• 430
    oynanan oyundan ziyade saha dışı noktalara odaklanan ve saha dışının daha çok konuşulduğu lig. oynanan oyunun konuşulmadığı bir ligin gelişebileceğini düşünmek biraz aptallık olur. başka bir açıdan bakacak olursak, oyun kurallarının takımlar lehine/aleyhine değiştirilmesi, özellikle alınan kararların ve verilen cezaların standart olmaması, yabancı sınırı ve ligin çok takımla oynanması da gelişmemesinde önemli rol oynuyor. bataklıktaki futbol medyasını söylemiyorum bile. süper lig 16 takımla oynanmalıdır ve bu oyunda yabancı sınırı olmamalıdır. daha adil bir ortam sağlanırsa izlenmesi keyifli bir lig olur. ama bu şartlarda zor.
  • 431
    evde yiyecek ekmek yok. faturalara yetişemiyoruz. hatta, borç ödenmediği için elektriği kestiler, çoluk çocuk battaniyeye sarınıp oturuyor, mum ışığında birbirimizi görüyoruz. neyse bankadan aradılar. dediler ki 10 bin tl' ye kadar kredi verebiliriz. hanıma, çocuklara söyleyince sevinçten havalara uçtuk tabi. sabah hemen koştum gittim bankaya. güvenlik görevlisi kapıda karşıladı. ee tabii biliyor yağlı müşteriyi köftehor. hemen sigortayı, evrak masrafını düşünce 9130 tl parayı saydılar elime. parayı alıp bankanın kapısından bir cikisim var, sanırsın altın kafese kapatılan bülbülü özgür birakmislar. koştur koştur yürürken hemen köşedeki camekana takıldı gözüm. böyle parlak gri janti mi jantı bir takım elbise. dedim ben bunu hakediyorum. kendimi odullendirecegim. ee eşek gibi çalışıp krediyi ödeyecek olan benim. girdim aldım. tabii ayakkabısız, gömleksiz olmaz. baştan aşağı jilet gibi çıktım dükkandan. hatunlar beni kesiyor. bakarmiyim ulan elin sümüklü kezbanina. bu saatten sonra ben beyim bey! elimi attım cebime baktım, 3427 tl para kalmış. hemen bizim rıza ile cemil'i aradım. dedim koşun akşama ziyafet var, şenlik var. kapattım telefonu, içimden ulaaan akşama pavyonda ne eglenecez be dedim.

    işte bizim superligin de ülkenin de özeti budur. kıyafet değişince karakter de değişti sanıyoruz. tabii biz kıyafet değiştirmeyi dahi beceremiyoruz ya...

    (not: bu hikayede ki kurgu benim adıma tamamen uydurma olmakla bir ülkede bu şekilde yaşayıp, davranan on binlerce insan için son derece gerçektir)
  • 432
    yönetenler tarafından sürekli marka değerinin artırılmasına yönelik söylemlerde bulunulmasına rağmen görevi kötüye kullanmaları sonucu her geçen gün değerini kaybeden lig.

    bu ligi sadece biz izleriz, başka kimseye pazarlayamazsın bu kötü yönetilen ligi.
    italya liginde de şaibeler oluyor ama buldukları anda cezayı kesiyorlar ve kalite artıyor.

    bizim ligimizde ise balık baştan kokuyor, kirli işler kulüplerin insiyatifine bırakılmıyor.
    atanan tff ve mhk başkanları korkunç işlere imza atıyor ve onları oralara atayan iradeden çıt çıkmıyor; öyle bir irade ki kadınların doğum haklarına bile karışan bir irade.
    tff başkanı mhk başkanını değiştiriyor, yenisi geliyor ve birbiri ardına skandallara imza atıyor, çıkıyor yaptığı şeyi aymazca itiraf ediyor, üst üste atadığı hakemlerin hatalarını itiraf ediyor ama değişen bir şey olmuyor.
    itiraftan sonra herhalde düzelecek diyorsun, katliam artarak devam ediyor*, yok artık bu kadar olamaz derken katliamı yapan adam* ödüllendirilmeye devam ediyor.*

    yapay zeka uygulamasını kaldırdık diyorlar. 25 aralık 2022 gaziantep fk beşiktaş maçında rakibine kafa adan adamı ihraç etmemiş hakemi tekrar 9 nisan 2023 beşiktaş giresunspor maçına atıyorlar. var'ına da zaten küçük prens atanmış. sonra marka değeri.
  • 433
    istanbul pazar ligi kıvamına dönen dandik lig. halihazırda galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş, başakşehir fk, istanbulspor, kasımpaşaspor, fatih karagümrük, ümraniyespor olmak üzere 8 istanbul takımı var. 3 büyükler doğal olarak bu değerlendirmenin dışında. ancak diğer 5 kulübün ardında sponsor, hükümet yahut sermayedarlar olmasa bal liginde dahi işleri yok. daha lige eyüpspor, pendikspor gibi takımların da yükselme ihtimali var.

    seyir zevki, futbol kalitesi diyoruz ya hani. eğer seyir zevkini, lige olan ilgiyi ve kaliteyi yükseltmek istiyorsak ligi bu suni, taraftarsız, amaçsız kulüplerden de temizlemek gerekiyor. tabi ki serbest mücadele ortamında bu takımları zorla küme düşüremezsiniz ama devlet teşviki ile sponsor ve sermaye desteğini hak eden izmir, manisa, bursa, şanlıurfa, kocaeli, diyarbakır, balıkesir, kahramanmaraş, aydın, van, sakarya, muğla vb. şehir takımlarına yönlendirmek gerek. bu sayede hem futbol daha geniş çevrelere ulaşacak, hem pasta büyüyecek, hem de seyircisiz neredeyse halı sahada maç yapan suni takımların kirliliğinden lig temizlenecektir.
  • 434
    komplo teorilerine hiç önem veren biri değilim, sıklıkla bunları zırva diye tanımlarım. bu sözlükte başlığım altında beşiktaşlı olduğum iddia edilmiştir, aslında bu bile ne kadar objektif olduğumun bir kanıtı bence. yine burada bir maçın hakemi eleştirilirken o hakemin savunduğum, kararlarını doğru bulduğum, buradaki yazarların olaya tarafsız bakamadığını söylediğim anlar olmuştur.

    işte benim gibi bir adamı bile çileden çıkardı artık son olanlar. bu lig tamamen galatasaray fenerbahçe maçının bir final olması üzerine kurgulanıyor ki bu iyi niyetli yorumum. kötü niyet direkt o maçta fener'e kupayı verip ali koç ve avanesine büyük bir başarı payesi yaratmak.

    yani fenerbahçe ankaragücü maçında fenerbahçe 2 puan kaybetti. kaybetti yani, izahı yok o penaltının. öyle bir penaltı dünyada var varken hiçbir takıma çıkmaz, fener'e biler çıkmaz. sadece ligi dizayn edersen böyle bir penaltı uydurabilirsin gözünü karartıp.

    sadece rakip takımdan puan çalmıyorsun böyle uyduruk bir penaltı ile, aynı zamanda fenerbahçe2yi de teşvik ediyorsun kendini yere atma konusunda. sen düş yeter ki ben çalarım diyorsun. sonra hayran hayran ingiltere ligi izleyip marka değeri vs. diye zırvalıyoruz. futbol oynanmadan marka değeri mi olur? e sen oyuna izin vermiyorsun ki oynamamayı oynamadan kazanmayı teşvik diyorsun.

    geçmişte bu ülkede çok büyük hatalar olmuştur, galatasaray lehine de olmuştur. ama var olan bir ülkede şu an olan tartışmalı kararların hatta hataların izahı mümkün değil.
  • 444
    yabancı sınırı veya yerli zorunluğu ne kadar fazlaysa üç büyüklerin ligin zirvesinde sıralanma olasılığı da o kadar fazla oluyor. 2022 - 2023 sezonunda üç büyükler haricindeki takımlar kaliteli üç tane yerli bile bulamadı. üç büyükler ve trabzon (orda uğurcan falan var en azından) dışında en çok süre alan 18 yerli oyuncuya baktım:

    ertaç özbir
    bünyamin balcı
    furkan bayır
    hayrullah bilazer
    günay güvenç
    bilal beyazıt
    ali şaşal vural
    umut nayır
    ahmet oğuz
    okan erdoğan
    soner dikmen
    onur bulut
    veysel sarı
    mehmet yeşil
    adil demirbağ
    erdoğan yeşilyurt
    alper uludağ
    efecan karaca

    efecan karaca'ya kadar sıralanan isimlerin futbolcu olduklarını hatırlamak zor. alaattin çakıcı ile birlikte aftan yararlananlar listesi gibi geliyor.
  • 445
    2022-2023 sezonunu şampiyonlukla bitirmemiz ile güncel şampiyonluk sayıları galatasaray 23, fenerbahçe 19, beşiktaş 16 (14+2), trabzonspor 7, bursaspor 1 ve başakşehir ise yine 1 şeklinde sıralanmaktadır.

    ligin başlangıcı ve sonu hariç 10 yıllık dönemlerdeki şampiyonluk sayıları ise şöyle:
    1959-1970 (12) - gs (3), fb (6), bjk (3)
    1970-1980 (10) - gs (3), fb (3), ts (4)
    1980-1990 (10) - gs (2), fb (3), bjk (3), ts (2)
    1990-2000 (10) - gs (6), fb (1), bjk (3)
    2000-2010 (10) - gs (3), fb (4), bjk (2), bursaspor (1)
    2010-2020 (10) - gs (5), fb (2), bjk (2), ibfk (1)
    2020-2023 (3) - gs (1), bjk (1), ts (1)

    şimdi bu sayıları cepte tutualım.

    aslında nasıl 2000'ler teknoloji anlamında hızlı bir dönüşüme neden olmuşsa, konu futbol olduğunda bu dönüşüm 90'ların başlangıcında oluyor. kültür endüstrisinin bütün araçlarını kullanmakta oldukça mahir olan ingilizlerin 1992'de premier ligin kuruluşu ile başlatıkları endüstriyel futbol devrimi, futbol ve futbol pazarı için kırılma yaratıyor. bir pazarın oluşması ise her anlamda rekabeti artıyor; hem takımlar arasından hem de pazardan pay almak isteyen yayıncılar açısından. işte bugün bilmem kaç açıdan izlediğimiz herhangi bir pozisyonun arkasında, 90'larda başlayan futbolun endüstriyel devrimi var.

    şimdi 1990'ı futbolun şeffaflığı açısından milat kabul edip -tabi bu şeffaflık meselesi tartışılabilir bir konu- şampiyonluk sayılarına tekrar bakalım.

    1959-1990 arasında toplam 32 şampiyonluk şöyle paylaşılmış:
    gs - 8
    fb - 12
    bjk - 6
    ts -6

    yani doğru düzgün bir tv yayının olmadığı, maçların çoğunlukla radyolardan dinlendiği bu dönemde fenerbahçenin şampiyonluklarda açık bir dominasyonu var. ayrıca bu dönem içerisinde 1967-1982 arasında beşiktaş ve 1973-1987 arasında biz uzun bir şampiyonluk hasreti yaşıyoruz. fenerbahçe'nin ise bu dönem içerisinde böyle bir fetret devri yok. peki daha kaliteli maç yayınlarının yapılmaya başlandığı, evlerinde birçok kişinin sahada olup bitene şahit ettiği 90'larda sonra şampiyonluk sayıları nasıl değişiyor.

    1990 - 2023 arasında toplam 33 şampiyonluk şöyle paylaşılmış:
    gs - 15
    fb - 7
    bjk - 8
    ts -1
    bs -1
    ibfk -1

    sayılardan görüldüğü üzere bu dönemde ligi domine eden taraf ise biz oluyoruz. ayrıca 90 öncesi hem bizim hem de beşiktaş'ın yaşadığı şampiyonluk hasretinin bir benzeri, bu defa fenerbahçe yaşıyor. açıkça, şeffaflık arttıkça dominasyonumuz artıyor. bunun bir başka örneği de var sistemi ve kadıköy deplasmanı arasındaki fenerbahçe aleyhine bozulan denklemdir.

    ben geleceğimizin bu bakımdan oldukça parlak olduğunu düşünüyorum. bilhassa erden timur gibi rasyonel yöneticilerin bizi daha iyi yerlere taşıyacağına da inancım sonsuz.

    not: 90'lardaki futbol devrimi hakkında iki makalenin linkini aşağıya bırakıyorum.

    http://gss.gs/4bC
    http://gss.gs/Q1s
  • 446
    bu sezon şampiyon olduğumuz için aldığımız para 7.9 milyon yuro. ingiltere ikinci ligi olan championship'ten epl'ye yükselen luton town'un aldığı para 105 milyon yuro.

    adı süper kendi boktan, her türlü şaibeye açık, maddi bir getirisi olmayan, ciddi para kazanamayip avrupalı rakipleriyle mücadele etmek için borçlanmak zorunda kalan galatasaray gibi bir lokomotifin olduğu, o lokomotifi çıkarırsanız geriye hiçbir şeyin kalmadığı bir ligdir kendileri. elli defa da şampiyon olsanız ekstra bir şeyler yapmadiginiz sürece sampiyonluklarin size maddi bir getirisi yoktur.

    düşünsenize 30 milyon yuro harcayıp takım kuruyorsunuz, giderleriniz totalde belki 60 milyon yurolari buluyor, hileci rakiplerle, düzenbaz federasyonlarla uğraşıp şampiyon oluyorsunuz, aldığınız para 8 milyon.

    böyle bir rezalet olamaz.
  • 447
    kalitesi günden güne düşen lig. yayın gelirleri çok düşük olduğu için anadolu kulüpleri transfer yapamıyor, bedelsiz çer çöp adam kovalıyorlar. bu yüzden büyükler ile makas ciddi manada açılıyor. artık deplasmanlarda bile maç kazanmak çok da zor değil büyük takımlar için, geçtiğimiz sezon yapılan seriler bunun örneği. bir dünya maç oynayıp şampiyon olduğun ligde 1 milyon euro alıyorsun. rezillik.
  • 448
    ilk aşamada tekrar 18 takıma, sonrasında da 16 takıma düşmesi gereken lig. pastanın takriben %90'ı üç takımdan geliyor. geriye kalanlar doğru düzgün değer üretmeden pastadan kendine pay alıyor. takım sayısı düşerse pasta daha az parçaya bölünür. bu durumda yaklaşık %25 pay artışı gerçekleşir. hem bu kadar kalabalık hem de bu denli verimsiz olunca ödenen paralar kadük kalıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın