• 51
    tarihinin en kötü sezonunu geçirmiş olmasına rağmen, hala arma peşinde koşan yaklaşık 10 bin kişinin drogba için bağırmasından utanan ama bu sene onca yaşanan çileye rağmen, bu durumda takımını destekleyen taraftar ile gurur duymayan sözlük yazarlarının olduğunu bize gösteren tezahürattır.

    hakkım olanı istedim, bağırdım drogba diye. sustuk, ne oldu? galatasaray adına yakışmayacak sporcuları izledik bu takımda. gözünüzü seveyim, bırakın da ağırlığımızı koyalım, hakkımızı veya başka bir dille beklediğimizi isteyelim.

    bunu sakın unutmayın; herkesin görüşüne saygı duyulur. ancak görüşünü terbiye sınırları dışında ifade eden insana, şahsım adına hiç tahammülüm olmadığını söyleyebilirim.

    not: anlatım bozukluğu olabilir, affola.
  • 52
    bu tezahuratı kusur olarak görsek bile neden polemik konusu yapıyoruz ki? neden hep bizim futbolcularımız * bizim hocalarımız * bizim yöneticilerimiz *., bizim statımız, bizim kaptanımız, bizim taraftarımız ve bizim tezahüratlarımız polemik konusu oluyor? rakip takım kör karıyla evlense gözlerini dürbün diye anlatıyor, biz miranda kerr ile evlenip iki sivilcesi ile uğraşıyoruz. pes doğrusu.
  • 58
    34 sayı ( kritik eşik) farkla giden maçın son 2 dakikası başkana yalakalık yaptıktan sonra gaza gelen taraftarın basit isteğidir. bu kadar. şimdi sözlükte yazan arkadaşlarımızı isterseniz bir sezon panaromasından geçirelim.

    sezon bitti şampiyon bursa oldu güldük eğlendik siklemedik. çünkü biliyorduk ki haldun üstünel rijkaard'ın sistemine uyacak transferleri yapacak ve hayat daha da iyi olacak. ilk transfer hamlemiz stoch tu.sisteme çok uyacağını düşünmekle beraber bazı çekincelerimizde vardı. bir haziran günü işten geldim ve ne göreyim stoch fenerbahçe'de. hasiktir! 3 gün sonra haldun üstünel istifa etmiş. yine hasiktir! rijkaardla uyumlu çalışacak tek yönetici gittikten sonra yaz ayları bizim için tam bir işkence halinde geçti. rijkaard kovuldu kovulacak diye beklerken malum ankaragücü maçından sonra kovuldu.

    maçları ve olayları az çok biliyorsunuz. ben sözlükten istanbul'daki her maça giden yazarlar olarak çektiğimizi size ufaktan anlatayım.

    maç günleri 5 saat önceden nevizadeye ya da sokağa gidiş. maçtan önce kadroları saymaca, takım kazanır mı kazanmaz mı?
    tribünde şöyle yapalım,
    haftaya pankart yapalım yapmayalım.
    maça gidiş. maçta sesimizi bırakmamız.
    yenildiğimiz ve puan kaybettiğimiz maçlardan sonra kendine gelememek. tekrar nevizade ye gidip köşede tekrar kendi kendimize tezahürat etmek .
    takımı daha da sevmemiz.

    seçim günü nevizade'ye gittik tekrar. o havayı solumaya, galatasaray lisesinin koridorlarında gezdik, faruk süren'le fotoğraf çektirdik.

    arena'da yenildiğimiz fenerbahçe maçının ertesi günü abdi ipekçi de telekom maçındaydık. sonra ufaktan playoff başlaması beşiktaş serisi banvit maçları derken şimdi finaldeyiz.

    21 yıl sonra finaldeyiz ulan! ve hani yarı finalin son maçında tabir-i caizse piliç çevirme yapmışız resmen. ünal aysal'a bile sardık daddy cool melodisiyle düşün.

    bu sezon 40a yakın maçta gidip de kendimizi serebildiğimiz tek an banvit maçının sonlarıydı.

    hayatının %60 ından fazlası galatasaray olan adamların 30 saniyeliğine çıldırıp drogba'yı istemesi bence mazur görülebilecek birşey ki o basket takımına verdiğimiz destek, insanları salonlara davet etmemiz, twitterdan kasmamız, aramamız buraya yazdığımız yazılar.

    emin olun bu basket takımına en çok desteği verenler o köşe dipte vip tribününde bütün sezon ayakta maç izleyip , rerere çeken gençlerdir. onların galatasaray'a verdiği katkı azımsanmayacak düzeydedir.

    o gençler başlatmıştır "taraftar çıldırdı drogbayı istiyor" tezahüratını.

    abartmayın. ahlak bekçiliğinin alemi yok.
  • 59
    medya, taraftar forumları ve bilimum tribün ile alakalı her yerde bizim banvit ile oynadığımız iki maçta verdiğimiz destek konuşuluyorken, biz bu hale nasıl geliriz diye kafa yoruluyor iken, bizim burada sadece 30 saniye süren ve maçın içinden çıktığımız, keyiflerin doruğunda yaptığımız kısa süreli tezahürat eleştiri görüyor, diğer kalan 39:30 dakikadaki desteğin adı geçmezken hem de . kendine bok atmayı, galatasaray taraftarı kadar seven başka bir topluluk yoktur kesinlikle.
  • 60
    taraftar çıldırır da drogba' yı da ister, kulübü, takımı, renkleri için en iyisini, en güzelini arzu eder. toplam 30 saniyelik bir tezahürat için yaygara koparanlar da, otursunlar bir sakin kafayla düşünsünler bunları. son olarak şunu da söyliyim, bir önceki banvit maçının çıkışında, salonun ordan çıkan siyah bir audi içinde abdurrahim albayrak' ı gördüm. camı açtı, hepimizi güleryüzüyle selamladı. bunu gören bendenizin ağzından da şu cümle dökülüverdi birden; '' başkanım drogbayı alalım. ''
  • 63
    ben maça* taksiyle gittim. bel ağrısı bahane maksat elitlik, zenginlik falan... tam kavşaktan geçerken boş geçmeyeyim diye 3 tane galatasaraylı arkadaşı da aldım 400 metre yürümesin çocuklar diye. bindik gidiyoruz taksici ağır fenerli çıktı ama el sıkıştık, şakalaştık falan maksat elitliğimize halel gelmesin. neyse indik taksiden, çocuklar biraz çapulcuydu ''abi fenerlinin elini niye sıkıyon adam laf sokuyo'' dediler. ben de ''çocuklar hepimiz fransız kültürü ile yoğrulmuş bir kulübün taraftarıyız lütfen bunlar hoş görülebilecek şeyler'' dedim. çocuklar da ''abi biz parsellerde oturuyoz'' dediler. tamam abicim dedim ve salona geçtim. daha doğrusu geçemedim sağda hadomer vardı ona takıldım. ''getirdin mi lan drogba'yı'' dedim sonra ben nasıl ''lan'' derim diye kendimden utandım. o da ''he getirdim bizim evde oturuyo'' dedi. pazartesi açıklayacakmış. önce ersan'ı sonra da drogba'yı.

    biletimi hagi'nin yeğeninden aldım. sağolsun çocuk saatlerce beklemiş. gel abiciğim dedim ama ne dese beğenirsin; ''abi feanor abi gelecekmiş onu bekliyorum'' dedi. sonra feanor'u hayal ettim. koştıur koştur maça geliyordu ve bir an nefret ettim ondan. gelip futbol formasıyla basket maçı izleyecekti görgüsüz. totem diyor ama belli parası yok fakirin. sonra kontrolden geçtim ama 1782 château şarap numunesi şişemi aldılar. ama o şarap 230 yıllık ve bir servet değerinde azizim dedim ama görevli 'geç lan geç' deyince fazla bulaşmak istemedim. salona girdim; yüzlerce insan. bir yandan tarlabaşının ara sokaklarında yetişen orta yaşlı bir adam tribünleri koordine etmeye çalışıyor, herkes tek ses olsun diye çeşitli yerlere ultraslan'ın pankartçısını, bh'çısını, ünicisini yerleştirmiş. bir yandan üni li bir çocuk bizim oturduğumuz yerin önünden üni pankartını kaldırıyor... sonra tribünler başlıyor bağırmaya.

    yüzlerce insan var. çeşitli etnik kökenlerden, farklı maddi olanaklara sahip yüzlerce insan... maçı kopartıyoruz ve yeni sezona dek bir daha hiçbir etkinlikte tribünde rastlayamayacakları başkanlarına drogba diye bağırıyorlar... utanç...

    nah utanç. bak kardeş utanç ne biliyor musun? utanç şu: ali sami yen'in son maçında ''ben beypazarının yerinde olsam galatasaray'a bir koyarım'' demek ve kendini galatasaray taraftarı olarak adlandırmak. bostancı'dan, taaa amını siktiğimin bostancısından her maç kalkıp basket maçına zeytinburnu'na gelen adama senden utanıyorum demek utanç. orada bağıran adama ''sen basket takımının hakkını yiyorsun'' demek utanç. maçtan önce göksenin'i çağırıp sana güveniyoruz diyen adama senden utanıyorum demektir utanç.

    burada doğal reaksiyon ile yaptığın saçma sapan eleştiriler yüzünden seni kınayan insanlara ''siz tayfasınız ühühühğüğü'' diye bok atmaktır utanç. he biz tayfayız amına koyim. o zaman neden ben hadomer'i, barfly'ı, feanor'u ve diğer arkadaşlarımı 4 ay sonra tribünde yanyana gördüm? daha önce de maça gittim ama kendi arkadaşlarımla oturdum şimdi biz tayfayız değil mi? iftira eden, iftiraya uğramadan ölmez. sanılıyor ki bu eleştiriler kendilerine sistematik olarak yapılıyor. sanılıyor ki; biz işimizi gücümüzü bırakıp tek bir kişiye yoğunlaşıyoruz.

    sen saçma sapan yazınca millet eleştirsin sonra da eleştirilince bunlar tayfa de. iyi be ucuz siyasetin de böylesi. insan bir kendisine bakacak önce yazdığı yazı sonunda attığı taş vurduğu kuşa değer mi diye. kendi içinde mantıklıysan her yerde mantık çerçevesinde eleştirilirsin. ona da saygıyla cevap verirsin zaten. ama kendi yalanına kendin inanmıyorsan ''utanıyorum tamam mığ hıh'' diyerek mesnetsiz eleştirilere bir yenisini eklersin.

    yazık-günah arkadaş. maçı tv'den seyret, maç öncesi o takımın her oyuncusunu tribüne çağırıp şimdiye kadar yaptıklarınız için teşekkür ederiz dediğimizi duyma-görme, maç içine andric boş poziysonda kaçırsa bile alkışladığımızı bilme sonra da ''bu takımın hakkını verin önce'' de.

    kardeşim sen her şeyden önce bu taraftarın hakkını ver de sonra eleştir.

    ama kendi takımı için ''ben olsam bunlara bir koyarım'' diyen adamlardan bu akılcılığı bekleyerek akl-ı selim yazılar yazan da suç. keşke mantıklı açıklamalar yerine inci'deki gibi ''naber pampa'' falan yazabilseydik...
  • 64
    boyle bir tartismanin olmasi iyi bir sey. disaridan bizi izleyen okuyan taraftarlara iyi bir ornek oncelikle.

    ben de katildim tezehurata cunku asiri guzel gidiyordu mac her attigimiz giriyordu farki acmistik. ama aklima da su gelmiyor degil. biz eglenirken kendi mutlulugumuzun sonucu olarak bunu yaptik. ama sahada oynayan oynamayan takim bu mutlulugumuzun eglencemizi bizim dusundugumuz benim dusundugum nedenlerle aciklar mi? bir an olsun kendi emegine saygisizlik oldugunu dusunur mu?

    ben de onun kisa bir eglence olarak goruyorum. ama oyuncunun ne dusunebilecegini de bilmiyorum.
  • 65
    turkiyede basketbol diyince ben bir efes pilseni bilirdim. o zamanlar petar naumoski var murat murathanoglu cine 5 de haykirarak maclari anlatiyor ismet badem de yorumluyordu. koyu bir galatasaray taraftari olmama ragmen ben galatasaray basketbol takimini takip etmezdim, ilgi de duymadim. belki mahalle kulturumde basketboldan ziyade futbol agirlikli yetistigimden dolayidir. yarim ekmek beyaz peynir domates yapip cantayi atip futbol oynardik ezan okunana kadar. ben arkadaslarla toplanip bir basket maci izlemedim kahvede. genelde duman alti ortamda galatasaray futbol takiminin maclarini izlerdim. cunku benim geldigim gordugum buydu.

    benim galatasaray basketbol takimini uzaktan takip etmem son 5 sene icerisinde gelisen bir durum.o da basinda basketbol haberlerinin biraz daha yukari cikmasi ve tabiki isim basketbolcularin transferleri. ben televizyonda derbi basketbol maclarini izlerken salonda genelde stadyumlardan kulagimizda kalan tezahuratlar oluyor. bir basketbol seyircisinin ben cikip lay lay lay aaaaa cimbom bom diye tezahurat yaptigini gormedim. benim gozumde basketbol seyircisi oturur izler ve gider. ulan adamlar ne oynuyor diye izlenilen nba maclarinda da taraftar defans defans diye bagirir. bunlari gorduk,duyduk. birde unluler gider sakiz ciklet cigner ufaktan kameralari siritmalar gozlukler vesaire.

    birde eskiden bu taraftar gruplarina cagri olurdu. tabi millet basketbolun hic icinde olmadigindan yalnizca galatasaray adi neredeyse destek vermek icin giderdi. tabi tezahuratlar futbol sahalarindan ezgilerle burunmus hatta bazen bire bir aynisi. icimden bazen keske her bransta boyle destek gorsek derdim.

    neyse bu taraftar cildirdi drogbayi istiyor tezahuratinin kendisi oradaki taraftarin galatasarayin futbol takimini yakindan takip eden insanlar oldugunu kanitliyor.
    diyecegim o ki galatasarayli arkadaslar, futbol seyircisi ile basketbol maci izliyoruz. bu su goturmez gercek. simdi diyeceksin ki ulan futbol seyircisi basketbol seyircisi mi olur diye.. bal gibi olur arkadasim ve bunlar farkli profillerde insanlardir.

    birde his takimi nickli yazarin dusunceleri ile ilgili birkac sey yazayim. belki bu arkadasin kendisi gercekten basketbol seyircisi yada farkli bir mac izleme anlayisina sahip. bu olabilir. zaten her yazdigi cumlenin sonunda dusunuyorum diye kendi gorusu oldugunu belirtmis. ben bir galatasarayli olarak onun goruslerini okudum katilirim, katilmam ama ona saldirmam da. burada insanlar dusuncelerini ozgurce yazamayacaksa cekelim gidelim. drogba tezahuratini herkes begenmek zorunda degil. herkes gorusunu paylasiyor. dedigim gibi begenip begenmemek herkesin kendisine kalmis.

    bu arada cidden cildirdim geleceksen gel drogba!
  • 66
    birbirimize ne kadar tahammülsüz olduğumuzu gözler önüne sermiştir bu tezahüratın söylenmesi.

    arkadaş biz ne büyük bir hata yaptık değil mi? hay ağzımızı, dilimizi eşek arısı soksun yahu. her maçının ardından şu lanet 2010/11 sezonu bitsin diye sonu gelmez dualar ediyorduk, şimdilerde ise yeni sezon için hazırlık aşamasındayız. amacımız galatasaray'dı bizim, basketbol maçına da* bunun için gittik. bana göre salona gelmeyenin bu tezahüratı yapan taraftarı eleştirmesi, suçlaması mantık çerçevesine sığmıyor. bazı olaylar, bazı destekler televizyona yansımaz. erkek basketbol takımımıza desteğimizi hiçbir zaman esirgemeyen taraftar olarak da tüm galatasaraylılar'ın başkana yönelik bir arzusunu orada dile getirdik. yani bu tezahüratı sadece salondakiler söylemedi; ben söyledim, sen söyledin, biz söyledik.

    biraz çözümleme yapmaya, empati yapmaya davet ediyorum ''utanç'' duyan yazarlarımızı; futbolda başarısız bir sezon geçirmişsin, gelecek sezon için temeller atmaya çalışıyorsun ve taraftar her zaman camianın icraatlarına yönelik en baskın güçlerden biri olmuştur. taraftarın çıldırması ve drogba gibi takıma direkt etki edecek bir oyuncunun transferini istemesinin tek sebebi geçtiğimiz sezonki başarısızlığın izlerini silmektir. bunu sen istemez misin yoksa?

    gelelim tezahüratın basketbol takımımız üzerindeki etkilerine. açıkçası ben bağırırken 1-2 saniye içerisinde kafamdan geçti bu düşünce; ''yahu şimdi oyuncular olsun koç olsun, kırılmaz mı biz bunu söylüyoruz diye?'' burada karşılıklı anlayış ortaya çıkıyor. ben şahsen oyuncuların ve koçun yerinde olsam herhangi bir artniyet aramam, sonuçta amaç aynı: galatasaray'ın başarısı. taraftar üzerine düşen görevi yapmış, maç kopmuş ve bir talepte bulunuyor başkandan. siz sanıyor musunuz maç çekişmeli gitse, ne olacağı belli olmasa, biz o zamanda bağırırdık drogba diye? öyle olsaydı o zaman utanç duymakta özgürdünüz.

    farklı fikirlerin olması her zaman yapıcıdır, olumludur. farklı fikirler oldukça insanlar doğruyu bulur fakat düşünceyi ifade tarzı, eleştirinin yapıcı mı, yoksa yıkıcı mı olduğunu gösteriyor. burası galatasaray'ı konuşmak, fikir alışverişinde bulunmaksa tüm eleştiriler de yapıcı olmalıdır.
  • 68
    biraz empati yapılırsa * çok da şık olmayan davranış olmuştur.

    bunu ben o tezahurat yapılırken oktay mahmudi'nin yüz ifadesinden çıkardım. sanki "ulan kimse maçla ilgilenmiyor bari biz alkışlayalım" modundaydı mahmudi ve ekibi.

    ha kötü bir şey midir bu yapılan tezahurat bence hayır. haksızlık yaparak tu kaka da diyemeyiz sanırım. ama drogba yerine "taraftar çıldırdı ersan'ı istiyor, kerem gönlüm'ü istiyor, tunçeriyi istiyor" içerikli olsa daha hoş olurdu bence.

    (bkz: ben sana yapma demiyorum periyot aralarında, devre arasında yine yap)

    *
  • 69
    artık daha fazla bir şey yazmak istemediğim kitlesel reaksiyon tezahüratıdır. o kadar harala güreleden sonra "bir düşündüm de..." "empati kurunca..." diyen yazarlarla orta noktada buluşmak beni biraz olsun umutlandırmıştır.

    ayrıca "evde göt büyüten elit taraftarlar karışamaz" denmiş, bunun için başka kapıya lütfen...

    bu takımla ilgili düşüncelerim net bir şekilde ortada ve birkaç entryde de belirtilmiş durumda. ancak ağustos ayından beri yani takım yazın daha yeni toparlanmışken bir başka deyişle bazılarımız yine farklı futbolcular için çıldırırken ben bu takımı takip ediyordum.o nedenle kimse bilip bilmeden kaba etten element uydurmasın lütfen.

    siz yoksa sadece yenilmez armada t-shirtlerini giyenlerin kendi etrafınızda olduğunu mu düşünüyorsunuz?

    geçiniz bunları...

    bu arada, drogba bitmiş*...

    edit: ayrıca yazdığım şeylerden elit taraftar profili çizdiğimi algılayan dimağları saygıyla selamlıyorum...
  • 75
    taraftar mevlana gibi huzurlu ve sakin.gel ne olursan ol yine gel şeklinde evrilmiştir.

    ayrıca;

    kanatlardan bindirme ve çalımlarda akarsu gibi ol.

    orta ve adam eksiltmede güneş gibi ol.

    beklerin kusurunu örtmede gece gibi ol.

    hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

    takımı asistlerinle beslemekte toprak gibi ol.

    kaleciye karşı karşıyada pas verirken deniz gibi ol.

    ya olduğun gibi görün,ya da kanatlarda etkili ol.
App Store'dan indirin Google Play'den alın