resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 3528
    bu adam iyi olur, kötü olur ama benim net olarak anladığım nokta bu adama müthiş bir operasyon yapıldı. yaz boyunca yazıldı çizildi. fatih terim zorla getirilmeye çalışıldı. yönetim devrilme tehlikesi geçirdi ve lucescu'ya koşturdular. avrupa ligine elenmesiyle bazı basın mensupları; özellikle levent tüzemen ve aspor taifesi, ntvspor'daki bazı populist yorumcular gibi... bugün bir kere daha inandım ki bu adama operasyon yapılmıştır. kimin neye göre operasyon talimatını da verdiğini çözemedim ama yapıldı yahu! tudor'a basın mensuplarının sorduğu sorular, atılan manşetler, sırf herkes kızgın diye rant sağlayan mubabirler ve yorumcular... unutmayın arkadaşlar bunları. fanatik'in manşetine gidin bakın anlarsınız dediğimi. aykut hocanın hocalığı hiç konuşulmaz, ortasaha eksikliğine dem vurulur falan, gerçekten çok ilginç. gomis'in agzından yalan demeçler güya basına sızdırılır. neymiş sadece koşturuyormuş tudor, hiç taktik yokmuş... neyse tiksiniyorum türk basını sizden. bu adama biraz destek verelim yahu. ne var yani? bu taraftar kimlere vermedi o desteği? önyargıları bırakıp ne olur destek verelim.
  • 2722
    daha önce de söylediğim gibi başarılı olsun veya olamasın arkasında temiz bir takım bırakacaktır.

    prandelli sonrasını,
    hamzaoğlu sonrasını,
    denizli sonrasını,
    riekerink sonrasını,

    unutmayalım. prandelli takımı psikolojik olarak 2010-2011 sezonundan sonra en bitik vaziyette devretmişti. hamzaoğlu yaptığı yapmadığı transferler ve orta alanımızda açtığı devasa boşlukla takımı teslim etti. mustafa denizli eksiklerin farkına vardı ama elinden hiçbir şey gelmedi, donk kazığını bırakıp gitti. riekerink başta toparlanma yolunda ümit verse de daha sonrasında yaptığı işleri unutmaya, olmayacak şeyler peşinde koşmaya başladı. nitekim görevi bıraktığında takım, hayatım boyunca gördüğüm kondisyonu en rezil galatasaray futbol takımıydı.

    sonuç olarak hemen her teknik direktörümüz başarısız olmayı bırakın kendisinden sonra gelecek olanların da yoluna taşlar koydu. tudor öyle değil. beğenelim veya beğenmeyelim bir değişime ihtiyacımız vardı, kabuk değiştirmek gerekiyordu ki büyük oranda gerçekleşiyor bu da. semih, sabri gibi gitmesi hiç beklenmedik isimler bile gitti. selçuk inan ve yasin öztekin gibilerinin de bu sezon artık yedek bekleyeceğini öngörmek çok mantıksız bir görüş olmaz.

    geçtiğimiz senelerde teknik direktörlerimiz için taraftarların, ''takımdaki çöpleri temizlesin yeter, şampiyon olamasa da gayet yeterli olur'' dediği bir ortamda şimdi de çöpleri temizleyen hocaya istemezük deniyor.

    her zaman diyorum başarı, elde edilene kadar büyüktür türkiye'de. elde ettiğin vakit herkes sana şunu der: ''ee nolmuş babam da yapardı bunu.''
    eskiden gelen hocalara sabri'yi semih'i yolla diye yalvarırken şimdi yollayana da laf yapılıyor. ne istiyoruz peki biz? gerçekten ne istiyoruz?
    olay kupalarsa hamzaoğlu neden istenmedi takımda? olay plan/projeyse tudor'a neden sırt çevriliyor?
    yaşlı kurt mu arıyoruz takımın başına yoksa genç ve başarıya aç teknik direktör mü?

    cidden bunun kararını verdik mi? sadece soruyorum.

    tudor başarılı olur olamazın çok ötesinde bir konu bu. herhalde hiçbir insan evladı yoktur ki tudor şampiyon yapar iddiasına böbreğini bassın. sırf tudor için de değil istersen guardiola'yı getir, başarının bir garantisi var mı? ingiltere'de bile yok bırakın türkiye gibi kaotik ortamları. olağanüstü başarısız olan her kimse zaten gönderilir. kulübü rehin alacak değil ya! sadece burada mesele sabır ve ne istediğini bilmek.

    geçtiğimiz sene riekerink için de destek vermiştim. kendi antrenmanlarını yaptırdığı bir yaz kampından sonra takımını görmeyi istemiştim. yaz kampını tamamlamadan başa geçen hiçbir teknik direktörü başarısız saymam peşinen. riekerink de yaz kampını yaptı, seneye başladı ama olmadı. olmayacağı anlaşıldığı vakit de herkes hemfikir oldu zaten. tudor için de bunlar geçerli. bırakın da adam bir kamp dönemi geçirsin takımıyla beraber. daha sezonu açalı 20-25 gün ancak oldu ve bu sürenin önemli bir kısmı ön eleme maçımızdan dolayı düşük tempoda geçmek zorunda kaldı. tam anlamıyla yaz kampının bitmesine 50-60 gün var. düşünün 3 aylı bir periyotta henüz 20-25 gün tamamlamış bir adamı giyotine sokmaya kalkışıyoruz. diyelim ki elendik, çok uzağa gitmeyin arkadaşlar trömsö faciasından sonra ligi kaçıncı bitirdik sorarım sizlere. o dönem de yönetim gerets'in görevine son vermiş olsaydı şimdiye belki de tarihimizin en güzel şampiyonluklarından birinden mahrum kalacaktık. o sezon başında çok mu umut veriyordu takım? hayır ancak doğru bir ortam yaratıldığı vakit neler oluyor gördük.

    yıllardır takımın başarısızlığının nedeni vizyonsuzluk ve takımdaki kalite eksikliğiydi. tudor'da vizyon var buna bağlı olarak da takımı kalitelileştiriyor. şahsen yaz kampı bitmeden tudor hakkında infaz kararı vermem. elenirsek gönderilmesini istemek de çok normal hiçbir şey demem. elendiğimizde gönderilmesi de çok normal bir şey demem aynı şekilde ancak turu geçersek bırakın da adam azıcık nefes alsın be arkadaş, azıcık nefes alsın ben bile bunaldım yahu. bırakalım da bir kamp dönemi geçirsin takımıyla, zaten bu adam bilal, olcan, umut falan transfer etmiyor ki anasını satayım adamın aldığı adamlar gomis, maicon, belhanda, mariano vs. kalitesiz futbolcu istemiyor ve arkasında da bu yüzden enkaz bırakmayacak. gerets sabrın sonunda büyük bir şampiyonluk kazandırıp efsane olmuştu. şimdi neden olmasın.

    en sona sneijder olayını sakladım, tudor'un sneijder gitsin dediğini hala sanmıyorum. sneijder ile problem yaşayan yönetimdi ve aradaki olayları da bilmiyoruz. başkan o kadar işbilmez ki sustuğu her an daha da kaos ortamı yaratıyor. halbuki konuşsa her şeyi açık açık, bu kadar sıkıntı olmayacak.
    sneijder bence gitmeliydi diğer birkaç isim gibi ama sneijder'i neden bonservissiz bırakırsın aklım almıyor. madem kadroda düşünmüyorsun oyuncunu alla pulla, yıka yağla bir şeyler yap ki piyasası artsın. sen gidip kadro dışı bırakıyorsun adama çöp muamelesi yapıyorsun ve üstüne bedavaya yolluyorsun. tam keriz işi. biraz reklam yapıp oyuncunu doğru pazarlasan 10 milyon avroya satar keyfine bakardın. o zaman da kimse sana cephe almazdı neden sattın diye. sen hem yaka paça yolluyorsun hem de bedavaya bırakıyorsun. neymiş sneijder'in yıllık ücretinden kar edilmiş. allah razı olsun ya! sen zengin adamsın dursun başkan gidip sneijder'in eline bir 10 milyon avroluk çantayı sıkıştırıverseydin bu böyle olmamış. sneijder'den 10 milyon avro bonservis gelmiş olsaydı sol bek- 2 orta saha- 2 kiralık oyuncu- 2 kanat transfer eder 5 sene rahat ederdik. şimdi yıllık ücretinden kurtulduk diye seviniyor beceriksizler.

    madem böyle bedavaya yollayacaktın bari kadronda dursaydı. o adamı kadro dışı bırakıp göndermeyi biliyordunuz da selçuk ve yasin için neden bunları yapmadınız?
    nereden baksan tutarsızlık nereden baksan iş bilmezlik. bir de bombayı teknik direktörün kucağına bırakıyorlar utanmadan.
  • 3345
    rakiplerimiz fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor lig açılışında üst üste üç pas yapamazken tudor yönetimindeki galatasaray yeni sezonun iddialı takımlarından kayserispor'u pas pas yaptı. sahada rakibi ısıran, top rakibe geçtikten maksimum üç saniye sonra topu geri kazanan, alan parselizasyonunu çok doğru yapan, taktik disipline bağlı, hücuma hızlı çıkan, yeri geldiğinde ayağa paslarla rakibi bezdiren, art arda atak yapma gücüne erişmiş bir galatasaray gördük. bununla beraber kayserispor gibi fizik gücü yüksek bir ekibe karşı dahi maç sonuna kadar fizik olarak üstün devam ettik ki normal bir üstünlük de değildi bu. kedinin fareyle oynadığı gibi rakibiyle oynayan, istediği her şeyi yapmaya yeten bir fizik kondisyon ile maçı tamamladık.

    maalesef yakın döneme kadar kendisiyle ''vur kırbacı hoccam, indiana jones, kondisyoner'' gibi alaycı ifadelerle dalga geçiliyordu. halbuki modern futbolun olmazsa olmazı koşu- doğru koşudur ve taraftarımız takımın hocası bunu önemsiyor diye onunla dalga geçiyordu. bugün geldiğimiz noktada herhalde herkes fiziki kapasitenin ne kadar önemli olduğunu, fizik kapasiteniz iyiyse rakibin nasıl elek yapılabileceğini görmüştür. sahada temposuyla, rakip takımı tiye alan bir galatasaray izledik. sanki kaç tane yersek yiyelim canımız isterse gol atacakmışız gibi bir hava hissettirdiler oyun içinde. fiziken iyi oyunculardan kurulu kayserispor bile kondisyonu muazzam seviyede olan galatasaray karşısında şöyle kaldı: https://i.hizliresim.com/6XzQ8k.jpg

    belki geçen sene tudor'un bizlere vadettiği futbolu göremeyenler olmuş olabilir ama futbolu dikkatli izleyenler tudor'un ilk maçına ve ardındaki beşiktaş maçına bakarak onun kafasındaki ısırgan- tempolu- hızlı futbolu görmüşlerdir. tudor'a destek çıkma nedenim de buydu zira karabük takımını da bu doğrultuda hangi seviyeye çıkarttığını çok net görmüştüm. bitik, toplama karabükspor takımına hiç umulmadık maçlar kazandırmış, oynattığı futbolla taraflı tarafsız herkesin taktirini toplamıştı. yine aynı karabükspor hakemler tarafından o dönem en çok haksızlığa uğrayan takım olmuş, buna rağmen kendi sahalarındaki performasla lig zirvesinde yer almışlardı. işte karabükspor'u takip edenler bu somut performansa dayanarak tudor'a sabredilmesi gerektiğini, kendi takımını kurma şansı verilmesini, yaz kampında yükleme yapmasını söylediler ki ben de dahilim bu gruba. görülen köyün kılavuz istemeyeceği üzere ligin ilk maçında gördük ki en iyi futbolu oynayan takım galatasaray, hem de ırın kırınla değil bastıra bastıra, açık ara farkla.

    bugün televizyonlara bakın, bizi öldüremeye gelen(!) rakip takım teknik direktöründen tutun rıdvan dilmen'ine şansal büyüka'sına, aklınıza gelebilecek her türlü isime kadar galatasaray'ın sahadaki performansına hayran kaldılar ve bunu belirtiyorlar. en son böyle övgü yağmurunu herhalde real madrid'i üçlediğimiz maçtan sonra hatırlıyorum daha sonrasında dördüncü yıldızı taktığımızda dahi saha içinde futbol anlamında bu kadar çok övgü aldığımızı hatırlamıyorum. hal böyleyken galatasaray tüm türkiye'nin aklını almışken tudor'a destek olmayacağız da kime olacağız ha?

    buraya kadarki kısmı da geçelim hadi, öyle bir oyun kurgusu yaratmış ki rakipler bizi analiz ettikten sonra bir yetmişlik devirse yeridir çünkü üzerine strateji geliştirmesi çok zor bir takım olmuşuz. kendi sahanda kalıp kapansan garry, belhanda, feghouli, ndiaye, gomis gibi sihirli ayaklar ve şapkadan tavşan çıkartabilecek oyuncular var. böyle bir hücum hattına kapanan her takım illa ki gol yer ki golü yedikten sonra da tüm planın çöküyor zaten. ee hücum yapayım desen, topu kendi sahasında kaptıktan beş saniye sonra gol pozisyonuna girecek kadar hızlı hücuma çıkan bir takım var karşında. yine plan yaş. yani öyle bir takım yaratılmış ki rakipler kapansa bir dert, hücum etse iki dert. zaten kayserispor da bunu daha ilk yarıda anlayıp top yekün hücuma çıkmayı kesti. koskoca maçta bir pozisyonu falan var kayseri takımının ve bizim de en az 7-8 net gollük pozisyonumuz var aynı zamanda.

    ek olarak, defanstan ayağa pasla çıkma yaması da yüklemiş takıma, izlerken mest oldum. başakşehir de brugge takımını bu taktikle elemişti. kaleci ve defans dörtlüsü hatta orta ikili arasında sahanın köşelerine kadar açılıp pas yaparak rakibin üzerlerine gelmelerini sağlıyor ve birden ani atakla rakibi eksik bulmanın da güzelliğiyle gol pozisyonu yaratıyorsun. gol pozisyonu yaratamasan bile rakip hücumları yoruyor, rakibin press gücünü kırıyorsun ve rakip üstüne gelemiyor.

    şimdilik harikasın tudor hocam, sana inananları lig açılışında mahcup etmedin aksine bir de gurur duymamızı sağladın.
    şampiyonluk kupası ellerinde yükselsin, yolun açık olsun.

    *
  • 3740
    teknik direktörün kalitesini belirleyen şey doğrudan doğruya a planıdır. mourinho, guardiola, klopp, simeone, conte, zidane... bu adamların hepsi zaten a planları iyi olduğu için kaliteli teknik direktördür. bakın mesela real madrid bu hafta levante karşısında 12. dakikada gol yiyerek 1-0 yenik duruma düştü. maçı da kendi sahalarında oynamalarına rağmen 1-1 berabere bitirebildiler. şimdi son iki şampiyonlar ligi kupasının sahibi, son la liga şampiyonu, son avrupa şampiyonu, targaryen hanesi'nden isminin birincisi daenerys fırtınadoğan, büyük çöl deniz'in khaleesi'si, ejderhaların annesi, zincirkıran, andallar'ın ve ilk insanların kralı, yedi krallık'ın hükümdarı, diyarın koruyucusu zinedine zidane b planı olmadığı dolayısıyla kötü teknik direktör mü oluyor?

    veyahut bu sezon premier lig'in ilk haftasında burnley karşısında dakika on dörtte bir kişi eksik kalan ve ilk yarıyı 0-3 mağlup kapatan, ardından da maçı 2-3 kaybeden takımın teknik direktörü yani son premier lig şampiyonu antonio conte de mi b planı olmadığı dolayısıyla kötü teknik direktör?

    veya veya bu hafta stoke city deplasmanında 43. dakikada geriye düşüp maçı 2-2 bitiren ve ilk puan kaybını yaşayan manchester united takımının teknik direktörü de b planı olmadığından kötü teknik direktör mü?

    a planı genellikle bir futbol maçının yüzde doksanında etki sahibidir. maçta işler istenildiği gibi gitmiyor, plan değişikliğine ihtiyaç duyuluyorsa devreye b planı sokulur. ancak b planının oyuna etkisi genellikle en fazla yüzde on kadarlıktır zira olan olmuş, tren bazen çoktan kalkmıştır. kıçını dahi yırtsan oyunu değiştiremeyeceğin, dünyanın en zekice hamlesini de yapsan puan kaybından kurtulamayacağın maçlar olur. rakip öne geçmiş, geçmemişse dahi senin oyun planını bozarak moral bulmuştur. keza kendi oyuncuların da tam tersi etkiyle moral kaybı yaşamıştır. durum böyleyken de ferguson- simeone- heynckes- conte- mourinho- guardiola gelip ittifak kurup ortak hamle yapsalar oyunun bozulan dengelerini değiştiremeyebilirler.

    ve dünyada teknik direktör yoktur ki liginin ilk üç maçını toplam on gol atıp iki gol yiyerek kazansın, ardındaki hafta kırk derece sıcakta ve antalya'nın o neminde, üstüne patates tarlası gibi zeminde berabere kaldı diye b planı olmadığı gerekçesiyle kötü teknik direktör ilan edilsin... sen adamın a planındaki olumlu yanları, taktik tercihleri, teknik direktör imzasını görmeyip b planına takılıyorsan burada daha öncelikli mevzular var demektir o da art niyet.

    ulan tudor hocam,

    b planın bile yok amuha goyim.
    hadi onu da geçtim olmuşsun 100 kilo.
    bir de üstüne sakallarını kesmişsin geçenlerde...

    ulan tudor hocam,

    b planın bile yok amuha goyim.
    hadi onu da geçtim gözünün üstünde kaşın var.
    bir de üstüne florya'ya gelirken yanlış yola sapmışsın geçenlerde...

    böyle teknik direktör mü olur? olmaz.

    hayırlı işler.
  • 3973
    mourinho gibi sivri dilli ancak bunu rakibi kizdirmak icin soylemiyor. basin toplantisinda lucescu'nun stadi terk etmesi sorusuna 'bana ne' diyecek yurek bu ulkede pek kimsede yok. ustune 2 bek cikarip 2 kanat alacak yurek de pek kimse de yok. hatta artiriyorum kotu giden bi seyi gorup devreyi beklemeden 30.dk da adam degistirecek yurek de bu ligde pek kimse de yok. daha da ileri gidersem 30.dakikada degisiklik yaparken oyuna selcuk inan'i almasi da taraftarla arasi kopmusken yurek ister. bak sezon oncesi takimin en buyuk gucu bruma ve canimiz cigerimiz sneijder'i gondertecek gotune girmedim bile. he bi de maglubiyet sonrasi soru almayan hocalarin oldugu ulkede ostersunds'a elendikten sonra topunuz gelin sabaha kadar sorun amk demesi de var.

    velhasilikelam kendisi bir amaca kitlenmis ve inandigi yani takimin yararina olacagini dusundugu her seyi, hicbir seyi umursamadan yapiyor. sampiyon oluruz olmayiz bilemem ama ben tudor'u bu takima bu yuzden istedim. umarim kendisinin ve bizim arzu ettigimiz sampiyonlugu alir. sampiyonluk kendisine cok yakisacak insallah.
  • 3541
    sezon başı(bkz: galatasaray sözlük antrenörler kulübü) tarafından afaroz edilmişti. kendisi çok kötü hocaydı vs. diye çok eleştirildi. şimdi herkes laflarını birbir yiyerek özür diliyor. geçen sene tudor'un başına gelenleri bizzat ben biliyorum. en ince ayrıntısına kadar. geçen sene ki kadroyla mourinho bile gelse başarılı olmayacağını birçok kez söyledim. ama bizim taraftarımız ölü çaycı poldi, yürümekten aciz yeni melo de jong ve şişman sneijder hayranı olduğu için onlar da tudor'u yemeye çalıştı. maç sonu tudor güzel bir laf söyledi '' türkiye de fikirler çok çabuk değişiyor, geçen sene ki benle bu sene ki ben, yine aynı kişiyiz'' adam hemen çözmüş türk insanını, burayı okumasına gerek kalmamış çevresi yetmiş sanırım.

    bu adama burada kondisyoner deniyordu. italya'dan kötü hoca çıkmaz beyler. adamın tam günümüz futbolu antrenörü. maç önü maç sonu argümanlarından da, oynattığı oyundan da bunu anlayabiliriz. adam gelmiş burada diyor ki tudor'un ne başarısı var? adam 38 yaşındaydı zaten. ne başarısı olabilir ki? karabük gibi vasat üstü takımı çivi gibi takım yapması nasıl bir antrenör olduğunu veya olacağını göstermiyor muydu? geçen sene ligin açılış maçını karabük'le yapmıştık. karabük toplama takım herkes yeni takım olduğu için rahat yeneriz diyordu noldu maçta fark yiyecektik az kalsın. son dakika şans golüyle yenebildik. bu adam karabük gibi vasat takımla büyük takımları mat etti. sonra tabi galatasaray'a geldi ihanete uğradı. ben yaşadıklarını çok iyi biliyorum. şimdi noldu peki? tudor'a bunu yapanlar lig başlamadan gönderildi. en tecrübelisi de geldi en kariyerlisi de sis olup uçtular. bakın bu adam galatasaray da başarılı olmayabilir fakat ileride iyi hoca olacaktır.

    ben geçen sene tudor hakkında bir kaç olumlu entry girmiştim. puan kaybettiğimiz maçlardan sonra, sözlüktekiler noldu senin tudor'una gördün mü diye özel mesaj atıyordu. şimdi burada burada özür mesajları atıyorlar. ama bunlar akıllanmaz, puan kaybettiğimiz maçlardan sonra yine çıkar derler ki '' biz demiştik tudor kötü hoca, kondisyoner oyun içi müdahaleleri kötü, tudor yüzünden yenildik '' ama şu güzel oyuna ovv n'diaye süper, tolga harika, rodriguez uçuyor da derler, bunun tudor'un başarısı olduğunu görmezler. geçen sene tudor'un takıma ne katkısı var diyorlardı, bu sene bakalım bi de herkesin küfür ettiği tolga takımın en iyisi, sahada en çok sırıtıan adam linnes'in bile kat ve kat performansı arttı. rodrigues yeni transfer gibi. diğer gelen oyuncularımızı saymıyorum bile.

    lütfen arkadaşlar bura öfke kusma yeri değil. bir adamın iyi hoca kötü hoca olduğunu anlamak için, her maçı 10-0 5-0 kazanmasını beklemeyin. mantalitesine bakın. oynatmak istediği oyuna bakın. etikete bakmayın. hala melo gelse oynasa diyen adamlar var burada. sürekli oyunculara hocaya bilmem kime öfke kusmayın. ekşi sözlükten bir farkı kalmadı buranın. herkes her şeyi biliyor herkes futbol uzmanı.
  • 4628
    daha önce de söyledim yine söylüyorum, junior çalışan alıp ondan senior performansı bekleyemezsin.

    tudor 39 yaşında, hala futbol oynayan drogbayla aynı yaşta yani... 4 yıllık antrenörlük kariyeri var ve bir anda galatasaray gibi bir takımın başına geçmiş. galatasarayın başına geçmek milyarlık city'nin psg'nin chealsea'nin teknik direktörlüğünden daha zordur, anlayan anladı. bu adamdan fatih terim performansı bekleyemezsin.

    trabzon ve özellikle başakşehir maçlarında sıçıp batırdı. böyle şeyler yaşatmaya da devam edecek. bu takımı şampiyon yapamayacağı anlamına gelmiyor. kulağının çekilmesi lazım evet ama kovalım bunu yaklaşımı çok ağır.

    şunu belirtmek gerekiyor, bu adam ne kadar eleştirirsek eleştirelim, geçen seneki ölüler çetesine kendini kurban ettirmeyip hayatta kaldı ve uzun zamandır özlediğimiz futbolu oynayan bir takım kurdu. bu takımın kurulmasında cenk ergün'le emekleri yarı yarıyadır.

    ve yenilgilerde suç yüzde yüz tudorun diyemeyiz. bu takım hala yeni bir takım. çok beğendiğiniz abdullah avcı o sistemi kaç senede kurabildi sanıyorsunuz. bu takımın başında kim olursa olsun, her taktikte ve skor durumunda oyununu ona göre değiştirebilen bir takım olabilmesi için iskelet oyuncu gurubunun en az bir-iki sene beraber oynaması gerek.

    elbette çift forvet çıkıp kanatsız oynamasını eleştireceğiz ancak yenilginin tek sebebi bu değil. garry oynayınca her maçı alıyor muyuz allah aşkına. takımda sol ayaklı kanat oyuncusunu geçtim kondisyoner bile yok. defans kurgusu hala çok dengesiz. mariano ile maiconu geçtim, maiconun yanında oynayabilecek sol stoperimiz yok. linnes'i sol bek yaptık, sol bek değil, lato zaten bu takımın oyuncusu değil, adam orta yaparken top maksimum 1 metre havalanıyor. yedek kadro desen, hepsi gönderemeyip elimizde patlamış oyuncular.

    rıdvanın, sinsi demirkolun gazına gelmeden önce bi sakin kafayla düşünün. tudor hata yapacak. küfrettirecek. ama şu an kıçına teneke bağlanıp gönderilmeyi de hak etmiyor. sünepe aykut kocaman bu adamın yarısı kadar eleştirilmedi ya. asrın teknik direktörü şenol güneş 10 da biri kadar eleştiri almadı. yeni kurulmuş bir takımın genç teknik direktörünü, üstelik ligde şu an liderken, bir idam etmedikleri kaldı. bu nedir allah aşkına?
  • 1885
    bu oyuncu çetesinin ilk kurbanı roberto mancini'ydi. iç sahada gelene geçene 6 gol atıyorduk, dış sahada aynı takım 1 golü zor buluyordu, mancini dış sahada rakibi rencide etmeyelim diye attırmıyordu sanki, tüm suçlu o oldu.

    prandelli geldi, yazın günde çift antrenman yaptırdı hem de birçok futbolcunun ilk defa gördüğü çalışma teknikleriyle. ayrıca, maçlar öncesinde video analizi yaptırmayı çalıştı, detaylı analizler çıkartıyordu okusunlar diye ama sen kimsin ki böyle bir şey yaptırıyorsun, bunların hepsi yıldız hepsi kral.

    hamzaoğlu geldi, iyi niyetli ağabey yaklaşımıyla başladı, oyuncuları tuttu, başarı geldikçe emre çolak bile kafa tutmaya başladı, antrenman tempoları düştü, sadece topla çalışıldı, yeni sezonda üç kupanın verdiği özgüven ile burak'ı filan yedek bırakmayı çalıştı, sonunda oklar yine ona döndü.

    büyük mustafa geldi, 1-2 senelik periyotlarla futbolcuların suyuna en iyi giden adam, budama gerek dedi, sonu ne oldu?

    riekerink geldi, futbolcular kalmasını istediği için hamzaoğlu gibi futbolculara esir oldu, sonu malum.

    en son yemeyi çalıştıkları ise, direk yükleme ile başlaması ve çift antrenman düzenine geçmesiyle tudor oldu. sezon içi maçlarda benim de hamleleri ve oyuncu tercihleriyle çok tepki verdiğim zamanlar oldu. ama yine de bir lucescu fanı olmama rağmen gelecek sezon tudor ile devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

    çünkü, lucescu da en fazla en iyi yaptığı işi yapıp, bu takımı idare ederek başarılı olabilir, belki daha az masraflı ve daha kolay bir yol ama, eğer tudor kalırsa ve hedeflerini başarabilirse, fatih terim'in 2011-2012 sezonundan sonra ilk defa bir teknik direktör takımı izleyebiliriz.

    tudor daha çok genç ve bu işin üstesinden gelmesi tabii ki de zor ama ben güveniyorum, çünkü kendisi öncelikle zeki (bence en önemli özelliği) ve çok çalışkan bir insan. futbol bilgisi, hırsı, hedefleri yüksek bir insan.

    umarım en azından bir sene kalır ve tüm istediklerini başarır güzel hocam.
  • 3034
    prandelli'den bu yana galatasaray'ın bir teknik direktörü hakkında bu kadar negatif hisler beslememiştim. hamzaoğlu çapsızdı, yönetime "benim oyuncularım iyi, transfere gerek yok" deyince yönetim "hay ağzın bal yesin hocam" deyip havalara uçtu. adamın istediği hepi topu üç oyuncu oldu, üçüncüsünün evraklarını yetiştirmeyi bile beceremediler. sonra işler kötü gidince "sen kimsin takımın geleceğine karar veriyorsun, umut'la sözleşme uzatmak sana mı düşmüş" deyip kovdular.

    mustafa denizli zihnen futboldan kopmuştu. karnı tok sırtı pekken zor durumdaki galatasaray'ın başına geçti ama çok kötü bir performans gösterdi, adeta kendi kendini rezil rüsva etti. artık televizyona bile çıkamıyor. ona kızmadım çünkü bu rezilliğe kendisi de utanıp altıncı ayı doldurmadan istifa etti.

    riekerink galatasaray'a tevazuyla hizmet etti. taktiksel bir esnekliği yoktu, bütün oyun planı sneijder'e bağlıydı ama sneijder iyi performans gösterdiğinde gayet iyi sonuçlar aldı. biraz daha otoriter olabilse, ortasahaya de jong yerine doğru dürüst bir adam aldırsa belki de şampiyonluk yarışından kopmayacaktı.

    tudor ise galatasaray'ın başarısından çok kendi kafasındaki planı önemsiyor. sırf egosu yüzünden bruma'yla da sneijder'le de takışıyor. tek düşüncesi çok koşan ve mücadeleci bir takım yaratmak. fakat takım topu kazanınca ne yapacağına dair bir fikri yok. fatih terim'e hücum planları çalıştırmıyor, kaotik hücum yaptırıyor diye kızardım, tudor ise yıldız bir oyuncu sazı eline almadıkça hücum yaptıramıyor bile. ortaya koyduğu iş orta sıralara oynayan bir anadolu takımı seviyesinde, fakat havasına baksan mourinho sanırsın.

    rize maçından önce bruma'yı kadrodışı bıraktı puan kaybettik. başakşehir maçında podolski ve sneijder'i yedek bıraktı kaleye isabetli şut atamadık. kasımpaşa maçında bruma'yı oyundan çıkardı mağlup olduk. bu kadar olumsuz tecrübeye rağmen hala yıldız oyuncularla takışan, östersund'a iki maçta bir gol atarak elendikten sonra "skor hariç neyi beğenmediniz" gibi angutça bir soru soran adamın bu koltukta oturmasını şahsen kabul edemiyorum. cerrah olsa öldürdüğü hastanın yakınlarına "ölüm hariç neyi beğenmediniz, on numara ameliyat yaptık aslında" diyecekmiş belli ki.

    muhtemelen "kovarlarsa kovsunlar, kariyerimin başındayım her türlü iş bulurum, ama madem bu koltuğa beni oturttular her şey benim istediğim gibi olacak, işlerine gelirse" mantalitesinde. bu kadar geçimsiz ve sabit fikirli bir adamın takımı mahvedeceğini görmek zor değil.

    "şu kadar yılda şu kadar hoca değiştirmişiz, artık dişimizi sıkıp hocaya sabredelim" cümlesi de doğru gözükse de çok önemli bir noktayı gözardı ediyor. dünyada yüzlerce teknik direktör varken mevcut teknik direktörle anlaşılmasının `asli sebebi neydi?başarılı olması mı? ucuz olması mı?`

    başarılı olmasıysa galatasaray'da da başarılı olması için elbette sabrederiz. ama "karabük'e iyi top oynatıyor, fazla para da istemiyor, gelsin bir deneyelim" dediğimiz adamın tercih edilme sebebi potansiyeli değil maliyetidir. ha, tudor geldiği günden bu yana gelişim gösterseydi isterse siirtspor'dan gelsin ben yine sabrederdim. "başarısı yok ama olması muhtemel" derdim. ama adam takımı uçurumdan aşağı götürüyor. böyle yüksek maliyetlere kurulan bir takımın başına tudor gibi birini görevlendirmek büyük hata olur.
  • 5492
    hiçbir zaman kötü hatırlamayacağım genç teknik direktör. hocaya fena olmayan bir sıralama ve puanın yanı sıra karakterli ve kaliteli bir takım bıraktı.

    evet, 1 yılda 8 derbi oynayıp 7 yenilgi alan bir teknik adamın elindeki tek koz olan puan farkını da kaybetmesi sonrası koltuğunu yitirmesi çok anormal bir durum değil ama bu benim için kendisini bi' nefret objesi haline getirmiyor. sadece kapasitesinin bu kadar olduğunu görüyorum. yanlış olduğunu düşünsem de kendince inandığı bazı futbol doğruları vardı, bu doğrular doğrultusunda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

    yolu açık olsun. umarım kendisini geliştirmeye devam eder. sezon sonunda olası bir şampiyonlukta benim için payı büyük olacak. emekleri için teşekkürü bir borç bilirim.
  • 1152
    "yeni gelen hoca sihirli değnekle bütün maçları kazanmaya başlayacak diye düşünüyorsanız, futbolu bilmiyorsunuz demektir." demiş teknik direktör.

    sözlükteki futbol cahillerinin bunu okuyup bir düşünmesi gerekli.

    edit: "futbol cahili" olarak tanımladığım kişiler kendisini mantıklı şekilde eleştirenler değil henüz 1 ay olmamasına rağmen istifaya davet eden bilinçsiz ve bilgisiz galatasaray taraftarıdır/futbol izleyicisidir.
  • 1022
    aramızda bazı olaylar nedeniyle kendisini sevmeyen olsa da eski sözlük yazarı sinan yılmaz'ın kendisi hakkında bir yazısını paylaşma ihtiyacı hissettim çünkü yazının tudor ile alakalı olan kısmı yorumdan ziyade örneklerden oluşuyor. ki eklemeden geçemeyeceğim kendisi bence de conte'den ziyade klopp'a daha çok benziyor taktiksel anlamda ama agresifi, önü çok parlak bir hoca.

    http://www.futbolarena.com/...pp-sendromu-311680h/

    yazının hocamız ile olan bölümü eğer linke basmak istemeyenler varsa :

    --- alıntı ---

    2015-2016 sezonu ilk devresinde liverpool, brendan rodgers yerine jürgen klopp'u göreve getirmişti. klopp takımının başında çıktığı ilk maçında liverpool'u sezon ortalamasından 10 km fazla koşturmuştu. o günlerde klopp hayranı olan bir arkadaşımla yaptığımız konuşmayı hatırlıyorum. biz maç öncesinde “sonuçta takımı sezon başında almadı, gelir gelmez dortmund'taki gibi 120 km koşturamaz” diye konuşmuştuk ama koşturdu. maçtan sonra da “demek ki sadece antrenman değil, takımın çok koşmasını sağlayacak bir sistemi var" diye fikir birliğine varmıştık.

    aynısı tudor geldiğinde galatasaray için de oldu. senelerdir 110 km'den fazla koşmakta zorlanan, mıymıy top oynayan galatasaray daha ilk maçta rizespor karşısında yaklaşık 119 km koştu. çok iyi mi oynadı? hayır ama mücadele etti. zaten ilk maçtan hem bu kadar çok koşup hem organize olabilmek imkansız. klopp liverpool'u birden 10 km fazla koşturunca ve bildiği antrenmanları yaptırınca liverpool da çok sayıda sakat vermişti ama kimse klopp'a “ya sen şimdi sezon başı gelmedin, takımı sezon başı rodgers çalıştırdı. sen de şimdi sezon sonuna kadar rodgers'in sisteminde idare et” demedi. çünkü öyle dersen adama sorarlar, "madem rodgers'in sisteminde devam edeceksin rodgers'i neden kovdun? madem çok koşturmamı istemiyorsunuz, beni hangi akla hizmet getirdiniz?"
    nihayetinde şimdi galatasaray da çok sakat veriyor ama kimsenin tudor'a ilkelerinden vazgeç deme hakkı yok.

    --- alıntı ---
  • 605
    harbiden şaka gibi lan. ilk antrenmanından sadece 3 gün sonra çıktığı bir maç* yüzünden yerden yere vuruluyor herif. yok çöp, yok ot, yok bok... yuh artık ya. bir yazar arkadaş geçenlerde neden hiç galatasaray'la ilgili yazmadığımı sormuştu. yönetimi ve futbol takımı kadrosu sirke dönmüş şu takımla ilgili ne yazılır ki? ve bunlardan daha da berbat bir taraftar zihniyeti oluşmuş durumda. bir taraftar güruhu analitik zekadan bu kadar uzak, nedensellik ilkesinden bu kadar azade beyinlere sahip olmamalı. artık müzminleşen bir başarısızlığı açıklamada sürekli teknik direktörlük makamı mı sorgulanır birader? şu berbat kadroya bakmak ve bu malzemeyle hiçbir şey yapılamayacağını görmek bu kadar mı zor? 2012-2013 sezonundan beri eksikleri olan ve bu eksiklerin artık zirve yaptığı bir sezonu yaşıyoruz ama ne hikmetse 5 sezondur sürekli hocalar üzerinden gidiyoruz. prandelli orospu çocuğu, hamza köylü, denizli dinozor, riekerink beden eğitimi öğretmeni ve şimdi de tudor çöp... bu kafayla yakında hoca da bulamayacağız zaten; antep, gençlerbirliği gibi yılmaz vural, rıza çalımbay, hikmet karaman döneriz artık.

    bu takımını problemi hocanın ötesinde kadro zaafiyeti onun da ötesinde yönetim boşluğu onun daha da ötesinde muhalefetsiz ve denetimsizlikten başka bir şey değilidir. faruk süren'den bu yana kümülatif olarak artan borçla artık manevra yapamaz durumdayız. geçenlerde de yazdım ama 3'lü orta saha oynuyoruz ama bu mevki için 3 tanesi 30'unu devirmiş, birisi de sakatlığa meyilli sadece 5 kişilik rotasyonumuz var farkındaysanız.

    ve hala hoca eleştirme peşinde bir taraftar. motorsuz arabanın deposunu shell'den de doldursan bp'den de doldursan o araba yürümez. yürümüyor da işte.

    üç tür doktor varmış. parmağında egzama çıktığında birincisi krem verip yollar, ikincisiyse karaciğer ilacı yazar gönderirmiş. zamanla ikisinin hastası da nükseden sıkıntılarıyla geri dönermiş. üçüncü doktorsa hastasının beslenme düzenini değiştirecek bir perhiz verir olayı kökten çözermiş.

    hoca yollamak birinci tür doktorun önerebileceği çözümden başka bir şey değil.
  • 6947
    2022-23 sezonunda, başarılı sayılabilecek bir performans ortaya koymuştur. özellikle deplasman maçlarında rakipsizdi. öyle olduğu için de sezon sonunda, "sezonun en iyi hocası" adayları arasında gösterildi.

    marsilya'dan sonra çalıştıracağı takım da, marsilya'dan daha büyük takım olacaktır büyük ihtimalle. bu da başarılı gördüklerinin bir ispatı olacaktır.
  • 7047
    2016-2017 sezonunda arena'da beşiktaş'a 1-0, fenerbahçe'ye 1-0, deplasmanda da trabzonspor'a 2-0 kaybetmişti. başakşehir deplasmanında 4-0 mağlup olmuştu. buna rağmen kendisi ile 2017-2018 sezonuna başlanmıştı, kimse harcamamıştı yani. 2017-2018 sezonuna başlarken de östersund'a elendi, yine yönetim tarafından gönderilmedi. sezona en azından ligde iyi bir giriş yaptı ama ekim ayında arena'da 0-0 biten fenerbahçe maçından sonra performansı yokuş aşağı gitti kendisinin (ve dolayısıyla takımın). beşiktaş'a 3-0 (10-0 olabilecek bir maçtı, allah korudu), trabzonspor'a 2-1, başakşehir'e 5-1 kaybetti kasım ve aralık aylarında. beşiktaş ve başakşehir deplasmanlarından toplam 8 tane yiyerek ayrılıyorsanız, üstelik iki maçın toplamında çift haneli gol yemediğiniz için şükür ediyorsanız, bir de gidip son maçınızda malatyaspor'a deplasmanda 2-1 yeniliyorsanız, sezonun ikinci yarısını göremezsiniz. igor tudor'un olumlu yanlarını ifade etmeye çalışan bir entry ben de girmiştim ama göreve geldiği mart 2017'den itibaren hedef maçlardaki, dönüm noktası olabilecek haftalardaki oyun ve tabela performansı içler acısıydı. 2017-2018 sezonunu hiç göremeyebilirdi, görme şansı verildi. ama değişen bir şey olmadı, o sezonun tudor ile çıkılan hedef maçlarındaki sonuçlar ortada. sözün kısası tudor harcanmadı, tudor'a ayıp da edilmedi. başakşehir'den 5 tane yiyip florya'ya dönen takımın hocasına "imparator fatih terim" diye bağrılır. vodafone park'tan 3-0'la dönen takımın stadında da "imparator fatih terim" diye bağrılır. bunlar çok normal, çok doğal tepkiler. fatih hoca veya bir başka unsur tarafından yenmemiştir igor tudor. kendisine fazlasıyla sabredilmiş, kendisi ile şampiyon olunamayacağı anlaşıldığı anda da yollar ayrılmıştır. iyi de olmuştur o sezon özelinde çünkü biraz daha genç kalınsaydı her şey mahvolabilirdi.
  • 6236
    2017 yazında galatasaray spor kulübünün futbol için atılacak son kurşunu kalmıştı ve kendisi bu kurşunu doğru kullanmıştır.

    önceki iki senede başarısız olan, hiç gitmeyecekmiş gibi gelen bazı oyuncuları göndermiş ve yerine her ne kadar maaliyetli de olsa* kaliteli bir kadro kurmuştur. 2015'deki son kurşununu kullanamayan fenerbahçe'nin şu an hali ortada.

    he tabi o günkü bütçeler bir başkasının elinde olsa belki daha da iyi kadro kurulurdu.(u: mesela fatih hoca ffp'nin kucağına düştü. 50m€ ona verilse bonservisli gençlere yönelirdi) ama yine de kendisi teşekkürü hak ediyor diye düşünüyorum.

    2017-2018 yaz transfer döneminde alınan ana oyuncular:

    mariano:
    4m € + 0.5m € bonus = 4.5m €
    hala kadroda ve maç sayısı haftada 1'e düşünce takır takır oynamaya başladı.

    maicon:
    7m€ + 1m€ bonus = 8m €

    en büyük hayalkırıklığı ama 2020 yazında gelir kapısı olacağını düşünüyorum.

    fernando:
    5.25m€ + 0.9m€ bonus = 6.15m
    ilk 2 sene çok katkılıydı doğru zamanda yolumuz ayrıldı. şu an takımda olsa yine oynayacak kaliteye sahip.

    ndiaye :
    7.5m€ + 1.5m€ bonus = 9m€
    verimsizdi demek yalan olur, o paraları asla etmez ama daha da etmeyeceği bir fiyata sattık.

    belhanda
    8m€ + 2m€ bonus = 10m€

    en büyük eleştiri kaynağı ancak iki senedir şampiyon olan takımın as oyuncusu. keza kadıköy'de seriyi bitiren maçın da as oyuncusu. 2019'daki şampiyonlukta payı azımsanamaz.
    2020 yazında gider diye düşünüyorum.

    feghouli:
    4.25m€ + 0.5m€ bonus = 4.75m
    fiyat/performans çok iyi. ama maaş yüksek. 3 aylar topçusu ama canı isteyince her maçı alır bu ligde.

    gomis:
    2.5m€ + 2.5m€ imza p. = 5m€
    herhalde son 10 yılın en iyi forvet performanslarından birini gösterdi. tadı damağımızda kaldı desek yeridir. o da şu an kadroda olsa bence as oynardı.

    not: "kadroda olsaydı" denilen oyuncular keşke olsaydı anlamında söylenmemiştir. çoğunun gönderilmesi mali şartlar sebebiyle fazlasıyla mantıklı.

    total (bonuslarla) = 47.4m € (9m€ bonus)

    geri dönüş:

    maicon 1.7m € (kira)
    fernando 4.5m €
    ndiaye 16m €
    gomis 6m €

    total = 28.2

    zarar şu an için 19m€ gözüküyor. belhanda ve maicon'un satışlarıyla tek hanelere inecektir. ama unutmamak lazım bu değişim galatasaray'ı 2 sene üst üste şampiyon yaptı ve inşallah 3.sü de yolda. oradan gelen maddi gelirin yanında bu zarar çok da bir şey değil.

    kısacası tudor'a vasata tahammül etmeyip takımın kalitesini arttırdığı ve bir omurga oluşturduğu için teşekkürü borç bilirim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın