2005-2006 sezonunun 33. ve 34. haftalarında yaparak inanılmaz keyiflendiğim ve bir o kadar da stres yaşadığım eylem. 33. haftada fenerbahçe erciyes karşısında 4 gollü net bir galibiyete doğru giderken biz ise inönü'de tümer'in golüyle yenik duruma düşmüş ve kısa süre içerisinde hasan kabze ile beraberlik golünü bulmuştuk.
* maçın böyle biteceğini düşünüp gözlerim dolarken show radyo spikerinin ikinci defa gol diye haykırması ile leğenden çıplak bir şekilde fırlamıştım. malum küçüktük ve annem üşümeyeyim diye sobayı yakıp içeride yıkamıştı beni. (u: :(((((()
34. hafta ise bundan da beterdi. o yıllarda galatasaray maçlarında stresten altıma kaçırma geleneğim bu hafta da devam ediyor, biz rahat bir şekilde kazanırken denizli'den gelecek olası fenerbahçe golünün korkusuyla idrar kesesinden birazcık fire veriyordum.
* bildiğim tüm duaları ettiğim sırada
* spiker denizli'den gol haberi olduğunu söyledi ve denizli'ye bağlandı. istanbul'dan denizli'ye bağlanılan bu kısa süre içerisinde fenerbahçe'nin gol attığını düşünerek göz yaşlarımın gözlerimden akmasına engel olamıyordum ki, spikerin "mustafa keçeliiiiiii" diye bağırmasını duyana kadar. o neydi lan? fenerbahçe'nin böyle futbolcusu yoktu ki? bu golu denizlispor atmıştı. o an ağlama modunu bırakarak babamın kucağına atlamış hunharca golün sevincini yaşıyordum. 16 dakika uzayacağından habersiz bir şekilde şampiyonluk kutlamalarına bağlamıştım bile. oysa gerçek şuydu ki, şampiyonluk kutlaması için 16 dakika daha bekleyecek ve ömrümüzden bir beş yıl daha verecektik.
velhasıl kelam, radyodan maç dinlemek bambaşka bir şeydir efendim.