• 6801
    tüketim toplumu hastalığına yakalanmış taraftardır.
    gerçi bu hastalık sadece bize özgü değil, cahil kalmış memleketimize özgü.

    mesela bakıyorum da tüm oklar diagne üzerinde. adamı çöp ilan eden de var, asrın kazığı diye niteleyen de. açıkcası alınmasını istemeyen biriydim. hatta mitroglu transferini yeterli görüyordum. ama şu an diagne'nin oynadığı ve oynayamadığı futbola bakıyorum da, sorumlusu tamamıyla galatasaray kadro yapısıdır.

    kimi tarz forvet vardır, beslerseniz çok iyi iş çıkarır. jardel bunlardan biriydi mesela. kimi tarz forvet de ekmeğini taştan çıkarır. bunun iyisi gerçekten inanılmaz pahalı. bana göre yaşımın yettiği oyuncular arasında en iyisi weah'dı. topu kendi ceza sahanız önünde de verseniz adam gol pozisyonunu bir şekilde hazırlardı.

    diagne kasımpaşa gibi düşük profilli bir takımda neredeyse maç başına 1 gol ortalaması tutturmuş. üstelik söylenenin aksine toplu oyunda becerileri de oldukça iyi. misal vermek gerekirse 21 şubat 2019 benfica galatasaray maçı'nda feghouli'nin sağdan belhanda'yı kaçırmak yerine çektiği saçma sapan bir şut var. ikinci yarıda sanırım. topu feghuoli'ye ayağının dışı ile aktaran diagne'ye iyi bakın. daha önce yani kasımpaşa'dayken bu toplar kale sahası içinde tekrar kendisine dönüyordu. o da gol yapıyordu.

    malesef bir hücum planımız yok. malesef ofansif oyuncularımız hele avrupa seviyesinde hücum yapabilecek mental özelliklere sahip değiller. onyekuru'nun sadece ligimizde her maç ezdiği umut vaadeden atakla millet 2-3 gol buluyor.

    bu ortamda diagne verimsizse suçu onda aramak bana komik geliyor. diagne'nin yerine kimi koyacaksın da başarılı olacak? weah'ı koyamayacağına göre... galatasaray'ın kanat oyuncuları orta yapamıyor. pas veremiyor, verkaca giremiyor. beklerini orta yapacak pozisyona sokamıyor takım. ne orta sahamız bek koşularına karşılık veriyor, ne kanat oyuncularımız beklere alan açıp uygun pası veriyorlar.

    e göbekten de tek planın bireysel yetenekler...

    haliyle top alamayan forvet oyuncun da verimsiz kalıyor.

    yoksa oynadığı maçlarda diagne beslendiği taktirde verimli olacağını çok net gösterdi.

    burada tekrar galatasaray taraftarına dönersek... yapması gereken yani efektif ve takım için faydalı olan diagne'den nasıl verim alırım sorusunun cevabını aramak. ilkel, cahilce, elindeki malın kıymetini düşüren, takıma güç kaybettiren, tüketim kültürüne uygun olansa sahip olduğun oyuncuya çöp, asrın kazığı, çapsız, güçsüz, akılsız gibi sıfatlar yakıştırmak.

    peki galatasaray taraftarı hangisini yapıyor?
  • 6802
    içlerindeki bazı aklı başında, şuurlu taraftarları tenzih ederek söylüyorum ki tamamı şımarık, sosyal medya budalası, gösterişçi ve sabırsız taraftarlar olmuşlardır.

    arena'ya takımlarını desteklemek yerine instagram'a fotoğraf atmaya gelirler. tamam anı olsun diye maç başlamadan bir kaç fotoğraf çekersin ama maç esnasında takıma destek olman gerekir. bu takımın mental sorunları bilindiği halde, 2-0 önde olsa dahi ilk golü yediği anda 2. golün de yeneceği belliyken takımı ateşlemek yerine ışık şovlarla daha da uyutuyorlar. fener maçında bunu yaptık 2-0'dan 2-2'ye geldi maç. tamam akıllandılar artık bir daha yapmazlar derken rize maçı, yine 2-0 öne geçilmiş yine aynı hareketler ve yine 2-2'ye gelen maç. sırf şu 2 maçı vermeseydik şu an puan farkı 2'ydi, belki de liderdik bile. allah'tan ultraslan durumun ciddiyetini anladı da trabzon maçında bir faciaya daha izin vermediler.

    sırf forvet alamadı diye, göreve geldiği ilk günden beri d.a.ö. isimli şahsın pisliklerini temizlemeye uğraşmış, fatih hocayla uyum içinde hareket ederek ona daha rahat bir çalışma imkânı sağlamış, borçları ciddi derecede eritmiş, iyi niyetinden ve galatasaraylılığından emin olduğumuz mustafa cengiz'in ne hainliği kaldı, ne başka bir şeyi. hatta d.a.ö. ile kıyaslanıldı. evet koca bir transfer sezonu boyunca tek bir opsiyonda kalmaları, alternatiflere yönelmemeleri kesinlikle bir eleştiri konusu. fakat hiç kimse bir galatasaray başkanına "yukarıdaklilerle anlaştı başakşehir'i şampiyon yapmak için transfer yapmıyor, fatih terim'in kuyusunu kazıyor, aslında fatih hocayı istemiyor, vb." gibi ağır ithamlarda bulunamaz. kaldı ki bu adamlar, galatasaray'ın parasını menajerlere yedirmemek için* veya ileride hukuksal sorunlarla uğraşmamak için* bu transferleri yapmadılar (veya yapamadılar). eğer söylendiği gibi mustafa cengiz, fatih terim'i istemeseydi zaten terim'in istifasını kabul ederdi. hatırlayacaksınız başkan göreve başladığında fatih hoca mustafa cengiz yönetiminin önünü açmak için usûlen istifasını sunmuş, başkan bunu kabul etmemişti.

    forvet transferi bir şekilde yapıldı, bu sefer de bu transfer gol atamıyor diye instagram'da küfür yağmuruna tutuluyor. yahu kimlere kimlere sabretti bu taraftar. ben hiçbir zaman bir futbolcunun 3 maçta kazma ilan edildiğini, 3 maçta koca bir çöp ilan edildiğini görmedim. bu adam sezonun ilk yarısında kasımpaşa'dayken bazı takımlardan* daha fazla gol attı beyler, hatırlatayım dedim. fatih hoca bile diagne hakkında olumlu konuşurken, "zamana ihtiyacı var eminim bir süre sonra gollerini sıralamaya başlayacak" derken bizim bilgiçlik taslayan taraftarlarımız(!) adama instagram'dan küfür etme yarışına girdiler. luyindama gelecek diye, zaten moralman yerlerde olan, ailevi sorunlar yaşayan maicon'u yerin dibine sokarak gönderdiler, adam bu yüzden instagram hesabını yorumlara kapattı. işin garibi luyindama da ilk maçında bu seyirci güruhu tarafından "kongolu servet çetin" ilan edildiyse de allah'tan sonraki maçlarında iyi oynayarak bu güruhu "şimdilik" susturdu. aynen böyle devam et aslan.

    ama tabi sorsan bu arkadaşlar kendilerine taraftarız abi derler. hani taraftarlık? hani parçalıyı giyene sonsuz destek? hakan şükür'ün bile haftalarca gol atamadığı dönemler oldu. şimdiki taraftar o dönem olsaydı o başarılar gelir miydi? fatih terim "imparator" olur muydu? 8 eylül 1996 galatasaray fenerbahçe maçında biz şimdiki seyirci güruhu önüne çıksaydık, fener'den 4 yediğimiz maçtan sonra ne fatih terim kalırdı ne diğerleri, belki de o uefa kupası hiç gelmeyecekti. veya 20 ekim 1999 galatasaray chelsea maçında twitter olsaydı tarihin akıbeti nasıl olurdu?

    o dönemki başarıları takım kadar; takımına sahip çıkan, hatalarında bile bağrına basan, yetersiz olsa bile sırtında parçalı var diye oyuncusuna destek olan taraftarlar da haketti. şimdiki gibi 3 maçta adamı kazma ilan eden, paraları saçıp yıldızlar alıp sonra da ceza yemek varken kulübün geleceğini düşünüp ona göre hareket eden yönetime "forvet almadı" diye hakaretler eden, gelen forvete de daha 3. maçında "kazma, çöp, senin ben aq daha gol atamıyor." diyen bir seyirci* güruhuyla biz avrupa'da başarıyı da haketmiyoruz söyleyeyim ben. başarı için önce bu taraftarın özüne dönmesi gerekiyor ve bu taraftarın da bunu yapabilecek olgunlukta olduğunu düşünüyorum. bizi fenerbahçe ve beşiktaş'tan ayıran da bu zaten.

    not: yaklaşık yarım senedir gördüklerimin üstüne, 2 haftadır mbaye diagne'ye edilen anlamsız küfürleri de okuduğumda artık bu yazıyı yazmaya ve içimi buraya dökmeye karar verdim. bu yazı twitter ve instagram'daki taraftar profiline yönelik bir eleştiridir. eğer ki sözlükte buna alınan ve kırılan olduysa hakkını helal etsin. ofsaytlayan kardeşlerimin de canları sağolsun.
  • 6803
    türkiye sınırları içinde takımının başarısını en çok isteyen ama takımına en çok köstek olan taraftar grubuyuz. bir ingiliz kendini beğenmişliği hakim. 2018 dünya kupası'nda yarı finalde elenecekleri ayan beyan ortadayken dünya kupası için "it's coming home" diye az kafa ütülememişlerdi. gören de ingiltere'yi kupa sayısında brezilya'yla yarışıyor sanacaktı. bizim durumumuzu da benzer görüyorum. türkiye'nin en büyük, en başarılı, en ilkeli kulübüyüz ama gerçekçi olmak lazım bu çağ dışı futbolla değil benfica, dinamo zagreb'i bile eleyemezdik. diagne için basının gazlamasına on katıp çanak tutan da bu zihniyetin ürünü. şahsen diagne'nin transferini yanlış buluyorum ama "diagne yüzyılın çöpü" diye haber yapan galatasaray düşmanı medya organlarına da prim vermemek lazım. yine de aynı zamanda en yapıcı eleştirileri yapan, başkan deviren, sözü geçen taraftar grubu da bizim. sivri uçların törpülenmesi, takımın faydası düşünülüyorsa çabuk gaza gelme huyunun yok edilmesi gerekiyor.
  • 6804
    karı kışı bahane etmez. maç ertelenirse boşuna stadyuma kadar gitmiş olmayalım demez. soğuktan çekinmez.

    (bkz: 24 şubat 2019 galatasaray akhisarspor maçı)

    seyirciyi bilmem. bu yazdıklarım taraftar için. başlıkta seyirci yazmıyor. seyircinin zaten evde izleyeni makbuldür. biz yine olmamız gereken yerde olacağız allah’ın izniyle.

    (bkz: koştuk biz yine cimbom’a geldik)

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)
  • 6805
    bazı ülkelerde en çok olmak, kötüdür.
    türkiye'de çok taraftarın olunca, şanssız oluyorsun. çünkü kültürel seviyemiz ve zeka seviyemiz dünya standartlarının baya altında.

    çok olunca;

    belhanda'nın instagram hesabını küfürlerle doldurup, adama yorumları kapattırmak zorunda kalan,
    eren derdiyok'u futbola küstüren,
    maicon'u küfürler ederek takımdan kovan,

    şimdi de diagne'yi başlamadan bitiren adamlar dolup taşıyor sosyal medyada.

    taraftarımızdan çok utanıyorum.
    futbolcu desteklemek bu kadar zor olmamalı.
  • 6806
    son 1.5 sezonda #yellowfriday, 16 mart 2018 taraftara açık antrenman, 1 aralık 2018 taraftara açık antrenman, her deplasman mağlubiyetinden sonra takımın gece havalimanında karşılanması etkinliklerine ek olarak igor tudor'un gönderilmesinde, fatih terim'in kulübe dönmesinde aktif çaba göstermiş, mustafa cengiz yönetiminin kibar ve/veya pasif kaldığı dönemlerde taraftar grubu vasıtasıyla twitter'dan hak edenlere gerekli mesajları vermiş olan taraftar topluluğu.

    çoğu galatasaray düşmanından daha kötü bir konumdalar yazar arkadaşlarımızın gözünde.

    hakkaniyet.
  • 6807
    benim de dahil olduğum 20 yaş altı modellerinin yüzde doksan dokuzu vefa, sabır, hakkaniyet, had bilmeyen cahiller sürüsünden başka bir "şey" değildir. zaten genç galatasaraylıların çoğu galatasaray'ımızın yakın tarihte fatih terim önderliğinde kazandığı kupalardan dolayı sarı kırmızılı olmuştur. fakat ne gariptir ki fatih terim'i bile ilk hatasında gömen, değişik bir yapıya sahiptirler. diagne 4 maç gol atamadı diye ağıtlar yakılmaya başlandı bile. ya kardeş daha geçen sene gomis'te de aynı sorunu yaşadık sonra bir açıldı pir açıldı, az sabret adam kışın doğru dürüst kamp yememiş, takıma son gün katılmış, geldiği gibi yüzde yüz performans göstermesi imkansız. değil mi? ha tabii ki böyle fikir yürütmek için önce bu bilgilere sahip olman, eleştirme hakkını kendinde bulabildiğin takımını adam gibi takip etmen gerekiyor değil mi? ülkenin kanseri beyni olmadan fikri olan insanlar yüzünden benim 60 milyon tl yatırım yaptığım oyuncum instagramını yorumlara kapıyorsa, psikolojisi bozulup formu düşüyorsa orada durun. bu tiplere tepkimizi duyarlı taraftarlar olarak göstermediğimiz her dakika takımımızın aleyhinedir. gerçi akademiden çıkan dünün u19 oyuncuları bile takımını düşünmezken taraftardan bu duyarlılığı beklemek ne kadar doğru, bilemeyeceğim.
  • 6811
    ilk maç hatayspor'u istanbul'da ağırladın, istanbul'a deplasmana geldiler tesislerini açtın lakin bugün maç boyunca fatih terim’e ve galatasaray’a küfrettiler.

    erzurumspor'a hoş geldin pankartı açtın, gene ilk maç çok güzel ağırladın, bugün maç saati konusunda yaptıkları ortada.

    malum şike sezonunda trabzon'un yanında, adaletin yanında dimdik duran 1-2 kulüp vardı, 1’i de galatasaray’dı. tff'nin diyemediğini, efsane hocanızın çark ettiğini, başkanlarınızın korkup sustuğunu, galatasaray taraftarı pankart yaptı, astı, ceza yedi. karşılığında forma yaktılar.
    örnekleri çoğaltırız, aklıma gelenlerden birkaçı bunlar.

    burayı okuyan diğer takım taraftarlarına sesleniyorum.

    galatasaray’ın dostluğu çok kıymetlidir, baba gibi şevkatlidir ama galatasaray’a düşmanlık eden misliyle karşılığını her platformda alır.

    alparslan dikmen’in de dediği gibi
    "galatasaray taraftarı hiçbir zaman saldırgan olmamıştır fakat kendisine saldırıldığında da en sert tepkiyi vermiştir."

    bilginiz olsun...

    https://twitter.com/...792059227791361?s=21
  • 6812
    aralarında evlatçılığın, bütün evlatları ilk 11'de oynatmak olduğunu zanneden taraftarların da bulunduğu gruptur. hayır, evlatlarını hak etmediği halde yedek kulübesinde oturtursan bu da evlatçılıktır. hatta ve hatta, hak etmediği halde bu kulübe evlatlarını transfer edersen ve hiç oynatmazsan o bile evlatçılıktır. o yüzden sahada 11 yabancı var bu nasıl evlatçılık diye savunma yapmayın gözünüzü seveyim. mesele evladın her zaman oynaması değil. mesela evladın bu kulüpte bir şekilde barınması, haksızca para kazanması.

    galatasaray bal gibi de evlatçı bir kulüptür, fatih terim de evlatçıların hasıdır. kendisini severim ama kusursuz olmadığını da birazcık aklı olan herkesin anlaması gerekir. zira kendisine sorsanız kendisi de evlatçı olduğunu reddetmez zaten. "ben burda olsam sabri'yi de göndermezdim" diye birinci ağızdan açıklaması var hocanın. bu yüzden hala hoca evlatçı değildir diye savunmaya çalışmayın. hoca evlatçı ve bunu da kabul ediyor. yanındaki yardımcıları da evlattır mesela. hoca bu evlatçılığı iyi bir şey olarak görüyor, ben görmüyorum. olay bu kadar basit.
  • 6813
    bir kısımı pusuda olan taraftartır. 3 mart 2019 bb erzurumspor galatasaray maçında olası bir puan kaybı durumunda, olumsuz hava şartlarının ve iğrenç zeminin tekniği yüksek olan takımı aşağıya çektiğini düşünmeden fatih hoca başta olmak üzere her yere kinini kusacaktırlar. şimdiden söylüyorum: puan kaybedersek en doğru adres demirören ve galatasaray düşmanı bazı kuklalardır.

    olayın en dibine inersek, galatasaray camiası ile birlikte kendinizi de sorgulayabilirsiniz. bu düzenin oluşmasına izin verdiğimiz için biz de hatalıyız.
  • 6814
    24 şubat 2019 galatasaray akhisarspor maçı‘ da dakikalar 86’ yı gösterirken tabelada henry onyekuru‘ nun numarası yanıyordu. oyundan çıkacak kişi kendisiydi. onyekuru kenara doğru gelirken 25.000 kişinin yarısından fazlası kendisini yuhladı.

    14 şubat galatasaray benfica maçında ilk düdükle beraber takımımız benfica’ dan daha kötü görünüyordu. bizden iyi takımdı benfica. futbolcu kalitesi olarak yakındık ancak sahadaki futbola bakınca onların oynadığı oyun çok oturaklı görünüyordu. o sırada tribünden gelecek desteğe çok ihtiyacı vardı takımın. biraz iteklenmesi gerekiyordu sahadaki futbolcularımızın. zira hakemin de kararları maça etki ediyordu. burayı zorlamak gerekiyordu... herkes eblek eblek “bunlar bizi yer” diye maçı izledi. hakem alakası olmayan bir pozisyonda çıkıp penaltı verdi, herkes cep telefonunu çıkarıp penaltı olmadığını gördü, hakem alakasız bir iki düdükle zaten alehimize olan oyunu perçinledi ancak tüm stad sus ve pustu. maça giden birinin ağzından çıkan cümle şu; “herkes şok oldu benfica’ yı görünce ve yenileceğimize ikna olduk”

    öyle bir taraftar var ki artık bırakın futbolu, bazen galibiyetten bile keyif alamıyor. takımını görmek yetmiyor ona. öfkeli. tüketici. hep istediği gibi olsun isteyen... şu tribün, şu taraftar 96-00 arasında olsaydı aynı başarıların gelmeyeceğine kalıbımı basarım ancak bazı “pragmatikler” gelip “hatalı önerme, ıspatlayamazsın, varsayım” gibi cümlelerle bana atomu parçalayacaklar... çok üzgünüm ancak kabul edin ki taraftarlık duygu işi. pragmatik bir tarafı yok. dolayısıyla her detayına pragmatik yaklaşmanız tam da anlatmaya çalıştığım “kaybedilen taraftarlık kültürü” yle ilgili...

    ah be ali sami yen, ah be mecidiyeköy... seninle beraber “cehennem” de yıkıldı, kültür de.

    adına arena dediler ve kan istiyorlar artık...

    edit: entry’ i girdim ve sözlükte gezerken bitse de gitsek başlığında bir twitter adresi paylaşıldığını gördüm. profiline girdim ve bir iki paylaşımından önce şöyle bir retweet ine denk geldim. önüme düşen bu video “tesadüf mü kader mi yeğen” dedirtti. hayret verici... https://twitter.com/...819790292271108?s=21
  • 6816
    değişen çağ ile birlikte - özellikle sosyal medya etkisiyle- taraftarlık kavramı yerini takipçiliğe bırakmıştır. bugün nasıl sosyal medya üzerinde fenomen olan kişiler yüksek takipçi oranlarına sahipse, kulüpler de internetin ve sosyal medyanın olmadığı dönemlerden gelen "taraftarlar"a sahiptir.

    ne yazık ki günümüzdeki teknolojik konjonktürde yetişen nesil için takipçilik ve taraftarlık kavramları aynı potada eritilmiş gibi duruyor. bir kişi, bir grubun ya da bir başka kişinin icra ettiği "gösteri"yi (fazlaca örneklendirebilirsiniz: örneğin makyaj teknikleri, bol küfürlü absürt videolar, futbol tarihi videoları vs..) beğenirse, o oluşumu "beğenir" ve "takibe" başlar. oluşum kişiyi eğlendirdiği sürece problem yoktur. ne zaman ki kişilerin istekleri karşılanmaz, ya da hoş bulmadıkları durumlar olur, "beğeni" kalkar, "takip" bırakılır.

    dijital devrim, endüstri devrimiyle karşılaştırıldığında görülebilecek en önemli ayraç "kişiselleştirme"dir. endüstri devriminin topluluk anlayışı yerini dijital devrimin bireysellik anlayışına bırakmış, topluluk sözcüleri yerini herkesin kendisini kolayca ifade edebildiği sanal ortamlara bırakmış, sonuç olarak "tek yürek, tek bilek" gibi kavramların içi boşalmıştır.

    bu bahsettiğim dönüşümün avantajları da dezavantajları da mevcuttur ama bu ayrı bir değerlendirme olduğundan bizim konumuz özelinde artık insanlardan taraftar olmalarını beklemek ne yazık ki olmayacak duaya amin demek ile aynı şeydir. önümüzdeki süreçte daha da kişiselleşmiş tatmin taleplerini görecek, taraftarın zamanla gösteri izlemeye gelen takipçilere dönüştüklerine tanıklık edecek, hatta ve hatta bu takipçilerin kolaylıkla destekledikleri kulüpleri değiştirdiklerine şahit olacaksınız. aynen günümüz sosyal medya fenomenleri ve takipçi ilişkileri gibi. bu önlenemez bir değişim olduğundan, galatasaray'ın da yeni taraftar yapısını dikkatle değerlendirip, bu yapıya uygun pazarlama anlayışı kurgulaması gerekir diye düşünüyorum.

    ezcümle, galatasaray taraftarı da yerini galatasaray takipçilerine bırakmaya başlamıştır. hani çokça şikayet olunan ellerde cep telefonları ile maç izleme sorunsalı, takipçilerin beğendiği gösteriyi kaydetme ve/veya kendi takipçileri ile paylaşma çabasıdır.
  • 6817
    son zamanlarda eleştiri yapmak için eleştiri yapmaya başlamış taraftar.

    sadece dün, diğer mecralara göre daha kaliteli bulduğum sözlüğümüzde fatih terim 'hoca yetiştiremediği' için, selçuk inan da 'gücü yetmediğinden kornerleri ön direğe kullandığı' için eleştirildi.

    yunus akgün 'fiziksiz' olduğu için topçu olamayacak bize göre. çünkü tüm futbolcular body-builder olmak zorunda aynı zamanda. diagne'nin 'saçı ve airpodu'ydu geçen haftaki hedefimiz. ismail çipe de kaleci mi, o yaptığı hatadan sonra sözleşmesi feshedilmeliydi bize kalsa. donk gole sevinmediği için gamsız, ndiaye futbolu unutmuş, sinan gibisini sokakta bile buluruz; her fırsatta ıslıklanmalı... albayrak ve cengiz'in şivelerine, memleketlerine getirmiyorum bile olayı, oralara inersek çıkamayız çünkü.

    eleştiri kültürü olan ve belki de bu yüzden başarısızlıklardan sonra en hızlı ayağa kalkan kulüp galatasaray. son zamanlarda ise eleştirinin yerini linç ve kurban etme almaya başladı. eleştiri yapmakla saçmalamak arasındaki o ince çizgiye dikkat etmek lazım. türkiye'nin en büyük kulübünün, yine ülkesinin en büyük taraftarına yakışmıyor; komik duruyor. dikkat edelim.
  • 6823
    popüler kültürün rezil bir göstergesi olan taraftardır. o kadar anlık, o kadar gündeme göre hareket eder ki anlatamam. galatasaray taraftarı, gerçekten söylüyorum mide bulandırıcı bir yere geldi artık. gerek sosyal medyada gerekse tribünde rezil bir profil çiziliyor. gerçekten bazen gerizekalılık sorunu yaşanıldığını düşünüyorum artık belli başlı konular özelinde.

    örneğin mbaye diagne 20 gol atarken "mal mı yav bu yönetim nasıl alamaz şöyle adamları, paran da var elinde bas parayı al." der, ama diagne 2 maçı boş geçince "elimizde patlayacak hemen araplara satalım." der. bu tezcanlılık örneğidir.

    örneğin fernando muslera kötü oynuyorsa sürekli olarak onu eleştirir, yerine oynayan ismail'in daha kötü kaleci olduğunu görmesine rağmen muslera yerine ismail oynasın ister. bu ise kötü niyetlilik örneğidir.

    luyindama marcao ikilisi bambaşka futbolların oynandığı, bambaşka dillerin konuşulduğu bir yerden kalkıp bambaşka bir dilin konuşulduğu ve bambaşka bir futbolun oynandığı bir yere gelirler; ilk hatalarında dany ile chedjou ile kıyaslanırlar. her ikisinin de takımdan gidiş dönemlerini hatırlamasak hadi yine siz haklısınız diyeceğiz de, adamların kıçına teneke bağladınız beyler. yine siz yaptınız bunu.

    takımın en efektif oyuncuları belhanda ve feghouli'nin maaşını ağızlarından düşürmezler ama selçuk inan için tek kelime etmezler.

    velhasıl liste uzar gider. galatasaray taraftarı mantığını ve muhakeme yeteneğini yitirmiş, zamanın akışının kucağına oturmuş durumdadır. akıl, mantık, muhakeme gerçek hayatta da lazım olabilecek şeyler. lütfen kullanın.
  • 6825
    (bkz: 11 mart 2019 galatasaray antalyaspor maçı) nda gördüm ki, futboldan anlamayan taraftardır.

    emre taşdemir sürekli git gel yapıyor, maçtaki henüz ilk ortasını açıyor. yerine gitmedi mi? allah belanı versin emre, senden bi bok olmaz. nerden bulduk geldik seni...

    luyindama, önünü 3 tane futbolcu kapattığı için kaleciye geri pas mı attı? allah belanı versin senin, sana bu kadar para verilir mi rezil herif.

    belhanda maç boyunca harika attığı kilit paslardan denedi ve bu sefer başarısız mı oldu? allah belanı versin senin, satalım şunu, laubali adam.

    liste böyle uzar gider. şu bi gerçek ki taraftarımız futboldan anlamıyor, sürekli ileri top oynanmasını istiyolar, oyunun kilitlendiği anlarda seti tekrar kurmak gerektiğini bilmiyorlar.

    oyunculara çok gereksiz baskı yükleyen bu tribünle, iç sahadaki kritik maçlarda işimiz zor...

    edit: tek sorun tribün değil, oynanan ve umut vermeyen oyun her şeyden önce futbolcuların eseri. hal böyleyken iç sahada ateşleyici ve itici güç olması gereken taraftar, yavaş yavaş telaşa sürükleyici etken olmaya başladı. meramım buna dikkat çekmek idi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın