• 5276
    takımını desteklemesi için ultraslan taraftar grubuna ihtiyacı olmayan topluluk. galatasaray neuchatel xamax'ı, real madrid'i, milan'ı ve daha nice avrupa devlerini devirirken ultraslan var mıydı? karda kışta werder bremen maçında stada giden, biletlerin satışa sunulacağı gün sabahtan battaniyelere sarılıp ali sami yen stadının etrafında yatanlar ultraslan gibi bir taraftar oluşumuna ihtiyaç duymuşlar mıydı? onları bir araya getiren bir taraftar oluşumu değil galatasaray'ın kendisiydi.
  • 5279
    bunların öyle bir kesimi var ki hakikaten mide bulandırır.

    öncelikle insan ilişkileri ile ilgili sürekli karşılaştığımız bir durumdan bahsedeyim. bazen olur ya hep iyi şeyler yapmışsındır, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmışsındır, çok mücadele etmişsindir ama bir an gelir en ufak bir şeyde yaptığın tüm iyi şeyler bir kenara atılır ve sadece o ufak kötü şey söylenir veya yüzüne vurulur ya işte insanın en çok zoruna giden şeylerden biridir. pek çok ilişkinin bitme sebebi de bu tarz durumlarda anlayış göstermemek, empati kuramamak değil midir? bu durum insana aslında çok şey öğretmeliyken kör cahil aynı şekilde devam eder her şey.

    maalesef ki bizim taraftarımız için de o kadar kör cahil ve mide bulandırıran bir kesim var ki.

    bir kere şunu anlamak o kadar zor mu? spor bir rekabettir. sporun her türünde bir takım hiçbir zaman kazanamaz. şu an aşığ olduğumuz galatasaray 14 sene şampiyon olamadı be. en başarılı olduğu son 20 yılda 3 defa dip gördü yahu. ama bir şekilde sporun doğasında olan bu durumdan kalkmasını da çok iyi bildi.

    şimdi futbol takımına bakıyorum neredeyse geçen sene dip yapan kadronun aynısı. sadece iki futbolcu (şu an için) ilk 11'e eklenmiş ve bir anda takım sanki hız, pres, teknik ve pas becerisi çizgileri sona kadar hile ile çekilmiş gibi oynuyorlar. evet bu noktaya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum bu kadro neredeyse geçen senenin aynısı ama bu takımın artık 70. dakikada pili bitmiyor. en bayılarak izlediğimiz 2011-2012 sezonunda da bile ayağa hızlı tek paslarla çıkabildiğini görmedik. yalan mı?

    şimdi riekerink sayesinde resmen çehre değiştirmiş, takım oyunu oynayan, takım savunması yapan bir takım ortaya çıkmış ama hala riekerink için en ufak bir olumsuzlukta "bundan teknik direktör olmaz, gitsin altyapı işine baksın" lafları gelmeye başlıyor.

    illa ki puan kaybı olacaktır ama dikkat edin bu takım haftalarca makine düzeninde oynasa bile atıyorum bir gaziantep deplasmannda sürpriz bir puan kaybetse her şey yine başa dönecek. riekerink'in yarattığı takım unutulacak, haftalarca oynanan güzel oyun unutulacak ve başlayacak yine birileri mide bulandırmaya.

    sabah sabah bunları basketbol takım koçu ergin ataman için yazılanları, söylenenleri görünce yazmak istedim. gerçekten bir taraftar grubu bu kadar hain ve vefasız olabilir. yahu bu adam daha geçen sene kağıt üstünde öyle ahım şahım bir şey bile olmayan takıma avrupa'nın en büyük ikinci kupasını kazandırmadı mı? hepiniz burada taşağının kilosu derdine düşmediniz mi?

    ee efendim neymiş geçen senenin şampiyonu ve avrupanın en iyi takımına yenilmiş. hem de ligin daha ilk maçında. bak sen şu işe?

    yahu arakadaş hadi basketbolun doğası ile ilgili bir şey anlamıyorsunuz da bu takımda geçen seneden sadece 2-3 oyuncu kaldığını ve takımın alışma sürecinde olduğunu daha analamadınız mı? basketbol bu oyuncu iyi oyuncuysa her takımda iyi oynar diye bir şey yok yahu. sokakta birebir maç yapmıyorsunuz burada. her oyuncunun topu aldığı/alacağı pozisyonlar çiziliyor antrenmalarda. her bir şut noktasının perdesi, hareketi yapılıyor. ama bizim taraftarımız sanırım bu işi ee ne var ki bunda deyip sivri burun kundurasıyla parkeye inip topa omuz gücü uygulayarak atış yapan kişiler gibi anlıyor.

    ergin hocanın kadro seçiminin ve planlamasının hatalı olduğunu söyleyen bir çok kişi var. olabilir. ama bir durun bakalım hele bir kaynaşsın bu oyuncular. birkaç maç daha oynansın bu kadar ergen ruhlu triple senden teknik direktör olmaz nedir yahu?

    birileri de çıkmış oktay mahmudi demiş. oktay hocayı ben de severim ama yuh yani hatta afdshshad.

    böyle mecralarda sırf galatasaray için varız. ama eleştiri ile cehaleti birbirine karıştıranlar yüzünden insan değil böyle platformlardan, hayattan bile soğuyor arkadaş.

    ya gerçekten anlamıyorum insanlar sporun bir zevk işi, bir rekabet işi ve her mücadelenin illa ki kazanan ve kaybeden tarafların olacağını ne de anlamakta bu kadar zorluk çekiyor?
  • 5280
    hani galatasaray'ın gücünü anlatan bir söz var ya: "galatasaray türkiye'dir."
    işte o söz malesef galatasaray taraftarının kalitesizliğini de anlatıyor. 20-25 milyon taraftar. tam bir türkiye profili. 2 kilo kömür için oyunu satandan, liderleri görüş değiştirince sorgulamadan görüş değiştirenine, içinde bulunduğu topluluğun çıkarlarını düşünebilecek akıl olgunluğuna gelmemiş, dogmacı bakışla bir lidere sonuna kadar sorgulamaksızın bağlı bireyine kadar ve hatta malesef içindeki teröristine kadar... galatasaray taraftarı türkiye profilidir.

    mesela fenerbahçe taraftarından daha düzgün bir psikolojiye sahiptir, çünkü zihinleri yıllardır 2 değil 1 diktatör tarafından zehirleniyor, beşiktaş taraftarından daha düzgün bir psikolojiye sahiptir çünkü ezik psikolojisinde olmamıştır ve tiner kullanmamaktadır.

    ama eğitimiyle, eğitimsizliğiyle; ahlakıyla, ahlaksızlığıyla; iyisiyle, kötüsüyle galatasaray gibi taraftarı da türkiye'dir.
  • 5281
    şimdi, tüm taraftar topluluklarında olduğu gibi galatasaray'da da "taraftarlık şeklini - şemalini" 2'ye ayırmak zorundayız, aksi halde işin içinden çıkma şansımız yok;

    1- türkiye geneline ve halka yayılmış taraftar profili: bu hiçbir takım için değişmez. yani 70 milyonluk örneklemi taraftar havuzu olarak göreceksek galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş arasında fark bulmak çok zordur.

    o durumda tıpkı "galatasaray türkiye'dir" dediğimiz gibi "fenerbahçe türkiye'dir," - "beşiktaş türkiye'dir" moduna girmek durumunda kalırız ki buradaki türkiye'den kasıt ciddi ciddi kandırılabilir, cahil, baskı rejimlerini benimsemiş, ideolojisi sıfırlanmış, kendi düşüncesi ve bilinci çok az olan, diktatörlerin peşinde koyunlaşan insan figürleriyle karşılaşırız.

    bu sebeple - bu ilk kesim yani tabana yayılmış tüm türkiye'yi kapsayan 70 milyonluk taraftar profili 3 büyükler için aynıdır ve değişmez...

    2- galatasaray'ı temsil niteliğine sahip taraftar topluluğu: işte bu topluluk biraz daha dar bir kesimi ifade eder. galatasaray'ın istanbul taraftarını, taraftar gruplarını, üniversite taraftar gruplarını, semt taraftarlarını, belli bir eğitim seviyesinin üzerindeki taraftarlarını, sözüm ona eğitimli taraftarlarını, sosyo ekonomik olarak belli bir seviyenin üzerindeki taraftarlarını, ideolojisi olan taraftarlarını kapsar.

    bu kesim daha öngörülebilir, daha karakterize edilebilir insanlar olduğundan takımın "taraftar profilini" temsil yeteneğine haizdir.

    yani bu adamlar kahvehane ağzıyla adını bile bilmediği futbolcuya "ananı.....kym" şeklinde kafa göz girmez de futbolu izlerken futbolu, camiayı izlerken camiayı, dinamikleri gözlemlerken dinamikleri ele alır, mantıksal çıkarım yapar, tartışır, yorumlar.

    işte galatasaray taraftarının bu kesimini "temsil" olarak kabul etmeliyiz.

    bu temsil grubuna galatasaray sözlük olarak bizler de giriyoruz.
    ha sanmayın ki yukarıda yazdığım "kalifiye özellikler" sebebiyle, yani galatasaray taraftarı profilini temsil yetisine sahibiz diye doğruları yapan düzgün insanlarız.

    değiliz...
    değiliz amk...

    galatasaray taraftarını temsil yetisine sahip bizlerin karakteristik özellikleri ne?

    - en iyi özelliğimizi başta söyliyim sonra kötülerle yardırayım. türkiye'nin en coşkulu, en atmosferik, en güçlü ve en itici güç yaratan özelliğine sahip topluluğuyuz. organize tribün aktivitesini bizden iyi yapan yok. tribünleri doldurduğumuzda desteğimizin yüzdesi diğerlerinin çok ötesinde.

    - egomuz var ancak haklı ve mağrur bir ego. diğer takımların erişemediklerine erişmiş olmanın verdiği bir "ukala ağır abi" havamız var, ancak ne fenerlilerin saçma sapan temelsiz "büyüklük" dertleri kadar itici, ne de tiner kafası kadar uçuk. haklı bir "büyüklük" psikolojisi.

    - futbolu çok iyi bilen bir taraftarımız var. ortalama galatasaray taraftarının futbolu taktik, teknik ve futuristik tahminler çerçevesinde değerlendirme gücü çok yüksek. bu sebeple analitik yargı konusunda en yetkin taraftar topluluğu olduğumuz söylenebilir. tandem'in ne olduğunu en iyi biz biliyoruz.

    ancaaaaaaak;

    - bi kere çok tez canlıyız. sabırsızız. başarıya endeksli bir sabır anlayışımız var. halbuki buna hiç ihtiyacımız yok zira son 30 senede bizim kadar mutlu olan ve başarı yaşayan taraftar yok. neyin tez canlılığı ben de anlamadım?

    - adam gömmeye meraklıyız. galatasaray'a emek veren ve başarı yaşayan kişileri, kötüye gitmeye başladıklarında herkesten önce biz gömüyoruz. anlamıyorum, buna ihtiyacımız var mı? geçmişi bu kadar çabuk unutmak ve vefa konusunda sıkıntılı süreçler yaşamak bize yakışıyor mu?

    - ağzımız bozuk ve birbirimize tahammülümüz az. galatasaray sözlük'te bunu görmek mümkün. bu sözlükte bile aynı renklere gönül veren adamlar gırtlak gırtlağa gelebiliyor. lan oğlum az birbirinizin düşüncesine saygı duysanıza? sizin burada yazdıklarınız dünyayı mı kurtaracak? hayır aynı renklere gönül veren adamla kavga ederek ne gibi bir kazanım elde edeceğini düşünüyorsun?

    - kabul etmek lazım çok da kötü gün taraftarı değiliz. geçmişte yaşadığımız başarıların büyüklüğü sebebiyle, hedeflerimizin küçüldüğü dönemlerde takımımızı, camiamızı çok yalnız bırakabiliyoruz. bunu anlayabiliyorum aslında. diğer takım taraftarları hala erişmek zorunda oldukları bir galatasaray olduğundan "iyi günde kötü günde" mottosu yarattılar. sebebi belli, biz kötü günü az yaşıyoruz ve iyi günlere alıştık. o yüzden kötü günün sorumluluğunu kimse almak istemiyor.

    - ve bir aileyiz... kenetlendikçe büyüyen. aile içinde yaşanan iyi kötü her şeyi birbirimize yansıtma huyumuz var. "zorlamak" yerine "ikna etmek" olmalı amaç. galatasaray'ı daha ileri götürmek olmalı. taraftar profilini insanlar tek cümleyle ele alırken fenerbahçeliler için "gıcık", beşiktaşlılar için "tinerci" galatasaraylılar için "ukala" diyor. belki de en az rahatsız eden bizim unvanımız. ama yine de aslında "ukala" yerine "güçlü" ya da "asil" olabilir aslında... zor mu? zor... ama imkansız mı? en imkanlısı galatasaray'da...
  • 5284
    valla allah razı olsun 3 maçtır stadı ağzına kadar dolduruyor.

    17 eylül 2016 galatasaray çaykur rizespor maçına 29 528 kişi
    2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı 40 820 kişi
    22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçına 43 071 kişi gitmiş.

    bu akşamki* tablo bugün amcaoğluna* şu cümleyi kurdurdu; sizin maçlar niye seyircili oynanıyor?

    evet böylesine bir inanç var taraftarda. karşılıksız kalmamalı bu. kesin kes şampiyon olmalıyız. *
  • 5285
    22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçında yine maçı kaybettirmiş bana göre en büyük etkendir.yahu bir insan hiç mi takımını alkışlamaz, her kaçan pozisyonda hep mi ahlar offlar olur, hiç mi itici güç olmaz. daha 7. hafta ama taraftar sağolsun macı kazanamazsak şampiyonluk gitti havasna girmiş. azıcık itici güç olun azıcık gol kaçıran adama destek verin alkışlayın. bir pas hatası yapılıyor tüm stadyum hayretler içerisinde üzülüyor. ne oluyor yahu ? bir sakin olmayı öğrenemedik. yazıktır vallahi. bu maç seyircisiz oynansa eminim en azından puan almıştık. böyle karşı takımı değil de kendi takımızı baskı altına alacaksanız gelmeyin yahu şu maçlara. sessizlik bile o çıkan ahh vahhlardan iyidir. takımın eli ayağına dolanıyor , topu nereye atacaklarını bilemiyorlar.
  • 5288
    gerçekten sağ bek konusunda kafası çok karışmış taraftarlardır. bu sağ bek hesaplarını bu taraftara yapanlar utansın artık.

    riekerink hoca ilk başlarda martin linnes'i oynattı. taraftar linnes'i gömdü. "sabri'nin ölüsü daha iyi", "sabri bu adamı tesbih diye sallar", "bu cavanda'yı aldık ne zaman oynayacak" yorumları başladı.

    riekerink hoca taraftarı dinledi. sabri sarıoğlu'nün ölüsü daha iyi diyerek linnes'i takımdan sildi ve sabri'yi sahaya sürdü. bu sefer taraftar "sabri'den kurtulamadık", "sabri yine gol yedirdi", "sabri yine adam kaçırdı", "sabri orta açamıyor", "bu cavanda nerde yine sakatlandı mı?" demeye başladı.

    riekerink hoca yine taraftarı dinledi. sabri'yi de kesip luis pedro cavanda kartını ortaya sürdü. taraftar yine durur mu? başladılar "cavanda savruk oynuyor", "cavanda adam kaçırıyor", "hızlı dedikleri cavanda yusuf erdoğan'a yetişemiyor" şeklinde konuşmaya.

    ve şimdi taraftar kısır döngü şeklinde taraftar tekrar martin linnes'in neden kesilip atıldığını sorgulamaya başladı.
    bunları söyleyen taraftar haksız mı? tabii ki haklı. bu taraftarlar arasında bende dahilim. 3 kötü arasından 1 kötünün iyisini çıkarmaya çalışıyoruz.

    bu taraftar artık lütfen sabri sarıoğlu'nu konuşmasın. bir eboue daha bulmak çok mu zor bu takıma?
  • 5289
    maçtan önce trabzon kümeye diye bağırıp gelenden gidenden 3-4 gol yemiş trabzonlu oyuncuları hırslandırıp, adeleleri çekene kadar mücadele etmeye teşvik etmelerindeki amaç neydi acayip merak ediyorum.

    zaten geçen sene hakem skandalıyla adamlar 7 kişi kalmış sen 7 kişi rakibe yapılan her pasa oley çekmişsin adamlar ordan bi buruk, bi dolu. daha çok hırslandırmakta motive etmekteki amaç nedir yani?

    trabzonspor yönetimi ve ersun yanal'ın haftalardır başaramadığı şeyi başarmışlardır. tebrik etmek lazım.

    (bkz: 22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçı)
  • 5290
    küçük bir bölümü gerizekalı olan taraftar grubudur. bu kişiler kendilerini tüm galatasaray taraftarlarının sözcüsü gibi görürler.basketbol maçlarında sahaya meşale atıp euroleauge'de bizi zor duruma düşürürler, futbol maçlarında 50.dakikada nevizade söylerler, yine sahaya meşale atarlar muslera'yı bile delirtirler. trabzon kümeye diye bağırıp ersun yanal'ın yapamadığını bunlar yapar. öyle bir grup var işte içimizde.yönetime tepki göstermekten aciz kendi takımlarına zararlı bunlar.
  • 5291
    1 tezahuratla bu takim yenilicekse hic oynamasin. gecen sene bize trabzon'da yapilanlardan sonra az bile kalmis tezahurattir. fakat taraftar neredeyse hic macin icerisine girmedi. stadyumun ikinci katinda bagiran bir arkadasa bile rastlamadim. bir taraftar resmen uyuyordu zor uyandirdik. uzuntu vericiydi. bir daha ikinci katta hayatim boyunca oturmamaya yemin ettim.
  • 5293
    takımına destek olmayı bırakmaması gereken taraftar grubu. ben futbol ve erkek basketbol branşlarıyla ilgili bir taraftarım. basketbol konusunda sorunlar biraz daha fazla. oyunun savunma kısmı bizim takımımızda şuan yok ve bu hemen düzeltilecek bir şey değil.

    futbola gelirsek: ligde rakiplerimiz içerisinde domine bir oyun oynayan takım yok. biz desteğimiz vericez, bakıcaz bakalım neler oluyor. küçük farklar şampiyonu belirleyecek gibi duruyor. her takımın handikapları var. taraftarlar olarak keşke demek istemeyeceğimiz bir sezon yaşamaktayız bana göre.
  • 5299
    kötü günde olmayanın iyi günde olmaya hakkı yok. bir takım nasıl her sene şampiyon olabilir ya da her sezon nasıl iyi oynayabilir ki.

    galatasarayı iyi günde destekleyip kötü günde tahammül edemeyenleri şuna benzetiyorum. "ben allah'a inanıyorum ama kötü günde ateistim, hep mutlu olayım diye inanıyorum"

    (bkz: galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır.)
  • 5300
    galatasaray'ı takım olarak destekleyen kısmının iyi günde takımın yanında olmamasının anlayışla karşılanması gereken taraftardır. galatasaray'ı küme düşerken bile destekleyebilmek için ona takım değil de bir hayat tarzı gözüyle bakılması gerekir çünkü. ha futbolcular sahada ruhsuz ruhsuz dolaşırken formanın hakkını vermek için zerre çaba harcamaz iken eleştirelim kızalım ama kötü gününde galatasaray'a sırtımızı dönmeyelim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın