mustafa denizli'nin hazar lenkeran'dan ayrılışında karışık bir süreç yaşandı. o dönem neler oldu?
mustafa hoca, kulüp yöneticileri ile yaptığı toplantılarda kendisinin genel direktör benim de teknik direktör olmam yönünde görüş bildirdi. ben de çok memnun olduğumu söyledim. daha sonraki görüşmelerde ise kulüpten ayrılmaya karar verdi. yoksa birlikteliğimiz devam edecekti. altı aylık süreçte, birlikte çok ciddi bir çalışma yaptık. daha sonraki süreçte kendisinin bana yaklaşımı ve bir yolu açıyor olması benim için çok önemli. bu nedenle kendisine sonsuz teşekkür ediyorum. mustafa hoca'nın türk futbolu üzerinde farklı bir misyonu var. 10-15 sene önceki mustafa hoca da değil. çok farklı. ne yapabilirim, nereye bir yol açabilirim, kime ne faydam olur gibi düşüncelere sahip, önemli bir futbol adamı. o konuda bana da çok önemli desteği ve yönlendirmesi oldu. bugün bu görevde olmam mustafa hoca'nın kulüp yöneticileri ile yaptığı toplantıların ve konuşmaların neticesidir.
türk futbolu böyle bir futbol adamından yeterince faydalanıyor mu?
türk futbolu kimden faydalanmış ki? kimseden faydalanmıyor. çünkü türk futbolunu, futboldan gelenler yönetmiyor. o yüzden bir kaos var. tabii yöneten yönetsin ama belirli alanlarda musatafa hoca gibi adamlar etkin olmalı. yol haritasını çizen kişiler olmalı. tabii karakterler de farklı, mustafa hoca için bunu doğrudan söylerken bir diğer hoca için bunu söylemekte zorlanıyorum. biri için kişisel menfaatler çok önemliyken diğeri için türk futbolu çok önemli. bu nedenle bu ayrımları net ortaya koymak lazım. mustafa hoca adına bunu söylüyorum, bunu söyleyebileceğim bir ikinci kişi yok.
bir başka marka teknik adam fatih terim ile de milli takımda birlikte çalıştınız...
ikisi çok farklı karakterler, futbola bakışları çok farklı. bu tip çalışmalarda olumlu olumsuz her şeyi görebiliyorsunuz. bu konu açılmışken şunu rahatlıkla söyleyebilirim; 2005'te milli takım kariyerime bir amaç için başladım. fatih terim, çevresindeki üç-beş kişi ve benimle birlikte diğer genç teknik adam arkadaşlarım bu yola, fatih terim sonrasında milli takıma ben ya da bir başka arkadaşım geçiş yapsın diye girdik. fatih terim ayrıldıktan iki ay sonra hiddink konusu oldu. hiddink ile çalışmamın sebebi de buydu. hiddink sonrası göreve gelelim diye. çünkü yedi yıllık bir kurumsal hafızaya sahiptim, 80 kez milli maçlarda aktif görev aldım, futbolculuk kariyerimi söylemiyorum bile. bunların ülke tarafından değerlendirilmesi ve engellenmemesi lazım.
dünyada bu yolda giden birçok ülke var ama bizde maalesef buna izin vermiyorlar. buna izin vermeyen yalnızca sistem değil, bu işin içinde direkt yer alan kişiler. yani bu yolu açacak kişiler. birine destek vermek zorundalar. fatih terim önümüzü açmadı. hep bana hep bana olmaz. bunu yapmıyorlar, mustafa hoca'yı o konuda ayırıyorum. o daha farklı bir bakış açısında. artık hep kişisel menfaatle yola devam edildiğinden futbolun gelişiminde zorlanıyoruz. kimseye karşı olduğum ya da ben o göreve gelemediğim için değil. fatih terim sonrası, hiddink sonrası, abdullah avcı sonrası niye bir aykut, niye bir ertuğrul, tolunay, şifo, genç ve daha enerjik bir isim göreve gelmiyor? ülkenin elit antrenör sayısını niye artırmıyoruz? bu sayı ikide, üçte mi kalmalı? hep olay bunların etrafında mı dönmeli? fatih terim geldi başarılı oldu gitti, geldi başarısız oldu gitti, şimdi yine geldi. bu elit sayıyı artırmamız lazım. bu sayı artarsa ülke futbolu belirli noktalara gelebilir.
oğuz çetin