sarı kırmızı roman

• 126

  hagi, baktı ki olmayacak, '' iyisi mi ben bir çay içeyim, sabri sen devam et'' dedi.
  
  çay ocağına doğru yürürken sabri için üzüldü. gözünde bir anı canlandı o an...
• 127

  monaco ya attığı gol canlanmıştı gözünün önünde.
• 128

  o top gol olduysa, bu yavrucak adam olur dedi.
• 129

  sonra, hayatta herşey fizik kuralları yada yetenek demek değil diye düşündü, bu çocuk da mutlaka bir şekilde takıma faydalı olmalı dedi kendi kendine...
• 130

  ve koşa koşa geri döndü.
  
  -sabri vur dedi .
  -sabri neden ama diye sordu .
  -hagi tekrar sabri vur şu topa dedi .
  -sabri dayanamadı ve kendini toparlayıp topa vurdu...
• 131

  hagi, tıpkı galatasaray taraftarlarının onu sevdigi gibi, galatasaray'ı seviyordu. sabri'ye pas vermeyi öğretecekti. günler günleri kovalıyor, sabri gün geçtikçe iyiye gidiyordu. iyiye gittikçe daha çok hırslanıyordu. hırslandıkça daha iyi oynuyordu. hagi'den allah razı olsundu.
  
  beşiktaş maçı gelip çatmıştı. sabri ilk onbirdeydi yine; ama bu maçın anlamı onun için büyüktü. idolü, efsanesi, ustası hagi o gün tribünlerdeydi.
• 132

  maçın başlama düdüğü çaldığı anda " ve penaltıııııııı " diye bir ses duyuldu, imkansızdı, anlamsızdı, hagi sağına baktığında ilker yasin'i gördü, bu ses ondan çıkmıştı. yumurtaya can veren rabbım bunu da yaratmış işte deyip maça konsantre olmaya çalıştı tekrar...
• 133

  maç başladı. zalad' ı anan binleri yeri geldiğinde küfrün babasını ediyorlardı. stres çoğalıyordu. o zaman maçi çin okuldan kaçan harrycool 7 gün ceza garanti bari yenin şunları diyordu kendi kendine.
• 134

  olacak iş değildi stadyumun elektrikleri kesilmişti. onca uğraş sonuç vermeyince maç daha başlamadan ertelenmek zorunda kalmıştı .
  
  not : bu geceyi böyle kurtaralım . yarın devam edilir .*
• 135

  o da neydi, bir anda dellenen sabri'nin aklına daha önceki maçların birinde çıkan korner direğini yerine takmak istemesi geldi. tribüne baktı, karanlıktı ama koskoca tribünde inançla parlayan bir çift göz gördü. hagi'ydi bu. hemen yedek kulübesine yöneldi, bir kontrol kalemi kapıp koşmaya başladı, koşarken aklına "lan bu kontrol kaleminin yedek kulübesinde ne işi var ki?" sorusu gelse de stadın ışıklarını onarma işine konsantre oldu. aradan 20 dakika geçmeden stadın ışıkları yavaş yavaş yanmaya başlamıştı ki sabri sahaya döndüğünde tekrar eskisi gibi ışıl ışıldı saha. hakemin oyunu başlatmasıyla sabrinin müthiş presi başladı, ibrahim toroman'in sağından atıp solundan geçmesiyle ibrahim üzülmez'i köşe gönderinde pazara göndermesi birbirini izledi , top şimdi sol ayağındaydı...
• 136

  sabrinin sol ayağı hiç yoktu. çalım atmayı denedi olmadı olmadı olmuyordu. sabri bir topa baktı bir hagiye ve son kez denedi sol ayağıyla orta açmayı. ilk yarı da uzatmalar oynanıyordu. sabri ibrahim üzülmezi geçti , sivok'uda geçti. topu sola çekti bir topa baktı bir ceza sahası içine .
  arka direğe dogru kewell bomboş koşu yapıyordu. sol ayağıyla ortayı açtı...
• 137

  ve taaaççççç, taç taç taç sesi hagi'nin irkilmesine sebep olmuştu. ilker yasin yapmıştı yapacağını yine. hagi on saniye kadar ilker yasin'e nefretle bakıp maça döndü. sabri yaptığı kötü ortanın sonucunda demoralize olsa da hagi ile göz göze geldi, " denedin yenildin bir daha dene bir daha yenil ; daha iyi yenil " şeklindeki bakışını görünce daha da hırslandı. bu sefer olacak demişti içinden. rüştü'nün cordoba'vari degajı tekrar sabri'nin önüne düştü...
• 138

  kaleye baktı.rüştü kaleden çok açıktaydı. ya şimdi ya hiçti.aşırtma bir vuruş yaptı vee...
• 139

  çok heyecanlı olduğunu farketti. elleri titriyordu ama o gün çok farklı olacaktı bunu kimse bilemez di elbette..
• 140

  aşırtma vuruşu yaptıktan sonra klasik olarak topu eblek gibi izlemek yerine duygularına yoğunlaşması sabri'yi oldukça şaşırtmıştı. "ben nasıl bir insanım ulan" dedi "insan değil bir nevi terminatör'üm ben" diye de ekledi. top bu arada hala alçalmakta, tribünlerin çaresiz bakışları arasında ağlara yönelmekteydi.
• 141

  top alçalırken ibrahim toraman topu çizgiden çıkarıyordu.
  ileriye dogru atmak isterken nondaya çarpan top sabrinin önünde kalıyordu bir şut şansı daha olcaktı, maçı anlatan spiker emre tilev o meşhur sözcüğü söyledi yedi otuz iki iki kirk dort bir allah bir top bir kale sabri tekrardan inanılmaz vuruyor......
• 142

  hagi büyük bir heyecanla topa bakıyordu. yanında'ki ilker yasin sapıtmış ve hagi'yi yumruklayarak ''hagi bunu sen başardın hem gol hem sabri diyordu.. ama top henüz gol olmamıştı ama ilker yasin için önemi yoktu..
• 143

  top olanca hızıyla kaleye gidiyordu, kaleci çaresizdi. goldü. gol! sabri'nin gözleri dolmuştu. tribünlere koştu...koştu...hagi'ye ''sensin, ustam!'' der gibi ellerini uzatmıştı. şeytanın bacağını kırmıştı.
• 144

  sabri hagi'ye ellerini uzatmış beklerken hagi'den anlamsız cümleler duyuyordu. ''sabri yavrum hadi sabah oldu, sabri yavrum hadi sabah oldu antremana geç kalacasın'' sabri anlam veremiyordu. hagi'nin ardından bütün trübün sabri hadi kalk yavrum antremana geç kalacaksın diyordu.. anlam veremiyordu başı agrıyordu..
• 145

  sabri hagiye ellerini uzatmış beklerken gözlerini araladı. karşısında hagi yerine biricik anası duruyordu ve "sabri hadi kalk yavrum kahvaltın hazır" diyordu.o anda geceleyin uyurken bir tarafının açık kaldığını daha yeni anlamıştı..
• 146

  annesine kızmıştı , neden beni uyandırdın dedi. çok üzülmüştü. ''acaba ben güzel bir gol atamayacakmıyım'' diye düşündü. morali bozulmuştu. hemen ardayı bulup moralini yerine getirmesi lazımdı. hemen ardayı aradı..
• 147

  arda' ya sınavdan önceki gece kasan çocuk gibi '' florya' ya gidelim son bir gece daha çalışalım hadi be hacım '' dedi.
• 148

  arda gülüyordu bebek sahilinde ki kızları bırakıp antremana kim gidecekti. üstelik sabri ile, ama arkadaşını satamazdı. teklifi kabul etti. hemen floryaya gel orda buluşalım dedi..
• 149

  3 saat sonra ...
• 150

  sabri için, iyi şut çekebilmek ölüm kalım savaşı halini almıştı.