---
alıntı ---
efsane nedir? kulaktan kulağa aktarılıp, kuşaklar boyunca yaşayan anlatı. lakin efsaneyi masalla karıştırmamak gerekir. masal, hiç olmamış ya da olması mümkün olmayandır. oysa efsanelerde anlatılanlar gerçekten olmuş kabul edilir. abartılır, hayal gücü, doğa üstü olaylar, özlemler, dilekler de işin içine sokulur anlatma sırası gelen her ağızla ama efsane öyle ya da böyle, bir gerçekliktir...
bu topraklarda topa heves etmiş çocuklar için bir efsanedir o. 'galatasaraylıymış', 'golcüymüş', 'hep gol kralı olurmuş', 'bir keresinde öyle bir vurmuş ki topa, ağları yırtmış', 'top gelsin de vurayım' diye beklermiş havaya sıçrayıp, yere düşmeden', 'kimseye kasıtlı tekme attığı, hakeme itiraz ettiği görülmemiş'... rivayet odur ki; onun gibi bir golcü ne gelmiştir, ne de gelecektir bu memlekete. ve çocuklar elbette kendi kendilerine uydurmazlar bu lafları; büyüklerinden duyduklarını tekrarlamaktadırlar!
onu bilen, sahada görebilen herkesin, ayrı bir hatıratı vardır ona dair. kimi efendiliğinden bahseder, kimi kariyerindeki tek kırmızı kartı gördüğü fenerbahçe maçından. kimi sevgilisi uğruna istanbul'daki kamptan 'berbere gidiyorum' diye çıkıp izmir'e kaçışından, kimi aynı kızın -ki artık karısı olmuştur!- "ya galatasaray ya ben" restini 'galatasaray' şeklinde görüşünden. kimi damlacıkspor'dan, yün mensucat'a oradan izmirspor'a geçen mahcup ama her şekilde gol atan delikanlıdan, kimi 'pembesiyahlı' palermo macerasını oldukça kısa kesen 'taçsız kral' filminin başrol oyuncusundan...
şurası kesin; metin oktay'ı 'efsane' yapan 10 defa gol kralı olması, attığı 608 gol, kazandığı kupalar, şampiyonluklar değil sadece. işini bir tür 'futbol romantizmi' içinde yapması; futbolculuğun, şöhretin, paranın nasıl gelip nasıl geçtiğini iyi kavramış olması. sözün özü, göztepe'nin galatasaray'a karşı kazandığı bir kupa maçı bitiminde, maçta kendisini tutan ve 'adım attırmayan' 18 yaşındaki özer'in, "metin abi, sizin bir hayranınızım. ne olur benimle bir resim çektirir misin?" sorusuna, "sen benimle değil, ben seninle fotoğraf çektiriyorum, çünkü maçın kahramanı sizsiniz" diye cevap verecek kadar mütevazılığıyla; 10 numarasıyla; jübilesinde kısa süreliğine sembolik de olsa fenerbahçe formasını giymesiyle (aynı maçta can bartu da galatasaray forması giymiştir); adına yapılan şarkıyla (1966-şevket uğurluer, "metin geliyor metin"); halihazırda 40 yaş civarındaki 'metinlerin' isimlerine kaynaklık yapmasıyla; futbolu bırakmasıyla birlikte bir çok kimsenin tribünleri terk etmesiyle (örnek: memet fuat!); 'gönülçelen' yakışıklılığıyla; her daim mütebessim ifadesiyle... bir 'gerçek efsanedir' o.
'yaş durumundan' dolayı, yirmi iki yıl önce, 13 eylül 1991'de boğaz köprüsünde geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybeden metin oktay'ı seyretmem olanaksızdı. oysa ne çok isterdim. ama ben de dilim döndüğünce anlatacağım onu benden sonrakilere. çünkü farkındayım; efsaneler ölmüyor, büyüyor! ve rivayet odur ki; onun gibisi ne gelmiştir, ne de gelecektir...
---
kıvanç koçak'ın bu yazısı 2002 yılında radikal'de yayınlanmıştır ---