---
okuyacaklarınız tamamıyle hayal ürünüdür ---
30 mayis 2009 galatasaray sivasspor maci kazanılmış ve uefa avrupa ligi bileti alınmıştır. aşağıda okuyacaklarınız bundan bir hafta sonra dünyanın değişik yerlerinden değişik insan profilleridir...
barış özbekalmanya' da baba ocağındadır. üzgündür çünkü yaptığı tercihlerden pişmandır.
almanya milli takımı tercihi aklına geldikçe içten içe üzülmektedir. gözünün önüne
angela merkel' in uyum yasası ve almanca sınavı gelir. kendi kendine '' biz buralara uyum sağlamaya çalıştıkça sanki birileri bizi dışlamaya çalışıyor. '' der. trene atlar.
hamburg' un yolunu tutar.
tunay torun vb. yetenekli türk gençlerinin kendisiyle aynı hatayı yapmasını önleyecektir. '' zaten kaybeden lanetini taşıyan
ballack ve takıma '' uyum '' sağlayamamış
podolski ile street fighter mı oynayacağım der ballack gibi ? '' ve çantasını yerine koyar. bu arada ali sami yen' i düşünür. zira burnunda tütmektedir.
...
shabani christophe nondafransa' da bir kafededir. champs elysées konuşlu kafede arkadaşlarıyla tabu oynamaktadır. bir ara canı sıkılır. kalkar ve bir
l'equipe alır. kapakta yine bir merkel&sarkozy resmi ve türkiye' ye avrupa birliği içerisinde tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık verilmesi konulu bir makale vardır. nonda' nın canı sıkılır. türkiye' yi kendi ülkesi gibi sevmektedir. '' bu ülkenin 1963' ten beri beklemekten başka ne suçu var ? '' der kendi kendine türkiye' yi kast ederek ve ekler : '' bekleyenler değil bu güzel ülke gelişmesin onlar kadar diye bilerek bekletenler suçlu. bizimkiler bir şangay beşlisi' ni denese değerimizi anlarlar ama. '' ancak ülkenin bunu aşacağına dair inancı tamdır. bu arada arkadaşlarıyla marsilya' ya tatile gitmeye karar verirler. nonda cafeden çıkarken kendi kendine '' dur hele ribery ordaysa bir laf sokayım paragöze gerçi kayış gibi surat var anlamaz ama dur bakalım... '' diye mırıldanır. hep beraber marsilya' nın yolunu tutarlar.
...
harry kewelldaha istanbul' dan çıkmamıştır. zira çıkmak da istememektedir. ailesini yanına getirmiş ve her zamankinden daha mutludur. boğaz' ın doyumsuz manzarasını izlerken sagopa kajmer' den 56 denklemli intro' yu dinlemektedir. herşey tatlı ve minik oğlunun sorusuyla değişir : '' baba okulda bir kelime öğrendim yoğurt diye. türkçe' den geçmiş ingilizce' ye. arkadaşlarım kandıra diye bir yerde çok güzel yoğurt olduğunu söylediler. ne olur gidelim ! '' harry dayanamaz ve evet der. istanbul trafiğinin kaotikliğini yeterince bildiği için televizyonda tanıtımını gördüğü metrobüsleri kullanmaya karar verir. bu arada da ailecek hazırlanıp metrobüse binerler. binerler ama metrobüs ilk adam gibi yokuşta yolda kalır. harry psikolojik olarak istanbul trafiğinde herşeye hazır olması gerektiğini bildiği için garipsemez. boş zamanlarında otobüslerle ilgilendiği için aklına metrobüsleri imal eden phileas firması gelir. '' hollandalılarla bu konularda iş yapılmaz. '' der. çok sevdiği güzel türkiye' nin parasının boşa gitmesine üzülür. üzülür çünkü bu ülkeyi içten içe çok sevmektedir. yeşil ikarus' a binip kandıra yoluna ailecek devam ederken kendi kendine : '' taraftarımız süper. iki kıtanın birleştiği yerde futbolu bırakmalıyım. '' diye mırıldanır...
...
arda turanistanbul' da evindeydi. aklına geçen yaz fotoları yüzünden kendini eleştiren spor yazarları geldi. '' herkese klavye verirsen olacağı budur. acaba bu adamlar 21 yaşındayken ne yapıyorlardı ? içlerinde hala doktorculuk oynayanları vardı herhalde. bence klavye ehliyeti diye bir kavram olmalı. '' diye düşündü. bugün ülkede ne olup bitiyor acaba diye bilgisayara bakar ve haberlerde 2b yasası iptali için imza toplandığını görür. kendi kendine '' imzalamazsam bu gidişle nefes almak için yer kalmayacak. bizden sonraki nesillere borcumuzu ödeyelim. '' der ve imzalar...
...
mircea lucescuuefa finalinden sonra bir tatil yapayım diye ülkemizde kalır. bir günlük gazeteye bakıp malum soruşturma ve hikayesini okur. '' bir yerlerde okumuştum. bu isim aslında türklerin doğuşunu anlatan destanın adıydı. bu ismi bu olaya nasıl verirler ? bu ülke asıl şimdi çavuşesku' nun romanya' sına benzedi. '' der. ilk uçağa atlayarak memleketinin yolunu tutar...
...
fernando meirarusya ligi' nin birkaç günlüğüne tatil olmasını fırsat bilerek ülkemize gelir. takımımızı ve şehirdeki diğer tanıdıklarını ziyaret eder. mutludur. bir defa değişiklik yapıp sabiha gökçen havaalanı' ndan uçağa binip rusya' ya gitmek ister. hatta bunun için karşı yakaya vapurla geçmeye çalışır. vapura biner. biner ama vapur iskelesi o vapura binebildikten 10 dakika sonra batar. boğaz' ın serin sularına gömülür. yüzüne hafif bir gülümseme aklına da elde stoper yokken kendisini bonservisiyle gönderenler gelir. su yüzeyinden sadece ucu görünen iskeleye bakar. aklında şairin anlamlı mısraları vardır :
(bkz:
bedava yaşıyoruz bu ülkede bedava)
(bkz:
hava bedava su bedava)
...
cassio de souza soares lincolnülkesine kendisi ve bavul grubuyla beraber dönmek amacı güderken yolu para tırtıklamak amacıyla onu anadolu yakasına getiren bir taksici yüzünden sabiha gökçen' e düşer. aynı anda
harrycool yıllık iznini bitirdiği için görev yerine gitmek üzere uçağa binmek için aynı yerde sıradadır.
harrycool kendisini görünce '' geldiğinden beri 08-09 sezonu ilk yarısı hariç bize bir hayrın dokunmadı. bari çydd' ye boş bir mesaj at da işe yara ! '' der. cassio istenen mesajı atar ve başını önüne eğer. şu ana kadar yapamadıklarından utandığı ilk ve son an bu andır...
...
---
okuduklarınız tamamıyle hayal ürünüdür ---
not :
harrycool rüyasından uyanır. sıkıntıdan terlemiştir. iç kulak basıncını dengeleyici hapını almamış ve başı dönmektedir. ilacını alır ve gördüklerinin tamamıyle rüya olduğunu anlayınca rahatlar. kaldığı yerden uyumaya devam eder...