• 2077
    bundan 4 ay önceydi. büyük bir karar verdim ve yaşadığım yerden taşınıp başka bir ile iş gerekçesiyle taşındım. bu ilde de nişanlım yaşıyordu, asıl taşınma sebeplerimden birisi de kız arkadaşım bu ilde yaşıyordu. geçen cumartesi kızı istedik verdiler. bu cuma da çalıştığım yerden benden memnun kalmadıkları gerekçesiyle ayrılmak istediklerini belirttiler ve ayrıldım. geçen hafta hayatımın en mutlu anını yaşadım, şu anda da işsiz kalmanın şokunu.

    ağustos ayında nişan yapmayı planlıyorduk. umarım iş bulurum en kısa zamanda da planlar sarkmaz.
  • 2080
    son dönemim sözlük üniversitede. son iki sınavım kaldı ama hoca kopyayla yakaladı ve 0 verdi bute kaldım. sapık herif bütün kızları yakaladı kopyayla hepsini geçirmiş. vizem de 98 bu arada. kızlar sınavda soru soruyor cevabını bile söylüyor. ben sordum dinlemedi bile. mezun olunca ona büyük bir haraket çekmem lazım. onerilerinize açığım.
  • 2085
    halkım ben, parmakla sayılmayan
    sesimde pırıl pırıl bir güç var
    karanlıkta boy atmaya
    sessizliği aşmaya yarayan

    ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
    tohuma dururlar yeniden
    ve halk, toprağa gömülü
    tohuma durur bir yerde
    buğday nasıl filizini sürer de
    çıkarsa toprağın üstüne
    güzelim kırmızı elleriyle
    sessizliği burgu gibi deler de

    biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.

    (bkz: ali ismail korkmaz ölümsüzdür)
  • 2090
    bu yazıyı sinirlenme duvarına yazmayı mantıksız buldum. çünkü içimde öfkeden daha çok üzüntü mevcut. üzülme duvarı açmıştım girim silindi. bu yüzden buraya yazıyorum.

    oyumu mevcut iktidar partisine verdim ve ümit ettiğim sonuçlar an itibarıyla oluşmadı. ve haliyle bu durum, sevinme duvarındaki renktaşlarımızın sevinçleriyle teselli bulsam da beni üzdü.

    bu akşam 13 yıldır akp'yi iktidar olma yetkisi veren halk, sonunda akp dışında bir oluşuma * hükümet olabilme yetkisi vermiştir. bu durum hala mecliste çoğunluk sandalyeye sahip olacak hükümetin, nerede hata yaptıklarını düşünmeye, şapkasını masaya koyma vaktinin geldiğini gösteriyor. şahsen her başlangıcın sonu olduğuna inanıyorum. bence bu seçim sonuçları da ne yazik ki seçmeni olduğum ak partinin sona doğru başlayan süreci olduğunu gösteriyor.*

    yaklaşık 10 yıldır akp'yi kötülüyen akp karşıtı vatandaşlarımızın hasretle beklediği akp nin oy ve haliyle hükümet kaybı yavaş yavaş başladı. umarım bugün %40 civarında ak partiye oy kullanan seçmen yanılıyordur ve geçen 13 yıldan çok daha güzel ve müreffeh bir döneme giriyoruzdur.*

    şu andaki hükümetin dışındaki partilerin ak partiyle hükümet kuracaklarını düşünmüyorum. birbirlerine tamamen zıt olsa bile hdp ile mhp'nin de içinde bulunduğu bir üçlü koalisyon* kurulacağını öngörüyorum. her ne kadar hdp eş başkanı çocuk katili aponun heykelini dikeceklerini söylese de mhp ve chp ve genel olarak halk da bir değişiklik istediğinden, düşüncelerim koalisyon hükümetinin kurulacağından yana.

    sözlükteki yaş ortalamasının 20-25 arası olduğunu düşünüyorum. ve muhtemelen burada ki bir çok renktaşımın hatırladığı ilk seçimi akp kazanmıştır. ya da bir önceki dönemdeki ecevit'in başbakanlığını belki hatırlıyorlardır. yani yıllar sonra esaret yılları * olarak gördükleri dönemi arkada bıraktıklarını nihayet gördüler. onların mutluluğu bana da eser miktarda da olsa mutluluk veriyor.umarım gördükleri her yeni gün dünlerinin önünde olur.

    ----

    naçizane seçim analizim

    öncelikle sonuçları yazarak başlayayım.

    akp : % 41.04 --> 258 mv. davutoğlu'nun seçim hedefi : rahat bir şekilde iktidar olacaklarını öngörmüştü.*
    chp : % 25.23 --> 132 mv. kılıçdaroğlu'nun seçim hedefi : kendileri için % 34 - 35 tahmininde bulundu.
    mhp : % 16.55 --> 82 mv. bahçeli'nin seçim hedefi : yüzde değil mv. sayısı tahmininde bulundu. 110 mv.
    hdp : % 12.49 --> 78 mv. demirtaşın seçim hedefi : yüzde değil mv. sayısı tahmininde bulundu. 71 mv.

    yukardaki sonuçları bir sitenin sayfasından aldım. sonuçlar sandıkların tamamı açılınca ufak da olsa değişebilir. http://secim.haberler.com/2015/

    seçim hedeflerine bakacak olursak, hükümetin hedefi akp'nin rahat şekilde iktidar olacağı yönündeydi. bırakın rahat şekilde iktidar olmayı, kendi başlarıına hükümet dahi kuramayacak durumdalar.bu sonuç, tahminlerine göre tam bir fiyasko diyebiliriz. tabi ki genel anlamda %40 oranın muazzam bir oran olduğunu söylemeliyim.bunun yanında 2011 seçiminde % 49.90 almışlardı. geçen süreçteki oy kayıpları % 8.86 gibi ciddi bir oran.

    chp'nin hedefi % 34-35 ti. % 10'luk bir kaymayı da fiyasko olarak görebiliriz. geçen sonuçlara göre onlar da akp gibi bir düşüş yaşadılar. hem de chp bu seçimde hiç olmadığı kadar renkli ve güçlü bir reklam kampanyası yapmasına rağmen. bu da reklamın seçim üzerinde ki etkileri konusunda tüm partileri araştırmaya itmeli*. asıl konuya gelecek olursak chp 2011 seçiminde % 25.90 orana sahipti. geçen süreçteki oy kayıpları % 0,71. yani akp'ye göre bu düşüş devede kulak. kısaca küçük oynamayı saymazsak chp seçmen kaybetmemiş diyebiliriz.

    mhp'nin hedefi 110 milletvekiliydi ancak onlarda hedefe ulaşma konusunda hayal kırıklığı yaşadılar. 82 milletvekili çıkardılar. bu sayı önceki seçimde 71'miş. sandalye sayısında bir artış yaşadılar. oy oranları 2011'de % 12.90'ken şimdi bu oranı % 16.48'e yükseltmişler. tahminleri kenara bırakacak olursak mhp'nin durumu kendileri açısından umut verici. artış oranları ise % 3.58'e tekabül ediyor. chp seçmen kaybetmediğine göre akp'nin kaybettiği % 8.86'lık dilimin % 3.58'inin mhp'ye gittiğini düşünüyorum. *

    hdp'nin hedefine gelelim. hem hedefi hem de geçen seçime göre oy oranı artan tek partinin hdp olduğunu görüyoruz. daha önceki seçimlerde de kazandıkları orana yakın tahminlerde bulunmuşlardı. bu onların kendilerini adadıklarını! iddia ettikleri toplumu çok iyi tanıdıklarını ve iyi bir oy mühendisliği yaptıklarını gösteriyor. tahminleri 71 milletvekili idi. ancak buna ek olarak 7 milletvekili daha meclise sokmayı başardılar.

    2011 oy oranları % 6.58 'miş. aslında önceki seçime bağımsız olarak katıldılar. % 6.58 bağımsızların oranıydı. sanırım gerçek oranları hdp'li olmayan bağımsızları düşünürsek % 5.5 ila % 6 civarındadır. şimdiki oranları ise
    % 12.78. geçen seçime göre oylarını tam tamına % 6.78 gibi bir oranla artırmışlar.

    ben bu % 6.78'in akp'nin mhp'ye kaptırdığı oylardan kalanların çoğunluğu olduğunu düşünüyorum. bu düşüncem aşağıdaki linktekine benzer haberlerin kulağıma gelmesinden kaynaklanıyor. tabi bunun yanında doğu kökenli vatandaşlarımızın nüfus artışının diğer bölge vatandaşlarımıza göre aşırı fazla olduğu da muhakkak. bu artışta bu durumun da payı olabilir. doğu kökenli genç nüfusun diğer bölgelerdeki genç nüfusa göre çok fazla olduğunu düşünüyorum. *

    ilgili haber linki : http://www.dogruhaber.com.tr/.../Haber.php?id=173778 *

    bunun yanında geçen seçimlerdeki seçmen sayısı, baraj altında kalanlar ile bu seçimdeki seçmen sayısı ve baraj altındakiler, aynı zamanda bu gibi bir çok parametreler ışığında çok daha isabetli ve doğru tahminler yapılabilir.

    saygılarımla.

    düzeltme : taşıma işleminden dolayı bazı gereksiz yerleri sildim.
  • 2091
    özgecan aslan cinayetinin bugüm mahkeme günü, salondan bir avukat olanları, ifadeleri twitterda paylaşıyor. canım yandı sözlük bu kadar soğukkanlı olduklarını okuyunca, gencecik kız be. nasıl kıydınız amk çocukları demekten kendimi alamıyorum, gözlerim doluyor. kanınız donacak, yutkunamayacaksınız belki de, lütfen sadece dayanabilecekseniz okuyun twitterda @apouyan kullanıcı adıyla paylaşılıyor olanlar...
  • 2094
    beyler bu takım benim her şeyim be. şu aptal dünyada beni düşündüren, çıldırasıya sevindiren, ağlatan. ailem lan bu takım. yapmayın, mutsuz insanların düşleriyle oynamayın. okulum bitiyor, belki on yıl sonra evime döneceğim mutluluğunu bile yaşatmıyorsunuz. umuda ihtiyacım var benim lan ailemle mutlu mesut bir sabah kahvaltısını özleyen adamım ben. * * * (u: .()
  • 2095
    ... seksenli ve doksanlı yılların tribün geleneğidir. hatta ortada " yeni beste " durumları varsa, bir nevi kaçınılmazdır. maç öncesi, sırası ve dahi sonrasında devam eden tek beste ritüeli. youtube'siz, facebook'suz, twitter'sız, vine'sız zamanlar malum. "yeni beste"yi yaymanın tek yolu saatlerce, hatta bazen gün boyu aynı besteyi söyleyip durmak. "birileri" ortaya birşeyler atar, kapı önü kuyruklarda darbuka desteğiyle aranje edilir(!), tribünde son şekli verilirdi. o "birileri" ki maçta paraladığı boğazından çıkan çatallı sesi bir hafta boyunca madalya gibi taşır, sesi kısılmadan geçen maç haftasını ayıp sayardı falan.

    bir de deplasman, özellikle derbi deplasmanı geleneği tarafı vardır bu tek beste olayının. biraz "yeni beste"nin çıkışına imkan verecek ortamın deplasman otobüsü olmasından, biraz da sayıca az olmanın açığını kapatacak tek sesliliği sağlamak adına bir besteyle geçirilen nice deplasmanlarla doludur tarih. "cimbombom'un sen çok yaşa"nın bilmemkaçıncı uyarlaması olan "geçse de gençlik çağım" versiyonunun domine ettiği sergen attı şampiyonluk geldi maçı mesela. ya da maç boyu üçlüyle geçilen kadıköy deplasmanları...

    uzunca bir süredir hayatım bu modda geçiyor işte. pişman olmak ve affedilme umudu haricinde ne bir duyguya ne bir düşünceye yer bulamıyorum. yaklaşık bir senedir sayılar ve dakika-saat-gün dışında bir olayımız yoktu gerçi eyvallah da, bu sefer bambaşka... kafamın içinde sürekli dönen yarım saatlik bir tartışma, fevzi'nin galatasaray maçındaki tarihi ıskası gibi her seferinde aynı acı saplanıyor içime. göğsüm sıkışıyor, üzerime biri oturuyormuş gibi oluyor. yorgun düşüp uykuya daldığımda ise binbir türlü anı "random" şekilde dönüp duruyor. sergen-tümer ikilisiyle birlikte defansa dönmeye çalışan kaptan bülent gibi oluyorum her seferinde. sergen atıyor, şampiyonluk geliyor, olduğum yere çöküp kalıyorum. kaleye giren her top birşeyler alıp götürüyor, tükeniyorum be tükeniyorum... binlerce var ulan binlerce, ben doğmadan önce oynanan maçta tribüne asılan pankartları bile hatırlayan adamım ben onları nasıl unutucam?

    bunlar son uykusuzluklar belki de. uykunun ortasında birileri tarafından "hadi nöbete" diye kaldırılacak belki 15 belki 20 gece. ciğeri üç para etmeyecek adamların binbir şerefsizliğine katlanacak, normalde suratına işemeye bile tenezzül etmeyeceğin adamlarla "abi-kardeş" olma zorunluluğunda geçecek, bir an önce bitsin artık diye yalvartacak son 48 gün. askerlikten böylesine bunalmışken bile bir umutla saydığım son şafak 90 falandı sanırım, durum öylesine vahim işte. kıbrıs'ın sıcağına üzerimde hücum yeleği, altımda botlarla falan sucuk gibi terliyor belki bedenim ama ruhum rahmetli tavutta rovasatanın "bir tercih(!) yapmadan önce yazıp yadigar bıraktığı o entryde bahsettiği kedicik gibi ıslak; sahilde yanlız ve üşüyor.

    dayanamıyorum be, dayanamıyorum artık. allah belamı versin dayanamıyorum....

    --- alıntı ---

    hayallerinin gercekleşebilirlik derecesini sorgulamaya başlayıp,acı gerceklerle karşılaştığın anda iki seçenekle burun buruna gelirsin.ya elde bir şırıngayla olabildiğince derin ve serin bir bank seçmek kendine,ya da bulunduğun mahalleden,şehirden ve hatta mümkünse gezegenden siktir olup gitmek...
    tercihimiz hangi yönde olur bilinmez ama bir tercih yapmak zorunda olduğumuz aşikar durumda iken,
    elinizde kınayla seyredin olası tercihi..

    --- alıntı ---

    (bkz: galatasaraylılar ölür galatasaraylılık ölmez)
  • 2100
    "artık çilek furyası bitti, bize hırslı adam lazım. " sabri sarıoğlu

    "bruma*'ya verilen 13 milyon, insan acıyor " cüneyt tanman

    "maxi pereira'nın sabri'den iyi olduğunu düşünmüyorum." cüneyt tanman

    "bir gün messi ve ronaldo'yu da alabiliriz " dursun özbek

    "sözleşme imzalamam 5 dakika bile sürmedi." sabri sarıoğlu

    "bilal olağanüstü şeyler yapıyor." hamza hamzaoğlu

    bu masada koza kim girdi, ihaleyi kaçtan aldı, oyunu kim yendi ? bilmiyorum ama muhabbetin kahve seviyesinde olduğu kesin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın