radyodan maç dinlemek

• 51

  ilginç bir olaydır. uzun süredir yapmasam da hala o heyecanı hatırlayabiliyorum. çocuk yaşlarımda yapardım, maçı anlatan spikerin, taraftarın sesine göre maçın nasıl gittiğini hissetmeye çalışırdım. hayalimde yaşardım maçı ve inanılmaz bi heyecanı olurdu. bambaşka bi tattır radyodan maç dinlemek.
• 52

  radyo spikerlerinin son durumu nedir bilmiyorum fakat volkan arslanlı, arif erdemili dönemde * trt radyo'dan maçlarımızı anlatan bir spiker vardı enfesti anlatımı. radyodan maç dinlemenin tadı başkadır. en sıkıcı maçı bile heyecanlı hale getirir.
• 53

  dursun ve avaneleri klubü yönettiği sürece yapacağım eylem.
  niye para kazandırayım ki millete.
  açarım babalar gibi radyodan dinlerim.
• 54

  dün * uzun bir aradan sonra gerçekle$tigim eylemdir. 1-0 i sözlükten ögrendim, 1-1 olunca kapattim sinirden. otomobille seyir halinde oldugum için sürekli sözlüge bakmak tehlikeli olmaya ba$ladi, ben de açtim radyoyu. kisa bir süre sonra martin linnes ceza sahasina girerken cizginin 1 metre gerisinde bir anda yerde kaldi dedi spiker. hemen gözümde selçukla sneijder canlandi. ceza sahasinin sol kö$esi oldugu için dedim kesin sneijder vurjak*.
  
  sneijder topun ba$inda, vuruyor ve gol! en son süper final zirvasi ile elimizden alinmaya çali$ilan sezon avni akerde ki trabzonspor maçini dinlemi$tim radyodan.
  
  gayet keyifli. tavsiye ederim. ya$anan pozisyonlari hayalinizde canlandirip, ak$am eve gittiginizde özetini izleyip, aaa, hakikaten %100lük pozisyonmu$, davar nasil atamami$ diyorsunuz.
  
  öte yandan benim gibi maç izlerken yerinde duramayan birisi için kalp krizi riskini azaltmak adina güzel bir yöntem. kaçan pozisyonu izleyemediginiz için, sinirden kendinizi gondikleme te$ebbüsüne girmiyorsunuz.
• 55

  80’lerin başı, ankara gecekondu mahallelerinden birinde, daha evimizde düzgün bir televizyon bile yok. pazar günleri babam güvercinlerini uçurur radyodan maç dinlerken, bir yandan da gök, limoni ve taklacı başta olmak üzere güvercinleri izlerdik.
  
  yaşı kırkın üstündeki birçokları için radyodan maç dinlemek stadyumda maç izlemek gibiydi.
  
  (bkz: şimdi ankara 19 mayıs stadına bağlanıyoruz)
• 56

  en güzel hayaller radyodan maç dinlemekle başlar. şimdi ise onların istediği gibi hayal kurmak zorundasın.
• 57

  2017 - 2018 sezonu için yapmadığım eylemdir. önceleri ya kahveye giderdim, ya illegal yollardan izlemeye çalışırdım. eğer dışarıda isem ve internet yoksa o zaman da radyodan dinlerdim ki, gayet de zevklidir. ama bu yıl sağ olsun komşum her maç çağırıyor, haftanın üç günü ondayım.*
• 58

  (bkz: atak yönüne göre sağ taç çizgisi)
• 59

  (bkz: orta sahanın kendi yarı alanına bakan diliminde)
• 60

  ortaokul yıllarımda odamda yaptığım eylem. gol olunca koşarak salona gider fenerbahçeli annemin önünde sevinirdim. tabi annem de deli bu çocuk galiba gibisinden şeyler söylerdi her seferinde. gol olana kadar da odada sürekli volta atardım. bir nevi totemdi benim için.
• 61

  benim için "trt radyo 1! reksan reklam sunar" (o melodi hisedilir.) anonsunu hatırlatan maçlardan haberdar olma yöntemidir.
• 62

  lisedeyken derslerde yaptığım eylem. ya da sezonun ilk haftaları köyde. radyodan maç dinlemek, anlatan iyiyse müthiş olay. hayal etmek falan. ama ülkede spikerliği "oyuncuların adını söylemek" sanan spikerimsiler yüzünden artık kafanızda canlandırmanız imkansızlaşıyor.
• 63

  bazen televizyondan daha heyecanlı olabiliyor. aydın yımaz'ın 2005-2006 sezonunda konyaspor'a attığı meşhur golü canlı dinlemiştim. son dakikalarda konya korner kullanıyordu spiker bir şeyler geveledi ve sonra gol aydın diye bağırmaya başladı. aydın'ı henüz tanımadığımdan golü konyaspor attı sanmıştım ve adeta yıkılmıştım. sonra spiker genç aydın galatasaray'ı öne geçiriyor dediğinde yaşadığım sevinç tarif edilemez, duygularım 1 saniyede 180 derece değişmişti.
• 64

  iki maçı aklıma getiren:
  - son dakika golüyle galip geldiğimiz istanbulspor maçı.
  - penaltılarla 18-17 mi ne biten ve kaybettiğimiz gençler maçı.
• 65

  hasan kabze'li meşhur beşiktaş maçını arabada eve dönerken radyodan dinlemek zorunda kalmıştık. son dakikalara doğru şampiyonluk gidiyor diye ağlamaklıydım. goller gelince zıplayıp kafamı kangoo'nun tavanına çarpmıştım. ahahahaha. korna çala çala eve varmıştık. :d
• 66

  yaşları belli ettiniz hadi bakalım.
  birinde adana demirspor maçını staddan izliyoruz yanımızda radyo var spiker anlatsın biz izleyelim değişiklik olsun tadında çekirdeklerimizle güneşin alnına açık tribün tepeye çıktık (ve tabi ki abilerle aynı turnikeden geçerek) spiker maçı anlatıyor sanırsın bu zamanın barcelona - mancahter city maçı ama sahaya bakıyoruz göt göbek bir birine karışmış abiler koşamıyor bile, sağ taraftan akıyor sayın dinleyiciler diyor abi sahaya bakıyoruz tsubasa'nın 3 bölümde orta sahayı geçtiği maç gibi bitmiyor o sağ kanat, yürümekle koşmak arasında bir hız, tekrar radoya'ya kulak kesiyoruz ortasını yapıyor sayın dinleyiciler ceza sahasında çok adamla geldiler... dönüp bakıyoruz orta sahayı geçen 3 kişi... neredeyse maçı izlemeyi bırakıp maçı radyoyu hem izleyip hep dinlemeye devam ettik desem yeridir.
  
  maçta yaprak kımıldasa kasırga çıkarırdı anlatıcılar, ligin değerini arttırma hikayesi oradan başladı sanırım.
• 67

  (bkz: mikrofonlarımız istanbul'da)
  
  efsane olan;
  (bkz: tansu polatkan)
  
  ve benim efsanem;
  (bkz: orhan ayhan)
  
  hayal gücünüz gelisir. ama 2 takimin da futbolcularinin adini ve mevkisini ezbere bilirseniz, stadi da daha önce 1 kere gorup, konumunu yerini biliyorsaniz, iste o zaman tadindan yenmez. zira radyo spikerleri, köşe gönderinde ahmet var demez, deniz tarafına bakan kalenin sağ tarafında damalı bayrağın hemen yanında topun başında ahmet var
  şeklinde temayı anlatır, topun gittigi yeri neredeyse milimetrik olarak belirtir, bir futbolcunun dribling esnasinda pesinden takip eden kisinin kac adim mesafede olduğunu soyler vs vs. kalkip da mac anlatmayayim surada. anladiniz siz. bazen nostalji unsuru olarak görülse de, yoldaysaniz, arac kullanıyorsanız iste o zaman tadindan yenmez. hatirlarim kucukken radyodan dinleyecegim maclar oncesinde rakip takimin futbolcularinin isimlerini ve saha parselasyonlarini ezberlerdim. ulan ne gunlerdi be. keske donebilsem, isinlanabilsem de hayata yeniden baslayabilsem. hatta orada sıkışıp kalsam hic umurumda olmaz.
• 68

  lisedeyken eve gidemediğim haftasonlarında, özellikle pazar derbileri, sıkça yaptığım eylem. maçlar radyoda kesinlikle olduğundan iki kat daha heyecanlı anlatılıyor. dinlediğim maçların özet görüntülerini izlemek zevk vermiyor bu nedenle.
  
  kesinlikle çok ayrı bir tadı var. en azından rakiplerin maçları dinlenebilir. zaruriyetten bazan radyoda dinliyorum maçları, umarım daha çok kez dinlemek fırsatı bulurum.
• 69

  geçen sezondan beri yaptığım aktivite. cafelerde mac izlemekten daha iyi. en azından golu sizden daha önce öğreniyorum. bazen rakip takımı destekliyorum, bazen kendi ataklarımızda panik olsamda zevkli..*
• 70

  stadı, karşımda duran bir dikdörtgen gibi düşünüp, ilk yarıyı dinlerken takımımızı sağ taraftan ikinci yarıda sol taraftan atak yapıyormuş gibi zihnimde canlandırdığım ve bazen araba kullanırken denk gelince aklıma 90'ları getiren, ayrı bir tadı olan etkinlik.
• 71

  kendimi bildim bileli yaptığım eylem. artık kendimi o kadar kandırdım ki, radyodan maç dinlemenin, maçı naklen izlemekten daha heyecanlı ve daha zevkli olduğuna inandım.
• 72

  küçüklüğümde bolca yaptığım aktivitedir. göremediğimiz için anlatan kişinin betimleme yeteneğine kalmış acayip heyecanlı bir olaydır. maçı statta veya tv başında izlemekten çok daha heyecanlı gelirdi. top daha orta sahadayken anlatan kişi pozisyon olmuşcasına, ha gol oldu ha olacak diye anlatırken ben heyecandan duramazdım.
• 73

  ali sami yeni bilenler için söylüyorum e5 tarafındaki kaleyi koruyacak taffarel...
  inönü stadını bilenler için söylüyorum deniz tarafındaki kaleye hücum edicek galatasaray.
  birşeyi çok iyi biliyorum, maçı tvden izlemekten daha heyecanlıdır.
  unutulmaz maçlarımda;
  2001 yılında malesef ali güneş’in golüyle kaybettiğimiz kadıköy deplasmanı, ve malum 4-3 lük gaziantep fenerbahçe maçlarıdır.
  fatih tekke gol attığında ne sevinmiştim. maç bitti diyip radyoyu kapatmıştım. kapatmaz olaydım. bir de bunun tvlerin sağ üst köşesinde yazının kaybolması varki şahne. en değerlisi için
  (bkz: 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı)
• 74

  3 nisan 2005 kayserispor galatasaray maçından sonra dönmemek üzere terk ettiğim eylem. gökhan ünal denen arkadaşın türk futbol sahnesine 90+4'te bize attığı golle çıktığı, bizim ise 100. yıl şampiyonluğuna elveda dediğimiz maçtı.
• 75

  şahsen yetişebildiğim, 80'lerin sonu ve 90'lı yılların başında, naklen yayınların ızdırap olduğu, maçlardan bilgi almanın tek yolunun radyolar olduğu dönemlerde, öncelikle radyo spikerleri hangi maçı anlatacaksa o şehre gitmek zorunda kalırdı.
  aynı anda eş zamanlı minimum 5-6 maç olurdu ve yönlendirmenin yapıldığı merkez stüdyodan "bir gol var , mikrofonlarımız konya'da, rize'de.......vs" x şehirde dediklerinde, ne zaman bizim maçımızın olduğu şehre bağlansa, spiker daha lafa girmeden arkadan aşırı uğultu sesi gelirse anlardık ki evinde oynayan takım, sessizlik varsa deplasman takımı gol atmış olurdu.
  düşünsenize internet yok, dolayısıyla maçkolik tarzı siteler yok, gol haberini canlı canlı ancak maçı dinlersen alabiliyorsun.
  büyük heyecandı doğrusu.
  şimdiki radyo yayınları eski keyfi vermiyor, birçok maça gidilmiyor bile, bir odaya girip, tv'den maçı anlatıyor çoğu, atmosfer yok, ruh yok...
  özetle, günümüz teknolojik imkanları nedeniyle eski zevki vermeyen maç takip etme yöntemlerinden biri...