• 24
    depremden birkaç saat sonra dondurucu soğuk, yağmur ve enkazla mücadele eden insanlara sela okunmasıyla birlikte 6 şubat 2023 depremi sürecinin devlet tarafındaki unutulmazlarından biri olan kampanya.

    o sela okunan insanlardan resmi kayıtlara göre 100 bin küsur tanesi enkaz altından çıkmayı başardı.

    umarım bir gün bu ülke de bu ahlaki enkazın altından çıkmayı başarır...
  • 22
    on binlerce insanımızı kaybettik, canımız gitti ama maşallah tiyatrolara, oyunlara devam.

    bana kızmayın! aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz ama ben buna tiyatro diyorum. bu şirketler böyle bir tv organizasyonu olmadan da yapamazlar mıydı? ha, pardon yapsalar nasıl duyurulacak tüm ülkeye değil mi?

    samimi değilsiniz.
    acının pornografisi bu. size inanmıyorum, güvenmiyorum.
    acı çeken yüz binler var. akrabaları, dostları sayesinde şu anda çoğu hayata tutunmaya çalışıyor. aldığımız maaşlar üç günde biterken, milyonlar havada uçuşuyor. hem de çoğu bizim paramız. cebimizde olmasa bile, ülke olarak daha ferah yaşamamızı sağlayacak parayı, bağış diye gönderiyorlar.
    yapmaları gereken şeyin bile şovu peşindeler!

    size bir gram güvenmiyorum.

    istibdat şairinin şanlı mehmet akif'in sözleri gibisiniz:

    --- alıntı ---
    haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde
    ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde
    vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul
    yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul
    ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç inkılab olmuş
    ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş

    --- alıntı ---
  • 12
    çalışanlarına asgari ücretten bir kuruş bile fazlasını vermeyen şirketlerin mastürbasyonudur.

    az önce eskiden çalıştığım bir şirketin 1 milyon tl bağış yaptığını duydum. bunlar kıdem tazminatı devreye girmesin diye gün hesaplayıp apar topar işçi çıkaran müslüman bir firmaydı.

    umarım bahsi geçen tüm miktar gerçekten toplanır ve gerçekten de tamamı ihtiyaç sahiplerine harcanır.
  • 23
    birkaç konuyu netleştirmek lazım. öncelikle bu yapılan bağışlar vergiden değil vergi matrahından indirilmektedir. yani yapılan bağışın finansal kurumlar için %25'i, diger şirketler için %22'si vergi yolu ile iade edilmektedir.
    fakirlere konusuna gelince, 14 şubat akşamı fox tv'de erinc yeldan hoca bir grafik paylaştı ve o grafikte 2019 sonrası sermayenin gelirden aldığı payın ne kadar arttığını (%60 küsürlere) ve ücret gelirinin ise ne kadar azaldığını (%30 küsürlere) gösterdi. yani kar, rant ve faiz ücretten çok daha hızlı büyüdü. bu da çalışan kesimin ne kadar fakirlestigini gösteriyor. bir de bu yardımlara bakınca birçoğunun zaten mevcut iktidar döneminde ne kadar büyük bir rant elde ettiği ve büyüdüğü anlaşılabilir. kamu kurumları zaten hazineye gidecek parayı kullanıyor..
  • 11
    körler sağırlar birbirini ağırlar, dostlar alışverişte görsün, reklamlar, görgüsüzlük, hayırlı işler, kara para aklama ve daha aklınıza gelen ya da gelebilecek birçok tabirle anabileceğiniz epik yayın. devletin devlete bağış yaptığı tarihi de bir yayındır aynı zamanda. katılan birçok holdinge, şirkete, ıvır zıvıra zamanında yapılan astronomik vergi indirimleri geliyor aklıma da ya ben lan neyse bir şey demiyim diyorum. yapılan bağışların neredeyse tamamı bize ait olan paranın bize tekrar bahşedilmesidir, caps lock açık yazıyorum, "bahşedilmesidir". ondan sonra böyle dönemde siyaset mi olur rerörö. yiyene afiyet olsun. koskoca devletin yine ve yeniden iban paylaşarak sorumluluklarını yerine getirmek yerine halkın kumbara parasına göz dikmesine girmiyorum bile daha bakın. anlatılacak o kadar şey var ki şu yayına dair, umarım birileri tek tek notlarını alıyordur çünkü üzerine onlarca tez yazılır. sosyolojik vakayız yemin ediyorum.
  • 21
    çevremden gördüğüm kadarıyla herkesin ne kadar fakirleştiğini farketmesine yol açan, orta direğin yok olduğunu bir kez daha gösteren, depresif organizasyon haline gelen yardım kampanyasıdır.

    ülkede satın aldığımız neredeyse her şeyin vergisiyle beraber en az 2 tane daha devlete aldığımız hesaba katıldığında, verdiğim vergiler nereye gidiyor diye düşündürtmüştür.

    ek: merkez bankasının bağış yapmasını da hiç anlamadım ama neyse.

    https://gss.gs/5zD.png
  • 30
    tek yürek diye yayınladıkları programın sahteliğine bakıyorum. ışıltılı bir stüdyo etrafına toplanmış yeni türkiye’nin ünlüleri, türkiye cumhuriyeti tarihinin en büyük felaketlerinden birini apolitik bir sadaka yarışmasına çevirmiş.

    üstelik baş davetliler de memleketin asıl talancıları. ziraat bankası’nı dolandıran demirören, yüz milyonlarca dolar vergisi silinen cengiz, devlet ihalelerinden aldıkları rekor ihalelerle dünya sıralamasına giren kalyonlar, limak’lar bu şovun baş aktörleri.

    programın görünmeyen kahramanı ise erdoğan. aslında bütün şov, erdoğan’ın yandaşlarına katılmayı mecbur bıraktığı bir sadaka yarışması. ihalelerden yararlanmak ve bu havuzun bir parçası olmaya devam etmek istiyorsan haracını vermek zorundasın.

    sadece rantı kaybetmemek için de değil. vergi afları, 200 kere değiştirilen ihale kanunları, patlayan enflasyon ile baskılanan ücretlerle zenginliğine zenginlik katan yeni türkiye iş insanlarının namlarını hayırseverliğe çıkartacak bir şov da burası.

    bir taşla birkaç kuşun hesabı var kısaca. ekran önündeki ünlü simalar koşturmacalı tavırlar ve üzgün bir ruh halindeler.“hayırsever iş insanları” para miktarını açıklamadan önce şimdi birlik ve beraberlik zamanı temalı konuşma yapıyorlar. bir dayanışma ruhu dekoru var sahnede.

    sorun da burada başlıyor. bütün bu dayanışma ruhu, neden on binlerce insanın acı çektiğine yönelik sorgulamaların oluşmasını engelliyor. hayırseverliğin vicdanı rahatlatan sarhoşluğu, politize olması gereken öfkeyi de tamamen soğuruyor.

    zaten soğursun diye yapıyorlar. programdan biri çıkıp da şunları sorabilir mi mesela? biz burada bu kadar para topluyoruz da gölcük depreminin ardından toplanan milyarlarca dolar deprem vergisi nereye harcandı?

    ya da bunca deprem yönetmeliğine rağmen bu yeni binalar nasıl yıkıldı? kimdir bunların sorumlusu? maraş’ın deprem konusunda pilot il seçilmesine, afad’ın bölgeye dair deprem raporlarına rağmen bir çivilik bile adım atmayan siyasi irade hesap verecek mi?

    artık gün saydığımız istanbul depremi’ne dair atılan bir adım var mı? yüz binlerce insanın çürük olduğunu bile bile çaresizlikten o evlerde oturmalarına daha ne kadar göz yumacağız?

    bu soruları soramazsınız. çünkü o program tam da bu sorular sorulmasın diye yapılıyor.

    bütün bu yaşananlar bana demokrasinin antik yunan’da ortaya çıkış hikayesini anımsattı. demokrasi, atina’da atina’yı yöneten sayılı zengin aileye karşı ortalama halkın (özgür yunan erkeğin) güçlenmesidir aslında.

    demokrasinin kelime anlamı da halkın hakimiyetidir zaten. eski yunan demokrasisinin temel ilkelerinden biri de isegoria’dır. yani her yurttaşın konuşma özgürlüğü ve eşitliği vardır. her yurttaşın çıkıp istediğini söyleyebilme hakkı eşittir.

    neden peki? çünkü hakimiyetin özü toplumsal ajandayı belirleyebilmektir. konuşabildiğin kadar ajandayı belirlersin. zaten antik yunan’da halk, bu sayılı zengin ailelerden forumlarda hesap sormuştur. paralarının ne kadarını topluma harcadıkları konusunda onları rekabete sokmuştur.

    sonra bu zenginlerin bir kısmı halkı etkileyip daha az hesap versinler diye hitabeti güzel olanları parayla tutmuştur. yani demagoglar bulmuşlardır. bu demagoglar süslü söylemleriyle zenginlerin yaptıklarını kalbe daha dokunur kılmış, onların daha az hesap vermesini sağlamıştır.

    tek yürek türkiye hikayesinin özü de bu. süslü programlar, kahramanlık ve hayırseverlik hikayeleri, ünlülerin ve iş insanlarının üzgün ve vakur insan tavırları, siyaset yapma günü değil retoriğinin hizmet ettiği nokta belli. daha az hesap vermek. gerçek sorunlara odaklanmamak.

    şu depremde yaşanan felaketin boyutunu gizlemek ve siyasi sorumluluklarını muğlaklaştırmak için attıkları her bir takla midemi daha da bulandırdı. medyada sahte bir umut ve dayanışma temasının arkasına sığdırdıkları programlar ne kadar alçalabileceklerini de göstermiş oldu.

    bu programdan önce kesintisiz olarak yayınladıkları mucize haberler de benzer bir işlevdeydi. ajandayı sadece kahramanlık, mucize ve mutluluk haberlerine boğmak. böylece spikerlerin adeta elinden mikrofonu alıp konuşan acılı ailelerin isyanlarını görünmez kılabiliyorlar.

    artık bir toplumsal felaket anında milli birlik ve beraberlik çağrısının sorumlulukları muğlaklaştıran apolitik ruhunu değil, sorumluları cezalandırdıktan sonra bizi gelecek krizlere karşı daha hazırlıklı kılacak bir siyasi irade istiyoruz.
  • 19
    şu an enkaz altında kurtarılmayı bekleyen bir canlı bile varsa, bu yayın onlara büyük saygısızlıktır. dışarda soğuktan üşüyen, hala yeterince yardım gitmeyen depremzedelere karşı bu yayın büyük saygısızlıktır. birkaç gün önce "bağış miktarı kadar vergiden düşürme" açıklaması yapıldıktan sonra bu yayındaki bağışlar tamamen şova dönüşmüştür. yaptığı bağışın iki katı kadar vergi borcu silinen şirketler, bugün vatandaşa şov yapma şansı elde etmişlerdir. elbette gönülden gelerek bağış yapan kişiler de olmuştur, umarım bağışların tamamı hiçbir kesinti olmaksızın gerçekten ihtiyaç sahiplerine gider.
  • 25
    içi boş demek istemiyorum -sonuçta niyete saygım var- ama laçka bir organizasyondu. firmaların reklam şovuna döndü. zart holding 5 milyon tl, pırt tekstil 2 milyon tl... inşallah firmalar bu paraları gerçekten öderler ya da ödeyenlerin parası umarım doğru yerlere kuruşu kuruşuna gider. ne de olsa bunu biz asla bilemeyeceğiz, öğrenemeyeceğiz ve sorsak cevap alamayacağız.

    bu organizasyon keşke nakit para üzerinden değil de, insanların ihtiyaçlarına yönelik olsaydı. mesela cengiz holding çıkıp ben 1000 konteyner, 1000 çadır, 1000 çocuğumuzun eğitim masraflarını karşılayacağım deseydi. zorlu holding ceo'su benden de 1000 mobil tuvalet, başka bir inşaat şirketi patronu ben de 1000 aileyi ev sahibi yapacağım deseydi benim için daha anlamlı ve mantıklı olurdu.

    vergi muafiyeti kısmını bir kenara bırakıyorum; merkez bankası başkanı çıkıyor 30 milyar tl diyor, ziraat bankası genel müdürü 20 milyar tl diyor, vakıfbank 13 milyar tl. bir an kendimi güldür güldür show izliyormuş zannettim. sen o parayı kurumun arkasına saklanmadan kişisel servetinden versene hadi ayakta alkışlayalım?

    arkada mustafa hoca benim kapı komşum galerici 50 milyar tl bağışlıyor diyor, sunucu şok geçiriyor hocam emin miyiz diye evet evet diyor. sonra galerici çıkıp diyor ki 50 bin tl verdim ben. günün kazananı 50 bin tl ile bu galerici abimiz oluyor çünkü tüm ülke onu konuşuyor.

    neyse çok uzattım kusura bakmayın. başta söylediğimi sonda tekrar söyleyeceğim; dilerim bu paranın her bir kuruşu depremde zarar gören insanlarımız, evlatlarımız için harcanır. bu vesileyle tekrardan ölenlere allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar dilerim.

    düzenleme: cümle düşüklüğü.
  • 4
    samimiyetle yapılanların yanı sıra, "talimatla" yapılan bağışların havada uçuştuğu yardım kampanyasıdır. bağış yapan herkese sonsuz teşekkürler. ümidimiz toplanan tutarı "duble yol" yerine, depremin yaralarını sarmak için kullanacak yeni yönetimlere eksiksiz teslim edilmesi.

    edit: ulan uykudan yeni kalkmıştım olayı kavrayamamışım, vergi işini şimdi farkettim. yaaa arkadaş paçalarından hülle alkıyor.
  • 14
    kamu kurumlarının milletin parasını bol keseden dağıtıp şov yaptığı kampanya. bu ülkede hiçbir kurum işini düzgün yapmıyor. bunun yanında hiçbir kurum istese de kanunların kendilerine verdiği yetkiyi kullanamıyor, yani örneğin merkez bankası’nın kanuni görevi enflasyonla mücadele ama bu görevini yapamıyor, çünkü ona ‘hayır sen bunu değil benim dediğimi yapacaksın’ deniyor, sonra da gidip sanki kendi şahsi malını dağıtır gibi yardım yapıyor! yerseniz tabi!

    kurumlar işini düzgün yapsa, inşaatlar düzgün denetlense, var olan yapılar kontrol edilip depreme dayanıklı hale getirilirse bu kadar acı yaşamaz, binlerce insanımızı kaybetmezdik. ama biz bunun yerine, samimiyetsiz bir şov izliyoruz, gözlerimizi bile bile boyatıyoruz. tüm bunları söylemekle birlikte, deprem boyunca ve bu akşamki kampanyaya kendi helal malından yardımda bulunan herkesten de allah razı olsun, kendilerine müteşekkiriz.
  • 1
    şu an trtspor’da canlı verilen depremzedelere bağış kampanyası.

    başkanımız dursun bey stüdyoda. yanında da ali koç, ahmet nur çebi, ahmet ağaoğlu oturuyor.

    görüntü çok hoş. inşallah ilerisi için de faydalı olur kavgasız gürültüsüz bir sezon geçiririz.

    https://gss.gs/yTG.jpeg

    https://gss.gs/Wyn.jpeg

    kaptanımız kerem aktürkoğlu, bjk’dan cenk tosun ve fb’den altay’da orda bulunuyor. ts den futbolcu katılmamış gördüğüm kadarı ile.

    dursun başkan, ve diğer başkanlar telefonla yapılan bağışları not ediyorlar.

    eski yöneticilerimizden abdurrahim albayrak’da telefonla katılıp hem kendi adına hem de rahmetli torunu adına bağış yaptı.

    edit: arkadaşlar hatırlattı, ts’nin yarın maçı varmış. visca telefon ile bağlanıp 100 bin € bağışda bulundu.
  • 3
    tmsf, halkbank, ziraat bankası, hatta yanlış görmediysem merkez bankasının inanılmaz bağışlar yaptığı kampanya. bunlar zaten devlet kurumu, ben bu işten hiçbir şey anlamadım ama vardır herhalde bir mantığı. önce devlet devlete yardım ediyor. devlet de aldığı yardımla halkına yardım edecek. onun dışında arkadaş millette ne paralar varmış, milyar milyar yolluyorlar. eski parayla düşününce(katrilyon) aklım almıyor.
  • 9
    yapılan bagislarin cogunun devletin bir cebinden cikip diger cebine girdigi kampanya.( kamu bankalari, tmsf, merkez bankasi vs)
    fakat bir seyi aciklamak gerek. cogu yerde surekli ayni sey soyleniyor çünkü.
    yapılan bagislarin tamami bagis yapan kurumların odeyecegi vergiden düşmüyor.
    zaten yıllardır kanunda olan bir uygulama yapilan bagislarin vergiden dusmesi. yani bu geceye özel degil.
    şirketin 1 milyar kari varsa 200 milyon vergi odeyecekti.
    bugun 100 milyon bagis yaptıysa odeyecegi vergi ( 1 milyar-100 milyon)×0.2 olacak yani 180 milyon vergi odeyecek.
    dolayisiyla yaptigi bagisin %20 si kadar az vergi odemis olacak.
  • 26
    kamu kurumlarının milletin vergisini, zenginlerin bazılarının milletten çaldığının bir tutamını, zenginlerin bir diğer kısmının da fahiş fiyatla elde ettiği karın kaymağını bağışladığını, bazılarının 20 yılda milyar-bin farkını öğrenemediğini gördüğümüz şov. bu paralar gerçekten verilecek mi verildikten sonra o paralar bağışçı hayırseverlerine yıkılan şehirlerin yeniden yapılması sürecinde ihale olarak kat kat geri dönecek mi takip etmek lazım.
  • 38
    merkez bankası dahil tüm kamu bankalarından yapılan bağışların özeti paranın muazzam denetim altında olan bir kaynaktan çıkarak tamamen denetimsiz bir kaynağa aktarılmasıdır.

    oysa ki bu bağış miktarları banka taahhüdü şeklinde olmalıydı ve fatura-proje karşılığı ödenmeliydi. nasıl ki evinizi ipotek ederken banka eksperini yolluyor ve ipotek değerini ona göre belirliyor, burada da bir yere 40 blokluk bir deprem konutu mu inşa edilecek, banka eksperini yollayacak, metre kare inşaat kalitesi çarpanından maliyet hesaplanacak, para ona göre serbest bırakılacak.

    sistem bu olmalıyken sanıyorum 8 milyar dolar gibi muazzam bir para son dönemleri oldukça şaibeli yarım yamalak denetlenen kuruluşlara aktarıldı. para da kimsenin parası değil ha, senin benim param. kamu kaynağı. bir de üzerine vergi matrahından düşecek. o yükü de vatandaş sırtlanacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın