyerini ve hayatını bilmiyorsanız izlemeniz gereken belgesel. bana ilgi çekici gelmedi bildiğim şeyler anlatıldığı için ama yine de izlenir. bu arada spoiler vermeyin vermeyin diyenler neyin spoiler’ını vermeyelim fatih terim’in 2000 uefa kupası kazandığını mı? sonrasında fiorentina, milan’a gittiğini mi? bilinen şeyler var hep zaten.
  • 85
    az önce bitirdiğim netflix belgeseli. güzel olmuş ama muhteşem değil. zaten işin içinde galatasaray ve imparator olduğunda keyif almamak imkansızdı ama beklentimin biraz altında kaldı. daha kişisel detaylara ağırlık verilir diye düşünüyordum. neyse keyifli bir 4 bölümdü.

    bu arada ben de size bir spoiler vereyim: hoca 2000 yılında galatasaray'la uefa kupasını kazancak.*
  • 87
    biz avrupa’da tekrardan kupa kazanacağız diyen erden timur’un belgeselin özellikle 2. bölümünü hangi duygularla izleyeceğini çok merak ediyorum. eminim ilerleyen süreçte kendisinin de aynı duyguları daha yakından tadabilme ihtimali motivasyonunu tavan yaptıracaktır.

    aynı duygular tabiki okan hoca için de geçerli ama kendisinin oyuncuyken ufak da olsa bir tecrübesi mevcut zaten.
  • 88
    ilk bölümü izler, kalanını bu akşama ve yarına yayarım diye düşünürken 3. bölümünü içmekte olduğum belgesel. iyi kurgulanmış ve iyi dramatize edilmiş.

    spoiler

    hocanın ropörtajlar sırasında giydiği tişört ve gömlekler çok güzel. bundan fazlasını spoiler içinde bile yazmıyorum, imkanı olan bugün-yarın içsin bitirsin belgeseli.

    spoiler
  • 90
    oturdum tüm bölümleri izledim. (evet şu sıralar işim yok)

    son yazacağımı başta yazayım; galatasaray ile iç içeyseniz ve yaşınız 40 üzeriyse bilmediğiniz bir şey bulamayacaksınız ama nasıl ki uefa kupası belgeseli dönüp dönüp izlenecek bir yapımsa bu da öyle olmuş. (sadece italya'da birlikte çalıştığı yardımcı antrenörün kulübedeki 2 oyuncunun tavrını anlattığı kısım olabilir ama onunda dedikodusu yapılıyordu, tescillenmiş oldu)

    ve tabii ki konu fatih terim'in hikayesi ve olaylar onun bakış açısı ile anlatılacak.
    spor belgeselciliği adına ve fatih terim'in neler başardığını -bilmeyen gençler- adına güzel iş. özetle bu çerçeveee bakınca ben beğendim.

    ekleme : belgeselin bizim gibi galatasaray ile yaşayan tipler için yapılmadığı çok net. derin bir belgesel değil çok daha yüzeyse. çevremde sadece skor takip eden ve özellikle genç nesilden insanlara sorduğumda bilmedikleri ve belgeselde anlatılan 100 şey varsa senin benim 1 bilemedin 2 tane. o nedenle o grup için güzel senin benim için tatmin etmemesi normal.
  • 92
    hikayesi bitmemiş olay ve kişilerin belgesellerini doğru bulmuyorum.

    uefa kupasının ya da fatih terim'in italya macerasının ya da futbolculuk zamanlarının belgeseli olabilir. henüz emekli olup olmadığı belli olmayan bir kişi fatih hoca. bence bir çok diğer netflix işi gibi popüler kültür için büyük bir hikaye harcanmış durumda. elalemin dizisine üzülecek halim yok da fatih terim belgeseli için erkendi bence.
  • 93
    an itibariyle dört bölümünü de bitirdiğim belgesel. emeği geçenlerin ellerine sağlık, çok güzel bir iş olmuş. sıkça duygulandığım, gözlerimin dolduğu anlar oldu. hocamı da çok özlemişim.

    --- spoiler ---

    hocanın en sonda yaptığı açıklamalardan hala galatasaray ile ilgili hedeflerinin olduğu belli oluyor. merakla beklemekteyiz. herkesin aklından geçen "başkan fatih terim" ancak önümüzdeki 2 sene daha seçim yok. yakın bir zaman içerisinde bir hareket olacaksa sportif aş yönetiminde yer alabilir daha sonra başkanlığı düşünebilir gibi geliyor. futbol takımında da allah korusun yaşanacak başarısızlık sonrası okan hoca ile yollar ayrılırsa da takımın başına geçme ihtimali hoca emeklilik kararını açıklamadıkça hala çok yüksek. ancak bu belgeselden benim anladığım hoca bundan sonraki planlarını daha çok kulübün idari kanadıyla ilgili yapıyor.

    --- spoiler ---
  • 94
    derbi günü boyu nevizade'de oturduğu masadan kalkmak bilmeyen, 28 tane story sonrası sarhoş şekilde stada gidip içerde de 12 story çekip paylaştıktan sonra yarı baygın oturan elit taraftar görgüsüzlüğüyle; üstelik iş yerinde olmama rağmen yayına verilmesinden sonraki 7 saat içerisinde izleyip bitirdiğim belgesel.

    pek çok galatasaraylı bugün benzer şartlarda bu belgeseli bir hevesle açıp bitirmiştir ancak pek çoğu da muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içinde bir solukta izleyecektir. o sebepten detay detay yazıp kritik yapmak için çok erken olduğunu söylemek lazım.

    ancak türkiye gibi arşivciliğin, belgeselciliğin, belgeciliğin yerlerde süründüğü bir ülke standartlarında değerli bir iş olarak tanımlamak haksızlık olmayacaktır. spor özelinde ele alırsak, türk sporunun tarihini yazmış figürler hakkında ya gerçeklikten kopmuş fanatiklerin zırvaları ya da propaganda yayınları haricinde en ufak bir "geleceğe not" bırakılmamış bir ülkede fatih terim hakkında birinci ağızdan anlatım yapılan 4 saatlik bir belgeselin ortaya çıkabilmiş olması gerçekten çok değerli.

    gerisini bir süre sonra konuşmak sanırım daha doğru olacak...
  • 97
    öncelikle bu tarz belgeselleri gerçekten sevmiyorum ve yapay buluyorum. fatih terim bunun bir istisnası olabilir çünkü çok büyük bir isim kendisi, müthiş görkemli bir kariyeri var ve belgeselin ilk bölümünün yarısı aslında hoca ile ilgili pek çoğumuzun en az merak ettiği futbolculuk bölümü. dolayısıyla sadece ilk bölümün ardından yapacağım yorumlar sağlıklı olmayabilir.

    öncelikle bu tarz belgeselleri neden sevmediğimden bahsedeyim; her şeyden bir romantizm, bir hikaye çıkarılma sevdası beni bezdirdi artık. ama dediğim gibi fatih terim o kadar büyük bir isim ki çok da zorlamaya gerek yok, zaten adamın kendi kariyeri başlı başına büyük bir hikaye.

    yine de beni tatmin etmiyor bu tarz belgeseller. açıkçası bundan 20 yıl önce yapılan 100. yıl belgeselinden hiçbir artısı yok ilk bölümü itibarı ile. bilmiyorum belki de bu dönemlere bizzat tanık olduğum için heyecanlanmıyorum, zaten yaşadım ben bu dönemleri ve hatırlıyorum ama mesela bu belgesellerin şahı olan last dance -isminden başlayarak- nefis bir işti. sonraki her iş onun kötü bir taklidi, bir furyanın devamı gibi geliyor bana.

    bence belgeselciler de materyal eksikliğinin sıkıntısını çekiyorlar ve belgeseli hareketlendirmek için atlamalı kurgu yapıyorlar ama kendi adıma diyorum bu da beni rahatsız eden bir unsur. materyal eksikliğine örnek veriyorum; fatih terim galatasaray'ın başında ilk fener derbisine çıkıyor, maç kaybediliyor, herkes hocanın maçtan sonra çok öfkelendiğini söylüyor ama ne net bir anı dinliyoruz ne de bir materyal var. gördüğümüz tek şey hocanın soyunma odasına öfkeli girişi ve sonra kapı kapanıyor. oysaki ben bir belgeselde o soyunma odasında olanı görmek isterim aslında. peki ne görüyorum; birileri çıkıyor şöyle iyi böyle iyi... fatih terim'in nasıl bir hoca olduğunu anlatmak için belgesel yapmaya gerek yoktu ki.

    tüm bunlar galatasaraylı olmakla ya da fatih terim sevip sevmemekle alakasız şeyler. ben sıkıldım spor belgesellerindeki yapaylıktan. nasıl olmalı diyene cevap veremem, bilsem ben yaparım ama 30 yılda hala aynı metotla belgesel yapmak, üstelik de fatih terim gibi bir ismin belgeselini yapmak bence kötü bir iş. tabii daha ilk bölümdeyim.

    ama naçizane bir şey anlatıp kendi reklamımı da yapayım. okan bayülgen, arçelik sponsorluğunda bir kahve belgeseli çekti. ben de o belgeselde okan bayülgen ile birlikte bir sahnede rol aldım hatta sahnede kullanılan metin de benim yazdığım bir yazı zaten. şimdi o belgeseli okan bayülgen başka türlü de yapabilirdi ama zor olanı seçti, kahveyi bir adamın hikayesinin arka planına koyup anlattı. türkiye için çok orijinal bir işti. ben o tarz bir şey isterdim, burada çok kolaya kaçılmış bence.

    tabii bir iki güzel kurgusal dokunuş da vardı. örneğin arda'nın ilk göründüğü sahne öncesinde banu yelkovan nefis bir pas atıyor o sahnenin geçişi için.

    edit: hakan şükür'ün belgeselde olmamasına değinmiyorum bile. o zaman yapma bu işi daha iyi. yani inanamıyorum ya, fetö'nün elini öpenler ülke yönetiyor, bir tane futbolcuya mı kaldı bütün ihale? bu hakan şükür olayı bambaşka bir konu zaten ama kimse kusra bakmasın, ben akp'nin ipi ile kuyuya inip de birine terörist falan diyemem. yarın öbür gün akp sayın derse ne olacak ki geçmişte böyle şeyler yaptı kendileri? ben güvenemem akp'ye. bugün terörist denilen yarın ayın olur, dün sayın denilen yarın terörist olur. diğer yandan, bu olayın onunla alakası yok. terörist ya da değil bu adam bir futbolcuydu ve milli takımda da oynadı. ne saçma şey bu ya? yarın öbür gün fetullah gülen'in, pkk'nın belgeseli, haberi yapılsa ne oalcak? yapan herkesi içeri mi atacaksın? böyle saçma iş olur mu? gerekirse hakan şükür'ün fetö ile ilgili hoca ile arasındaki tartışmalarını da koyarsın, varsa öyle tartışmalar. o zaman bu belgesel bir belgesel olur zaten.
  • 98
    --- spoiler ---

    genel olarak geçmiş belgesellerimizi izleyen galatasaray taraftarı için çok da bilinmeyen nokta olmadığını söyleyebilirim. çoğunluğu bildiğimiz, aşina olduğumuz hususlar.

    hocanın 90'lı yılların başındaki mili takım macerası ilgi çekici geldi, keşke bu noktalara daha çok ağırlık verilseydi. mesela avrupa şampiyonası'nda 0 çekişimiz işlenmiş; ancak onun öncesindeki macaristan, isviçre, isveç maçları da hatırlanmaya değer. genel olarak arşiv kayıtları yetersiz duruyor. ama mesela deplasmandaki macaristan maçı sonrası hocanın röportajına youtube'da denk gelmiştim. o hırsı, isteği, yaşının da verdiği enerjiyle çok başka bir seviyedeydi. o tür görüntülere erişim ve yayınlanması güzel olabilirdi.

    türkiye'yi dolaşarak keşfettiği isimlerden mesela tanışma öykülerini, milli takıma veya amatörden profesyonel sporculuğa geçiş öykülerini ve hocanın bu süreçteki katkılarını dinlemek güzel olabilirdi.

    milan'da kulübede önce sırıtıp sonra somurtan isimlerden birisi pirlo sanırım; ancak diğerini merak ettim. italya günlerine dair güzel paylaşımlar yapılmış.

    bunun dışında futbol dünyasındaki diğer antrenörler veya oyuncuların gözünden de röportajlar ile zenginleştirilebilirdi. mesela alex ferguson, arsene wenger, marcelo lippi, alberto zaccheroni gibi nice isimle karşı karşıya gelmişliği var hocanın. italya'da uygulamak istediği oyun anlayışına yer verilmiş; ancak galatasaray'da bunu çok daha uzun süreli ve istikrarlı başardığı için bu anlamda bizde geçirdiği sürede de gerek oyunclarımızın bu yaşanılan dönüşümü işlemesi, gerek uluslararası arenada karşılaştığımız rakiplerin gözünden de bu konunun değerlendirilmesini dinlemek güzel olabilirdi. özellikle bu oyun anlayışına dair emre ve suat'ın da söyleyecek birkaç sözünün olması gerekiyordu.

    mesela merak ettiğim hususlardan biri de süren'in hocayla beraber 2000-2001 kadro planlamasını yapmıştık demesi. ola ki kalsaydı sonraki yıl için nasıl bir planlaması olacaktı, hedefleri neler olacaktı gibi soruların cevabını hocanın ağzından duymak isterdim.

    bu arada kadıköy'deki şampiyonluk maçı sonrasında aykut kocaman ile fatih terim'in sarıldığı anda onları koruyan polisin askerlik arkadaşım olduğunu anca bugün fark ettim.

    --- spoiler---
  • 99
    an itibariyle bitirdiğim belgeseldir. içinde galatasaray'ın ve hocanın olduğu bir iş zaten ne olursa olsun su gibi akıp gider bizim için. bu da öyle oldu. ülkemizde pek gördüğümüz bir iş değil, bunun için bile teşekkür edilir. öte yandan değerlendireceksek... ''eksik ve aceleye gelmiş'' bir iş gibi hissettirdi açıkçası.

    bir kere şunu söylemek lazım: fatih terim'in hayatını anlatan bir iş değil 4 bölüm, 4 sezonluk bir iş bile olsa yetmeyebilir. hocanın hayatı ayrı bir sezon, karakteri apayrı bir sezon, galatasaray'daki her dönemi ayrı sezonlarla anca anlatılır. yani ''hadi hocanın bütün hayatını anlatalım.'' deyip bunu 4 sezona sıkıştırmak zaten imkansız bir iş. şahsen 4 bölümlük bir şey izleyeceksem ben hocanın sadece futbolculuk dönemini, sadece 96-2000 dönemini, 2011-2013 arası dönemini ya da 2017-2022 arası dönemini izlemek isterdim. daha konsantre, daha dolu dolu ve sindirerek gittiğimiz bir iş olurdu. yabancıların daha çok tercih ettiği bir iş bu zaten. belli bir olay veya dönem üzerine yoğunlaşmak.

    buradan itibaren spoiler gibi olabilir, ona göre okuyun. mesela belgeselin 2. bölümü tamamen 17 mayıs 2000 uefa kupası belgeselinden alınmış. orijinal neredeyse hiçbir şey yok. hatta hocanın rövanştan önce tek başına leeds stadına gitmesine millet şaşırmış. ben de buna şaşırdım.

    yine arşiv namına yeni bir şeyler pek görmüyoruz içerikte. tabii bu yapımcılardan ziyade ülkenin arşivciliğiyle alakalı bir durum. hocanın ustalık eseri olan 2011-2013 arası dönemi sanırım 5 dakika falan sürüyor. yine nasıl yaşandığını, neler yaşandığını hepimizin bildiği 2017-2022 arası dönem de 5 dakika sürüyor. açıkçası hocanın çok spesifik, bilinmeyen yönlerini görmüyoruz. çok fazla konuşmadığı konularda ağzını açtığını görmüyoruz. şahsen hocayı daha çok dinlemek de isterdim.

    fatih terim, türk futboludur. bu subjektif bir yorum değil tamamen objektif bir gerçektir. belgesel kısaca 4 bölüme türk futbolunu sığdırmaya çalışmış ve tabii ki eksiği çok olan bir iş olmuş. ''izleyin geçin işte ne güzel yapmışlar.'' diyenler olabilir ama ben 1.5 yıldır deli gibi beklenen bir işten daha iyisini beklerdim. benim anladığım ''hocanın bilinmeyen yönlerini gösterelim, acayip bir dökü drama yapalım, arşivleri açalım.'' işinden ziyade ''sevenleri için 4 saat daha fatih terim'' tadında bir iş olmuş. yine de hiç yoktan iyidir tabii ki. ellerine sağlık emeği geçenlerin. umarım daha iyileri de yapılır ülkemizde.
  • 100
    öncelikle uyarı; aşağıdaki yazı belgeselin gidişatına değinmekte ve içeriğinde yer alan bazı nüanslardan bahsetmekte, spoilerlar içermektedir. izlemediyseniz okuyup okumama kararı size bağlıdır. fatih hoca'nın belgeselinde hangi kısım spoiler olabilir orası da ayrı tabii. :))

    ---------
    --- spoiler ---

    fatih terim'in futbolculuk ve teknik direktörlük kariyerinin işlendiği, zaten bilenler için yeni bir şeyler sunmayan ama tekrar izlemenin keyif verdiği belgesel serisidir. emeği geçenleri kutlarım. arşiv olarak belli ki sıkıntılar yaşanmış ama ellerinden geldiğince bunu yansıtmamaya çalışmışlar. yalnız hocanın kariyeri o kadar büyük ki, 4 saat içerisinde anlatabilmek pek mümkün değil. bu yüzden yetersizlik hissi de veriyor belgesel. bu yüzden ben bunun gibi belgesel yapımlarının yerine gerçek hayatın uyarlanmış hali olan yapımları daha başarılı buluyorum. örneğin "the rush, titanic, the pianist" filmleri gibi onlarca örnek sayılabilir. keşke fatih terim'in kariyeri de gerçek hayatının uyarlanmış hali ile film olarak yapılsa. eminim daha etkileyici ve daha dramatik, harika bir film olurdu. yine de hocamızı mutlu ve enerjik bir şekilde ekran karşısında görmek, ufak iğnelemeler yaptığı yerlerde onunla beraber gülümsemek güzeldi. henüz izlemediyseniz ve buna rağmen bu kısmı okuyorsanız izlemenizi tavsiye ederim. her ne kadar çoğu sahneyi biliyor olsam da fatih hocamın gençliğini, eski enerjik halini görmek beni çok mutlu etti. ömrü uzun olsun.

    bilmediğim sahnelerden birisi fatih hoca'nın leeds deplasmanına maçtan önce kendi başına, sırf futbolcuları rahatlatmak için gitmesiydi. bunu yapmak yürek isterdi ve hocada o yürekten fazlasıyla mevcut. milan'da uğradığı mobbing, inzaghi'nin bilerek penaltı kaçırdığı iddiası da yine bilmediğim noktalardı. belgeselin sonunda ise fatih terim hikayenin henüz bitmediğini söyleyerek başkan olacağının sinyallerini vermiş olabilir. belki de başka planları vardır tabii, söz konusu fatih terim olunca tahmin yapmak zor oluyor.

    --- spoiler ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın