• 402
    transfermarkt piyasa değerleri ve muhtemel bonservis getirileri açısından çok büyütülen lig. kimseye cevap verme veyahut bir şey öğretme çabam yok ancak ligimiz şampiyonlar ligi’ne takım göndermiyor. avrupa’da ülkece dişe dokunur sürekli bir başarımız yok. satışını yaptığımız futbolcların ezici çoğunluğu gittiği yerlerde verimli olamıyor.

    ligimiz avrupa’da 12. sırada. yazıyla on iki. üstümüzde sırbistan, iskoçya falan var durum o kadar vahim. hal böyleyken ne sergio oliveira’nın tm’daki piyasa değerine, ne de boey’in bonservis bedeline hayali büyüklükler biçmeye gerek yok.

    kulüp olarak satıştaki başarısızlığımız, transfermarkt’ın yanlı tutumu vs vs hepsinin farkında olarak kendimizi biraz dev aynasında görüyoruz. uçan kaçan marcao’yu 13 milyon euro’ya satarken ne kadar daha fazla kar edebilirdik diye konuşuyorduk; yerine doğru bir tercihle 30’larına yaklaşmış abdulkerim’i monte ettik ve belki daha fazla verim alıyoruz. marcao gibi bir futbolcunun yeri bile anadolu’dan yapılan bir transferle bu ligdeki başarı standartlarımıza göre dolabiliyor. demem odur ki ben, biz bile bu ligdeki rekabet seviyesini kıstas almıyorken elin adamı gelip “adam süper lig’i kırmış hemen almalıyız” diyeceğini beklemeyin.
  • 403
    mevcut kadro, form ve ekonomik durumlarına bakmaksızın kökleri, tarihleri ve taraftarları itibariyle su takımlardan oluşmasını dilediğim ligdir.

    galatasaray
    fenerbahçe
    beşiktaş
    trabzonspor
    bursaspor
    gençlerbirliği
    kocaelispor
    sakaryaspor
    eskişehirspor
    altay
    göztepe
    ankaragücü
    adana demirspor
    antalyaspor
    gaziantepspor
    kayserispor
    denizlispor
    samsunspor

    19 da alırsak 90'ların esen takımı istanbulspor diyebiliriz.

    ancak saydığım takımların yarısı su an tff 1.lig ve daha aşağısında. onların yerine 2005'lerden sonra ligde tutunan konyaspor, sivasspor gibi takımlar yer almaya başladı.
  • 406
    avrupa hatta dünya futbolunun rehabilite merkezi olması gereken lig. kabul edelim ki ligimiz gerçekten kalitesiz. takım, yönetim, teknik heyet ve taraftar el ele verip mahvediyorlar her şeyi. sahalar kötü ve bakımsız, formalar aşırı kötü, rakip takım otobüsleri taşlanıyor vs. tonla şey yazılabilir.

    rehabilitasyon merkezi olması gereken lig derken neyi kastediyorum peki? dibe vurmuş, serbest düşüşte olan, düşüşe geçen, gözden düşmüş veya performansı alçak irtifada seyreden futbolcular bizim ligimize gelip kendini bulmalı. daha sonra öz güveni yerine gelince de tekrar avrupa arenasında kendine güçlü yer bulabilmeli. işte kulüplerimizin yapması gereken de bu. böyle oyuncular bulup onları parlatıp tekrar dünya piyasasına sunmalılar. icardi’de görüldü ki böyle oyuncuları öyle 7-8 milyon maaşla getirmeye gerek yok. (icardi düşüşte değildi bu arada. sadece psg’de geri plana düştü) arsenal, city, united, chelsea, psg, real, bayern falan böyle futbolcularla dolup taşmış durumda. alacaksın bunlardan oyuncuları sonra parlatıp satacaksın veya tadını çıkaraksın.
  • 407
    açık ara ama çok açık ara dünyanın en iyi ligi.

    bir günde, dünyadaki futbol iklimlerinin bir senede sunacağı malzemeyi en hararetli şekliyle yaşatan türk futbolunun medarıiftiharı.

    sadece as aktörlerin ön planda olduğu değil, imalat hatası her embesil yorumcusundan maraba yöneticisine, ağzıyla ishal kusan sözüm ona duayenine bulunmaz bir nimet.

    eşi benzeri yok, hayırlı bilocanlar (karikatürü bilenler anladı).

    yalnız galatasaray iyiyse takip etmesi milyarlarca orgazma bedel...
  • 408
    kışın çoğu stad zeminin patates tarlasına döndüğü lig. tff gidip boş işlerle uğraşacağına şu zemin olayına el atmalı. zemini düzgün olmayan kulüplere gerekirse transfer yasağı getirmeli, ya da gelirinden bir kısmına bloke koyup zemin için harcatacak. dünyanın en iyi futbolcusunu getirsen de çamur balçık sahada oynatıyorsan o ligin seyir zevki olmaz!
  • 412
    kalitesinin artması için kulüpler içerisindeki aklı selim olan insanlar bir ittifak yapmalı ve kurulan ittifak içerisinde alınan kararları türkiye futbol federasyonuna kabul ettirmeli. bu ligi gerektiği zaman kulüpler birliği adı altında aklı başında olan üyeler ile birlikte yönetmeyi bilmeli ve federasyonun saçma sapan kalitesizleşme ve markasızlaşma adımlarının önüne geçilmeli. avrupa liglerini izledikçe ülkemizde oynanan futbol adındaki oyunun mahalle maçlarından hiçbir farkının olmadığı açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır. yıllardan beri süregelen bu kalitesizliğin önüne geçmek ve terse döndürmek yerine bu yönde hiçbir adımın atılmaması gerçekten büyük bir sinir krizi sebebi. biz neden muazzam zeminlerde muazzam statlarda ve muazzam oyuncular ile böylesine tutkulu bir taraftar kitleleri varken bu oyunu izleyemiyoruz diye hiç kimse durup düşünmüyor mu? edirne sınırlarından dışarıya bile çıkamayan yetersiz nitelikte oyunculara yetersiz seviyede futbol eğitimi verilmesi ve bu doğrultuda halen bu durumun devam etmesi ülkenin 20 yıllık kaderi ile aynı. bundan 23 yıl önce avrupaya kafa tutan bir galatasaray ve 21 yıl önce dünyaya kafa tutan bir türk milli futbol takımı varken nasıl bu kadar geriye gidebiliriz akıl alır gibi değil. bu durumun önüne geçilmezse bu kötü lige boyun eğer premier lig gibi elit ligleri ekrana ekmek banarak izlemeye devam ederiz.
  • 415
    yarısı istanbul takımlarından oluşan türkiye futbol federasyonu en üst klasman ligi.

    taraftarsız, stadsız, uzun vadeli başarı planı olmayan, iki üç afrikalı yabancı oyuncu alıp da büyüklere satabilir miyim düşüncesi ile, yani ticarethane gibi yönetilen onlarca istanbul kulübünden bir kaç tanesi de süper ligde. bunun burada ne işi var dediğiniz takımlar cirit atıyor. 4 büyüklerin maçı varsa stadları doluyor, anadolu kulüpleri ile yaptıkları maçlara bakıyoruz, koltuklarda yeller esiyor. ispanya, almanya, ingiltere gibi büyük liglerin maçlarını düzenli olarak takip etmesem de denk geldiği zaman izliyorum. en üst liglerde küçük veya büyük kulüp olmasına bakmaksızın statlar hınca hınç dolu. bayraklar, flamalar havada uçuşuyor. millet ayakta heyecanla maçları takip ediyor. bunu gördükten sonra dönüp bizim lige heyecanla maç seyredemiyorsunuz. boşluğun sebebini taraftar açısından inceliyor olsam da bir çok kulüp oyun olarak da bir şey vaat etmiyor. buna bağlı olarak cebinde üç kuruşu olan ahmet bey 1 kuruşunu kalitesiz eğlenceye ayırmak istemiyor.

    nasıl olur bilmiyorum ama lig değerinden bahsediyorsak eskişehir, bursa, izmir, mersin, sakarya, kocaeli gibi seyircisi olan anadolu kulüplerini süper ligde görmemiz lazım. amatör ruhu kaybettiğinde geriye soğuk makineler kalıyor. bunlar da sadece futbolcu öğütüyor. futbol adına bir şeyler değişecekse, değiştirilmesi gereken şeylerden biri de bu bana göre.
  • 417
    ligin çoğunluğunun istanbul takımlarından oluşması ülke gerçekleriyle örtüşmektedir.
    ülke nüfusunun 1/4'i, ülke ekonomisinin ciddi bir kısmı, ülke üniversitelerinin hayli fazla kısmı istanbul'a yerleşikken doğal olan sonuç en üst seviye futbol liginde istanbul takımlarının ağırlıklı olmasıdır.
    ancak problem istanbul takımlarının semtleri ya da ilçeleri ile özdeşleşmemesidir. dolayısıyla maça seyirci çekememeleridir.
    bunun çözümü de istanbul takımları eğer ligde yer alacaklarsa rekabetçi davranmalılar ve avrupaya gittiklerinde de ona uygun şekilde hazırlanmalılar.
    ama işte bunu yapabilen tek takım hadi haklarını yemeyedayim bir de buçuk var.
    90'lar ve öncesinde o dönemin nufus yoğunluğuna sahip sarıyer, zeytinburnu, bakırköy gibi takımlar en üst ligdeydi.
  • 418
    önce dünya kupası ve sonra ne yazık ki deprem felaketi ile bölünmesini bir yana koyarsak son derece özel ve güzel bir sezon yaşanan lig. yarışan iki takım galatasaray ve fenerbahçe. üstelik dostlar alışverişte görsün topu değil geleneklerinde olduğu üzere galatasaray alman fenerbahçe portekiz/brezilya ekolüne yakın oynamaya çalışıyor. biz nispeten daha netiz; ama yakın kelimesi fener için daha uygun. üçlü stoper denemeleri vs. var çünkü.

    fenerbahçe hocasını erken getirmesi, bizim kadar temelden kadro kurmaması ve sezonu erken açmanın etkisiyle sezona sağlam başladı; ama zaman geçtikçe düşmeye başladılar. şimdi yine bir seri yakalamış durumdalar; ama sevilla maçları devreye girdiğinde puan kayıpları gelir gibi görünüyor. biz daha geç açıldık; ama daha sağlam gidiyoruz. kadro kalitemiz çok yüksek, hocamız kaliteli olmanın yanında camiamızın adamı, medyanın algı operasyonlarına rağmen görüyoruz ki ne oynadığını en iyi bilen takım da biziz.

    2022/23 sezonunu şampiyon bitireceğimizi umduğum lig.
  • 419
    ligin evvela federasyondan bağımsız bir yönetimi olmalı. premier lig gibi, la liga gibi. ligi bu yönetim yönetmeli. yabancı sınırı, tv yayın hakları, sosyal medyası, tanıtımı, yabancı ülkelere pazarlama vs. her türlü kararı almalı. hatta bence yönetiminde ve esas karar alıcı mekanizmaların başında örnek liglerde yöneticilik yapmış yabancı isimler de bulunmalı. özellikle tarafsızlık için her şey şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalı. hakemlerin eğitimi, ataması gibi konular üzerinde çalışılmalı ve en önemlisi ne olursa olsun hakemler korunmalı. kafaları rahat bir şekilde maça çıkmalılar. o zaman zaten hatalar da azalır. ayrıca evet siyaset elini çekmeli. gerekirse fifa'ya bile konu iletilmeli. ligdeki takım sayısı 18'i geçmemeli. 16 takım nüfusa oranla az olur bana göre. takımlara borç sınırı, bütçe kısıtlaması vb. kurallar getirilip şartları sağlamayan lige alınmamalı. evet şimdi de var kurallar ama uygulanmalı eksiksiz. altyapılar ile ilgili yetiştiriciliği özendiren ve teşvik eden düzenlemeler yapılmalı. bu böyle uzar gider. herkes kendince bir madde koyabilir. çünkü o kadar organizasyonu eksik bir ligimiz var ki neresinden tutsan elinde kalıyor. komple bir devrim şart futbolda. şu an için ülkenin içinde bulunduğu durumla paralel gidiyor her şey. kaos, günü kurtarma, adaletsizlik ve liyakatsizlik, gücü olandan yana olma, güçsüzü ezme kısacası ümitsiz vaka. sonu hayır olsun.
  • 422
    öncelikle yabancı sınırı ve lig'deki takım sayısı konusunda uzun yıllar istikrarlı olması gereken lig.

    şu gün 2026-27 sezonu yabancı sınırının belli olması gerekiyor. kaldı ki biz önümüzdeki sezon ne olacağını kestiremiyoruz. diğer bir konu yabancı kontenjanı 14'se ilk 11'de sınırsız olmalı. yabancı kontenjanı 12 ise yine ilk 11'de sınırsız olmalı. yani 8+6 gibi 9+5 gibi sınırlar hem saçma hem odak kaybı.

    örnek yabancı kuralı:
    21 yaş üstü en fazla 24 futbolcu kayıt edilebilir. 21 yaş altı kayıt edilmeden her maçta forma giyebilir. en fazla 12 yabancı oyuncu kayıt edilir. ilk 11'de sınır yok.

    -
    -

    lig'deki takım sayısı 18'in üstüne çıkmamalı. pandemi dönemi derken yıllardır 21 takım, 20 takımla kalite daha da düştü. 16 takım bile olur diyeceğim ama 80.000.000+ türkiye nüfus rakamından utandığım için 18 takım ideal diyelim.

    federasyon, pfdk, hakemler ve yayıncı kuruluş faktörlerinin en azından temel seviyede güvenini sağlaması gerekiyor. ve bu kurumlar liyakat esasıyla, kurumsal yönetildiğini kamuya hissettirmeli. bu güven aslında en tepeden başlaması gerek. yıllardır çok gerideyiz.

    bir diğer konu anadolu kulüpleri ve belediye ilişkileri futbolun gelişmesini engellemekle kalmıyor üstüne zarar veriyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın