• 24729
    ikkat çekici olan öncelikle sertlik dozuydu. özellikle sneijder üzerinde büyük bir baskı oluşturdu fenerbahçe orta sahası. onu oyuna sokmadılar. bu zaman zaman sertlik sınırını zorlar nitelikteydi. mutlak kademeli, mutlak hamleli bir markajla galatasaray’ın beyni üzerine oynadılar. bu sadece onu değil bağlılarını da etkiledi. selçuk ve bilal’i... galatasaray’ın melo sonrası yumuşak orta sahasının silahı pas yapmak. buna kendi birinci bölgelerinde 70 dakika hiç izin vermediler.

    bunu yapmak için standart bir organizasyona sahip değillerdi. bu yüzden daha çok ekstra güç harcadılar. doğal olarak da 70’ten sonra yoruldular. bir orta saha organizasyonu olmadığı içinde topu ve oyunu rakibe teslim ettiler. galatasaray ise aynı. oturmuş sistemini oynamaya çalışıyor. tek bir planları var. benfica karşısında da işlemiş bir oyun bu. orta sahalarına baskı yiyince işlemeyen oyun, fenerbahçe yorulunca anında, ezberden tıkır tıkır işlemeye başladı. fenerbahçe ilk yarıda harcadığı enerjiyi, kayseri ve ajax maçları toplamında harcamamıştır. galatasaray her maçta 90 dakika aynı şeyi çeşitli kalitelerde, rakibin durumuna göre oynayabiliyor.

    şöyle düşünün; galatasaray’ın 2 stoperi sarı kartlı. iki beki de olcan ve sabri gibi savunmada yerleşme sorunları olan oyuncular. ve skor almak için risk alıyorlar. markoviç, gökhan, nani ve caner gibi bindirmeciler var. ikinci yarıda skoru almak için başlamaz mısınız böyle bir oyunda? başlayamadı fenerbahçe. zaten gücü yokken böyle bir ilk yarı üzerine olmadı. sadece bir oyuncu ekstra zinde durdu o da son gün gelen markoviç. kondisyon önemlidir.

    bir takımın ne kadar organize olduğunu iki işaretle bulabilirsiniz. birincisi duran toplardaki duruş. hücum ve savunmada. fenerbahçe duran toplardan (korner- serbest vuruş) uzun boylu bir takım olmasına rağmen zor pozisyon buluyor. olcan’a da kafa golü attırıyor. ba maçın yıldızlarından bir olacakken souza’yla birlikte uyuyarak bu sorunun altını çizdi. ikincisi ise kontrataklar. tamamen risk almış bir rakibe karşı bu kadar hızlı oyuncuya sahip olmsına rağmen doğru ve hızlı üç pas yapamadılar. bu oyuncuların beceriksizliğinden değil, şablonların belirgin olmayışından.

    gökhan’ın pasında van persie önde. pozisyonu ilk seyrettiğimde ofsayt dedim ben de. ta ki kale arkası çekimini görene kadar. hollandalı 1 metre kadar muslera’dan uzak (son adamın arkasında ve ofsayt olmasına rağmen) buradaki sorun her sene kendisi olmasa da yorumu değişen bu kuralda. sonuç itibarıyla ofsayt diyene itiraz etmem. değil diyene de yukarıdakileri söyler çok uzatmam.

    gücü galatasaray standardında olan tek adam markoviç. zaten 2. yarıdaki çok az sayıdaki kontraların kaynağı da bitiricisi de o. herhangi bir güç sorunu yok. ve fakat oyunu hala çok ham. bu süratte bir adam beklenmedik olanı yapabildiği zaman farklılaşır ve durdurması zordur. o en azından şimdilik hep tahmin edileni yapıyor. tahmin edilen pas, tahmin edilen yere koşu, tahmin edilebilen şut. bu durumdaki bir savunmaya karşı çok daha hırpalıyıcı olabilirdi. rıdvan hoca ondan bir çeşit ‘mini-me’ diye bahsediyor. kendisine haksızlık ediyor. en azından şimdilik.

    markoviç’in şutu dışında zorlayıcı bir pozisyon olmasa da topu oyuna sokuşundaki akıl bile özel. bunca sert prese karşı sahada kalmayı tercih edip asisti yapan, son 15 dakikaya hükmeden sneijder belki ondan da özel. sarı kartlı olmasına rağmen savunmasını ayakta tutan chedjou en özel. bu 3 yabancı oyuncu gibi 5 oyuncu bulabilen avrupa’yı sallar.

    mehmet demirkol
  • 24730
    "attığım golü anneme hediye ediyorum. zor günler geçiriyoruz. fakat başta kaptanımız selçuk olmak üzere tüm takım arkadaşların hep yanımda oldu. onlara çok teşekkür ediyorum"

    "fenerbahçe'de oynamış olabilirim ancak şu anda adaletin olduğu yerdeyim. gol sevincim de normal"

    "benden çok uzun iki rakibimin arasında pozisyon almıştım. ama sneijder'in ortası çok iyi kavis alınca defans şaşırdı. ben de çok iyi zamanlamayla kafayı vurdum. güzel bir gol olduğunu düşünüyorum. kazanmak isterdim ama beraberlik de kötü değil"

    olcan adın
  • 24731
    "memnun muyum? hayır! kadıköy'e zafer için geldim. biz kazanmayı daha çok isteyen taraftık. maalesef maç 1-1 sona erdi"

    "korkuçtu... souza'nın pozisyonu direkt kırmızı kart olmalıydı. bu adamlar her şeyi yapabilirdi. burak yılmaz'ın kjaer ile olan pozisyonunda defansın topla alakası yoktu. orada hakem penaltı verebilirdi. bu atmosferde karar almak kolay değil ama lehimize daha fazla düdük çalması gerekiyordu"

    wesley sneijder
  • 24732
    kazanabileceğimiz bir maçtı. hakemin de biraz etkisi oldu. derbiden üzgün döndüğümüzü söyleyebilirim. hakemler de insan. her takım için hatalar oluyor. dünkü maçta aleyhimize bir sürü kararlar vermiş fırat aydınus. ne not aldı bilmiyorum ama üzüldük. acaba başka nedenlerden etkilenerek mi bilerek mi yaptı bilemiyoruz. daha orta düdükler çalan bir hakem olsaydı bu maçı kazanabilirdik. ilk yarıdaki oyundan ben de mutlu değilim ama hakem de bazı atakları kesti. top ağırlıklı olarak bizdeydi. hücumlarımız da vardı. şutlarımız da vardı. fenerbahçe de iyiydi. keşke hakem müdahil olmasaydı da hak eden kazansaydı. hakemi maçlarımızda istemiyoruz diye bir talebimiz olamaz. buna federasyon ve mhk karar verir."

    "biz maça saat 17:00 civarı başkanın otelinden futbolcuların otobüsüyle birlikte saraçoğlu'na geldik. stadyuma geldiğimizde bizi 2 tane beyefendi karşıladı. sonradan öğrendim ki onlar fenerbahçe yönetimi'nin yedek üyeleriymiş. bizi asansöre bindirip yukarı gönderdiler. sonrasında çıktın yerimize baktık sahaya baktık. atmosferi soluduk. sonrasında içeriye girdik oda çok sıcaktı. terledik..."

    "bizim için ikram falan olmadı. orada bir büfe vardı kendi paramızla çay kahve aldık içtik sohbet ettik. sonradan dışarıya çıkıp bir hava aldık. federasyon başkan yardımcısı yanımıza geldi. bir ara murat özaydınlı geldi çok kısa süre sohbet ettik sonra ayrıldı. maçı izlerken herhangi bir taciz olmadı rahatça maçımızı izledik. maçtan sonra içeriye geçtik çay ve kahve ikramı oldu bir de kurabiye verdiler. fenerbahçe yönetimi'nden sadece murat özaydınlı'yı gördük kendisine teşekkür ediyoruz. aziz yıldırım ve yönetimden kimseyi görmedik."

    "dostluk kabul edilmeyebilir, dostluğu reddedebilirsiniz ancak türk gelenek göreneklerinde misafirperverlik var. biz birçok deplasmana gidiyoruz. çok güzel ağırlanıyoruz sohbetler ediyoruz yemekler yiyoruz birlikte. bize gelen takımlara da bunu yaparız. ben şaşırdım açıkçası. dursun özbek içerideyken bir şey içmedi. maçı izlerken en önde olduğu için görmedim ancak içeride yiyip içmedi."

    "tribünler muhteşemdi. küfür duymadım ancak yuhalamalar oldu tabii ki. ama bu olay bizi şaşırttı. allahtan gitmeden yemek yemişiz. dönünce de hemen yemeğe oturduk."

    "eniştem fenerbahçelidir, roberto carlos oynadığı zaman onu izlemek istemiştim. o zaman kadıköy'e gidip maç izlemiştim ama normal tribündü."

    "ikram çok da önemli değil biz aç da otururuz ancak yöneticilerin gelip bir merhaba dememesi daha üzücü. biz bunu beklemiyorduk. arena'da protokol tribününde ikram zaten var kulübümüze ait. misafir olarak gelen takımların yöneticilerine 2 saat öncesinde stadımızda ziyafet veririz."

    2011/12 sezonu şampiyonluk maçı sabahında yapılan güvenlik toplantısında o kupanın stada götürüleceği ve maç bitiminde şampiyon olacak takıma verilmesi kararlaştırılmıştı. kupa oradaydı. fenerbahçe şampiyon olsaydı kupayı orada alacaktı. federasyonun kararı bu şekildeydi. ayıpla ilgisi yok.

    "fenerbahçe dostluğu kabul etmiyorlarsa biz bunda ısrarcı olmayız. onlar arena'ya gelecekler ve biz kendi misafirperverliğimizi göstereceğiz. onlar kabul ederler etmezler bilemem. bizim gelenek ve göreneklerimiz bunlardır. bu şekilde davranarak aziz bey ne kazandı? bunlar önemli değil. biz hepimiz bir aileyiz. medya, yöneticiler, futbolcular hepimiz bir havuzun içerisindeyiz. futbolumuzun bu söylemlerden kurtulması gerek. doğrusu bunların olmaması.

    "protokol tribününde oturulan yer gsgm'nin orada ikram olmayabilir ancak arkada restorantımız var ve orada yemek veriyoruz. protokol tribünümüzde parayla satılan bir yer yoktur. biz kadıköy'de çay kahve aldık, parasını kendimiz ödedik. çay 2,5 liraydı kahve 4 lira..."

    nasuhi sezgin galatasaray sk yöneticisi
  • 24733
    kadıköy’de ilk 20 dakika her zaman zordur. bu fenerbahçeli oyuncular içinde arena’ya geldiğinde geçerlidir. ancak galatasaray maçın son yarım saatini çok doğru oynadı ve puanı aldı.

    fenerbahçe, galatasaray’ın şampiyonluktaki en önemli rakiplerinden biri. dolayısıyla galatasaray’ın kadıköy’den 1 puan çıkarması önemlidir.

    insanlar galatasaray’ın 16 yıldır kadıköy’de kazanamamasına takıldı. ben de galatasaray forması giyerken de kadıköy’de kazanamadık. galatasaray'ın 16 yıldır kazandığı kupalar ortada. ancak bundan daha önemli olan galatasaray’ın kadıköy’de kazandığı ve kaldırdığı şampiyonluk kupasıdır. yıllarca unutulmayacak olan budur.

    necati ateş
  • 24735
    "hayat, manchester ya da glasgow'dan daha heyecanlı. fenerbahçe ve beşiktaş taraftarı olanlar bile benimle fotoğraf çekitiyor. önemli olan şu ki; etrafımdaki insanlar benimle galatasaray oyuncusu olduğum için değil, jason olduğum için konuşuyor"

    "önemli olan avrupa şampiyonası'nda olmamdı. o yüzden burayı istedim. bir takıma gidip oturmaktansa sahada olmalıyım."

    jason denayer
  • 24739
    "galatasaray spor kulübü medeniyet kurallarına göre ağırlanmadı. bu hoş bir durum değil. deniz çoban özür diledi ve hakemliği bıraktı. fırat aydınus'tan benzer bir hareketi bekliyorduk. böyle hakemlik olmaz. böyle hakeme halı sahada bile maç yönettirilmez. takım canla başla çalışıyor, mayıs ayında bunun müfakatını alacağız."

    fatih işbecer
  • 24740
    "ben oynamaktan her zaman zevk alıyorum. futbolun hafızasının olmamasına rağmen bu kadar fazla süredir bu havayı yaşıyorsanız elinizden gelenin en iyisini yapmaya devam etmelisiniz. ilk günkü arzum hala devam ediyor. sona yaklaştım o yüzden bu kısa zamanda bundan tat almak istiyorum"

    "mallorca'da gençtim, rekabet istiyordum ve orası bana 1 numara olma fırsatı verdi. takım arkadaşlarımla müthiş işler yaptık. evet barcelona'da çok fazla kupa kazandım ama barcelona'da kazanmak, mallorca'da kazanmaktan çok daha kolay çünkü etrafınız dünyanın en iyi oyuncularıyla çevrili"

    "iniesta beni en çok etkileyen oyuncu. büyük bir oyuncu, zoru kolaya çevirebilen bir oyuncu. diğeri ise yaya toure. barcelona'ya gelişi inanılmazdı"

    "en fazla etkileyen teknik adam luis aragones'di. huzur içinde yatsın. şu anda antalya'da çok iyi bir koça sahibim. futbol tarihine geçecek güzel işler yapacak"

    "bu bilginin doğru olduğunu düşünmüyorum. jose mourinho'nun psg ile bağlantı kurduğunu sanmıyorum. mourinho her takımı kurtarabilir. geçmişte yaptı şimdi de yapabilir. chelsea'den ayrılacağını düşünmüyorum. kulübü tekrar ayağa kaldıracaktır"

    "jose yanlış yapmıştı ama onu suçlamadım. konuştuk ve bitti. bana olumsuz yorumda bulunanlara karşı öfkeli olsaydım bir çok insana kızgın olabilirdim. futbolda bazen pişman olacağınız şeyler söyleyebiliyorsunuz"

    "bu benim dileğim. zlatan gibi büyük oyuncular tarih yazabilir, aldıkları sorumlulukla takımını finallere taşıyabilir. ama bu diğer oyuncuları yok saymanız anlamına gelmez. zlatan'ın tek başına kurtaracağı maçlar tabii ki olacaktır. ama bu diğer oyuncuların sorumluluk almayacağı anlamına da gelmez. george weah orada oynadığından beri psg benim gönlümün takımı" dedi.

    "luis fernandez takımı çalıştırırken böyle bir olasılık vardı. zlatan gelmeden önce de görüşmelerimiz olmuştu ve kendimi psg'de görüyordum ama olmadı. buna pişman değilim ama olsaydı çok mutlu olurdum"

    samuel eto'o
  • 24741
    itiraf etmeliyim ki, beşiktaş benim ingiltere premier lig’de çalışmamda yardımcı oldu. çünkü arsenal, tottenham ve özellikle liverpool karşısında aldığımız muhteşem galibiyet ada’nın dikkatini çekti. ingiliz futbol otoriteleri bu maçlarda takımımın oynadığı futbola hayran kaldı. londra’da tottenham’a karşı gösterdiğimiz performans ayakta alkışlandı. bu nedenle west ham beni istedi. zaten burada bir futbol kariyerim vardı ama beşiktaş’ın katkısı çok oldu. benim ve takımımın performansı burada etkili oldu. futbolcularımla o dönemde gurur duymuştum, hâlâ onları seviyorum ve onlarla ilişkimi kesmedim.”

    “bu derbi meselesi tabii ki hâlâ içimde bir ukte olarak kaldı. belki derbi kazanmış olsaydım şampiyon olacaktık. ben dürüst bir insanım. 2 yılda 8 derbiden birinde bile galip ayrılamamamız şanssızlığa bağlanamaz. bunu açık yüreklilikle itiraf ediyorum. ama bunun bir detayı var. o maçların tamamına teker teker baktığımızda gerçekten de şanssız olduğumuzu anlayanlar bana hak verir. kritik maçlarda hep 10 kişi kaldık. fener maçında 45 dakika 10 kişi oynadık. galatasaray maçında veli atıldı. siz kolay mı zannediyorsunuz derbide 10 kişiyle mücadele etmeyi? belki bunlar detay ama her derbide gelip bizi buldu.”

    “son fenerbahçe karşılaşmasında inanılmaz üstünlük kurduk, rakibi adeta boğduk ama son dakikada sow’la golü buldu rakip. konya maçında jones’a verilmeyen penaltı belki de kırılma anı oldu. işte bunlar beni derinden etkiledi. derbilerde hep iyi oynadık ama hep de biz zarar gördük. kendi sahamızda oynadığımız derbilerde ise, yani olimpiyat stadı’ndaki maçlarda da çok aceleci ve heyecanlıydık. bir türlü istediğimiz oyunu ortaya koyamadık. bunun nedenini hâlâ düşünüyorum ama bulamıyorum...”

    “türkiye’de son yıllarda genç teknik adamların büyük aşama kaydettiğini düşünüyorum. gerçekten bu isimlerin başarılı olduğunu düşünüyorum. mesela ersun yanal’ın çalışma felsefesine hayrandım beşiktaş’ta çalıştığım dönemde. pozitif futbolu benimsiyordu ve inanılmaz bir birikimi vardı. tolunay kafkas’ın hırsına mesela hayrandım. kazanmak için herşeyi deniyordu. ertuğrul sağlam’ın oynattığı futbolu da beğeniyordum. bir dikkat ettiğim konu da kamuoyuna futbolu, yani kendi oynattıkları futbolu daha iyi anlatabilmek için inanılmaz çaba sarf ediyorlardı. yani futbolla yatıp futbolla kalkıyorlardı. futbolu çok ciddiye alıyorlar. en sevdiğim hocaların başında da tabii ki hamza hamzaoğlu geliyor. bir defa antalya’da seminerde buluşmuştuk. inanılmaz cool bir adam. ama başarılarına bakıyorum ve onunla gurur duyuyorum. genç ve hırslı. saha kenarında çok hareketli ama genelde soğukkanlı, süper bir meslektaş...”

    “beşiktaş’ı çalıştırdığım dönemde herkes çok iyi biliyor ki, stadımız yoktu. o nedenle göçebe gibi bir oraya bir buraya gidiyorduk. beşiktaşlı futbolcular, özellikle de ailelerini çok takdir etmiştim o dönem. oyuncularım aileleriyle çok az vakit geçirebiliyordu. burada sistem biraz farklı. sahamızda oynadığımızda zaten genelde maçtan önce arabalarını otoparka koyup direkt stada geliyorlar. ama deplasmanlarda bazen kamp yapıyoruz. ben kimseyi sıkmak da istemiyorum. herkes ailesiyle daha fazla vakit geçirmek istiyor. burada kültür biraz farklı. belki futbolu çok seviyorlar ama aileyle beraber olmayı daha fazla seviyorlar. türkiye’de futbolu çok ciddiye alıyorlar. bazen bunu anlayışla karşılıyorum fakat açık söylemem gerekirse, bazen de çok gereksiz, futbolcuları strese sokacak işler yapılıyordu...”

    “şu an beşiktaş’ı izlerken gerçekten keyif alıyorum. inanın mutlu oluyorum. benim dönemimde zaman zaman çok eleştirildim. belki hatalarım da olmuş olabilir fakat biz imkanlar doğrultusunda iyi iş çıkarttık diye düşünüyorum. seyirciyi, futbolseveri ve özellikle beşiktaş taraftarını, camiasını mutlu ettiğimizi düşünüyorum. şu an da çok mutlular. o nedenle şenol güneş’i tebrik ediyorum. müthiş futbol oynatıyor. teknik ve taktik olarak takım süper bir performans ortaya koyuyor. zaten şenol hocanın kariyeri ortada. tecrübesi var. takıma katkısı ortada. taraftar memnun kalıyorsa problem yok. inanın beşiktaş’ın şampiyon olmasını çok istiyorum.”

    “türk milli takım ve beşiktaş’ın maçlarını izlerken hâlâ ona hayranlığımı gizleyemiyorum. evet, oğuzhan özyakup bana göre türkiye’nin en iyi, en yetenekli futbolcusu. sahadaki ahengi, rakiplerinden sıyrılışı, paslarındaki zeka ve kalitenin gerçekten takdir edilmesi gerekiyor. onu bir yılana benzetiyorum, yılan gibi hareket edip, rakiplerini ekarte ediyor. bazen onun fiziğiyle ilgili olumsuz yorumlar yapılıyor. daha güçlenmesi gerektiği belirtiliyor. evet, mental olarak güçlenmesi gerekir ama fiziği iyi. daha fazla kas yaparsa zaten bu kadar kıvrak olamaz. mesut özil’e bakınız, fiziği oğuzhan’la tıpa tıp aynı...”

    “saha kenarında türkiye’de olduğu kadar hareketli olmadığım belki doğru ama bunun da bir nedeni var. burada da zaman zaman itirazlarda bulunabiliyoruz tabii ki ama ingiltere’de hakemlerle konuşabiliyorsun. türkiye’de itiraz ediyordunuz ama hakemler sizi fazla konuşturmuyordu. çok sert bir şekilde sizi geri çeviriyorlardı. burada diyalog kurabiliyorsunuz. siz bir şey söylediğinizde hakem de size cevap verip, tartışabiliyorsunuz. türkiye’de herkes hakemlerle tartışıyordu o yüzden ben de takımımın, beşiktaş’ın menfaatini korumak için herkesle konuşmaya, hakkımızı aramaya çalıştım. belki zaman zaman abarttığım da olmuştur ama herkes yapıyordu. ne yaptıysam, beşiktaş için yaptım!”

    “türkiye’deki tv spor programları da bana göre sporseveri, hakemleri, yöneticileri hatta futbolla işi olan herkesi etkiliyordu. çünkü futbol, tv ekranlarında çok konuşuluyor. fazla ciddiye alınıyor. o kadar çok konuşuluyor ki, herkes bundan olumsuz yönde etkiliyor. bir pozisyonu 2-3 gün tartıştıkları oluyordu. bunu bu şekilde abartmak herkese zarar veriyordu. rating uğruna komiklik yapıyorlar ve bu, futbola zarar veriyor. hakemlerin maçtan sonra da üzerine çok gidiliyor. bakın size şunu söyleyeyim. ben chelsea maçının hakeminin ismini maçtan 1 saat önce öğrendim. bilmiyordum, bilmem de gerekmiyor. önemli olan o maçı iyi yönetip yönetmediğidir. fakat maç bittiğinde ise o maç orada kalır, çünkü tartışsanız da tartışmasanız da o iş orada bitmiştir, skor tescillenmiştir...”

    slaven bilic
  • 24746
    29 ekim cumhuriyet bayramı'na binaen.

    "temeli büyük türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. bu gibi bedbahtların, cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz."

    "benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır, fakat türkiye cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. ve türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir."

    ulu önder mustafa kemal atatürk

    http://www.zamanvadisi.com/...BCrk-payla%C5%9F.jpg

    http://www.resimbul.com/...rk-29ekim-a84e03.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın