• 176
    başta güçlü bir şekilde yapılmadığı için üzüldüğüm sonra üzerine düşününce çok da bir anlamı kalmadığını anladığım tezahürattır. hükümet zaten seçim kararı aldığı için şu aşamada zaten pek anlamı olmayacak. istifa etseler de aynı seçim sürecine girecektik. artık daha net sorunlarla ilgili tezahüratlar daha faydalı olacaktır. ayrıca kimseyi hükümet istifa dedi diye susturamayız ama aynı zamanda da kimseye neden hükümet istifa diye bağırmıyorsun da diyemeyiz.
  • 177
    her şeyin unutulduğu bir ülkede yaşıyoruz. bu bakımdan hükümete olan tepkinin de gün geçtikçe zayıflamasını normal karşılıyorum. ancak burada "etliye sütlüye karışmayalım, stada politika sokmayalım" diyen arkadaşlarımızın da hikaye anlatmayı bırakması gerekiyor.

    verilen tepkinin bütün ülkede yankı bulacağını bildikleri için zaten direkt "maçlar seyircisiz oynansın" dedi stepne. bütün olayı ülkeyi uyutmak olan siyasi bir oluşumun işine gelmeyecek bir tepkinin bizim stadyumumuzda söylenmemesi beni üzdü ama bir gerçek var ki, zaten gidecekler.

    keşke tuttuğum takımın taraftarları da bu tepkiyi çığa dönüştürebilseydi ama olsun. çoğu arkadaşımızın dediği gibi, olsa da olmasa da bir şey değişmeyecek artık.

    gidecekler.
  • 178
    maç öncesi doğu üst tribünde söylediğimiz tezahüratla ilgili kimse bir başkasına bağırması veya susmasına yönelik bir dayatma yapmadı ve olması gereken de tam olarak buydu. ben kendi düşüncemden dolayı bağırdım ama yanımda, önümde, arkamda bağırmayan çok sayıda insan vardı. birçok farklı sebepten dolayı eşlik etmemiş olabilir insanlar hepsine saygı duyuyorum ama ben bir duruma tepki gösterilecekse (saygı sınırını aşmamak şartıyla) bunun için en etkili yerlerden birinin tribün olduğunu düşünüyorum. bağıranı bağırmayanından ziyade bu tezahürat nedeniyle herhangi bir kavga veya gerilim yaşanmadığı için bugün doğu üstte olan herkese teşekkür ediyorum.
  • 179
    her şeyin hayatta bir misyonu vardır muhakkak. bizim yolda giderken varlığını bile fark etmediğimiz bir taş bir karıncanın sığınağı olabilir, hayatını kurtarabilir. yolda araçla giderken birden önümüze çıkan bir kediyi görüp aniden frene basarken kim bilir belki de sonradan başımıza gelebilecek bir kazadan korunuyoruzdur. bütün bu olanlar hayatımızdaki farkındalığımızın, zihnimizin sınırlarının belirlediği ölçülerde gerçekleşir. yani bir şey bize aşikâr olduğu ölçüde yakındır, yaşamımıza dahildir.

    toplumda da bu böyledir. yaşananlar, sosyolojik-siyasal gelişmeler, felaketler bir durumu aşikâr kıldığı anda artık oradan dönüş yoktur. tıpkı bu olayda olduğu gibi. bu seferki "hükümet istifa" sesleri 5, 10 yıl önce söylenenlerden çok daha farklı anlamlar ve mesajlar taşımakta. bu seferki tepki siyasal bir tepkinin çok ötesinde bir derinliğe sahip. toplumsal psikolojideki çöküşün, sosyolojik-siyasal-ekonomik çürümenin her yeri sardığı ülkemizde son deprem felaketiyle beraber siyaset kurumu (özellikle siyasal iktidar) -tüm kurumlarıyla, organizasyonuyla, ilişki ağlarıyla, nepotizmin yarattığı korkunç tıkanmayla- sivil toplum karşısında iflas ettiğini ilan etmiştir.

    zaten siyasal değişim gerçekleşecekse bile bu muhalefet kazandığı için olmayacak. iktidar ve onun organizasyonu kaybettiği için olacak. yani iktidar kaybetti. muhalefet kazanmadı. dolayısıyla bu "hükümet istifa" protestolarının kimseyi rahatsız etmemesi gerekir. tıpkı taş-karınca, araba-kedi örneklerinde olduğu gibi kim bilir belki de bu protestolar bizi çok daha büyük siyasi felaketlerden koruyordur!
  • 180
    taraftarımızın gereksiz yere anlam yüklediği eylemdir.
    `https://www.google.com/...ikladilar-11250108`.

    `https://www.google.com/...ili-acilis-16772738`

    maçlarında taraftarımız tepki verdi de ne oldu? muhalefet o dönemde çıkıp tek laf etmedi. birgün gibi gazetelerde ali koç "lenin" muamelesi götürürken galatasaray taraftarı için tek cümle edilmedi. yaşadığımız eziyet yanımıza kaldı. fb kongresinde rte posterli asılırken, erdoğan 'ın kardeşi mustafa erdoğan fenerbahçe locasından maç izlerken

    https://mobile.twitter.com/...8056536422346757

    tek eleştiri yapmayan muhalefet, galatasaray yöneticilerini yerin dibine sokmaktan hiç çekinmedi. özellikle muharrem ince 'nin haklı ama ağır

    `https://haber.sol.org.tr/...rluyor-haberi-38155`

    eleştirisini rakip camialar karşısında göremedik.

    hatırlayacaksınız `https://www.aa.com.tr/...ize-ziyaret/1365158` ekrem imamoğlu henüz adayken, başkan nezdinde sadece galatasaray tarafından karşılandı. gs tv haber yaptı. fenerbahçe taraftarı başarısızlıklarını örtmek için yaptıkları cılız protesto üzerinden kahramanlık destanı yazmaya kalkıyor ve maalesef bizim taraftarımı da bu tuzağa düşüyor. zamanında fetö'ye sponsor olmuş ve ticari ilişki kurmuş kişiler, rakiplerini zaman zaman fetecö olmakla suçluyorlar.

    neyse sonuç olarak ekşide yaratılan istifa kahramanlığı (!) geyiğine fazla anlam yüklememek gerek.
  • 181
    elli bin kişinin ölümünden kendini sorumlu hisseden bir tane insan evladi olmamis.milyonlarca kisinin evsiz ve ailesiz kalmasindan kendini sorumlu hisseden bir insan evladi cikmamis ortaya. bir kisi cikip ozur dilememis. ama "istifa sovu" olmus bunun adi.

    bir ay gecti bu depremin uzerinden ve vicdanlar rahatlatilmis artik sanirim. bu konuyu uzatmaya ne gerek var ya, elinize ne gececekciler cikmis ortaya. sova donmus bu is.

    insanlar hala cadir bekliyor. insanlarin cadirlarina elektrik sayaci taktilar arkadaslar. dunyanin yikilmasi lazimken, o insanlarin hakkini aramamiz gerekirken, lanet olsun bu duzene dememiz gerekirken sizin kiytirik uc puaninizin lafi olmaz inanin. yirmi yilda tepkisiz kitleler ve basina ne gelirse eyvallah diyip gecen insanlar yarattilar. en buyuk basarilari bu oldu sanirim.

    her neyse biz gorevimizi yerine getirdik, bulundugumuz yerlerde de getirmeye devam.edecegiz. o insanlara, kardeslerimize, babalarimiza, annelerimize yapilanlari hic unutmayacagiz. vicdanlarimiz ancak hesap verildiginde rahatlayacak.
  • 184
    haziran 2018 yılında 5 yıllığına seçilen ama sadece 9 ay sonra yerel seçimlerde muhalefet durumuna düşen ve böylece halk nezdinde güvenoyunu kaybeden ancak 5 yıllığına seçilmiş olmanın verdiği güvenceyle o günden beri 4 yıldır ülkeyi azınlık hükümeti olarak yöneten bir hükümete seçime 2 ay kalmışken yapılan anlamsız çağrı. millet 3 yıldır ekonomik krizin altında can çekişirken ve bu iktidar koltuğu kaybetmemek için erken seçimden kaçarken neredeydiniz ey slogan atanlar? şurada seçime kalmış artık 58 gün. ufukta seçim olmasa anlarım da yakında seçim var. bu slogan bu süreçte çok saçma.
  • 186
    statta 55.000 kişi toplansak sabahtan akşama bir hafta iki hafta bir ay bağırsak yine hiçbir şey olmazdı. fenerbahçe ve beşiktaş taraftarı kısım kısım bu sloganı attı da ne oldu sanki? "adam" biraz daha zorlasa her iki kişiden birinin oyunu alıp tekrar cumhurbaşkanı oluyordu. ben burda taraftarımıza suç bulmam, hiç sevmesem de fbjk taraftarlarına da suç bulmam. ha illa bir suçlu bulacaksam da hepsini suçlarım. sonuçta seçimi yapanlar bizleriz. halk olarak suçluyuz ve hiçbir şekilde de akıllanmıyoruz. bir kere "adam" giderse ülkenin yıkılacağına dini emir gibi inananlar var. neyle geçeceksin bunun önüne? ancak eğitimle geçebilirsin ama eğitimli insanlara "beyni yıkanmış" yaftasısın yapıştırıldığı bir yer burası. geleceği de kapkaranlık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın