esat yılmaer'in efsane chicago bulls röportajından hallice bir haberle gündeme çıkmış başkan. "yakın arkadaş çevresindeki konuşmaları" başlığı altında bir takım ifadeler, onun ağzından yazılıp haberleştirilmiş. özellikle sosyal medyada bunu gündeme taşıyan hesapların tamamı da bu detayı belirtmeden, başkan sanki özellikle böyle bir röportaj vermiş gibi gündeme taşımışlar. sözlük dahil her platformda da bu ifadeler üzerinden bir kamuoyu şekillenmeye devam ediyor.
oysa tüm ifadelerin çıkış kaynağı bu yazı...
https://www.milliyet.com.tr/...-deliriyorum-6335307eylül 2020 medya galatasaray savaşı varken bu tarz haberler şaşırtmıyor.
mustafa cengiz yönetimi zaten göreve geldiğinden beri iletişim konusunda çok sıkıntılı ve beceriksiz bir yönetimdi. bu yaz yaşanan gerilimler sonrası medya ile ipler tamamen kopmuş durumda. zaten karşı tarafta da ali koç önderliğinde
organize ve profesyonel bir kötülük şebekesi var. bu anektodu da şu açıdan söylüyorum, zaten medya ile galatasaray yönetimi arasında bir gerilim olmasa bile medyanın galatasaray aleyhine çalışmak için çok fazla teşviği var.
üzerine yaz başından beri çok ciddi bir kavga var yönetimle basın arasında. futbol kanallarında yegane görevi haber okumak ve yanındaki yorumculara pas atmak olan spikerlerin bile "çok sorular geliyor, niye galatasaray konuşulmuyor diye. galatasaray yönetimi konuşmamızı istemediği için konuşmuyoruz" diyebildiği bir dönemden geçiyoruz. floryadaki haber kaynakları kapalı, iletişim kanalları da kapalı. bu fazlasıyla sağlıksız bir durum.
şampiyonluk hasreti 7. sezonuna girdiği için iyi gösterilmek zorunda olan fenerbahçe karşısında kötü giden bir galatasaray var. ilaveten ali koç'un teşvikleri ve medyanın galatasaray yönetimine karşı kuyruk acısı var. yetmezmiş gibi bir de kötü giden bir
mustafa cengiz yönetimine karşı yükselen kamuoyu ve muhalefetin alttan alta çalışmaları da mevcut. tüm bunlar olunca herşeyin mümkün olan en olumsuz şekilde algılanması kaçınılmaz.
tüm bu durumlar, "off record"un anlamını en iyi bilen, basın etiğinden en fazla haberdar olan "duayen" bir gazeteciye bile bu köşe yazısını yazdırabiliyor. gazeteyi düzenli okuyanlar hariç kimsenin okumayacağı bir köşe yazısı günlerdir konuşuluyor. üzerine yazılar yazılıyor, podcastler çekiliyor falan filan...
bu entryi mustafa cengiz'i savunmak için yazmıyorum. ama tüm bu ortamda resmi yayın organları haricinde herhangi bir kaynakta yer alan haberlere en objektif bakış açısıyla %49 inanabilirim. videoların bile ufak düzenlemelerle manipülasyonda kullanıldığı bir devirde, herkesin her şeyi her an kaydettiği bir çağda "arkadaş sohbeti" tarzı haberleri doğru kabul edesim gelmiyor açıkçası.
florya'da oynanan bir hazırlık maçında olayın kahramanları hariç herkesin yaşandığından çok emin olduğu tokat olayı ne kadar doğruysa, başkanın kemoterapi sırası beklerken bir arkadaşına telefonda dertleşip 2 a4 sayfa dolduracak kadar beyanat vermesi senaryosu da o kadar doğrudur benim gözümde.
birine inanmak işimize gelmiyor, diğerine inanıp birilerine saydırmak içimizi rahatlatacak. aradaki tek fark o...
edit: nitekim..
https://gss.gs/n1o.jpeg