galatasaray'ın kifayetsiz muhterisi.
yıllardır.
kifayetsiz tarafına bakıp çoktan takımdan gönderilmesi gerekirken biz muhteris tarafına takılı kaldık. koşuyor dedik, hırslı dedik, yürekli dedik, arma için dedik, forma için dedik.. dedik de dedik..
sabri sarıoğlu gibi bir futbolcunun galatasaray gibi bir takımda 10 yıldır yer alıyor olması bir mucizedir. esasında sabri sarıoğlu yeteneğinde birinin futbolcu olabilmesi bile başlı başına bir mucizedir bana göre ama olmuş işte bir şekilde. ne zaman bunu düşünsem işin içinden çıkamıyorum ' hayat ne garip' diyebiliyorum anca..
çok ciddiyim. sabri sarıoğlu'nun galatasaray'da takım kaptanlığı seviyesine nasıl gelebildiği hakkında bilimsel bir çalışma yapılmalı. bugünün şartlarında hepimzin dimağında yer etmiş kalburüstü şirketleri geçtim üç günlük sonradan görmelerin kurduğu ltd şti.lere bile işe girmek için özene bezene 30 sayfa cv hazırlıyorsun ve bazen o da yetmiyor tanıdık peşinde koşturuyorsun. devlet katında bir iş sahibi olayım dersen o da önüne 215 çeşit sınav koyuyor ve senden süper zeka olmanı bekliyor. hatta çoğu zaman o da yetmiyor 'partiden adam' kovalamak zorunda kalıyorsun.
hayat şartlarının çok zor olduğu ve günden güne daha da zorlaştığı bu ülkede sabri sarıoğlu gibi büyük takımları geçtim anadolu takımlarında bile forma bulamayacak, galatasaray altyapısından çıkmasından başka bir yeteneği olmayan, bank asya birinci ligde bile kendisinden daha iyi futbolcuların yok olup gittiği bir futbol ortamında bu sabri sarıoğlu 10 yıldır takımda kalabiliyor. nasıl oluyorsa oluyor..
bu yazı kötü gitmiş bir maç sonu 'vur abalıya' klasiği değildir. bu yazı bir galatasaray taraftarının sabri sarıoğlu ile yüzleşme yazısıdır.
ne verdin bu takıma sabri ?
10 yıldır takımdasın, son yıllarda kaptansın.. 1-2 yıl önce siktiriboktan takımlarda var olması mücadelesi verirken bir anda parlayıp büyüklerde oynamaya başlayanların çoğu sahada varlık gösteriyor, ismini tahtaya yazınca bile değer katıyor takımına, sahada ise şut atıyor, orta açıyor, gol pası veriyor.. sen futbol hayatına başladığından beri galatasaray'dasın. hiç oturup baktın mı şöyle oynadığın maçlara, bordeaux'a ve bursaspor'a attığın goller dışında
* direkt olarak etki ettiğin, attığın pasın yerini bulduğu, ortanın adrese gitti, rakibin etkili kanat oyuncusunu sahadan sildiğin, kademeye girip gollük pozisyonu önlediğin kısacası maça damganı vurup 'sabri muhteşem oynadı, helal olsun, maçın adamı' dedirttiğin 10 tane maçın varsa, bulabilirsen, bulabilen olursa şu an şu dakika 30 yaşıma kadar elde ettiğim naçizane ne kadar birikimim varsa hepsinden feragat etmeye hazırım. o kadar eminim ki bulamayacağına o yüzden bu kadar iddialıyım. aklımda bir kırıntı bile olsa 'acaba' diye bu lafları etmem. bozuk saat bile 12 saatte bir doğru zamanı gösterir, ben 12 tane orta açıp birini de isabet ettiremeğin bir dolu maç bulabilirim ama sen 10 yıllık galatasaray hayatında 10 tane düzgün oynadığın maç bulamazsın. sen sadece bordeaux maçından sonra formayı yere koymayı, formaya secde edip taraftara oynamayı çok iyi bilirsin. galatasaraylı olmayı çok iyi satmayı becerirsin.. galatasaraylı olmak bu takımda 10 yıl boyunca sülük gibi kalmanı sağlıyorsa ben bu takımın tarihinde bir gün bile olsa yer edinebilmek için senin yere koyup secde ettiğin formayı ucundan kopara kopara yerim.. haketmiyorsun bu takımda olmayı sabri, haketmedin..
daha da uzatabilirim lüzum yok.
ben halen geçen 10 yıldan sonra bile bir gün birinin, birilerinin çıkıp 'sabri yetersiz, gönderilsin' diyeceği günü bekliyorum, 'kadroda sabri'ye yer yok gitsin' denilmesini bekliyorum.
' gs'dan gönderilen sabri torku konyaspor ile anlaştı, sabri sarıoğlu tavşanlıspor'da, sabri sarıoğlu 2.lig ekibi samsunspor'da, çıkış arayan batmanspor deneyimli sabri ile anlaştı' haberlerini gazetelerde, tvlerde görmeyi bekliyorum.
umutla, hasretle..