• 26
    kamu kurumlarının milletin vergisini, zenginlerin bazılarının milletten çaldığının bir tutamını, zenginlerin bir diğer kısmının da fahiş fiyatla elde ettiği karın kaymağını bağışladığını, bazılarının 20 yılda milyar-bin farkını öğrenemediğini gördüğümüz şov. bu paralar gerçekten verilecek mi verildikten sonra o paralar bağışçı hayırseverlerine yıkılan şehirlerin yeniden yapılması sürecinde ihale olarak kat kat geri dönecek mi takip etmek lazım.
  • 30
    tek yürek diye yayınladıkları programın sahteliğine bakıyorum. ışıltılı bir stüdyo etrafına toplanmış yeni türkiye’nin ünlüleri, türkiye cumhuriyeti tarihinin en büyük felaketlerinden birini apolitik bir sadaka yarışmasına çevirmiş.

    üstelik baş davetliler de memleketin asıl talancıları. ziraat bankası’nı dolandıran demirören, yüz milyonlarca dolar vergisi silinen cengiz, devlet ihalelerinden aldıkları rekor ihalelerle dünya sıralamasına giren kalyonlar, limak’lar bu şovun baş aktörleri.

    programın görünmeyen kahramanı ise erdoğan. aslında bütün şov, erdoğan’ın yandaşlarına katılmayı mecbur bıraktığı bir sadaka yarışması. ihalelerden yararlanmak ve bu havuzun bir parçası olmaya devam etmek istiyorsan haracını vermek zorundasın.

    sadece rantı kaybetmemek için de değil. vergi afları, 200 kere değiştirilen ihale kanunları, patlayan enflasyon ile baskılanan ücretlerle zenginliğine zenginlik katan yeni türkiye iş insanlarının namlarını hayırseverliğe çıkartacak bir şov da burası.

    bir taşla birkaç kuşun hesabı var kısaca. ekran önündeki ünlü simalar koşturmacalı tavırlar ve üzgün bir ruh halindeler.“hayırsever iş insanları” para miktarını açıklamadan önce şimdi birlik ve beraberlik zamanı temalı konuşma yapıyorlar. bir dayanışma ruhu dekoru var sahnede.

    sorun da burada başlıyor. bütün bu dayanışma ruhu, neden on binlerce insanın acı çektiğine yönelik sorgulamaların oluşmasını engelliyor. hayırseverliğin vicdanı rahatlatan sarhoşluğu, politize olması gereken öfkeyi de tamamen soğuruyor.

    zaten soğursun diye yapıyorlar. programdan biri çıkıp da şunları sorabilir mi mesela? biz burada bu kadar para topluyoruz da gölcük depreminin ardından toplanan milyarlarca dolar deprem vergisi nereye harcandı?

    ya da bunca deprem yönetmeliğine rağmen bu yeni binalar nasıl yıkıldı? kimdir bunların sorumlusu? maraş’ın deprem konusunda pilot il seçilmesine, afad’ın bölgeye dair deprem raporlarına rağmen bir çivilik bile adım atmayan siyasi irade hesap verecek mi?

    artık gün saydığımız istanbul depremi’ne dair atılan bir adım var mı? yüz binlerce insanın çürük olduğunu bile bile çaresizlikten o evlerde oturmalarına daha ne kadar göz yumacağız?

    bu soruları soramazsınız. çünkü o program tam da bu sorular sorulmasın diye yapılıyor.

    bütün bu yaşananlar bana demokrasinin antik yunan’da ortaya çıkış hikayesini anımsattı. demokrasi, atina’da atina’yı yöneten sayılı zengin aileye karşı ortalama halkın (özgür yunan erkeğin) güçlenmesidir aslında.

    demokrasinin kelime anlamı da halkın hakimiyetidir zaten. eski yunan demokrasisinin temel ilkelerinden biri de isegoria’dır. yani her yurttaşın konuşma özgürlüğü ve eşitliği vardır. her yurttaşın çıkıp istediğini söyleyebilme hakkı eşittir.

    neden peki? çünkü hakimiyetin özü toplumsal ajandayı belirleyebilmektir. konuşabildiğin kadar ajandayı belirlersin. zaten antik yunan’da halk, bu sayılı zengin ailelerden forumlarda hesap sormuştur. paralarının ne kadarını topluma harcadıkları konusunda onları rekabete sokmuştur.

    sonra bu zenginlerin bir kısmı halkı etkileyip daha az hesap versinler diye hitabeti güzel olanları parayla tutmuştur. yani demagoglar bulmuşlardır. bu demagoglar süslü söylemleriyle zenginlerin yaptıklarını kalbe daha dokunur kılmış, onların daha az hesap vermesini sağlamıştır.

    tek yürek türkiye hikayesinin özü de bu. süslü programlar, kahramanlık ve hayırseverlik hikayeleri, ünlülerin ve iş insanlarının üzgün ve vakur insan tavırları, siyaset yapma günü değil retoriğinin hizmet ettiği nokta belli. daha az hesap vermek. gerçek sorunlara odaklanmamak.

    şu depremde yaşanan felaketin boyutunu gizlemek ve siyasi sorumluluklarını muğlaklaştırmak için attıkları her bir takla midemi daha da bulandırdı. medyada sahte bir umut ve dayanışma temasının arkasına sığdırdıkları programlar ne kadar alçalabileceklerini de göstermiş oldu.

    bu programdan önce kesintisiz olarak yayınladıkları mucize haberler de benzer bir işlevdeydi. ajandayı sadece kahramanlık, mucize ve mutluluk haberlerine boğmak. böylece spikerlerin adeta elinden mikrofonu alıp konuşan acılı ailelerin isyanlarını görünmez kılabiliyorlar.

    artık bir toplumsal felaket anında milli birlik ve beraberlik çağrısının sorumlulukları muğlaklaştıran apolitik ruhunu değil, sorumluları cezalandırdıktan sonra bizi gelecek krizlere karşı daha hazırlıklı kılacak bir siyasi irade istiyoruz.
  • 32
    yine yeni yeniden mevcut iktidarın çok önemli bir siyasi başarısını görüyoruz. bir haftadır devlet kurumlarının tüm yozlaşmışlıkları, içlerinin ne denli boşaltıldıkları, ne kadar aciz kaldıkları konuşulurken bir geceden konu yeni çamoluk otomotivin bağışı, devlet bankalarının devletin başlattığı yardım kampanyasına katılıp katılamayacağı konuşulur oldu. enkaz altında insan var mı çadırlar kuruldu mu oradaki insanlar ne yiyip ne içecek nasıl barınacak konuları unutuldu merkez bankası sermaye bankası değil bağış yapamaz konuşuluyor. bu tarz kamuoyu yönlendirmelerini görünce ülkemin geleceği için çok umutsuz oluyorum malesef.
  • 33
    maalesef dikkatler başka yöne çekiliyor.
    acilen tekyürek kampanyasında toplanan bağışları kontrol edecek, adil dağılmasını sağlayacak bir konsorsiyum oluşturulmalı. bu gruba meclisten veya meclis dışından her siyasi partinin belirleyeceği kişiler katılmalı.

    hem bağışlar yapılmış mı kontrol edilir hem de adil dağıtılması ve doğru yerlerde kullanılması sağlanır.
    yardım ülkenin bütün kesimlerinden geldi. kılıçdaroğlu, akşener ve diğer muhalefet liderleri de katıldı.
    kamuoyu baskısı oluşturulmalı. iktidar bu öneriye karşı çıkamaz, çıkarsa zaten (hayırdır kardeş niye bu gizlilik) kendine zarar verir.

    muhalefet bu konuda acilen aksiyon almalı.
  • 34
    15.02.2023 tarihinde gerçekleşen bağış kampanyasıdır. nasıl ki yardımlar ilgili illere geç ulaştıysa bağış kampanyaları da tüm sivil toplum kuruluşları, youtube ünlüleri ve socrates gibi isimlerin bağış kampanyalarından sonra yapılarak bence yine kalınmıştır.
    bir de çok fazla spor takip etmeyen eşimin dün ekranda acun ılıcalı ve ali koç'u gördüğü zamanki tepkisi "bu acun yine fenerbahçe'ye mi para topluyor bu zamanda" olmuştur. en spor dışı insanlarda dahi bu ikiliyi görünce algı bu oluyor demek ki.
  • 35
    karamsar olmak istemiyorum ancak toplanan o kadar para depremde hayatini kaybedenleri geri getirecek mi? dün cüneyt özdemir'i hatay sokaklarini dola$irken izledim. cüneyt o cografyayi iyi bilen, i$i geregi bir çok kez o sokaklarda dola$mi$ birisi. hatay yerle bir olmu$. insanlar kimsesizler mezarligina gömülmesin diye enkazlarin ba$inda cenazelerinin çikarilmasini bekliyor. ancak sokaklari dola$irken net bir $ekilde bazi evlerin duvarinin bile çatlamadigini görüyoruz. yani demek ki, deprem degil, müteahhit öldürüyormu$. evet, 100 yilin en büyük dogal afeti, bunu kabul ediyoruz ancak bu bir yerlerde bi suistimal yapildigi gerçegini maalesef degi$tirmiyor.

    benim önerim $u. depremde evlerin yikilmasinda müteahhitinden, onay veren belediye sorumlusuna kim varsa tek tek tespit edilip, mal varliklarina el koyulmasi ve bu paranin bölgenin yeniden in$a edilmesi için kullanilmasi. haram para ile daha fazla çoluk çocugunu karnini doyurup günaha girmesinler.
  • 36
    öncelikle tek derdi afetzedelere yardım olan kişilere teşekkür ediyorum. sağolsunlar varolsunlar.

    toplanan meblanın 80 milyar tl'sinin kamu kurumları tarafından bağışlandığı söyleniyor. yani sizin bizim paralarımız. yani ortalama olarak kişi başı 1000 tl yardım yapmış olduk. aferim kamu kurumlarına, onu bunu zengin edeceklerine düzgün bir iş yapmışlar. tebrik ederiz.

    ayrıca özel sektörden gelen bağış miktarı ise maalesef çok yetersiz. zaten büyük bir kısmı matrah indiriminden faydalanmak için yaptılar bu bağışlarını ama çok yetersiz. pek çok büyük firmayı da göremedik zaten. sınıfta kaldılar.

    kısaca gene halk olarak, birbirimize destek çıktık.

    edit: şunu yazdıktan 15 dakika sonra özel sektör bağışlarının %10'unu yapan cengiz holdinge yaptığı bağışın 10 milyon tl daha fazlası oranında teşvik ödenmesine ait c.b kararnamesi yayınlandı. cengiz holding 15 şubat akşamı 3 milyar tl bağış yaptı. 16 şubat öğlen saatlerinde devlet tarafından 3 milyar 10 milyon tl teşvik aldı.

    https://www.resmigazete.gov.tr/...23/02/20230216-3.pdf
  • 38
    merkez bankası dahil tüm kamu bankalarından yapılan bağışların özeti paranın muazzam denetim altında olan bir kaynaktan çıkarak tamamen denetimsiz bir kaynağa aktarılmasıdır.

    oysa ki bu bağış miktarları banka taahhüdü şeklinde olmalıydı ve fatura-proje karşılığı ödenmeliydi. nasıl ki evinizi ipotek ederken banka eksperini yolluyor ve ipotek değerini ona göre belirliyor, burada da bir yere 40 blokluk bir deprem konutu mu inşa edilecek, banka eksperini yollayacak, metre kare inşaat kalitesi çarpanından maliyet hesaplanacak, para ona göre serbest bırakılacak.

    sistem bu olmalıyken sanıyorum 8 milyar dolar gibi muazzam bir para son dönemleri oldukça şaibeli yarım yamalak denetlenen kuruluşlara aktarıldı. para da kimsenin parası değil ha, senin benim param. kamu kaynağı. bir de üzerine vergi matrahından düşecek. o yükü de vatandaş sırtlanacak.
  • 42
    deprem yaralarini sarmak icin 100 birim paraya ihtiyac var diyelim. bu kampanya ile 20 birim toplanirsa, geri kalan 80 birimlik para devletten yani merkez bankasindan cikacak. adamlar 10 birim bagis yaptik diyorlar, simdi 70 birime ihtiyacimiz kaldi gibi gosteriyorlar. ulan zaten sen verecektin o parayi, ne bagisi?

    sacma sapan olaylarin dondugu kampanya. ama icten bir sekilde katilip, baskasinin degil kendisinin olan paradan bagis yapanlara tesekkur ediyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın