80
toplumumuzdaki linç kültürünün sosyal medyaya yansımasının futbol versiyonu olan taraftardır.
eskiden bilgi akışının bu kadar hızlı olmadığı ve geri dönüşlerin sınırlı olduğu dönem bu açıdan daha iyiymiş aslında. diyelim ki bir maçta kötü oynamışız, bazı oyuncular çok göze batmış, normal bir taraftar ertesi gün alır gazetesini, gider kahveye, kafeye, üniversite/lise kantinine, iş yerine vs. kendi ortamında kime sallıyorsa sallar, geyiğini yapar ve herşey kaldığı yerden devam ederdi. o kişinin "fikri" herkesçe bilinmezdi. bilinmesi de gerekmez zaten. önemli olan şey yetki sahibi insanların fikirleridir.
şimdi o taraftar sosyal medyadan kime sallıyorsa herkes okuyabiliyor, ortada linç varsa artık sokakta denk gelmesine gerek yok, elinin altında internet var, lop girişiyor o da ofansif yorumlarıyla. kulüplerin yöneticilerinin de bunlardan etkilenmeyip belirli bir futbol aklıyla hareket etmesi kolay değil, futbolcunun da etkilenmeyip işine odaklanması keza kolay değil. bilgi akışının bu denli hızlanması insanın doğasına aykırı bir şey. insan beyni 5 dakikada bir onay alacak şekilde evrimleşmedi (bu konu hakkında "the social dilemma" adlı belgesel-filmi izlemenizi öneririm).
velhasıl kelam, bu işin net bir çaresi ya da sonu yoktur. insanlar devamlı konuşur, ağzı olan konuşur. herkes öyle futbol konusunda bir birikim elde edip ona göre değerlendirme yapma ihtiyacı da duymuyor. ne de olsa büyüdüğü sosyo-kültürel çevrede herkes bu saydıklarımı yapıyor. futbolcusu da yöneticisi de teknik ekibin mensupları da mental olarak bunlara karşı güçlü olmaya çalışacak, gerekirse taraftar falan dinlemeyip bazılarını dava edecek (futbolcunun ailesine dm yoluyla küfürler eden tipler var). biz de yorulmaya devam edeceğiz ne yazık ki.
eskiden bilgi akışının bu kadar hızlı olmadığı ve geri dönüşlerin sınırlı olduğu dönem bu açıdan daha iyiymiş aslında. diyelim ki bir maçta kötü oynamışız, bazı oyuncular çok göze batmış, normal bir taraftar ertesi gün alır gazetesini, gider kahveye, kafeye, üniversite/lise kantinine, iş yerine vs. kendi ortamında kime sallıyorsa sallar, geyiğini yapar ve herşey kaldığı yerden devam ederdi. o kişinin "fikri" herkesçe bilinmezdi. bilinmesi de gerekmez zaten. önemli olan şey yetki sahibi insanların fikirleridir.
şimdi o taraftar sosyal medyadan kime sallıyorsa herkes okuyabiliyor, ortada linç varsa artık sokakta denk gelmesine gerek yok, elinin altında internet var, lop girişiyor o da ofansif yorumlarıyla. kulüplerin yöneticilerinin de bunlardan etkilenmeyip belirli bir futbol aklıyla hareket etmesi kolay değil, futbolcunun da etkilenmeyip işine odaklanması keza kolay değil. bilgi akışının bu denli hızlanması insanın doğasına aykırı bir şey. insan beyni 5 dakikada bir onay alacak şekilde evrimleşmedi (bu konu hakkında "the social dilemma" adlı belgesel-filmi izlemenizi öneririm).
velhasıl kelam, bu işin net bir çaresi ya da sonu yoktur. insanlar devamlı konuşur, ağzı olan konuşur. herkes öyle futbol konusunda bir birikim elde edip ona göre değerlendirme yapma ihtiyacı da duymuyor. ne de olsa büyüdüğü sosyo-kültürel çevrede herkes bu saydıklarımı yapıyor. futbolcusu da yöneticisi de teknik ekibin mensupları da mental olarak bunlara karşı güçlü olmaya çalışacak, gerekirse taraftar falan dinlemeyip bazılarını dava edecek (futbolcunun ailesine dm yoluyla küfürler eden tipler var). biz de yorulmaya devam edeceğiz ne yazık ki.