• 1
    tribünlerimizin sebo reis'ten önceki amigosu. çok renki bir kisiliğe sahipti, galatasaray tribünlerinin, özellikle kapalı'nın efsane diye anılmasında çok emeği vardı. genc yasta bir trafik kazası sebebiyle hayatını kaybetmistir. ancak tribünü bilen insanların hemen hepsi, kendisini saygıyla anmaktadır.
    ruhun şad olsun peygamber hüseyin.

    ukdeyi veren: daniel tozser (31/3/2009 18:42)
  • 2
    amigo'dan öte reis sınıfına sokulması daha doğru olan kişi. ankara doğumlu olup yanılmıyorsam 14 yaşında istanbul'a gelmiştir. o dönemin "mevzu"larının genelde fenerbahçe-beşiktaş arasında geçtiği, galatasaray'ın o yıllarda genelde sayıca azınlıkta kaldığından bir adım geride olduğu; bu durumun peygamber hüseyin döneminde dengelendiği anlatılır durur. peygamber lakabını ise yaşanan olaylarda yaptığı ince planlar ve üstün bitirilen olaylar sonrası almıştır.
  • 5
    ekşi sözlük teki kent yorgunu nick li yazardan alıntıdır.

    --- alıntı ---

    galatasaray tribünlerinde maça sabahlama geleneğini başlatan, ankara'ya evleneceği bayanı ailesinden istemeye giderken geçirdiği trafik kazasında kaybettiğimiz, kapalı tribünün her köşesinde ruhunun varlığı hissedilen tribün lideri. bozulan arabasını tamir etmek için yol kenarında durmuş ancak arkadan süratle gelen bir başka aracın kendisine çarpması sonucu rahmetli olmuştur hüseyin abi. aslen ankaralıdır ama istanbul'da ikamet etmiştir. merter eşrafındandır.

    rahmetli hüseyin abinin lakabının neden peygamber olduğu konusunda tribün aleminde çeşitli rivayetler vardır. ''peygamber kadar iyi bir adam olduğu için tribün aleminde hüseyin'e bu lakap takılmıştı'' diyenler olduğu gibi ''gelebilecek son noktaya gelmiş, tribün aleminin kitabını yazmış'' olduğu için böyle anılırdı diyen eski tribüncülerde mevcuttur.

    maçların inönü stadında oynandığı, kapalı tribünü kapabilmek için, üç istanbul tribününün geceden maça sabahladığı, dönemin siyasi atmosferi ve toplumsal yapının etkisiyle türkiye tribün kültüründe ''cenk dönemi'' olarak anılan, barış öncesi eski dönemde, beşiktaş ve fenerbahçe'ye göre sayıca çok az olan galatasaray tribünlerini, merter civarında kurduğu ekiple organize şekilde sabahlatmaya başlatmıştır. hüseyin abiden öncede galatasaray tribünü sabahlamış ama asıl kitleselliğini hüseyin abinin başa geçmesiyle yakalamıştır.

    peygamber hüseyin dönemin unutulmaz tribüncüleri ; tarlabaşılı imparator hamza, maltepe grubu, feriköylü öcü erol, fil ali, yorgun abi, rahmetli behzat abi (çiçek pasajında arkadan sırtından bıçaklanarak kalleşçe öldürülmüştür), sebahattin abi (şuan galatasaray tribünlerinin lideri olan sebahattin şirin, sebo reis), bestekar orhan, çarli, şevki abi, efsane amigo mehmet abi, azmi abi, süleyman abi ve nice sabahın ayazında ölmek pahasına, tribünün namusu için sabahlayan, galatasaraylı büyüğümüzle birlikte, bugün dünyanın her yerinden taraftara sahip olan, kitleselliği dolup taşmış, galatasaray tribününü bugünlere taşımıştır. galatasaray tribünleri için, tarihsel sıraya bağlı kalarak, kafadaki adamlar için ufak bir sıralama yaparsak; karıncaezmez şevki (ilk amigo, sabahlamalar öncesi naif dönemler) - kapalının en eski adamı çiçek pasajında tribündeki 30. yılını kutlayan mehmet abi (kardeşi yaşar abi sabahlama dönemlerinde fenerbahçe'nin amigosudur) - peygamber hüseyin (amigo değil tribün lideri, olayların en yoğun yaşandığı zamanlar, cenk dönemi) ve sebahattin reiskare asını sayabiliriz.

    12 eylül sonrası türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi, toplumsal koşullar, inönüde kapalıyı kapma kültürünün olmazsa olmaz bir ritüel olması, tribün aleminin o dönem içinde bulunduğu kültür, sabahlama geleneği ve kendine özgü şartlar nedeniyle çok zor bir dönemde tribünün yükünü taşıyan hüseyin abi ve ekibi, bugün internetli, forumlu, sanaldan klavye delikanlılığı yoluyla atarlı tutarlı, afişli, reklamlı, spreyli bir tribün alemini görseydi neler düşünürdü acaba?

    rahmete kavuşmasının ardından galatasaray tribünlerinin başına sebahattin abi geçmiştir. bu süreçten sonra; galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş tribünün büyükleri ortaklaşa bir kararla, sebahattin abi öncülüğünde barışa karar vererek, sabahlama dönemini bitirmiş, tribünlerde barış dönemi başlamıştır. galatasaray ve fenerbahçe'nin kendi stadlarına kavuşup inönüden uzaklaşmasıyla sabahlamak için pek neden kalmamıştır zaten. sopalı, zincirli, molotoflu sabahlama döneminin tribüncülerine bu alemin içinde bulunan herkes saygı göstermeli, onların acı tecrübelerinden ders çıkarmalı, kombineli sistemle maça rahat rahat gidip gelmenin kıymetini bilerek, sanal ortamda klavye delikanlılığıyla rakiplerine boş keseden saldırmamalıdır. sokağa çıkmak ve gecenin kör ayazında hangi parktan, hangi sokaktan, hangi köşeden çıkacağı belli olmayan organize bir topluluğu beklemek ancak yaşayanların ve bu alemin içinde bulunup o ruhu hissedebilenlerin anlayabileceği bir gerçekliktir.

    ateşler yakarlardı galatasaray için. galatasaraylılar ölür galatasaraylılık ölmez.

    --- alıntı ---

    edit: bize peygamber hüseyin gibi adamlar lazım. mekanını koruyan, her saniye galatasaraylı olan.
  • 6
    nasıl ki tribünden baktığımda hep metin oktay ı görmek istemişsem yine tribünde yanıma baktığımda peygamber hüseyin i görmek isterdim. sevdası uğruna hayatını tehlikeye atmak sarı kırmızıyı giyince kendini aslan gibi hissetmektir peygamber hüseyin. şimdi bakıyorumda 100 metre uzaktan milletin kafasına taş atanlar, yoldan geçerken milletin arabasına saldırıp kaçanlar, barda 50 kişi 1 adam dövenler, facebook ta millete ana avrat küfür edenler kendini tribün delikanlısı sanmakta. elinde döner bıcağıyla, demir sopalarla saldırmak değildir tribün delikanlılığı. gerekirse sevdan uğruna kavga ediyorsan bu kavga göğüs göğüse olur. bileğinin kalbinin gücüyle olur.
  • 7
    cenk dönemlerinde beşiktaş ve fenerbahçe taraftarlarına karşı uyguladığı entresan savaş taktikleriyle ün yapmış eski ve rahmetli tribün liderimiz.efsane amigo mehmet ağabey in dediğine göre "hüseyin mevzu öncesi sineğin yağını bile hesaplardı, çünkü biz her zaman çok azınlıktık, çok dikkatli ve hesaplı olmak zorundaydık karşı tarafa karşı..."

    söz konusu dönemlerde bir avuç galatasaray sevdalısıyla beraber sayı anlamında güçlü olan diğer iki tribğne meydan okumuş yüreklilerden peygamber hüseyin ağabeyimizi rahmetle anıyoruz.
  • 11
    bu yıl gösterime giren, nolan'ın batman serisinin son filmi olan dark knight rises'da, belediye başkan yardımcısı** ile komiser gordon'un yardımcısı foley arasında bir diyalog geçer. bby, foley'e belediye başkanının gordon'u sepetleyeceğini söyler. foley şaşırır, nasıl olur o savaş kahramanı der. bunun üzerine bby savaş bitti artık barıştayız, onun devri kapandı der.

    hüseyin ve onun mantalitesindeki tribüncülük anlayışınında aynı şekilde miyadı dolmuştur. çünkü onların yöntemleri o eski meydan kavgaları çok şükür bitme noktasına geldi. ben şahsen eskisi gibi yaralanmalar, ölümler görmek istemiyorum.

    ben hüseyin'in galatasaray tribünlerine olan hizmetini yok sayalım demiyorum. ama bu kafadakilerin kendilerinin yetiştirdiği ve tribünleri bıraktığı "bazı" kişiler ile bıraktıkları şiddet mirası oktay aydemir, uğur fakılı gibi acı ölümlerin yaşanmasına sebep oldu. allah'tan bu mirasın sahipleri artık gitgide tribünden uzaklaşıyor. bu mantalite sahipleri yerine, koreografi, tezahürat ve tribün gösterileri için emek harcayan aklı başında gençler tribünleri ele geçiriyor.
  • 15
    --- alıntı ---

    hüseyin ağabey’in öyle bir galatasaray sevgisi vardı ki, tanıştığı her galatasaraylıya inanılmaz bir muhabbetle yaklaşırdı. isminin bir anda bu kadar parlaması da bu sevgiden kaynaklanmaktaydı. sırf galatasaraylı oldukları için hiç tanımadığı insanlarla beraber nice kavgalara girmiş birisiydi. hüseyin için, amigo mehmet’le tanışması tribün hayatında yeni bir başlangıçtı. gözünün karalığı sayesinde galatasaray tribününde ismi hızla yayıldı.

    tribünde 80’li yıllarda tanınmaya başlanan hüseyin’i galatasaray taraftarı çok sevmişti, gözünün karalığı, mertliği aynı zamanda bir o kadar cana yakın oluşu kendisine “peygamber” lakabı takılmasına sebep oldu.

    beyoğlu, galatasaray lisesi’nden dolayı galatasaraylıların mekanı olarak bilinir. bu eskiden beri böyledir. fakat 1980’lerin başında durum bundan biraz farklıydı. amigo mehmet balıkpazarı’nda mercan birahanesi’nde, ağabeyi fener’in amigosu yaşar da hemen mercan’ın üst sokağında, küçük mercan denilen başka bir birahanede çalışıyordu. mehmet ağabey’in yanına o yıllarda galatasaray tribününden arkadaşlar uğruyorlardı. maç çıkışları ziya, kuru ahmet, sakal fatih’le beraber mercan’a giderdik. hafta içi evimin taksim’de olmasından dolayı ben ara sıra uğrardım. alp dilmen de mercan’ın sahibinin oğlu oğuzla arkadaş olduğundan pıska mert ve burak’la beraber mercan’a uğrayanlardandı. galatasaray lisesi’nden kırmızı yanaklı yusuf, mercan’ın müdavimlerindendi. ama genel itibari ile fenerliler sayıca bizden daha çok olurdu. kasımpaşadan ve diğer semtlerden gelen fenerliler hemen hemen her gece beyoglu’nu mesken edinmişlerdi. bu durum, hüseyin ağabey’in beyoglu akşamlarına takılmaya başlamasına kadar sürdü. hüseyin ağabey’in kendine özgü bir stili vardı. girdiği mekanda önceleri çok sakin ve sıradan davranırdı. muhabbet ilerlemeye başladığında (alkol sınırlarını hep zorlardı) gözüne takılan hoşlanmadığı bir durum varsa anında müdahale ederdi. müdahaleleri de biraz sert olur, karşısındakinin canını ciddi manada yakardı. kişi sayısıyla ilgili bir sorunu da yoktu hüseyin ağabey’in. üçe beşe bakmaz, anında dalardı aralarına.

    normal olarak dayak yemekten, kan görmekten korkmayan birisiydi. beşiktaşlılar pusu kurup beş kişiyle saldırdıklarında amigo mehmet koşup gelmiş, onu yerde kanlar içinde bulunca hemen hastaneye kaldırmıştı. yüzü tanınmaz haldeydi. sıradan birisi o halde insan içine çıkmaktan utanacakken, hüseyin abi maçlara gelmeyi aksatmadı. peygamber lakabı kendisine boşuna takılmamıştı. hüseyin ağabey’in bu agresif tutumu, etrafında onu seven galatasaraylıların da oluşmasını sağlamıştı. hamza, behzat, çarli, gazo ve yılmaz bu grubun başlıca elemanlarıydı. böylelikle tribünde de “pasaj grubu” diye bilinen bir grup oluştu.

    bir zaman sonra nevizade’de yadigar ağabey’in açtığı, küçücük bir dükkana takılmaya başladı pasaj tayfası. sonradan yadigar ağabey bu talebi küçük dükkanla karşılayamayacağının farkına varınca hemen karşısında iki katlı daha büyük bir dükkana, mutlu birahanesi’ne geçti. galatasaray taraftarının yeni mekanı burası oldu, yadigar ağabey’in en büyük transferi ise mercan birahanesi’nden amigo mehmet’i kendi mekanına aldı. böylelikle mutlu birahanesi tam bir galatasaray kalesi oldu.

    “şahin baba ve oğulları, diye adlandırılan fener tribününün ileri gelenlerinden bir grubun gece beyoğluna çıktığı, hüseyin ağabey’in ekmek bıçağı ile hepsini kovaladığı söylenir, o geceden beri beyoğlu galatasarayındır”

    hüseyin ağabey’in çok iyi bir su tesisatçısı olduğu bilinir. büyük inşaatların su tesisatını yaparmıs ekibiyle birlikte. düzceye kız istemeye giderken, yolda trafik kazasında hayatını kaybetti.

    allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

    --- alıntı ---

    https://nostaljitribunler.wordpress.com/...o-huseyin-peygamber/
  • 17
    ankara'dan gelip merter'e yerleşen, semtinde yer alan "tribüncü" insanları örgütleyip diğer semtlerdeki galatasaraylıları da yüreklendiren; sabahlama olaylarında sayısal azınlıkta olmaktan dolayı her daim savunma durumunda olan galatasaray tribününü diğer iki istanbul tribünü seviyesine çıkarmış insan. yaşadıkları hayat, içinde oldukları olaylar tartıışılır olsa da; dönemin ortamında galatasaray için kendilerince her fedakarlığı yapmıştır. biletix'in olmadığı, bilet satışının her daim muamma olduğu dönemlerde nice galatasaray taraftarının maça girip takımını desteklemesinde doğrudan ya da dolaylı olarak emeği vardır. yüceltmek ya da yermekten ziyade o dönemden gerekli dersler dikkatle çıkarılmalı, aslolan galatasaray diyerek yola devam edilmelidir.

    (bkz: kimi peygamberdi kimi öcü)
    (bkz: kimi yaralıydı kimi ölü)

    o günün şartlarıyla bugünü kıyaslamak anlamsız. bugünkü sistem içerisinde kendisini bir yere oturtmak da imkansız. ama o yıllarda bu işler böyleydi. falanca yerden uçağa binip, passoligine transfer edilen biletin kodunu okutup stadda koltuğuna giremiyordun. zaten o insanları o dönemin şartlarında böylesine vahşi kavgalara iten galatasaray kadar kendi arkadaşlık bağları ve kültürleriydi. şimdi sokakta yürüyen 3 kişinin bir araya gelip üzerinde rakip takım forması var diye birine saldırmasıyla kıyaslamak da yanlış olur.

    insanların mahalle kültürüyle yaşadığı, kurtarılmış bölge olayının falan var olduğu zamanlardı...

    galatasaray o zamanlar istanbul'un bir takımıydı. yine büyük camiası vardı, türkiye'de dünyada milyonlarca sempatizanı vardı.

    ama bugünkü gibi 20 milyon kişilik bir camia değildi...
App Store'dan indirin Google Play'den alın