• 77
    maalesef okun yaydan çıktığı ve onarılamaz boyuta geldiği, her alanda gündemi yönetmeye çalışanların ister istemez futbolu ve haliyle bizim takımı da esir aldığı bir tanımlama. zamanında koltuklarında kalmak için her şeyi göze almış olan malum birilerinin, burayı fark etmesi ile artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı. birbirinin aynısı troll lakaplı anonim hesaplar aynı cümleleri farklı şekillerde ortama pompalayarak bir propaganda haline getirdiklerinde ve bunun kitleleri yönetmede işe yaradığını gördüklerinde, bunun zarar vereceğini bile bile lağım çukuruna dönüştürmekten hiç çekinmediler. tabiki de içeriyi bir kere bozarsan bundan sonra artık orada düzen bekleyemezsin ki, nitekim de öyle de oldu. zaten sonrasında gücü olan herkes burayı aynı emelleri doğrultusunda kullanmaya başladı. önünde sonunda buradaki popülerliğin ve ne olursa olsun sonundaki kazancın farkına varanlar kişiliği zayıf kişiler haliyle boşlukları doldurdu. ha şimdi ne oldu it izi at izini karıştı. ayıkla ayıkla bitmez tabi. işin korkunç noktaya geldiğini fark ettiklerinde, bu düzeni başlatanlar sonra da yasa çıkartıp kontrol altına almaya çalıştılar da nafile sonuçlandı. fıkra gibi resmen. tabi yasakçı zihniyet yasaklar da yasaklamasına şimdilik işlerine gelmiyor o da ayrı mesele. bizler gibi normal düşüncelerle burada bulunanlar da eni sonu çareyi kapatıp kaçmakta buldu tabi. bizim ülkede sosyal medya bu şekilde devam ederse ki öyle görünüyor, zaten zor bela iki doğruyu bir araya getirmeye çalışan ve günlük yaşayan bizlerin, iyiden iyiye gerçeklikten uzaklaşarak tamamen algıların yönettiği bir topluma üzülerek dönüşeceğimizi düşünüyorum. sistemsiz, sabırsız, hayal aleminde yaşayan, 1 ileri 2 geri giden bir toplum… hal böyle olunca da toplumun her alanında olduğu gibi, ülke futbolunun haliyle güzide takımımızın da bundan payını alması kaçınılmaz olacaktır.
  • 78
    ben dahil galatasaray sözlük yazarı arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu platform. siz sanıyorsunuz ki sadece twitter'da, youtube'ta ya da tv'de yazılıp söylenen şeylerin sporcuların karşısına çıktığını. gayet buraları da takip eden bir sürü sporcu var. unutmayın şu an aktif olan sporcuların büyük çoğunluğu z kuşağı yani internete sosyal medyaya tamamen hakimler.

    kaybedilen maç sonrası sözlüğün hali, yangıncı taraftar gibi başlıklar incelenince aslında burasının da diğer yerlerden çok da bir farkı olmadığını anlıyorsunuz.
  • 79
    90'ların sonunda 2000'lerin başında tarihimizin en başarılı kadrosu zamanında bu kadar aktif şekilde görünür olsalardı oyunculara neler derlerdi merak ettiğim topluluk. benzerlerini o dönemin paçavra spor gazetelerinde görüyorduk ama hakikaten iş kontrol edilemeyecek şekilde yıpratıcı bir noktaya doğru gidiyor. daha yeni gelmiş, bir tane 90 dakika oynamamış oyuncuya teşhis koyup küfürler savurmak bu kadar kolay olmamalı.

    taffarel: yan topları çok zayıf, öyle maç sonu türkçe konuşup sempatiklik yaparak bizden kurtulamazsın.
    popescu: hantal, çok ağır.
    bülent: kollarını açıp hücümcuyla ne uğraşıp duruyor, vur gitsin.
    vedat: kasap mısın arkadaş?
    k. hakan: topu soldan sağa uzun şekilde atıp duruyor, ne gerek var?
    fatih: gittiğinde geri gelemiyor.
    capone: kafa vuruyor güzel hoş ama oyun kurulumuna katkısı sıfır.
    ümit d: saçlar o biçim, topa gelince bir var bir yok.
    emre b: bu ne sinir kardeşim daha kaç yaşındasın, kiralayın 2.lige.
    bülent akın: hep geri pas geri pas, bunun yaptığını amatörden topçu getirin o da yapar.
    hagi: öfke problemi var, sürekli kart görüyor. oynatmayın 3 hafta kendine gelsin.
    hasan şaş: dünya kupasında kaldı, o günden beri yok.
    arif: hep yerlerdesin birader bunun için mi sana para veriyoruz?
    b. hakan: aklın hep italya'da. ramazan geldi yine hayalet gibi geziyorsun.
    jardel: oyun içi etkinliği yok, goller falan hikaye kesinlikle gönderilmeli.
  • 80
    toplumumuzdaki linç kültürünün sosyal medyaya yansımasının futbol versiyonu olan taraftardır.
    eskiden bilgi akışının bu kadar hızlı olmadığı ve geri dönüşlerin sınırlı olduğu dönem bu açıdan daha iyiymiş aslında. diyelim ki bir maçta kötü oynamışız, bazı oyuncular çok göze batmış, normal bir taraftar ertesi gün alır gazetesini, gider kahveye, kafeye, üniversite/lise kantinine, iş yerine vs. kendi ortamında kime sallıyorsa sallar, geyiğini yapar ve herşey kaldığı yerden devam ederdi. o kişinin "fikri" herkesçe bilinmezdi. bilinmesi de gerekmez zaten. önemli olan şey yetki sahibi insanların fikirleridir.
    şimdi o taraftar sosyal medyadan kime sallıyorsa herkes okuyabiliyor, ortada linç varsa artık sokakta denk gelmesine gerek yok, elinin altında internet var, lop girişiyor o da ofansif yorumlarıyla. kulüplerin yöneticilerinin de bunlardan etkilenmeyip belirli bir futbol aklıyla hareket etmesi kolay değil, futbolcunun da etkilenmeyip işine odaklanması keza kolay değil. bilgi akışının bu denli hızlanması insanın doğasına aykırı bir şey. insan beyni 5 dakikada bir onay alacak şekilde evrimleşmedi (bu konu hakkında "the social dilemma" adlı belgesel-filmi izlemenizi öneririm).
    velhasıl kelam, bu işin net bir çaresi ya da sonu yoktur. insanlar devamlı konuşur, ağzı olan konuşur. herkes öyle futbol konusunda bir birikim elde edip ona göre değerlendirme yapma ihtiyacı da duymuyor. ne de olsa büyüdüğü sosyo-kültürel çevrede herkes bu saydıklarımı yapıyor. futbolcusu da yöneticisi de teknik ekibin mensupları da mental olarak bunlara karşı güçlü olmaya çalışacak, gerekirse taraftar falan dinlemeyip bazılarını dava edecek (futbolcunun ailesine dm yoluyla küfürler eden tipler var). biz de yorulmaya devam edeceğiz ne yazık ki.
  • 82
    açık bir sözlük tanımı yerine başıma gelen bir olay üzerinden anlatmak istediğim taraftar çeşidi.

    bundan yıllar önce galatasaray kadın basketbol takımında bir sezonluğuna forma giymiş yerli bir basketbolcu vardı. sosyal medya paylaşımları hoşuma gittiği için bizden ayrıldıktan sonra da ara ara etkileşime devam ederdim.

    alakasız bir yaz günü, bizde oynamasının üzerinden de 2 sene falan geçmişken, onun da beni takip etmeye başladığına dair bir bildirim geldi. bir teşekkür mesajından sonra az biraz muhabbet etme şansı da oldu. günün sonunda samimi bir sohbet oluşunca "bu kadar zaman geçti, o dönem de ara ara etkileşim oluyordu ama neden şimdi ?" diye sormuştum.

    cevap olarak "ismine bir baktım, galatasaray'da oynadığım dönemden tanıdık geliyordu zaten. sonra galatasaray dönemini düşündüm de, sanırım devamlı kadın basket hakkında bişeyler yazıp da bana hiç küfretmemiş tek galatasaraylı sendin" demişti.

    bahsi geçen sporcu galatasaray kadın basketbolunun başarılı sezonlarından birinde, yeterliliği sezon boyu tartışma konusu olan ancak yerli rotasyonda kısıtlı da olsa süre alan bir isimdi. kritik anlarda genelde sahada bile olmayan bir oyuncuydu, tartışılır olması bir kenara, maçı kaybettirip kimseyi kızdıracak bir pozisyonda yer bile almamıştır muhtemelen.

    kadın basketbol, normal şartlar altında iç saha seyirci ortalaması 30-40 kişi ultraslan + en fazla da 30-40 münferitten ibaret olan bir branş. sosyal medyada bazı durumlardaki aşırı etkileşimler hariç sürekli konuşan "kemik kitle" neredeyse iç saha ortalamasının üzerinde bir sayıdır. gerçi 50 bin kişilik stadı olup bir paylaşımı 3-4 milyon etkileşim alabilen erkek futbolla kıyaslanamaz ama yine de sosyal medya taraftarı gerçek taraftarından fazla.

    her ne kadar saha içinde fazla rekabet edemez halde olsak da adı derbi olduğu için fenerbahçe maçlarında, olur da biraz ilerlersek avrupa kupalarının ileri turlarında ve çok enteresan şekilde asıl bütün sezon takip edenlerin çileden çıkması gereken yerde aşırı bir artış oluyor etkileşimlerde.

    yine de kitlenin daha az olmasından sebep sporcu-sosyal medya taraftarı etkileşim kanalları daha açık oluyor. gel gelelim en başarılı ismin bile dönem dönem maruz kaldığı, çoğu bir senelik kontratlarla gelip geçen oyunculara reva görülen muamele de ne yazık ki bu minvalde oluyor.

    bu örneği alıp kadın basketbola kıyasla futbola olan bağlılık farkının yarattığı tepki refleksinin şiddetini, 80-100 kişiden milyonları bulan kalabalıkla çarpın. belki o zaman sosyal medya taraftarının futbolcular üzerindeki etkisi az da olsa anlayabilirsiniz...
  • 83
    her kulübün taraftarı dahil bu söylediğime. transferle ilgili sürekli çekmek, çıkmak, sokmak, çıkarmak, indirmek, kaldırmak gibi söz öbekleri kullanan taraftarlardır. biraz erotik geliyor bana bu dil açıkçası. yeni terimler zamanla değişebilir ama bin yıllık kontra atağa geçiş oyunu ve transfere oyuncu çekmek oyuncudan çıkmak falan demek bana biraz garip hissettiriyor belki de yaşlandım .
  • 86
    iğrenç bir hal almıştır. futbolcularda da büyük hata var ama. açmayın kardeşim yorumlarınızı. iki kuruşluk zekaya sahip olmayan adama ne diye sana ulaşma lüksünü tanıyorsun ki? türkiye gibi bir memlekette mutlu olacak bu kadar az şey varken, adamın hevesle beklediği maçta kötü performans gösterirsen sabır gösterebilir mi sanıyorsun. senin içinden geçer içinden.

    he yok övgü göreyim, gururum okşansınsa derdiniz çıkarsın bi maçta yaparsın şovunu o maçla ilgili attığın postun yorumlarını açık bırakırsın. sever bizim millet günlük yaşamayı.

    https://twitter.com/...343978733655/photo/1
  • 90
    bu takım iyiye gidiyor dese istediği etkileşimi alamaz. kerem kötü, angelino çöp, icardi’nin göbeği, muslera’nın pasları falan onlardan beslenecek ki istediği etkileşimi alsın. takım iyiye gidiyor diyen adamın paragrafında eksiklik olarak bahsettiği şeyleri öne çıkarıp, konunun ana fikri yapacak ki işte bu kişi farklı düşünüyor etiketini kapsın. değilse kim sıradan olmak ister ki?

    kerem bizimle bir çok maça çıktı. derbiler de dahil olmak üzere birçok maça damgasını vurdu. muslera konusuna girmek bile istemiyorum. geçmişi geçtim, hemen her sezon kötü başlangıç yaptığı lige bile iyi bir giriş yaptı adam. tek hatasında kalecilik yetileri sorgulanır oldu. ligde ve şampiyonlar liginde ilerlemendeki en büyük etken icardi’ye bile neler söylendi yahu. neymiş, gol kaçırmış. aynen adamın cv’sinde 100% gol atma istatistiği vardı da bizde gol kaçırdı sadece.

    twitter’dan instagram’dan falan bahsetmiyorum. bizzat bizim sözlükte yazılan şeyler bunlar. hani en büyük galatasaraylı benimdir diyen kişilerin ağzından çıkıyor bu cümleler.

    bir de sanki ilk defa kendisi söylüyormuş gibi bir hava var ki sorma gitsin. aynen kardeşim, hiç bahsedilmedi icardi’nin göbeğinden, muslera’nın paslarından. görülmeyeni gördün. bravo.

    herhangi bir maç oynanırken maç başlığına giriyorsun, daha 5. dakikadan itibaren başlıyor iğnelemeler. maç başlıklarına girdiğimde çoğu girdiyi okumuyorum bile. hep aynı kişiler hep aynı şeyleri yazıyor. takım galipken ya da şampiyon olurken tek bir entry’sini bile bizimle paylaşmayan adam, takım sendelerken felaket tellalı gibi ortaya çıkıyor. veryansın ediyor. şu an ligin başı olduğu, cl’deki ilk maçımız olduğu falan umrunda değil adamın. şu maçlar oynanmadan bile ilk 2 şansımızın 5% olduğu gerçeğini görmezden geliyor. zaha gelmiş, ziyech gelmiş o zaman hemen city olalım derdinde. o city’nin 2008’de temellerinin atıldığını, ilk cl kupasını 2023’de aldığını falan görmezden geliyor. onu geçtim, ilk epl şampiyonluğu bile 2012’deydi adamların. kimi örnek alıyorlar bilmiyorum cidden ama bu taraftarlık falan değil gözümde. gram ciddiye almıyorum, size tavsiyem almayın da. bırakın kendi olumsuzluklarında boğulsunlar.

    tete çöp, angelino çöp, ziyech hazır değil, neden hazır değil diye soruyor adam ciddi ciddi. ulan adamı chelsea hazır edemediği için bize gönderdi. niye adamı bedavaya bize gönderdiler diye düşünmüyor. zaniolo’nun ne işi vardı sende geçen sene? 2013’de sneijder neden geldi sana acaba? üç ay boyunca tete’nin yetersizliği konuşuldu burda yahu. daha adam doğru düzgün 5 maça çıkmış yahu. kopenhag maçında dayı kerem yerine berkan ile çıksak bu maç bizdeydi ama adamı o kadar yerle bir ettiler ki adam çocukluktan bağlı olduğu takımdan gitmek istedi. aynı şey defalarca kerem’e yapılıyor şimdi.

    aynen kardeşim, böyle devam edin. çok iyi yoldasınız. takım iyi olduğunda sizin payınız büyük olacak çünkü bir tek siz eleştiriyorsunuz.

    ne tete gol mü attı??? aslanım benim beee. sen hep böyle gol at ben hep yanılayım ):::::
  • 93
    biraz genelleme yaparak son dönem sınırları keskinleşen bir gözlemimden bahsetmek istedim; en önde gelen 3 sosyal medya platformundaki taraftar profilini bir süredir takip ediyorum. kendi deneyimime göre:

    twitter kasti kötü, saldırgan taraftarın yuvası. buradaki trollükleri de, organize olmaları da, yanıltıcı girdileri de hep hesaplı. sabahtan akşama kadar tek yaptıkları birbirine saldırmak, bir şekilde rakiplerini kızdırmaya çalışmak ki kendi jargonları da oturmuş, neredeyse birbirlerine küfür ediyorlar ama bu hiç önemli değil, birkaç twit sonra normal muhabbet edebiliyor aynı adamlar. aslında eğitilebilir taraftar tayfası bunlar ama gelinen noktada imkansız.

    instagram gerçekten zeka seviyesi düşük taraftar profili burada takılıyor. ciddi manada sıkıntılı tipler. tüm dünyayı bıktıran etkileşim delisi taraftar da bunlar. kesinlikle eğitilemez bu taraftar kitlesi, kendi hallerine bırakmak en sağlıklısı, ben futbolcu olsam direkt buradaki yorumları, mesajları kapatırım önce. aslında bu tespitim genele de yayılabilir, şu iki platform yanlarına tiktoku da alarak yok olsa dünya inanılmaz derecede seviye atlar, ferahlar, rahatlar.

    youtube beni ciddi manada şaşırtan buradaki taraftar kitlesi. gerçekten nezih bir şekilde tartışabiliyorlar, birbirine haklarını teslim ediyorlar, futboldan bazıları o kadar da anlamıyor ama fairplay konusunda diğer iki platformdaki kanser kitleye nazaran baya elit kalıyorlar. örneğin diğer iki platformda bizim kopenhag maçına gelen yorumlara bir de buradakilere bakarak, siz de bu gözlemin bir ufak sağlamasını yapabilirsiniz.

    bu dediklerim tabii ki genelleme. pek çok istisnayla da karşılaştım ama istisnalar kaideyi bozmaz. genel olaraksa malesef taraftar kitlemiz sosyal medyada (tüm takımlar için) tıpkı insanımız gibi kendini beğenmiş, öfkeli, kompleksli, eğitimsiz ama her şeyi bilen kitle...

    edit. imla
  • 94
    kaç haftadır söylüyorum, sosyal medya taraftarı bizi fenerbahçeleştiriyor diye.
    inanmak istemeyen buyursun baksın twitter'a.
    sanchez görünce nelsson'u çöpleyen mi istersin?
    muslera iki hata yapınca günay editleri mi istersin?
    kerem'e zaten her maç sallanıyor...
    ziyech mertens üzerinden taraftar kavga ediyor.

    her maç negatif yorum yazmak için sıraya giren sözlük yazarları çok şükür istediklerine ulaştılar.
    maç başlıyor, bir pas hatası yapıyor x oyuncu.
    sağda 50 tane x başlığı.
    x gol atıyor, x başlığı maç sonunu 55 entry ile tamamlanıyor.
    tabii bu arada bu arkadaşlar, x başlığından y başlığına gidiyor, oraya sallamaya başlıyor.

    yukarıda yazdığım bütün oyuncular galatasaray futbolcuları.
    ama sosyal medyada veya sözlükte yorum yapan herkes galatasaraylı mı emin değilim.

    sözlükten beklentim 26 eylül 2023 istanbulspor galatasaray maçında da bol negatif entry, 3-0 önde olsak bile eleştirilecek bir adam bulunup onun başlığının işgal edilmesi.

    olası uzun süren bir beraberlik veya geride olma durumunda, muhtemel 11'den kaan ayhan, angelino, keremler veya günay hedef tahtasına oturtulacaktır. hiç şaşmaz, bu entry de burada dursun.

    (bkz: 26 eylül 2023 istanbulspor galatasaray maçı)
  • 95
    --- alıntı ---

    size biraz haksızlık ediliyor mu?

    okan buruk: "sosyal medya okumuyorum. oranın bir güvenirliği olduğunu düşünmüyorum. sokak benim için önemli. oradaki enerji çok farklı. sosyal medyada kimin nereyi satın aldığını bilmiyorsunuz. çok ciddiye almıyorum."

    --- alıntı ---

    okan hocanın "satın alma" vurgusu çok kritik. taraftarımız neyin ne olduğunun farkında olmalı. anlık reaksiyonlara göre karar alınmaması gerekiyor. stat sponsorluğu ile birlikte karşımızda aslında ortak bir güç var.

    (bkz: organize ve profesyonel bir kötülük)
  • 97
    "devre arası gelmeden kazığa oturtup venedik'e gönderelim, istemezyük" kampanyası başlattıkları bakambu bayern'e gol atınca "icardi koşamıyor, gol atamıyor. bakambu oynasın"* demeye başlamış ilginç kişilik topluluğu. bizim milletin kronik sorunu her şeyi en iyi kendilerinin bilmesi. işi asla ehline bırakmayız. bu da sabırsızlığa ve hadsizliğe neden oluyor. allah futbolcularımıza, teknik heyete sabır versin...
  • 99
    https://x.com/...wPNo1gIdCmg&s=09

    böyle gerizekalılar dolu iken nasıl gelişim gösterebiliriz?

    sosyal medyanın en büyük dezavantajı bunun gibi embesiller oldu, herkese ses verdi. takipçisi olan herkes konuşuyor, suya atılan taşın suda yaptığı dalga gibi büyüyerek çoğalıyor.

    futboldan anlamıyorsanız beşiktaşlı olun.

    sahadaki futbola değil, saha dışına bakıyorsanız fenerbahçeli olun.

    mücadeleyi seviyorsanız galatasaraylı olursunuz, kazanmayı seviyorsanız değil.

    şu gün itibarı ile galatasaray futbolcusuna laf söyleyen herkes düşmandır. sonrasında sevinmelere de gelmesinler fena söverim sülalenize.
App Store'dan indirin Google Play'den alın