• 77
    linç yemeye hazırım ve başlıyorum. amacım bağcıyı dövmek değil. son yazdığı yazıyı hemen hemen hiçbir yönden doğru bulmadım.

    on numara öldü madem, altı buçuk, sekiz veya serbest sekiz ayırmadan bazı kreatif iç orta sahaların geçen sezon sergilediği lig performans istatistiklerinden bahsedelim. (deplasman)

    *kante ve bakayoko'nun önünde oynayan fabregas 14 maçta 4 asist yapmış. ne kante, ne bakayoko yaratıcılık olarak üst düzey birer yardımcı değiller.
    *çift yaratıcı orta saha ile oynayan city'de david silva 13 maçta 6 gol, 7 asist, bruyne 19 maçta 3 gol, 4 asist yapmış.
    *arsenal'de yine bu rolde oynayan ramsey 10 maçta 1 gol, 4 asist yapmış,
    *totthenam'dan dele alli ise yine 5 gol, 5 asist katkısında bulunmuş.

    hadi bu adamlar yıldız oyuncular diyelim; ki bu adamların oynadıkları lig ile bizimki de kalite olarak farklı ama neyse.

    *west ham'da lanzini 14 maçta 2 gol, 5 asist,
    *sociedad'da illarramendi 19 maçta 3 gol, 2 asist,
    *atalanta'dan remo freuler 17 maç, 3 gol, 1 asist

    hadi bu adamlar bizim ligde olsaydı ayağını eline verirlerdi, bizimkilere bakalım:

    *mossoro: 10 maç, 3 gol, 1 asist,
    *andré castro: 16 maç, 1 gol, 6 asist,
    emre akbaba 16 maç, 4 gol, 5 asist,
    soner aydoğdu 14 maç, 4 gol, 4 asist katkısında bulunmuş.

    dikkat edilirse her seviyeden her taktikle oynayan takımlardan rastgele örnekler yazdım yukarıda.

    galatasaray'da bu mevkide deplasmanda 13 maçta 0 gol, 0 asist performansı ile oynayan oyuncunun adı nedir peki?

    bel-han-da keşke şunu büyük harflerle yazabilseydim.

    topla ileriye katetme sebebi pas opsiyonu olmaması değil. dikkatli izleyen fakat romantik olmayan bir göz belhandanın omuz omuza rakibi tırtıklayarak koşmaktan keyif aldığını çok kolay görebilir.

    gelin ben bir çırpıda yapamadıkları şeyleri yazayım:
    1)klişe olduğu gibi, uzaktan gol atabiliyor mu? hayır. bunu dediğimiz için zırvalıyor olduğumuzu düşünmeyi ayıp buluyorum.
    2)içeriye girip süpriz pozisyonlar yakalıyor mu alex stilinde? talisca stilinde kafa topu tehlideki var mı? hayır.
    3)gelelim sorumluluk alma işine. varsayalım yazıldığı gibi on numara olmasın belhanda. sorumluluk alıyor mu? şöyle anlatayım, sinirinden olcan'in kafasına top çarptırıp fener'e gol attıran sneijder gibi, deplasmanda takımın sindiğini gören melo'nun 3 kişinin arasından akrobatik hareketlerle çıkıp takıma özgüven yüklemesi gibi bir katkısı var mı? hayır. süratle koridor açarak dribling yapıyor mu? hayır.(delici dribling'den bahsediyorum. d'diaye'nin dahi kat kat iyi yaptığı) ben bunları geçiyorum, sakaryaspor ile oynanan hazırlık maçında her saniye kırmızı kart yeme riski var mı? evet.
    4)büyük maçta oynayabiliyor mu? hayır. yedi derbi istatistiği olarak yaptığı tek şey kırmızı kart yemek.

    belhanda'yı övebilmek için futbol romantiği olmak lazım sadece. eğer burası medeni bir ortam olmasaydı bir de zırvalamak lazım diyebilirdim.

    emre akbaba'nın en çok pas hatası yapan oyuncu olması bizi çok şaşırtmıyor, sıkı durmamız gerekmiyor. büyük takımlarla oynadığı maçlarda 5 gol 1 asist, deplasmanda oynadığı lig maçlarında 4 gol, 5 asist yapan bir adamın kreatif denemeler yaparken bolca top kaptırması gayet normal. bunları yaparken yanında bulunan iki tane kaliteli sekiz numara ile rotasyon şansı olmaması da cabası. hesaplayan olsa belki 120 tane de asistin asistini yapmıştır. aslında bir gomis olsa alanya'da belki 400 bile olmuştur. tüm bunları yazıp da üzerine belhanda'yı yermiyorum dersem abes kaçar değil mi? yeriyorum. çünkü o mevkide bu koşullarda vasat üzeri oynayan her yaratıcı orta sahanın en az belhanda kadar katkı verebileceğine inanıyorum. hem de doğru bir yönetim ile en az yarı fiyatına.
  • 566
    https://rerererarara.net/...h+terim%2F%233141881

    bizim sözlüğün adetlerindendir biraz uzun yazdın mı zaten beğenilme oranı artar entrylerin. biraz da uslübu değişik yapıp itirazlar ile süslersen 10 numara olur.
    senden yaşlıyım galiba 45 yaşındayım.
    beni galatasaray’lı yapan simoviç’li, prekazi’li kadrodur.
    galatasaray 80 li yıllarda avrupa’ya kafa tutmuş imkansızları başarmış ve birçok insan o zamanlar galatasaray’lı olmaya başlamıştır burda hem fikiriz. ben terim’den önce de hastasıydım bu takımın.
    terim’i savunacağım diye artık dış güçleri de konuşmaya başladık ya artık bu ülkenin futbolu bile siyasetine benzemeye başladı.
    e bu dış güçler hiç gitmeyeceğine göre hoca bastonla falan da çalıştırsın bizi.
    o giderse başarılı olacaklarsa demek mi galatasaray eşittir terim.
    terim olmadan bir hiçiz. 100 yıllık koca çınar giderse çökeceğiz.
    evet hoca hep kötü kadrolarla çalıştı zaten ligde karagümrük, rize, erzurum’un vs kadro değeri 200 milyon olduğu için haliyle mücadele edemiyoruz. makas açıldı ligde bizim kadro ile gerçekten.
    napıcan bu kadar zor bir dünya liginde bu kadro ile ancak bu kadar oluyor. kaldı ki sadece bizim takımda kiralıklar var.
    ama beşiktaş’ta ghezzal, cenk, de souza falan zaten onların. kimse bizden başka kiralık oyuncu ile oynamıyor.
    artık o kadar komik donelerle savunuluyor ki bunun gibi elli tane çürütecek şey yazarsın ama uzun entry yazamıyorum.
    edit: yazar dostumuz uyarısı ile kiralık olan de souza değil rosier olacak.
  • 571
    (bkz: #3141881)
    tarih biliminin 1. kuralı yaşananları o zamanın şartlarıyla değerlendirmektir. ben kendisini yalancı diye suçlamak yerine çarpıttığı gerçeklere açıklık getirmek istiyorum.
    96' da fatih hocanın takımın başına geçtiğinde takımımızda euro96 dan 5 oyuncu vardı. yabancı kuralı 4 veya 5' ti tam hatırlamıyorum. yabancılarımız van gobbel, hagi ve knup' tu. ilerleyen sezonlarda filipescu, illie, popescu, taffarel gibi önemli yıldızlar transfer edildi. yine yedek golcü marcio ve sağ bek capone de yıldız olmasalar da belli standardı olan yabancılardı. dönemin türkiye' sinde yerli havuzu en iyi olan kadro bizdeydi zaten.
    2. terim döneminde hoca son şampiyon ve şampiyonlar liginde top 16 yapan takımın başına geçti. özhan canaydın kesenin ağzını açtı hocaya (hani hep deniliyor ya ah şu ffp olmasa! hocaya biraz imkan verilse! işte öyle bir dönemdi 2. terim dönemi)
    hoca ne istediyse aldı canaydın.
    3. terim dönemine gelince... yine arda' nın atletico' ya gitmesi dışında bir dediği iki edilmedi hocanın. zaten yakın tarih çok fazla şey yazmaya gerek yok. herkes biliyor.
    4. dönemi de sizin vicdanınıza bırakıyorum.( şahsi fikrim ise mevcut koşullarda gayet iyi transferler yapıldı)
    gelelim yazının başında bahsettiğim tarihi çarpıtma olayına:

    --- alıntı ---
    96'da geldiğinde bakalım isterseniz. gönderilmek istenen suat, okan, ergün gibi oyuncuları kadroda tutan ve yanlarına o günlerde karabük'ten stoper mi alınır? yok ikinci ligden adam mı getirilir diyen gerzek oğlu gerzeklere inat -ki bu gün aynı gerzeklik baki hiç değişmiyor- ümit davala, vedat inceefe'leri alıp takım kuran ve abdullah ercan'ı vermedikleri için hakan ünsal'i ligin en iyi sol beki yapıcam diyerek bunu başaran adama "elinde iyi kadro vardı beya!" diyen adamın futbol izlemeye başladığı yıl 2005'dir.
    --- alıntı ---
    yahu 93 akdeniz olimpiyatlarında parlayan milli takımın kemik kadrosu bizde. üstüne de yıldız yabancılar serpiştirilmiş. sen yedek stoperimiz vedat' ı gösteriyorsun bize.

    --- alıntı ---
    üçüncü gelişinde, bugün kadroya tekrar alınsa florya'yı yıkacakları adamlarla (semih kaya, emre çolak, engin baytar vs.) sezon başlamış birine "çok iyi kadro vardı elinde demek" yalan söylemektir. gerçeği çarpıtmaktır.
    --- alıntı ---
    evet arkadaşım bu söylediğin adamları bugün florya' ya almaya kalkarlarsa olay çıkar ama bahsettiğin yıl 2011. emre çolak ve semih kaya iki wonderkid. engin baytar da ligin mevcut en iyi yerlilerinden.
  • 290
    öncelikle kendisi değerli yazarlarımızdan biri, emek veren biri ve yazılarını kaçırmıyorum. orta saha ilgili düşüncelerini çok kesin bir şekilde belirtiyor. bazı kavramları karıştırdığını, doğru yorumlayamadığını düşünüyorum. ondan bir alıntı alarak bazı noktalara değinmek istiyorum. not: ne izlediğimden haberim var ya da anti-tez üretmek için yalan söylemiyorum. *

    --- alıntı ---
    fernandinho / ilkay / david silva

    üçlüsünü yazıp "fernandinho'nun defansif özellikleri öne çıkıyor" derseniz kusura bakmayın ama büyük yalan söylüyorsunuz derim... fernandinho özel bir oyuncu ancak tanımı box to box'dır.. asla defansif bir orta saha, süpürücü, kesici olmamıştır. ya izlediğinizden haberiniz yok ya da anti-tez üretmek için yalan söylüyorsunuz.

    --- alıntı ---

    öncelikle fernandinho'yu kendi ağzından dinleyelim.

    --- alıntı ---

    if the opponents break our lines and they are attacking our box something has gone wrong and it is me who has to fix it, i’m the defensive midfielder.

    --- alıntı ---

    http://gss.gs/mHj

    yani diyor ki "eğer rakip takım hatlarımızı geçmişse ve kendi sahamızda hücum ediyorsa bir şeyler yanlış gitmiştir ve bu durumu ben düzeltmeliyim. ben defansif orta sahayım."

    bir de guardiola'nın ağzıdan duyalım. fernandinho'nun yaşının ilerlemesinden dolayı ve ingiltere premier ligi'nde maç sayısının fazla olmasıdan dolayı yerine ikame bir oyuncu arayışında olduklarını belirtiyor.

    --- alıntı ---
    specifically with fernandinho's role, it's so difficult to find. he knows the premier league, after three years together here, he knows everything and that's so important. but, of course, for the next season it's an important target to find. he'll be 34 and he cannot play every few days.

    ruben neves is an excellent player. there are many clubs in the world, many holding midfielders in the world, and most of them can play here. that's not the point. the point is that most of them are under contracts.
    --- alıntı ---

    http://gss.gs/t7l

    " fernandinho'nun rolünde oyuncu bulmak çok zor. kendisi premier ligi biliyor. 3 yıl beraber çalıştıktan sonra her şeyi çok iyi biliyor ve bu çok önemli. ancak; tabii ki, gelecek sezon kendisi 34 yaşında olacacak ve birkaç günde bir maç oynayamaz. yerine oyuncu bulmamız çok önemli.

    ruben neves harika bir oyuncu. dünyada pek çok kulüp var, pek çok holding midfielder bulunuyor ve pek çoğu burada da oynayabilir. sorun burda değil. sorun çoğunun sözleşmesinin olması."

    yani guardiola kendi ağzından defansif orta sahanın bir çeşidi olan holding midfielder aradığını belirtiyor. kaldı ki, bir başka röportajında da fernandinho'nun daha uzun yıllar bu seyide oynayabilmesi için stoper mevkisine geçmesi gerektiği hakkında görüşünü bildiriyor. yani daha da defansifleştirerek koşması gereken alanı minumuma çekerek oyuncunun gerek pas özelliklerinden gerekse tecrübe ve kalitesinden yararlanmak istiyor.

    ilgili röportaj: https://www.youtube.com/watch?v=QYCFvg-rMqc

    keza oyun içerisinde aynı bizde fernando'nun özellike tudor zamamından yaptığı gibi defansı üçlemesi oyun anlayışını manchester city maçlarını izleyen biri pek çok kez bu durumu görmüştür. guardiola'nın bayern ve barca zamanlarında da sıklıkla uyguladığı temel taktiklerden birisidir.

    fernandinho'nun ısı haritası: http://gss.gs/ED2.jpg

    manchester city oyunu direkt rakip alana yıkan ve dolayısıyla savunma çizgisini çok ileriye çıkaran bir takım. ısı haritasında da görüleceği üzere orta saha ve kendi alanlarına daha yakın bölgelerde pozisyon aldığını, box-to-box bir midfielder gibi hücum bölgesinde çok da yer almadığını görüyoruz. özellikle city gibi bir takımdayken bile durum bu şekilde.

    sonuç olarak fernandinho'nun defansif bir orta saha olduğunu düşünüyorum. ofansif özelliklerinin iyi olması bir oyuncuyu box-to-box yapmaz ki fernandinho box-to-box olarak da kullanılabilir, kullanılmıştır da. ancak olağan düzende ilkay box-to-box rolünde oynayan bir merkez orta saha oyuncusudur.
  • 685
    (bkz: galatasaray sözlük/#3297097)

    refere entry'sine denk geldim. içerik harika ama tutarsız olduğunu düşünüyorum.

    dili kullanış tarzı -birtakım yazım ve noktalama işaretleri haricinde- epey başarılı olsa da, şikayetçi olduğu tavrı çokça kez zıt fikirli yazarlara yönelttiğine şahit oldum. son fatih terim entry'sinde* de zıt fikre yönelik "saçma, saçmalık, futboldan zerre anlamayan insan" gibi imalarda ve ithamlarda bulunmuş ve haliyle zıt fikirli yazarlara belli ölçüde cevap hakkı doğmuş. burada anormal olan bir şey yok.

    değerli yazarımızdan cümlelerinde daha az keskin ve sivri olmasını rica ediyorum. belki kendisi sözlükteki ağırlığının da desteğiyle hoşnut olmadığı nahoş hitabete set çekebilir, açıkçası bu moderasyon olarak bizim de işimize gelir.
  • 321
    nick'i dünden beri sol frame'den düşmeyince bhutan krallığı bal ligi'nde oyuncu scout ederken sıkıntıdan öldü sandığım yazar. meğerse box to box'a box to box dediği için eleştiriliyormuş. *

    halbuki box to box'a kutu kutu pense, deep lying midfielder'a denizin buz gibi derin sularında yatan şahin k, poacher'a sürek avcısı, libero'ya da ahmet altan demeliydi. işte o zaman hayat bayram olurdu. bir de şu "oyuncu rollerine fazla takıyor" muhabbeti var. çok iyi, çok da güzel yapıyor. her oyuncunun nevi şahsına münhasır bir fiziği, zekası, tekniği hatta hırsı var ve -belki bazılarına ilginç gelecek ama- büyük takımlar transfer yaparken bunlara dikkat ediyor. atıyorum guardiola orta saha kurarken çat çat çat tek pas yapabilecek adam ararken allegri, it gibi koşup alan daraltan ciğersizlere bakıyor. ya da olayı daha da somutlaştıralım. icardi denen adam adinin teki ama çok iyi forvet, buna rağmen conte bu adamı neden takımında istemiyor? çünkü conte hücum hattını bir pivot bir de hareketli forvetten kurmak istiyor ve icardi bu rollerden ikisine de uymuyor. sırf bu yüzden inter yönetimi işi gücü bıraktı haftalardır lukaku'yla dzeko'nun peşinde koşuyor. kimse de conte'ye gidip "ya başkan yap bi' güzellik, oynat şu icardi'yi" demiyor. çünkü bunu kendilerinden isteyen conte. üç serie a, bir premier lig şampiyonluğu var herifin.

    yakın tarihten benim en aklımda kalan hikayelerden biri daha... benitez, real'de göreve başladığında daha yeni porto'ya giden casemiro'yu dalga malzemesi olma pahasına geri getirtip orta sahayı casemiro-modriç-kroos üçlüsünden kurmuştu. sonra medya james'i oynatmıyor diye adamı itin tenasül uzvuna öyle bir soktu ki benitez kalktı en olmayacak maçta, el classico'da modriç-kroos-james üçlüsünü sahaya sürdü. o maçta barça'dan 4 tane yediler ve benitez'in kellesi gitti. yerine gelen zidane, adının da ağırlığıyla benitez'in başta kurmak istediği casemiro'lu orta sahayla arka arkaya üç şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazanarak tarihe geçti. bu metelleri daha da çoğaltabilirim. pirlo'nun kariyeri ofansif orta sahadan defansif orta sahaya evrilmesiyle kurtulmuştur ya da mourinho'nun sol ayaklı stoper aşkı ve lucio transferi inter'e yarım asır sonra ilk şampiyonlar ligini kazandırmıştır... hatta aha gözlerimizin önünde gerçekleşiyor: 4-4-2 kullanmaya başlayan ancelotti, orta sahanın göbeğini iki 8'den kurmak için diawara gibi bir cevheri gönderip eşek yüküyle paraya elif'i aldırıyor.

    yani ancelotti'sinden pep'ine kadar bunca insan yanılıyor olabilir mi? olabilir tabii. ktei de yanılabilir. benim de katılmadığım görüşleri var. menemen soğanlı olur diyor mesela. ama ben bunu kalkıp da nick altına yazmıyorum. onun yerine asrın icadı olan özel mesaj yoluyla kendisini rahatsız ediyorum. "şu an üzerinde ne var?" diye sorup akabinde meramımı dile getiriyorum. olması gereken de bu "bence". allah sizi inandırsın son derece de kibar bir beyefendi kendisi. attığınız mesaja üstündeki çizgili takım elbisesi ve elindeki kanyağıyla ince bir şekilde cevap vereceğine eminim. ama adamı illaki darlamak isteyen varsa yine kendi bilir.
  • 494
    öyle senaryo yazarım, böyle kitap yazarım diye hava atmakla olmuyor bu işler. orada gösterdiğin özeni burada da göstereceksin.

    (bkz: #3013368)

    edit: adam altı üstü makara olsun diye bir entry girdi.
    mevzuyu bu kadar ciddiye alan insanın olması çok çok garip:)
    arkadaşlar hayatta çok daha önemli şeyler var, biraz salın ya...
    ben onun entryi ne niyetle girdiğini bildiğim için makara yaptım.
    ciddi ciddi yazanlar olmuş:)
    yapmayın, kaide bu kadar kasan bir adam değil:)
  • 812
    entrylerinde belli bir grup seçip hakaret etmeye başlamış yazar. bunu belli bir süredir de yapıyor. bir gün bir grup futboldan anlamayan cahiller oluyor, öteki gün başka bir grup bilime inanmayan cahiller, sonra başka bir grup taraftar müsveddesi. anladınız işte, liste uzar. bu gidişle hakaret ettiği grup sayısı masterchef uğur'un küfür ettiği grup sayısıyla yarışır sayıya gelecek.

    ben ikisinin de hakaret ya da küfür ettiği grupların hiçbirinin üyesi değilim. böyle olunca da insan kendini biraz dışlanmış hissediyor.
  • 292
    öncelikle uzun ve emek veren yazıları ve sözlüğe katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

    ama bu football manager jargonuyla yazılmış sürekli taktiklerin detaylarında gezinen yazılarından artık zevk almıyorum. futbolun 11 adamın sahaya diziliş biçiminden ibaret olduğunu düşünmüyorum. senelerce takım sporlarında mücadele etmiş biri olarak kağıt üzerinde yazılan "bu böyledir" "şu şöyledir" in sahada gerçeğe dönmediğini defaatle tecrübe ettim. sözlükte beğenilmeye başladıktan sonra iyiden iyiye en iyi oyun "x-x-x" tir şu adam trequartista'dır bu adam regista'dır türkiye'de kimse futbolu bilmiyor temalı yazılarından sıkılır oldum eskiden keyifle okuyan biri olarak.

    onun dışındaki bilinmeyen oyuncuları önümüze sunduğu entrlerinden hala keyif alıyorum. kendimce görüşlerimi belirtmek istedim.
  • 86
    kendisine gelen eleştirileri farklı yöne çekmeye çalısan yazar. kimse bahsettiği terimlerin var olmadığını söylemiyor. savunduğu adamın bu terimlerden haberi olmadığı söylüyor. çünkü savunduğu adam beyinsiz. tabi burada türk tipi mizah devreye girip, daha önce kullandığı modern futbol terimleri üzerinden espri kasıldı ve sanırım buna biraz alınmış. alınmasına gerek yok bence çünkü kelimedeki tüm sessiz harfleri i olarak yazarak mizah yapılan bir ülkedeyiz.

    edit: kendisiyle mesajlamamın ardından kızdığı noktanın bahsettiği kavramların var olmadığının iddia edilmesi olduğunu öğrendim. bu konuda ise ben de kendisi gibi düşünüyorum çünkü doğrusu bu. bu kavramlar modern futbolda gayet de var.
  • 309
    kendisinden futbolu daha iyi biliyor olabilirsiniz. hatta bence ben, kaide'den daha iyi biliyorum, orası net * ama şöyle bir incelik var olayda;

    şimdi bazen bir argümanla karşılaştığımızda, 100 metreden ne kadar saçma olduğunu anlıyoruz ve genellikle üst perdeden üstelik de pek fazla karşı argüman sunmadan yorumlar yapıyoruz. aslında haklıyız, gördüğümüz şey çok saçma ve oturup paragraflarca karşı argüman yazmaya değer görmüyoruz.

    kaide burda ayrılıyor; bazılarının bahsettiği tepeden bakma olayının içini dolduruyor adam. bu önemli. mesela ben "ya ha siktir, marcao forvet oynar mı amk" yazarken, adam marcao'nun neden forvet oynayamayacağını bilimsel verilerle açıklıyor. bu neden önemli; çünkü içi boş bilmişlik evet can sıkıcıdır ama bunu sağlam temellere oturtursanız, bu sefer can sıkıcılık karşı tarafın bilgisizliği üzerinden başlıyor.

    yani kaide'yi okuyor ve adamın uslübundan canınız sıkılıyorsa muhtemelen bu onun kadar bilgili olmamanızdan kaynaklanıyordur. çünkü adam yazdıklarını havada bırakmıyor, boş ukalalık yapmıyor.

    ben kaide'nin her yazısına katılıyor muyum? belki çok azına. hatta şimdi buraya gelince depolanmış bir yazımı gördüm. yazdığı bir entry bayağı bir övgü almıştı nick altında ama hiç katılmıyordum ve onu açıklayan da uzun bir yazı yazmışım ama eksik kalmış. daha sonra kendisiyle tartışacağım bu konuyu.

    tekrar söylüyorum kaide ile aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz, sizin düşündüğünüz de doğru olabilir, bunu da dile getirmek de herkes özgürdür ama gerçekten emek vererek, kafa yorarak, futbolun detaylarına inerek yorumlar yapan bu arkadaşı çok bilmişlikle ya da tepeden bakmayla suçlamayın. ne zaman ki 4-4-2 başlığına gelir ve "4-4-2 en iyi sistemdir, siz ne bok biliyorsunuz ki" yazar, o zaman linç ederiz; ama " 4-4-2 en iyi sistemdir çünkü;...." yazdığı sürece bu sözlüğün en okunası yazarlardan biri olmaya devam edecektir.

    bu arada evet, 4-4-2 en iyi sistemdir. aksini iddaa eden, ergendir.
  • 569
    (bkz: #3141881)

    --- alıntı ---
    en büyük yalanlardan biri hocanın her daim iyi kadrolarla çalıştığı.
    --- alıntı ---

    şuraya kadar ciddi ciddi okumuştum ama sonrasında yazılanlar benim için bir şey ifade etmedi artık.

    yaa öyle bir algı var ki galatasaray futbol takımı'nın kadrosu çemişgezek belediye spor'dan hallice sanki.

    fatih karagümrük, alanyaspor, rizespor, sivasspor kadroları bizden daha mı iyi de her sene her sene rezil oluyoruz bu anadolu takımlarına!

    illa hocayı savunacağım diye şu argümanlarla gelmeyin artık kardeşim.

    benim de yaşım 35, kendimi bildim bileli* galatasaray maçlarını düzenli izlemeye çalışıyorum.
    yaşımızın büyük olması bizim dediklerimizin doğru olduğu anlamına gelmiyor.
    hakeza 15-20 sene önceyi anlatmak da fatih terim'in 4 yıldır kötü futbol oynattığı gerçeğini değiştirmiyor.

    bir de hoca savunulurken alex ferguson örneği veriliyor, iyice kızıyorum.
    fatih hocanın takımı alex ferguson'da olduğu gibi progresif iyi futbol sergilemiyor, bilakis peyderpey kötüye giden bir futbol tarihi, enkazları bırakıyor ardında.

    4 yıldır kötü diye işkembeden sallamıyoruz, gerçekten kötü takım.
    ve başında fatih terim olduğu sürece de kötü olmaya devam edecek.
    neye dayanarak bunu iddia ediyorum?
    hocanın söylemlerine göre tâbi ki.
    bunları da nacizane 4 yıldır gördüğüm aksaklıkları ve hocanın maç sonu demeçlerini derleyerek izah etmiştim.
    (bkz: #3003173)

    kötüye kötü diyebilmek de bir erdem.
    sanki hoca kötü denilince saygısızlık yapılıyormuş gibi bir algı yaratılıyor.
    öyle bir şey yok, hocayı seviyoruz ama galatasaray'dan daha fazla değil.
  • 497
    (bkz: #3013368)

    "bu arada hayatımda gördüğüm en göt yazım kuraldır bu ve konuşma dilinde bir sikime de yaramaz."

    sanırım arkadaş özel hayatında konuşurken cümlelere başlarken bağırarak girdiği için ilk harfleri büyük sanıyor, tüm soru eklerini konuşurken ayırıyor, her şey gibi ayrı yazılan kelimelerde galiba es veriyor ki, de da ekinin konuşma dilinde hiçbir şeye yaramamasına sinirlenmiş.

    kalitesiz bir entry girmiş yazar
  • 212
    adam sözlüğe geldiğinden beri belhanda konusunu yazıyor.

    dediği de çok açıktı, bu adamla oynayacaksak yanına çok iyi bir sekiz numara alın, yok gidecekse iki tane çok iyi 8 numara alın diye.

    stoperlerin ayağı iyi olmalı, oyun kurabilmeliler diyordu. belhanda kendi ceza sahamızın önünden top alıp rakip kaleye gidemiyor diyordu. haklıydı da, ndiaye ve belhanda sürekli topu kendi yarı sahamızda alıp 60 metre sürmek sorunda kalınca da şut da çekemiyordu, kaldı ki forvetimiz de yoktu rakip stoperleri tedirgin edecek, alan açacak.

    yazdığı her şey 2018-2019 devre arasından sonra iyileşir gibi oldu ve hepimiz de bunu olduktan sonra görüp yazmaya başladık.

    bu adam ise direkt teşhis koymuştu.

    bence burada harcanıyor, fatih terim'in ekibine dahil olmalı.

    scout olur, rakip analizi olur, gerekirse sözlüğün florya temsilcisi olur ama florya'da olmalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın