izleyemeyenler için,
selçuk inan'ın
4 ocak 2015 beşiktaş galatasaray maçından sonra trt1'deki stadyum programında söyledikleri:
"o sahada oynamak kolay değildi. belki biz bu sahada 1 maç oynadık ama beşiktaşlı arkadaşlarımla konuştum, allah onlara kolaylık versin. orada oynamak çok zor. bizim için çok daha önemliydi. ne olursa olsun biz bu maçı kazanacaktık, kazandık.
bizim için burada oynamamak daha iyi olabilirdi. iki takımın da çok kaliteli oyuncuları var, güzel zeminde oynamak ister. ancak, bugün daha iyi oynayan, hak eden bizdik diye düşünüyorum.
hoca, maç başından sonuna kadar önde basmayı istedik. beşiktaş, 10 kişi kalınca ister istemez geri çekildik. alan verince beşiktaş'ın iş yapabileceğini biliyoruz. biz bugün düşündüğümüz, istediğimiz stratejiyi uyguladık."
"prandelli böyle, mancini böyle, başkası böyle diyebilirsiniz. ben de bıktım bu tür şeylere cevap vermekten. benim adıma da bir sürü haber yapıldı. hocaların kendi oyun anlayışları vardır, bizi ilgilendirmez. galatasaray'da prandelli'nin bizden istedikleri tutmayabilir. prandelli döneminde oynamadınız, şimdi oynuyorsunuz falan yanlış şeyler. bizden daha defansif oynamamızı istedi. galatasaray kaptanı olarak, allah'tan prandelli gitti demek benim adamlığıma yakışmaz. hamza hoca'nın gelmesi bazı şeyleri değiştirdi tabii. diğer takımlar defans yaparak şampiyon olmuşlardır ama galatasaray böyle olamaz. belki prandelli bunu idrak edemedi, bu yüzden aşı tutmadı."
"prandelli'nin lig önceliğimiz demesi, doğruyu söylemek gerekirse, sıralama yaptığınız zaman hem futbolcuların, hem yönetimin, hem hocanın önceliği dördüncü yıldızdı. bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. haksızlık etmiş oluruz prandelli'ye bu konuda. şampiyonlar ligi'nde oynamak başka bir gururdur ama biz takım olarak istediğimiz yansıtamadık. içten içe bizde bir dördüncü yıldız sevdası oldu."
"hamza hoca bizi tanıyor. hamza hoca elimde sihirli değnek yok dedi ama bizi tanıması, içimizdekileri dışarı çıkarması bizi bir üst seviyeye çıkardı diyebiliriz. biz maksimum seviyeye ulaşmadık, daha çok var. bu maçtan sonra bütün takıma sorsanız, kimse kendi performansından memnun değildir. ben memnun değilim, çok basit hatalar yaptık. daha doğru tercihler yapsak, daha farklı bir skor olabilirdi."
"gol pası atmayı düşündüm ama kimseyi göremedim. o ara göz ucuyla tolga'nın önde olduğunu gördüm. güvendim kendime. tolga iyi kaleci tabii, onu oradan çıkarması falan.
yan pas, geri pas, çok yorumcu söylüyor. oynadığım mevki, ne zaman ileri, ne zaman geri gitmeyi bilmek gereken bir mevki. oyunu dinlendirmek gerekebiliyor. bizim takımda en çok ileri oynayan muslera, geri oynayamaz gol olur. en çok geri olanlar da burak ve umut ama sürekli gol atıyorlar. ben de ayağıma aldığım zaman sürekli ileri atarım topu. uzun atarım, final pası atarım. ben bir oyun kurucuyum. ilk geldiğim sene biraz fazla atmış olmam insanları yanıltmış olabilir. benim önümde 4 ofansif oyuncu oynuyorsa yerimi bırakıp gidemem.
tabii eleştirebilirsiniz ama hocalarım da öyle bir kadro çıkarıyor ki bazen, orada durup yardımcı olmam gerekiyor. ben hocaların dediklerini mi yapmayalım, yoksa taraftarın istediğini mi? ben 15 yıldır hep hocamın istediklerini yaptım. yine aynı şekilde devam edeceğim. futbol bir takım oyunudur. sneijder'in yerine koşmak, umut'un burak'ın yerine koşarım, hoşuma gider. ben 1.5 yıl sol açık oynadım, ben burada faydalı olamam demedim. ne görev verilirse, o görevi yaparım. hamza hocam beni kendi mevkimde oynatıyor, böyle daha rahatım."
"oyun olarak keşke devre bitmeseydi, fiziksel olarak da bitmesi iyi oldu. çok maç yaptık. gerçekten bir fiziksel olarak düşüş başlamıştı. belki bu anlamda faydalı oldu.
bazı arkadaşların kenarda durması üzücü. anlayabiliyorsunuz. hem hoca için, hem takım için çok zor bir şey. kendim başta olmak üzere, hepimizin vereceği daha çok şey var. olcan'ı, bruma'sı, pandev bunlar önemli oyuncular. bütün büyük takımların kadrosunda görmek isteyeceği oyuncular. olcan, prandelli döneminden çok etkilendi. olcan, soğukkanlıdır, öyle görünür dışarıdan. onun mutlu olması için oynaması lazım. oynaması gerektiğini düşünüyor. olcan bizim için çok önemli, çok yetenekli. çok duygusaldır. bu dönemi geçince bizim için çok faydalı olacak."
"olcay, burada melo'ya sert bir faul yaptı sonra da kızdı. gol sevincinin abartılı olduğunu düşündü ve bence ona kızdı. veli'nin yaptığı kırmızı kart. bir oyuncunun diğerine vurma hakkı yok. adrenalinle bir şeyler söyleyebilir ama fiili bir şeyler yapmaması lazım. yani biriyle konuşuyorsunuz, o size bir şey yapıyor ama siz bir şey yapamıyorsunuz. bence her dokunma kırmızı kart olmalı. orada veli'ye yapma kırmızı kart görürsün dedim. hepsi bizim arkadaşımız, kırmızı kart görmesini istemem. diğerleri, bırak kırmızı kart görsün dedi ama. sneijder gözüme geldi dedi, tırmalamış gibi."
"arsenal maçı beni çok üzdü. beni çok kıran insan oldu. galatasaray'a nasıl geldiğimi anlatmak istemiyorum tekrar. ben galatasaraylıyım, galatasaray için her şeyi yaparım. ben bundan önce hangi takımda oynasam öyle oynadım. fedakarlık, sakat sakat oynadı denmesine de gerek yok. profesyoneliz, para kazanıyoruz. ben birçok maça hastalıkla, sakatlıkla çıktım. fedakarlık yaptı densin istemem. sakatlık ya oynatır, ya oynatmaz, benim düşüncem bu."
"arsenal maçından önce hoca çok yıprandığımı, ilerideki fikstürde ihtiyacı olduğunu söyledi. beni performanstan değil de sakatlıktan korktuğu için oynatmak istedi. ben ne olursa olsun oynamak istedim. hazır değilsiniz, taktik derseniz anlarım ama hastalık, sakatlık diyorsanız ben iyiyim dedim. saygım sonsuz dedim, çekildim. bazı programlar yapılıyor ama futbol ülkemizde yeterli değil deniyor ya, biz futbolcu olarak bir şeyler yapmaya hazırız ama bizim bir şeyler yapmamız yetmiyor. herkesin bir şeyler yapması lazım."
"ben anadolu'da bir maç izliyorum, bir takım mağlupsa, oyundan çıkan oyuncu yuhlanıyor. e bir sonraki hafta var. küme düşmek istemiyorsan, o oyuncuya ihtiyacın var. oyun tamamıyla dışarı çıktı, başka yerlere bakılıyor. bu bu kadar kazanıyor, bu buradan geldi, aman bunu eleştirmem lazım, selçuk şöyle, oğuzhan böyle, arda falan tamam. biz tabii ki elimizden geleni yapacağız, yapıyoruz da. sadece tek bir taraftan değil, her pencereden bakılmalı."
"biz futbolu konuşmalıyız. selçuk, arsenal maçında oynamadı, kız arkadaşının yanına mı gitti. böyle şeyler konuşuluyor bizim ülkemizde. şimdi maçlara çıkıyoruz, en azından galatasaray, kayseri'ye gidiyorsa stadyumun dolup taşması lazım. ben de bir taraftardım. ben hayatımda amatör maç kaçırmazdım. maddi konular dışında konuşuyorum ama insanlar futbolu sevmeli. ülkemizde u20 dünya kupası oynandı. ben hollanda'da oynadım, 30 bin kişiye oynuyorduk. bizim ülkede stadyumlar boş. biz futbolu değil, futbolun öteki tarafını seviyoruz. selçuk bu kadar kazanıyor, sneijder bu kadar paraya geldi, demba ba bu parayı alıyor falan.
kayseri erciyesspor - kasımpaşa maçını izledim, hiç kimse yoktu maçta."
"fenerbahçe maçında forma bırakma olayı bir birikimdi. çok duygusal bir insanım. ben o olayda sonra her şeyi alttan almaya başladım. 1-0 öndeyken bile yuhlanmak zoruma gitti. ben galatasaray'dan aldığımın iki üç katını kazanabilirdim başka takımlarda. 3 yılda 5 kupa, kupa, 2 şampiyonlar ligi'nde gruptan çıkma kötü mü? başka etkenler vardı, insanlar onu konuşuyordu. yemek yemeye gidiyoruz, gece dışarı çıkıyor deniyor. bir tanesi yazı yazıyor, bu geçen sene iyiydi, nasıl böyle falan. ben orada formayı yere atmadım. artık istenmediğimi düşündüm ve formayı bıraktım."
"galatasaray'dan ayrılmayı düşünmedim. ben başkanla sözleşme konusunda da sadece 5 dakika görüştüm. bana galatasaray'ın ihtiyacı olduğunu, futbolu galatasaray'da bırakmam gerektiğini söyledi. para konuşmadım başkanla. benimle 5 yıl daha uzatmaya hazır olduklarını söyledi, ben de gurur duydum. sözleşmeniz, teklifiniz hazırsa ben de hazırım dedim, düşünmedim, imzalamadım. o maçtan önce daha farklı bakıyordum, ben de bir şeyler değişti orada. trabzon'da da aynı şeyi yaşadım. trabzonspor maçı oynuyorsanız, 3 gol yiyoruz. benim gollerle bir alakam da yok. 3-0 oldu, hani selçuk nerede!
selçuk'un, burak'ın yuhlanması bir alışkanlık haline geldi. diğer oyuncular böyle olunca bir rahatladı. sorun olursa kabahatli belli. bu takıma da zarar veriyor. şimdi bu iş değişti biraz biraz."
"bu kadar büyük oyuncuyu türkiye'ye getiriyorsanız, kaliteyi görmek için daha iyi zemin vermelisiniz. bu zeminde oynamak kolay değil. olimpiyat yeşil görünüyor ama öyle değil. bataklık gibi."
"estonya maçında attığım golden sonra verdiğim tepki. abdullah hoca, selçuk olayı yıprattı dedi ama ben bir şey yapmadım, basın yaptı. basın, hollanda maçından önce selçuk niye oynamıyor falan dedi. hoca burak ile beni çağırıp anlattı, bana hollanda maçında berabere bitmesi yetiyor, estonya maçında oynayacaksın, size orada ihtiyacım var dedi.
estonya maçında da, basına tepki olarak beni oynatmadı. ben galatasaray kaptanıyım. bana bir söz veriliyor. beni o an için kaybetti. bu insanın düşürür. yanlış anlaşıldık tabii. ben abdullah hoca'yı çok seviyorum. ben nasıl etkilendiysem, o da etkilenmiştir.
insanlar konuşuyor, ben ne yapabilirim ki, bazen televizyonun karşısına geçiyorum. selçuk onu yedi, selçuk bunu yedi. vay be diyorum kendi kendime, ben neymişim, bazen böyle gururlanıyorum yani."
"bundan önce birkaç arkadaşımıza yuhalama falan yapıldı. şimdi ben de, "yapmayın" diyorum ama ülkemizde insanlar, sadece futbol izlemeye gelmiyor. taraftarlardan tek istediğim, maç izlemeye geliyorsanız 90 dakika destek verin, tüm takımı ıslıklayın, yuhlayın, dersimizi alalım. 1-0 yeniyoruz, taraftar tribüne çağırıyor, bundan büyük mutluluk yok. yeniliyorsunuz, yuhlanıyorsunuz, bundan büyük acı yok. burak ile ben yuhlanıyoruz, maç daha 1-0. 1 puan şampiyonluk getirir belki. öyle ortamda diğer futbolcular da oynamak istemiyor. bu adam yapabilir mi şimdi. ben 29 yaşında yeni öğrendim diyorum, 21 yaşında futbolcu nasıl yapacak bunu.
"ülkemizde aldığımız paralar yüksek paralar olabilir. ihtiyacı olan çok insan var, biz bunu da biliyoruz. herkesin yaptığı bir iş var. biz futbolcuyuz ama biz de sanatçıyız. sanatçılar bir iş yapıyorlar, büyük para kazanıyorlar. biz de bir iş yapıyoruz."
"bizim ligi izlerken keyif alıyorum. bizim lig, çok büyük liglerle mukayese edilmez ama bir anadolu takımı motive olup bir büyük takımı yeniyorsa, lig kötü demek değil. o takımlarda da iyi oyuncular olduğu anlamına gelir. şu an şenol hoca'nın bursaspor'unu beğeniyorum. şenol hoca, eğer iyi oyuncular bulursa iyi futbol oynatır."
"bugün maça çıktık, favori beşiktaş'tı belki, yakaladığı seri, oynadıkları futboldan dolayı. maçlar böyle kazanılmıyor. her zaman konsantre olmanız, inanmanız gerekiyor. eğer bunu birçok maça yayarsanız, şampiyon olursunuz. ben yarışın sonuna kadar gideceğini düşünüyorum."
"hamza hoca'nın sözleşmesinin kısa olması bizi etkilemez ama taraftar yönetimi etkiliyor. taraftar, birçok şeyi etkiliyor. galatasaray'da şampiyon olamazsanız, başarısızsınız. ben kısa süreli sözleşmeye karşıyım. hamza hoca geldi, çok iyi futbol oynattı, şampiyon olamadı diye başarısız mısın yani."
"aslında, avrupa'da oynamak istiyorum diyordum. şampiyonlar ligi oynuyorum galatasaray'da, büyük takımlara karşı oynadım. illa avrupa'ya gitmek istiyorum demiyorum artık. galatasaray ile bütünleştim. bırakabileceğimi sanmıyorum artık. galatasaray'a gelmeseydim, premier lig'den teklifler gelmişti, oraya gidecektim. west bromwich albion'dan, everton'dan teklif vardı. ben gitmek isteseydim, daha çok teklif vardı. galatasaray'ı bir daha yakalayamam diye çok korkmuştum. bu formayı giymem gerekiyordu."
"daha önceki konuşmalarımda da söylemiştim, biz galatasaray için herşeyi yapmaya hazırız. eğer bizden böyle bir şey istenirse, hele ki abdürrahim ağabey isterse seve seve yaparız. ödeme konusunda, nasıl isterseniz yapın dedi tüm takım. abdürrahim ağabey, eninde sonunda bir şey yapar. bizi hiç kırmaz. bunu dile getirmek de çok şey değil.
sneijder'in gitme ihtimalini gazetelerden, televizyonlardan biliyorum. bizi çok seviyor, çok mutlu, zannetmiyorum gideceğini."