şimdi, tüm taraftar topluluklarında olduğu gibi galatasaray'da da "taraftarlık şeklini - şemalini" 2'ye ayırmak zorundayız, aksi halde işin içinden çıkma şansımız yok;
1- türkiye geneline ve halka yayılmış taraftar profili: bu hiçbir takım için değişmez. yani 70 milyonluk örneklemi taraftar havuzu olarak göreceksek galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş arasında fark bulmak çok zordur.
o durumda tıpkı "galatasaray türkiye'dir" dediğimiz gibi "fenerbahçe türkiye'dir," - "beşiktaş türkiye'dir" moduna girmek durumunda kalırız ki buradaki türkiye'den kasıt ciddi ciddi kandırılabilir, cahil, baskı rejimlerini benimsemiş, ideolojisi sıfırlanmış, kendi düşüncesi ve bilinci çok az olan, diktatörlerin peşinde koyunlaşan insan figürleriyle karşılaşırız.
bu sebeple - bu ilk kesim yani tabana yayılmış tüm türkiye'yi kapsayan 70 milyonluk taraftar profili 3 büyükler için aynıdır ve değişmez...
2- galatasaray'ı temsil niteliğine sahip taraftar topluluğu: işte bu topluluk biraz daha dar bir kesimi ifade eder. galatasaray'ın istanbul taraftarını, taraftar gruplarını, üniversite taraftar gruplarını, semt taraftarlarını, belli bir eğitim seviyesinin üzerindeki taraftarlarını, sözüm ona eğitimli taraftarlarını, sosyo ekonomik olarak belli bir seviyenin üzerindeki taraftarlarını, ideolojisi olan taraftarlarını kapsar.
bu kesim daha öngörülebilir, daha karakterize edilebilir insanlar olduğundan takımın "taraftar profilini" temsil yeteneğine haizdir.
yani bu adamlar kahvehane ağzıyla adını bile bilmediği futbolcuya "ananı.....kym" şeklinde kafa göz girmez de futbolu izlerken futbolu, camiayı izlerken camiayı, dinamikleri gözlemlerken dinamikleri ele alır, mantıksal çıkarım yapar, tartışır, yorumlar.
işte galatasaray taraftarının bu kesimini "temsil" olarak kabul etmeliyiz.
bu temsil grubuna
galatasaray sözlük olarak bizler de giriyoruz.
ha sanmayın ki yukarıda yazdığım "kalifiye özellikler" sebebiyle, yani galatasaray taraftarı profilini temsil yetisine sahibiz diye doğruları yapan düzgün insanlarız.
değiliz...
değiliz amk...
galatasaray taraftarını temsil yetisine sahip bizlerin karakteristik özellikleri ne?
- en iyi özelliğimizi başta söyliyim sonra kötülerle yardırayım. türkiye'nin en coşkulu, en atmosferik, en güçlü ve en itici güç yaratan özelliğine sahip topluluğuyuz. organize tribün aktivitesini bizden iyi yapan yok. tribünleri doldurduğumuzda desteğimizin yüzdesi diğerlerinin çok ötesinde.
- egomuz var ancak haklı ve mağrur bir ego. diğer takımların erişemediklerine erişmiş olmanın verdiği bir "ukala ağır abi" havamız var, ancak ne fenerlilerin saçma sapan temelsiz "büyüklük" dertleri kadar itici, ne de tiner kafası kadar uçuk. haklı bir "büyüklük" psikolojisi.
- futbolu çok iyi bilen bir taraftarımız var. ortalama galatasaray taraftarının futbolu taktik, teknik ve futuristik tahminler çerçevesinde değerlendirme gücü çok yüksek. bu sebeple analitik yargı konusunda en yetkin taraftar topluluğu olduğumuz söylenebilir. tandem'in ne olduğunu en iyi biz biliyoruz.
ancaaaaaaak;
- bi kere çok tez canlıyız. sabırsızız. başarıya endeksli bir sabır anlayışımız var. halbuki buna hiç ihtiyacımız yok zira son 30 senede bizim kadar mutlu olan ve başarı yaşayan taraftar yok. neyin tez canlılığı ben de anlamadım?
- adam gömmeye meraklıyız. galatasaray'a emek veren ve başarı yaşayan kişileri, kötüye gitmeye başladıklarında herkesten önce biz gömüyoruz. anlamıyorum, buna ihtiyacımız var mı? geçmişi bu kadar çabuk unutmak ve vefa konusunda sıkıntılı süreçler yaşamak bize yakışıyor mu?
- ağzımız bozuk ve birbirimize tahammülümüz az. galatasaray sözlük'te bunu görmek mümkün. bu sözlükte bile aynı renklere gönül veren adamlar gırtlak gırtlağa gelebiliyor. lan oğlum az birbirinizin düşüncesine saygı duysanıza? sizin burada yazdıklarınız dünyayı mı kurtaracak? hayır aynı renklere gönül veren adamla kavga ederek ne gibi bir kazanım elde edeceğini düşünüyorsun?
- kabul etmek lazım çok da kötü gün taraftarı değiliz. geçmişte yaşadığımız başarıların büyüklüğü sebebiyle, hedeflerimizin küçüldüğü dönemlerde takımımızı, camiamızı çok yalnız bırakabiliyoruz. bunu anlayabiliyorum aslında. diğer takım taraftarları hala erişmek zorunda oldukları bir galatasaray olduğundan "iyi günde kötü günde" mottosu yarattılar. sebebi belli, biz kötü günü az yaşıyoruz ve iyi günlere alıştık. o yüzden kötü günün sorumluluğunu kimse almak istemiyor.
- ve bir aileyiz... kenetlendikçe büyüyen. aile içinde yaşanan iyi kötü her şeyi birbirimize yansıtma huyumuz var. "zorlamak" yerine "ikna etmek" olmalı amaç. galatasaray'ı daha ileri götürmek olmalı. taraftar profilini insanlar tek cümleyle ele alırken fenerbahçeliler için "gıcık", beşiktaşlılar için "tinerci" galatasaraylılar için "ukala" diyor. belki de en az rahatsız eden bizim unvanımız. ama yine de aslında "ukala" yerine "güçlü" ya da "asil" olabilir aslında... zor mu? zor... ama imkansız mı? en imkanlısı galatasaray'da...