son iki yıldır takımımızı pençesine almış doğa üstü durum.
arena'daki maçlarda bir hafta aç bırakılmış aslan gibi rakibin üzerine yaldır yaldır gelirken deplasmanlarda malesef ev kedisi kıvamında bir oyun sergiliyoruz. bunun en önemli nedeni; rakibi sindirecek oyuncu yokluğumuz. felipe melo çok büyük bir etken olsa da hiçbir zaman yalnız savaşmadı rakiplerle. ilk sezon savunmada rakiple teması seven ujfaluji, kanatta veya ortada son yılların en ne yapacağı kestirilemeyen ismi engin baytar (adamın süper kupa finalinde cüneyt çakır'a yaka paça sarılmışlığı var), sol tarafta albert riera gibi dirsek ve dizi önemli ölçüde hakeme göstermeden kullanan bir sertlik abidesi ve ileride tekmeye kafa sokan ulu elmander'imiz mevcut. beğenmesek de oynadığı maçlarda her zaman skora isyan eden ve ortalığı ateşe veren bir sabri sarıoğlu'nu da unutmamak lazım.
mevcut kadroda bu ekibi toplayamayacağımıza göre, çözümü fatih terim usulü içeriden çözeceğiz. savunmada serdar'ın sertliğinden ve ozan'ın dinamizminden sıkıntı çekeceğimizi sanmıyorum. zira dev cüsseli stoperimiz maicon bence çok yumuşak bir stile sahip. yumuşak derken aklınıza gelen fotoğraf bu olmasın.
http://gss.gs/Zai fakat cidden özellikle deplasman maçlarında perdelerini kaldıran bir kedi gibi sahaya çıkıyor. ayrıca yıllarca altyapı altyapı diye söylenmişken ozan kabak'ın böyle azimli oynadığı maçlardan sonra önünü kesmeye çalışmak tek kelime ile nankörlük olur.
sağ bekte rakip taraftar görünce garip bakışlarını takınan mariano yerine küçük vikingimiz linnes'i tercih edersek belli oranda sertliğimizi arttırmış oluruz. linnes temaslı oyunu daha çok seven bir oyuncu. mariano özellikle sinan gümüş'ün arkasında alan bulamadığı için bu sezona oldukça kötü başladı ve sezon öncesi kamp döneminde yaşadığı sakatlıktan ötürü mücadele gücü oldukça düşük şimdilik. sol beke hiç lafım yok, kanadını otoban belleyen japonumuz samuray kılıcıyla rakiplerine içerde, dışarda ve avrupa'da korku salıyor.
http://gss.gs/aP3orta sahada ise fernando gibi deplasmanlarda malesef selçuk inan olan el patron'un yerine beş kasımpaşalı'nın arasına dalan ryan donk'u görmek isterim. geçen seneki derbilerde talisca'ya dizli dirsekli girmesi ve yıldırması, aynı pozisyonda emre ve arda'ya combo çekipi ikinci dereceden yaralaması gibi tekinsiz faaliyetlerini hepimiz hatırlıyoruz. ayrıca elimizde ciddi anlamda bir baldır öğütücümüz(bkz:
papa alioune ndiaye) var ki her maç kart görür bahislerinde kuzenlerine 500 senegal frangı kazandırıyor. yine aynı şekilde kafasına estiğinde bizi mest eden, çoğunlukla da kahreden bir younes belhanda'yı da kadromuzda görmek bizlere deplasmanda ihtiyaç duyduğumuz pas oyunu konusunda kademe atlatacaktır.
analı kızlı :
http://gss.gs/1kq emre'li ardalı :
http://gss.gs/bSKbenim naçizane görüşüm; deplasmanlarda oyunun kontrolünü elinde tutan ve pas oyununu benimseyen bir kadroyla çıkıp rakibin sertliğine benzer ölçüde cevap verebilecek bir oyun oynamak. bizim geçen sene de en büyük sorunumuz deplasmanlarda silik bir oyun oynayıp rakibin gol bulmasından sonra iyice kabuğumuza çekilmemizdi. ben 2011-2012 sezonunda samsun deplasmanında 2-0 geriye düşüp maçı çeviren, kadıköy deplasmanında 15 dakikada 2 gol yiyip 90+4'te galibiyeti kaçıran, olimpiyat stadı'nda geriye düşüp kazandığımız maçta beşiktaşlıları sahaya döken, trabzon'a deplasmanda 4 tane atan galatasaray'ı tekrar görmek istiyorum. o zaman da başımızda fatih terim vardı bugün de. biz hocaya inanmaya devam edeceğiz, takımı alkışlamaya devam edeceğiz. olur bir gün aslanlar gibi oynar kayberderiz yine gideriz havalaanında takımı karşılar şampiyonluk fitilini ateşleriz.
keep calm and fatih terim.