• 102
    yasada bir değişiklik olmazsa stadyumdan maç izlemek için herkesin seve seve alacağı karttır. kombine almak istiyorsan alacaksın, herhangi bir zamanda bilet almak istiyorsan alacaksın, arkadaşın maça gitmeyecek sen git dedi alacaksın.

    bu zımbırtıya bir de para vermek mantıklı mı? kesinlikle değil! yok birini zengin ediyormuşuz yok bilmem neymiş etek giyelim hep beraber çayıra çimene dökülelim.

    sen türkiye'de yaşıyorsan zaten birilerini fazlasıyla zengin ediyorsun güzel kardeşim, önce git bugüne kadar verdiğin paralarını geri al, passolig'in benden.

    deve hendek meselesi anlayacağınız.

    ultraslan e-bilete hayır dedi, çarşı hayır dedi, gfb falan duymadım ama demiştir, sonuç? hani 25 milyon taraftarı var ya herkesin noldu? yasa mı değişti? bunun değişmesi için farklı adımlar atılması gerekiyordu.

    galatasaray a.ş. olarak bir tepkimizi göstermedik, beşiktaş gitti kardeşim ben kombine alana bedava veriyorum dedi -ki mantıklı hamle, kombinenin içine koy parayı taraftara bedava de, herkes uyusun, fenerbahçe zaten salla.

    sıfıra sıfır elde var sıfır. kaldırabiliyorsak hep beraber kaldıralım, kimse parasının düşmanı değil.
  • 103
    - kimse karşı çıkmıyor ben mi karşı çıkacağım?
    - zaten birilerini zengin ediyoruz; bir bu mu kaldı?
    - takımımı yalnız mı bırakayım?

    gibi argümanlarla vicdanlar rahatlatılmaya çalışılıyor.
    ne diyelim, müstehak bu ülkenin başına gelen her şey.

    "almayın" kafasına itiraz edenlerin, basketbol'da sahaya çıkmamamızla ilgili görüşleri de merak konusu.
    galatasaray dışında kim olsa çıkardı o deplasmana.
    kimse yanında durmadı galatasaray'ın.
    amma velakin galatasaray o tezgaha çıkmadı.

    galatasaraylılık benim bildiğim bunu gerektirir.
    ortak olacağı tezgâha bahane üretmeyi değil.

    düzenleme: bu olayı digiturk veya x bir yayıncı kuruluşla bir tutmak da bir değil çünkü yayın haklarının satılması bir nebze kabul edilebilir ama stada girmek için zaten belli bir ücret ödeyen ve belli sıkıntılara katlanan insanlara sülük gibi yapışıp "zorla" kart satmak ve kişisel bilgilerini toplamak kabul edilebilir bir iş değildir. bunlar ve diğer "para kazandırma" işleri (mesela vergi) bir tutulamaz yani.
  • 109
    yakın zamanda italya'da da bir benzeri yapılmış. adamlar maçlara gitmeyip sike sike kaldırtmışlar. onlar da taraftar biz de taraftarız. onlar da takımlarını seviyorlar biz de seviyoruz.

    fakat şunu duymak zorumuza gidiyor o yüzden bu kadar konuşuyoruz;

    ''biz koyunuz.''

    koyunuz işte abicim.

    ne dayatılırsa kabul ediyoruz, önümüze ne konursa yiyoruz. passolig de onlardan biri. onu da afiyetle yiyeceğiz.

    düzenli gelirim olsa ben de kombine alacağım. ben de koyunum.
  • 110
    aklım almıyor. gerçekten almıyor.

    özgürlüğümüz alınıyor.

    mesele 2 ağaç değil mesele faşizm dedik meydanlara döküldük. bizi bu memleketin vatandaşı olmamıza rağmen görmezden gelenlerin tüm yaptırımlarını kabul etmeyeceğimizi gösterdik. kah dayak yedik kah biber gazı. kay düştük kah kalktık. kah çıktık gökyüzüne seyrettik kargaşayı kah indik yer yüzüne taş üstünde bırakmadık taşı.

    peki şimdi ne oldu? tff sizin maç izleme özgürlüğünüzü 30-40 lira gibi bir günlük masrafımız kadar bir paraya, bir karta sıkıştırdı ve herkes alacak dedi. önemli olan galatasaray diyenler o bileti aldı ve onları galip çıkardı. duramadık hep birlikte dimdik. diyemedik ki beyler bir sezon maç izlemesek birşey olmaz önemli olan dimdik durup bu sömürüye dur demek lazım, yıllar sonra bu olayı hatırlayınca "biz gerektiğinde en pahalı bileti de aldık, gerektiğinde bilet bile almadık" diyemedik.

    kapitalizmi eleştirenler bugün passolig sahibi. güle güle kullansınlar. bundan sonra tff "bi 50 lira daha verin" derse eğer onlara, ses çıkarmadan vermezlerse ben de birşey bilmiyorum. çünkü onlar yüzünden bizim keyfimizi istedikleri gibi yöntebileceklerini gördüler. inşallah devre arası demirören "100 lira daha verin yoksa sokmam stada" der, tam o şampiyonluk ve şampiyonlar ligi maçları öncesi ortada kalır o boyun eğenler.

    kardeşim statta maç izlemek senin hakkın. bu kulüp ile senin aranda. nasıl ki tanrıyla kul arasına kimse giremez, aynı şekilde senle kulübünün arasına da kimse giremez. girdirtme, çek pis ellerini de. diren. italya' da aynı uygulama yapıldı, bütün taraftarlar birlik olup almadı o zorunlu bileti ve sistem iptal oldu. adam gibi adamlar. helal olsun. peki biz ne yaptık?

    oo kombine alırım bi passolig.
  • 115
    en büyük satışı bize ve beşiktaşa yapmış olan sistem.. şimdi burdan iki sonuç çıkarabiliriz. birincisi en duyarsız taraftarın bizim taraftarımız olması. ikincisi ise kaybedecek şeyi en fazla olan taraftarın bizim taraftar olması. en fazla amç oynayacak ve daha önemlisi şampiyonlar liginde, şimdilik kesin olarak oynayacak tek takım biz olduğumuzdan, bizim taraftar passolig almak zorunda hissediyor olabilir kendisini. tabii ki ben bir de şöyle bir öngörüde bulunmak istiyorum. bence bizim taraftarımız biraz da transfer odaklı olduğu için yapılacak bir yabancı yıldız transferi hem passolig, hem de kombine satışlarını patlatacaktır bence. ben şahsen ronaldo ve messiyi birlikte bile alsalar passolig falan almam. ama muhtemelen böyle olacaktır.
  • 116
    ülkelerin birinde galatasaray tutkunları yaşarmış. çevredeki çakal sürüsünün de gözü taraftarlardaymış.

    ancak, taraftarlar saldırı anında bir araya geldiği zaman, çakalların yapacak bir şeyi kalmazmış. bu yüzden küçük oyunlarla beslenmek zorunda kalan çakalllar, iyi rantlanamayınca bir çare düşünmüşler. topal çakal yanına bir iki çakalı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve galatasaray taraftarlarına yanaşmış.

    "suç hep o passoligde..."

    çakalların lideri tüpçü galatasaray taraftarlarından yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
    "saygıdeğer taraftarlar. bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. bütün suç hep o passoligde. onun rantı sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. sizle bir sorunumuz yok. verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

    endüstriyel futbol karşıtı, hak hukuk bekçisi seçkin galatasaraylılar ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, passoligi almışlar çakallardan. bir tek yapma hayrettin, cagaman caga ve birkaç kıymetli yazar karşı çıkmış ama kimseye dertlerini anlatamamışlar.

    "aferin sizi kutlarız!"

    bir süre sonra çakallar yine aynı yöntemle gelip, bu kez 5+3+2' den +3 ve +2' yi istemişler:
    "gördünüz mü ne kadar barış severiz. sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. ancak, şu sizin 5+3+2 var ya, yedek kulübesinden girip gol attığında nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. oysa sizler mantıklı yazarlarsınız, taraftarlarsınız. verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."

    boz öküz ve heyeti, uzun kuyruk''u teslim etmiş, yine benekli öküz karşı çıkmış. uzun kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

    "nerede kaybettik biz bu savaşı?"

    bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. sonunda taraftarlar zayıflamış, çakallar küstahlaşmış. artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
    birer birer çakalların pençesinde can verirken, yapma hayrettin, cagaman caga ve birkaç yazar kalmış geride. içlerinden biri liderlerine, "ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.
    mantıklı yazarlar ve taraftarlar, yapma hayrettin, cagaman caga ve diğer bir kaç yazarın sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "biz" demiş, "passoligi aldığımız gün kaybettik bu savaşı..."
  • 123
    şu olayı bile birlik olup protesto edemedi ya insanımız, yazıklar olsun. haftasonlarını doldurmak için fırsatım oldukça gençlerbirliği maçlarında çekirdeğimi çitleyip maç izlerdim, e arena'ya pek sık uğrayamıyoruz tabii, insan stadyum havası istiyor, artık o da yalan oldu. cimbomuzun maçları oluyordu istanbula kaçıyorduk nefes alıyorduk, maçımızı izliyorduk, o da yalan oldu. elimizde olan şeyleri karşılığında bir şey isteyerek bize tekrar satıyorlar biz de ''he'' diyip geçiyoruz. iki sene sonra passolig plus kart çıkar gene çok ''ayrıcalıklı'' bir kart yaparlar sağolsunlar, bizi de hep düşünürler ya, bu sefer de ona para isterler. şu saatten sonra anca televizyondan seyredeceğim maçları, öyle gözüküyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın