• 59
    bu fobinin kırılmasının en büyük sebebi hocanın ısrarla denediği, kiminin pas kiminin terimball dediği oyun anlaşıyıdır. oyuncular değiştikçe daha da gelişecek ve agresif bir yapıya bürünecektir.
    çokca yazdım ama 2018 ve 2019 yılında kazanılan iki şampiyonluğa rağmen hoca rakiplerin presi yüzünden defanstan çıkamayışımıza fena halde kafayı takmıştı.
    belirli bir seviyeye getirse de, henüz o kafasındaki oyuna ulaşmış değil. tabii 96-2000 çok uç bir örnek olur ama yeni bir şeylerin doğduğunu görebiliyoruz.
    inşallah sonu güzel olur.
  • 57
    sanırım liglerin seyircisiz oynanması ve takımın belirli bir plan doğrultusunda yola çıkması sayesinde bu sezon ortadan kalkmıştır.

    (bkz: süper lig 2020-2021 sezonu)

    20 eylül 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçı 0-2
    24 ekim 2020 bb erzurumspor galatasaray maçı 1-2
    8 kasım 2020 sivasspor galatasaray maçı 1-2
    28 kasım 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı 0-4
    26 aralık 2020 trabzonspor galatasaray maçı 0-2
  • 18
    galatasaray’ın deplasman fobisi mobisi yoktur. her şey normal seyrinde devam ediyor. yabancı sınırının 14 olması nedeniyle artık tüm anadolu takımları güçlü onbirler kurabiliyor. üstelik büyük takımların dörttebir fiyatına oynatabiliyorlar. çünkü büyük takımlara daha büyük paralara transfer olma motivasyonu ile çıkıyorlar sahaya.

    bizim deplasmanda kazanmamız için ihtiyacımızın olması gerekiyor. nitekim 2017/2018 sezonunda ihtiyacımız olan her maçı kazandık. çünkü takımız çok teknik ve hızlı oyunculardan kurulu. fiziki mücadele dozu yüksek maçlarda takım fazla motive olamadığından deplasmanlarda kaybedebiliyoruz ancak bu sadece bizim için değil tüm takımlar için geçerli. işte fenerbahçe işte trabzonspor, işte beşiktaş.

    beşiktaş ilk deplasmanında erzurum'da ilk yarı beşlik olmaktan zor kurtuldu. sahasında antalya'dan üç yedi, bursa deplasmanından zorla bir puan aldı.

    yani değişen bir şey yok, deplasman fobisi diye bir şey yok, anadolu takımlarının güçlendiği gerçeği var.

    2017-2018 sezonunda zorlu fikstür teranesi vardı şimdi de deplasman fobisi. bırakın eğlensinler...
  • 24
    fobi olduğuna inanmıyorum. fobiden ziyade yanlış bir oyun oynuyoruz.

    tüm deplasman takımları bize karşı ezbere bir taktikle sahaya çıkıyor. geriye çekilip kontratakla gol atmak. bakın çok basit, trabzon bile kendi sahasında böyle oynadı. başka hiç bir numarası yok . ancak biz her seferinde tam da rakibin isteyeceği şekilde savunmayı orta sahaya kadar çekip patır patır goller yiyoruz ve takımın dengesi şaşıyor. çok basit ya , savunmayı geride kursak ve ileride hızlı oyuncularımızla goller bulsak çok rahat kazanacağız hatta 3leriz 4leriz rakipleri.

    fransa böyle dünya kupasını aldı illa biz galatasaray'ız her yerde savunmayı orta sahaya çekeriz anlayışına gerek yok.
  • 61
    2020-2021 sezonun ilk bölümünde sona ermiş gibi gözüken hadise. ancak bunda oynadığımız oyun kadar kadro kalitemizi göz önünde bulundurduğumuzda özellikle maçların seyircisiz oynanmasının da payı var bence. mevcut oyuncu grubumuzda kendisini bu seviye için çok henüz ıspat edememiş fazlaca oyuncu var. maçların seyircisiz olması baskı faktörünü azalttığı için işlerini kolaylaştırıyor.
  • 23
    takımın deplasman fobisi yok. takım kötü oynuyor önce bunu kabullenelim. içerde oynadığımız maçlarda skor aldatmasın, uçup kaçmıyoruz. içerdeki göztepe, alanyaspor, kasımpaşaspor ve lokomotif moskova maçlarında toplamda en iyi ihtimalle 50-60 dakika iyi oyun sergiledi takım.
    3 deplasman maçında 8 gol yedi takım. bunu fobiyle falan açıklayamayız. toplam 7 gol yediğimiz iki takım trabzonspor ve akhisar ise şuan ligde 12. ve 14. sıradalar.
  • 48
    galatasaray taraftarinin da muhim destegiyle medyanin ortaya attigi bir iddiaydi.
    --- alıntı ---
    son 10 deplasmanda takımların topladığı puanlar;
    1- galatasaray 19
    2- fenerbahçe 18
    3- trabzonspor 17
    4- başakşehir 17
    5- beşiktaş 16
    --- alıntı ---
    artik kolay deplasman yok, her takimda çok tehlikeli yabanci futbolcular var demistik, ama taraftarimiz bu "fobi" olayini dillendirdikce medyalar da uzerimize geldi. umarim artik bu konu daha fazla konusulmaz.
  • 16
    sadece bir tane sahaya karakter koyacak, takımın ateşini yukarı çekecek oyuncumuz olsa böyle bir sıkıntımız olmazdı.

    belki biraz badou bu duruma çare olur ama onunda sırtında bir dünya yük var. hakemler ilk sarıyı çıkarırken tereddüt etmiyor onunda eli kolu bağlanıyor. badou’ya yardımcı olacak bir isim çıkarmak zorundayız. düzenli oynayan ilk 11’de bu isim serdar olabilir.
  • 36
    bu konuyu çok dillendirmemek lazım. genlerimize işleyebilir. gerçekten:( yıllardır kadıköy'de galip gelememizin sebebi de bu bence.

    galatasaray bu sefer kadıköy'de feneri yenmeli.

    niye yenmeli amk? bırakın bi salın topçuları, teknik heyeti. yenmek zorunda değil belki amk. belki yenecek takım niye gereksiz stres oluşturuyorsunuz.

    bu deplasman olayı da o baglamda sıkıntı yaratabilir. bu sıkıntıyı așmamız zaman alabilir. bunları televizyonda konuştukça daha fazla zarar veriliyor. rakip "amk nasıl yenecez şimdi cimbom'u" diye düşünmesi gerekirken "baba cimbom yeniliyor deplasmanlarda. yeneriz eğer iyi oynarsak" falan diyor.

    yani bence öyle oluyor. böyle bi sikinti var evet ama bunu fazla dillendirmeden așmamız gerek.
  • 20
    sadece bizde olmayan, rakiplerimiz dahil ligdeki diğer 17 takımda da olan fobi bu.

    eskiden galatasaray'ın, fenerbahçe'nin (beşiktaş'ı saymıyorum) deplasman maçlarında kaç fark atacağı tartışılırdı. 2003lerden sonra bu iş yavaş yavaş değişmeye başladı. kalburüstü anadolu takımları daha güçlü kadrolar kurdu, hatta 2 büyüğe karşı oynayan futbolcular kendilerini göstermek adına daha özverili oynamaya başladı.

    bu ligde deplasmanda puan kaybeden tek şampiyonluk adayı biz değiliz. rakiplerimiz de dökülüyor. ama bizim iç saha maçlarımız fark yaratıyor. iç sahadaki tüm maçlarımızı rakipleri ezerek kazandığımız sürece deplasmanda kazanılan her puan bonus olur. çünkü yarış içindeki rakiplerimizin de deplasman maçlarını kazanması çok zor.
  • 25
    son iki yıldır takımımızı pençesine almış doğa üstü durum.

    arena'daki maçlarda bir hafta aç bırakılmış aslan gibi rakibin üzerine yaldır yaldır gelirken deplasmanlarda malesef ev kedisi kıvamında bir oyun sergiliyoruz. bunun en önemli nedeni; rakibi sindirecek oyuncu yokluğumuz. felipe melo çok büyük bir etken olsa da hiçbir zaman yalnız savaşmadı rakiplerle. ilk sezon savunmada rakiple teması seven ujfaluji, kanatta veya ortada son yılların en ne yapacağı kestirilemeyen ismi engin baytar (adamın süper kupa finalinde cüneyt çakır'a yaka paça sarılmışlığı var), sol tarafta albert riera gibi dirsek ve dizi önemli ölçüde hakeme göstermeden kullanan bir sertlik abidesi ve ileride tekmeye kafa sokan ulu elmander'imiz mevcut. beğenmesek de oynadığı maçlarda her zaman skora isyan eden ve ortalığı ateşe veren bir sabri sarıoğlu'nu da unutmamak lazım.

    mevcut kadroda bu ekibi toplayamayacağımıza göre, çözümü fatih terim usulü içeriden çözeceğiz. savunmada serdar'ın sertliğinden ve ozan'ın dinamizminden sıkıntı çekeceğimizi sanmıyorum. zira dev cüsseli stoperimiz maicon bence çok yumuşak bir stile sahip. yumuşak derken aklınıza gelen fotoğraf bu olmasın. http://gss.gs/Zai
    fakat cidden özellikle deplasman maçlarında perdelerini kaldıran bir kedi gibi sahaya çıkıyor. ayrıca yıllarca altyapı altyapı diye söylenmişken ozan kabak'ın böyle azimli oynadığı maçlardan sonra önünü kesmeye çalışmak tek kelime ile nankörlük olur.

    sağ bekte rakip taraftar görünce garip bakışlarını takınan mariano yerine küçük vikingimiz linnes'i tercih edersek belli oranda sertliğimizi arttırmış oluruz. linnes temaslı oyunu daha çok seven bir oyuncu. mariano özellikle sinan gümüş'ün arkasında alan bulamadığı için bu sezona oldukça kötü başladı ve sezon öncesi kamp döneminde yaşadığı sakatlıktan ötürü mücadele gücü oldukça düşük şimdilik. sol beke hiç lafım yok, kanadını otoban belleyen japonumuz samuray kılıcıyla rakiplerine içerde, dışarda ve avrupa'da korku salıyor.
    http://gss.gs/aP3

    orta sahada ise fernando gibi deplasmanlarda malesef selçuk inan olan el patron'un yerine beş kasımpaşalı'nın arasına dalan ryan donk'u görmek isterim. geçen seneki derbilerde talisca'ya dizli dirsekli girmesi ve yıldırması, aynı pozisyonda emre ve arda'ya combo çekipi ikinci dereceden yaralaması gibi tekinsiz faaliyetlerini hepimiz hatırlıyoruz. ayrıca elimizde ciddi anlamda bir baldır öğütücümüz(bkz: papa alioune ndiaye) var ki her maç kart görür bahislerinde kuzenlerine 500 senegal frangı kazandırıyor. yine aynı şekilde kafasına estiğinde bizi mest eden, çoğunlukla da kahreden bir younes belhanda'yı da kadromuzda görmek bizlere deplasmanda ihtiyaç duyduğumuz pas oyunu konusunda kademe atlatacaktır.
    analı kızlı : http://gss.gs/1kq
    emre'li ardalı : http://gss.gs/bSK

    benim naçizane görüşüm; deplasmanlarda oyunun kontrolünü elinde tutan ve pas oyununu benimseyen bir kadroyla çıkıp rakibin sertliğine benzer ölçüde cevap verebilecek bir oyun oynamak. bizim geçen sene de en büyük sorunumuz deplasmanlarda silik bir oyun oynayıp rakibin gol bulmasından sonra iyice kabuğumuza çekilmemizdi. ben 2011-2012 sezonunda samsun deplasmanında 2-0 geriye düşüp maçı çeviren, kadıköy deplasmanında 15 dakikada 2 gol yiyip 90+4'te galibiyeti kaçıran, olimpiyat stadı'nda geriye düşüp kazandığımız maçta beşiktaşlıları sahaya döken, trabzon'a deplasmanda 4 tane atan galatasaray'ı tekrar görmek istiyorum. o zaman da başımızda fatih terim vardı bugün de. biz hocaya inanmaya devam edeceğiz, takımı alkışlamaya devam edeceğiz. olur bir gün aslanlar gibi oynar kayberderiz yine gideriz havalaanında takımı karşılar şampiyonluk fitilini ateşleriz.

    keep calm and fatih terim.
  • 33
    evet kesinlikle böyle bir fobi var ama bana asıl koyan yenilmek değil, futbol adına hiçbir varlık gösteremeden yenilmek. gerçi vereceğim örnek deplasman maçı değil ama 26 ekim 2011 tarihinde arena'da gaziantepspor'a 4-2 yenildiğimiz bir maç vardı. maç sonunda 50 bin kişi takımın mücadelesini, hırsını alkışlamıştık. yenileceksen böyle yenil, o zaman "canınız sağolsun" diyelim.
  • 55
    toplanan puan değil, oynanan oyun anlamında bir fobi olduğu söylenebilir. gerçi ben bunu fobi olarak değil, oyuncularımızın fazla sakin ve temiz aile çocuğu olmasına bağlıyorum. içlerinde 2 tane pislik yapmayı bilen oyuncu olsa bir çok deplasmanı çok daha rahat alırdık ya da kaybetmezdik. baskı görünce çok çabuk sinen bir kadromuz var. bu noktada tabi akıllara ilk olarak hagi sonra melo en sonda sneijder geliyor. böyle bir ortamda takım arkadaşlarını harekete geçirecek adamlardı bunlar.
  • 40
    oyuncu grubumuz müsait olmadığı halde hala galatasaray'ız büyük takımız, büyük oynarız, savunmayı önde kurar baskılı oynarız kibrinden kaynaklandığını düşündüğüm oyun. ileride daha fazla boşluk bulmak ve takımların defansif anlayışlarını kırmak, savunmada açık vermeye zorlamak için oyunu daha ortada kabul etmeyi öğrenmeliyiz. zaten hızlı kanat oyuncuların var bırak aksınlar sonra kanattan dikine dikine.
  • 43
    (bkz: #2515721)

    yukarıdaki entrymde ifade ettiğim gibi deplasman fobisi diye bir şey olamaz galatasaray’da. sadece konsantrasyon ve anadolu takımlarının daha güçlenmiş olduğu gerçeği var.

    önümüzdeki maçlar için de aynen geçerli olmak üzere, konsantre olamadığımız zaman yine aynı sıkıntıyı yaşayacağız bundan hiç şüphem yok. konsantre olduğumuzda da her takımı yeneceğiz.

    galatasaray’ın fobisi olmamıştır, o-la-maz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın