sarı kırmızı roman

• 176

  ümit karan' ın gözüyle orta sahada top sektirme olayı ...
  
  son günlerin klişesi olan ayıptır yahu rakip takımla dalga geçercesine top sektirmekte nedir öyle diyen yorumcularına anında cevabı yapıstıran ümit karan 'ın ağzından şu cümleler dökülmüştü :
  
  - madem öyle zamanında neden bana van basten misin ümit denilirken kimsenin sesi çıkmıyordu da şimdi herkes almış bir sektirmedir gidiyor .herkes lincoln e saldırıyor birazcık ben de gündemde olmak istiyorum bakın yoksa giderim arap ülkelerinde futbol yasamımı sürdürürüm.
• 177

  işte bu demeçten sonra tanju çolak olaya el atmış ve ümit karan'ın menajeri benim, kendisi katar'da oynayacak diye demeç vermiştir.
• 178

  kafası karışan tanju hem gezmek hem de söyleşi yapmak ve kafasını dağıtmak için muğla ya gelmiştir. söyleşi sonrası karnının açlığını tarhana çorbası üzerine çökertme kebabı yiyerek gidermiş ve midesinde oluşan hazımsızlığı soda limon ile gidermek için şehrin güzide mekanların birine gitmiş orda da hasbel kader kitkat ile karşılaşmıştır. diyalog gelişir..
  
  kitkat: abi muğlamıza hoşgeldin nassı buldun memleketimizi
  tanju: hoşbulduk bizim oğlan yemeklerniz pek güzel emme hazmı zor soda takviyesi yapem dedim.
  kitkat: abi hazım zorluğu çekiyosan kekik suyu içcen ööle kıytırık soda ile hazmolmaz bizim bereketli yiceklerimiz hele bi de keşkek yiyeydin görürdüm ben senin mide çapını. o değil de nassı bizim takım kulağına gelip gidecek oyuncuların listesi ilişti mi?
  tanju: walla kitkatım ümit i diyom katar a mı göndersek biliyon götü göbeği salan katarda oynayıp darphane gibi para basıyo.
  kitkat: abi naptınız ya sen bari bööle deme senden sora gelen en iyi son vuruş adamı ümit..en azından benim bildiğim kadarıyla.*
  tanju: hehehe eyw gözüm bu dediklerini dikkate alacam hiç bu şekilde düşünmemiştim.
  
  şeklinde muhabbet biter vedalaşılır ve ümit in geleceği belki de yeni bi boyut kazanmış olur...
• 179

  bu konuşmadan sonra tanju kendini rocky balboa gibi hisseder ve "fitbola dönecem ben!" der. durum bu boyuta geldiği için tanju'nun da bir menajere ihtiyacı olduğu görülmüştür. bu açığı kapatmak için ahmet bulut devreye girer ve sorun çözülür. tanju idmanlara başlar ve yaptığı düz koşudan sonra edriyıııııınnn der. sonra kendine gelir ve hulyaaaa der. kavram kargaşası olmuştur. fonda eye of the tiger çalar, tanju koşar....
• 180

  ...sonra kasap recep teybin düğmesine basar, best of rocky müzükleri kasedini çıkarıp ismail yeka nın bas gazasını koyar. bu gazla daha da hızlanan tanju, recepin konuya bodoslama girişine veremediği anlamı tökezleyip düşmekle öder.
  recep ise arkadan pis pis:
  -bu gazla ankaraya kadar gider demiştim ama...
  der ve uzaklaşır üstündeki milan formasını çıkarıp juventus formasını gösterirken...
  
  edit: imla
• 181

  harry ile anelka '' fish&chips'' ten çıkmıştı. oceanic airlines ile adana' ya iniş yaptılar. anelka türkiye' de oynarken yediği kebapların tadını unutamamıştı; müdür rüyalarına giriyordu ya resmen adamın. hemen harry' ye sordu:
  
  _ müdür bir acılı adana yesek senle?
  
  açlıktan karnı zil çalan harry hemen kankasının teklifini kabul etti. ilk gelen barajyolu - balcalı arabasına atladılar. muavin harry' den parasını istedi; ama harry' nin hiç paracığı kalmamıştı. anelka harry' nin yerine de kentkart bastı. birlikte kebapçı ibo' ya gittiler. anelka harry' ye kebap ısmarladı. o da fırsat bu fırsat götürdü de götürdü. çıkışta birlikte cinebonus' a ıssız adam' ı izlemeye gittiler. anelka yine sert görünüşünün altındaki duygusal kelebeği ortaya çıkardı film boyunca hüngür hüngür ağladı da ağladı.
  
  bu duygu seli filmi izleyen anelka' nin aklına ex aşkı robin geldi. hemen telefonuna sarıldı...
  
  p.s : esas kızın asıl adı robin charles scherbatsky jr.
• 182

  telefonda robin charles scherbatsky jr. '' pilates ve rejenerasyon için hawaii' deyim '' dedi. anelka onu çok özlemişti. telefonu kapattı. harry' e baktı. harry '' bu denizli' de şampiyonluğu kaybeden umursamaz anelka değil bariz duygusal anelka dur ne diyorsa yapayım sevap olur '' dedi. hangi havayolu şirketinin oraya gittiğini sordu. anelka '' oraya da sadece oceanic gider harry '' dedi. harry' nin içine bir şeyler doğdu ama...
• 183

  harry'nin içine bir şeyler doğdu ama anlam veremedi. nicolas, "ilk uçağa yer ayırtayım" diye düşündü. hemen gidip hawaii'ye en erken uçağın ne zaman olduğunu sordu. "04:08, 15:16 ve 23:42 saatlerinde çeşitli seferler var" yanıtını alınca hemen harry'nin yanına gitti. "ben gidiyorum heri" dedi. o anda kel kafalı, tekerlekli sandalyesinde ağır ağır giden bir adam yanlarından geçti...
• 184

  hey evlatlar bana bakın dedi tekerlekli sandalyede ki kel kafalı amca * harry ve anelka buyur amca diye baktılar; evlatlar sizin burda ne işiniz var. amerikada ne yapacaksınız diye sordu. anelka; robin charles scherbatsky jr i cok özledim amca gideyim bayram da yaklastı zaten dedi. amca güldü. güldü. güldü. anelka baktı adam gülmesini bırakmıyor onu orda bırakıp olay yerinden uzaklastı.
• 185

  bu düşünceyle anelka bilet almak üzere gitti. saat 15:16'ya biletini aldı çünkü ilk uçakta yer kalmamıştı. sonra tekrar harry ile buluştular, sevgilisine hediye almak istiyordu anelka. bakınırlarken anelka'nın gözüne bir adam ilişti, tekerlekli sandalyedeki adama ne denli benziyordu, hatta ta kendisiydi ama bayağı yürüyordu işte. üstelik yüzünde aynı sırıtış vardı. birden ürperdiğini hissetti, ama garip bir tesadüf deyip geçti, ne olduğunu soran harry'e ise "buldum ne alacağımı" diye cevap verdi.
• 186

  end of the second grand chapter: the fall of ümit karan
  
  chapter iii: "dharma rulez"
• 187

  anelka hediyesini de bavuluna ekletmek istemiş ancak 30 kiloyu aştığı için ekstra bagaj ödemesi yapmıştı. ama fazla umrunda değildi koltuğuna oturduğu anda bunlar. uçağın havalanmasını beklerken koltuklarını arayan yolcuları izliyordu. iki sıra önündekini tanır gibi olmuştu. bayern münihin kulüp doktoru wohlfart'tı o. uçakta bir doktor olduğunu bilmek içini ferahlattı.
  
  
• 188

  global kriz vurmuş, eski yoğun günlerinden uzak eğlence.
• 189

  anelka, reyna'da ilhan mansız ile birlikte kızları beklerken, iceriye sabri sarıoglu ve guiza girer.
  (bkz: olaylar gelişir)
• 190

  sabri reyna da top görür topa vurur top guiza'nın manitasına gelir ve guiza da yeniden küçük emrah bakışı ( /^ ^ \ ) ortaya çıkar ve daha sonra olaylar gelişir
• 191

  ve guiza sevgilisiyle beraber disari cikar. hizli bir sekilde arabalarina dogru yururken ali sen'e rastlarlar. ali sen bu saatte napiyosun disarda gulizaaaaar diye haykirir. guiza, efendim gulizar degil guiza der. ve o anda ali baskan bir tane indirir guiza'nin kafasina...
• 192

  zaten trabzon maçı sonunda gözleri önünde yuhalanmış olan sevgilisini dayak* yerken gören sarışın kızımız anlık şok geçirmektedir. neye uğradığını anlamamıştır kızcağız, sevgilisini alıp başka ülkeye götürmek ister, guiza'ya burda nazar değmiştir, uzaklaşmalıdır buralardan. kızın kafasında derhal planlar canlanır.
• 193

  o planları bozan bir ses duymuştur yandan... aslında bu seste tek anlayabildiği guiza nın telaffuzu olmasıydı. şöyle bir bakınıverdi sağına doğru, sese iyice aşina oldu , gelen ses şu idi : overl'okçu' gulizaaaar overlokçu gulizaaaaar. ama bu ses e anlam veremedi . bu türklerce, seni seviyoruz guiza, demek ola dedi ve gitti. halbuki öyle değildi...
• 194

  skibbe "gel otur be sabri, bi sen kaldın sağlam adam" şeklinde seslenir yağız türk delikanlısı sabri'ye. sabri, skibbe'nin yanına gider, bir süre sessiz kalırlar. zira skibbe'nin kafası biraz da sakatlıklar yüzünden atmıştır, herhangi bir ters söze kafa göz girişebilecek ruh halindedir. sabri bunu görmüş, her dayak yemek istemeyen insanın yapacağı gibi sessiz kalmayı seçmiştir. tam da o gerilimli anda skibbe, içini rahatlatan birinin sesini duyar. sanki bütün sorunları o anda akıp gitmiştir. o adam hans wilhelm müller wohlfarth'tır.
• 195

  kizcagiz artik seninle birlikte olamam mavisakal diyerek guiza'yi birakir gider. yoldan gecmekte olan arda turan guiza'nin bu haline cok uzulur ve arkadas yarin macin var gidip uyuman lazim diyerek galatasaraylilik ruhunu bir kez daha gosterir cumle aleme.
• 196

  sabri için artık dönüm noktasıdır. eski açıktaki ya da yeni açıktaki kimsenin siper almaısna gerek yoktur. özellikle tam ceza sahasının dışından kullanılacak tüm duran toplardan ve köşe vuruşlarından çok emindir. serbest vuruşları direk kaleye vuracak ( 30 metreye kadar olan mesafelerde), köşe vuruşlarını ise ceza sahasının biraz gerisinde bekleyecek olan mehmet topal'a* yollayacaktır. mehmet topal ise zaten ceza sahasında çoktan kendini unutturmuş olan yaser'e pas yapacak (çünkü herkes baros'u gözlemektedir) be varos golünü atacaktır. oldu ki baros'un şutu kaleden döndü, bu durumda artık geride yerini alan sabri topu alacak, saklayacak ve de kanatta hızlanan arda'ya verecektir. sabri kafasında tüm bu planlarla arkadaşları ile konuşmaya gider.
• 197

  tam bu sırada olaya kalli dahil olur.
• 198

  ancak sabri tekrar başa döner ve arkilerinin yanına giderken daha yolda bu düşüncelerini unutmuştur bile. hayat tekrar reload olmuştu sabri için.
• 199

  yine kalli araya girmeye çalışır ama skibbe tarafından devredışı bırakılmıştır.
• 200

  olay mahalinden gecmekte olan harry kewell 'see you in anotha life brotha' diyerek sabri'yi sahneden kovar...