• 3503
    galatasaray futbolcusu protesto edilmez
    galatasaray futbolcusu yuhlanmaz
    galatasaray futbolcusu eleştirilmez

    ise sonuç bu olur. adam koşmayı bırak sahaya çıkmaya hali yok, topa vurmak değil kafasını kaldırmaya üşeniyor hala eleştirilmez,yuhlanmaz bla bla bal...

    artık kişilerin gelip geçici, kalıcı olanın camia olduğunu herkesin anlaması lazım.

    yoksa bu tip oyuna ve skorlara kimsenin itirazı olamaz olmamalı.
  • 3508
    yine birbirine düşen topluluktur. evet 1 aralık 2013 kasımpaşa galatasaray maçında felipe melo ile sabri sarıoğlu arasında geçen olay* tartışılmalıdır. ancak olay büyüyüp bizi birbirimize düşürmemeli, sadece fikir beyanında kalmalı. biz, görüşlerimiz farklı olsa dahi bir aile değil miyiz?
    (bkz: biz bir aileyiz kenetlendikçe daha da büyüyen)

    başka konularda da gereğinden hiddetli tartışıyoruz bu akşam. kontrolümüzü kaybetmeyelim rica ediyorum. her galatasaraylı, galatasaray taraftarını ailesi olarak görür ve hiç kimse ailesini üzmek istemez.
    (bkz: bizi sevenleri üzmeyelim)

    berabere kaldıysak ne olmuş ey galatasaray taraftarı, sözlük ahalisi? drogba'nın karşı karşıya kaçırdıklarından biri gol olsaydı bambaşka bir ruh halimiz olacaktı. hem biz başarı için mi sevdik cimbom'u söyleyiver güzel kardeşim. takım kötü oynasa bile ben galatasarayıma ayrılmış o iki saati çok seviyorum. o armayı görmek yetiyor bana.
    (bkz: başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter)

    düşman değiliz birbirimize, en yakın dostlarız aslında. sevinci ve kederi, coşkuyu ve hüznü bizim kadar hissederek, bizler kadar tek yürek gibi hissedeni var mı? uyanınca yine heyecanlanmaya başlayın çünkü galatasaray'ın maçına 48 saatten az kalmış olacak, uyandığımızda yarın günlerden galatasaray diyeceğiz. o gün tribünde yine omuz omuza verip, birlikte haykıracağız. belki bugün burada sinirlendiğin insan bir galatasaray maçında gol sevinciyle sarıldığın yabancı olacak.

    galatasaray sözlük kahvehane ortamını değil aile ortamını hak ediyor. türkiye'nin en büyük ailesi olarak bu ortamı yakalamak ve yaşatmak görevimiz.
  • 3510
    geneli iyi gün taraftarıdır, hele o arena taraftarı beni aşırı delirtiyor. bu sezon kesinlikle köstek oluyor takıma, maç içinde verilen tepkiler futbolcularımızın moralini alaşağı ediyor ve maalesef bu durumun çözümü yok gibi. stadyuma tiyatro izlemeye gider gibi giden adam dolu. ben şehir dışında yaşıyorum ve senede max 3-4 kez galatasaray maçına gidebiliyorum, bunlar hem ayaklarının dibindeki stadı doldurmuyor, doldurduğu zaman da kendi topçusuna küfrediyor. lükse bak.
  • 3512
    ayıp eden taraftardır.
    yavaş yavaş nankörleşmeye başlayan taraftardır.
    rok'u, ahmet çakar'ı, sinan engin'i dinleyip beyni yanan taraftardır.
    arkadaş "ya zaten adamlar 3 temmuz'la uğraşıyordu. kolay şampi oldu xd" kafasını yaşamak için yemin ediyorum gerizekalı olmak lazım.
    oğlum 3 temmuz'la uğraşıyor dediğin adamların kadrosu sende yoktu aq. biz necati'yle(u: necati'yi küçümsemiyorum. on numara topçu. geliş fiyatlarına bakın dediğimi anlayacaksınız.) takılırken adamlar sow'u alıp getirdiler.
    her takım rakibine göre oynar. bayern münih azmanı gibi değilsen çok büyük puan farkları yapmazsın ki biz bir sezon* 9, bir sezon* 10 puan koyduk.
    almamız gereken tüm maçları aldık ve şampiyon olduk. rakiplerimiz kötü olduğu için değil, rakiplerimizden iyi olduğumuz için şampiyon olduk.
    tamam sallayın fatih terim'e, yerin dibine sokun ama bunu yapmaya çalışırken komik duruma düşmeyin.
    fatih terim'e, oyunculara hatta kendinize saygınız olmayabilir ama bu kulübe saygınız olsun.
  • 3515
    her şeyi tartışmak zorunda hisseden taraftardır. çok merak ediyorum olmuyor mu, 1 aralık 2013 kasımpaşa galatasaray maçı'nda melo ve sabri'nin arasında yaşanılanları görmesen, es geçsen olmuyor mu. yok arkadaş illa ortalığı bbg evine çevirecek, illa o kaos yaratılacak, illa egosu bir haklı seçecek, illa kini bir haksız seçecek itin götüne sokacak.

    kolay gelsin.
  • 3517
    bir kısmı bişeylere nefret duymazsa ölecek hastalığına yakalanmıştır.

    2011-2012 sezonundan başlayalım. şike olayları, fedarasyonun ayak oyunları vs. derken mükemmel bir kenetleniş yaşamış ve mükemmel işlere imza atmıştık. takımda her şey yolundaydı. eleştirilecek pek bişey yoktu. içlerde biriken nefret duygusunu federasyona ve şikecilere kusarak rahatlanılıyordu.

    2012-2013 sezonu önceki sezon kadar parlak değildi. nihayet nefret kusulacak birileri çıkmıştı. bu isim zaman zaman hamit altıntop, zaman zaman amrabat, zaman zaman dany, zaman zaman melo oldu. bi kısım taraftarın nefretini kusabilmek için takım içinde olumsuzluk arayışları içinde olması yine fos çıktı. sezon yine mutlu sonla bitti.

    2013-2014 sezonuna gelelim. ta sene başında bölündü zaten taraftar. arayış içinde oldukları tüm şartlar mevcuttu. sene başında bölündük biz ikiye. ultraslanın tutum ve davranışları, statta yaşanan olaylarla başladı bölünmemiz. kimi ultraslana saydı, sövdü, nefretini kustu kimi diğer tarafa. nihayetinde bölündük. artık nefret kusabileceği şeyler mevcuttu bi kısmının. sonra hamit altıntop'a sarıldı bi süre. o sakatlanınca bu sefer burak yılmaz'a çevrildi ibre. formsuz döneminde bu sefer onun üzerinden bölünüldü ikiye. kimi savundu, sahip çıktı kimi nefretini kustu. o geçti sneijder üzerinden tartışmalar yaşandı bu sefer. tartışmalar hiç son bulmadı. ve sonra camianın en büyük sorunu yaşandı. yönetim-terim arasında olanlar ve hocanın gönderilişi. kimi yönetime kin kustu, kimi terim'e. en böyük bölünmeyi bu olayla yaşadık biz. terim gitti mancini geldi. kötü sonuçlar devam ediyor. herkes gözüne birini kestirmiş, ona yükleniyor. tüm nefretini kusuyor. ne mutlu kimileri için değil mi? takımda bir sürü sorun var ve sizler doya doya nefretinizi kusabiliceksiniz. haz duyuyorsunuz çünkü bundan. takım içindeki sorunlardan besleniyorsunuz. bişeye takmışsanız, o takıntınızı ne yapsak değiştiremeyiz. hoşunuza gitmeyen ne varsa sonuna kadar nefretinizi kusarsınız ama yetmez. o sorun giderilse bile başka bişeye takarsınız. çünkü illa bişeylerden rahatsız olmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi. sorunsuz bi takım düşünemiyorsunuz. takım içinde sorun olmasa bile türlü türlü senaryolar kurarsınız kafanızda ve o senaryoyu nüfus ettirmeye çalışırsınız başkalarına.

    neyseki bu sezon senaryo falan üretmeye gerek yok. takım içinde bir sürü sorun var çünkü. nefret kusup, eleştirebileceğiniz bir sürü olay, kişi var. bir sürü şey yüzünden ikiye bölündük biz. ve zor toparlanırız. bu bölünmüşlük içerisinde bu sezon takımdan bişey beklemeyin. bol bol nefretinizi kusup, sövüp sayıp içinizi rahatlatabileceğiniz koca bir sezon var önümüzde.

    gidin, tartışın, nefret kusun. kiminiz burak'a, kiminiz selçuk'a, kiminiz melo'ya, kiminiz fatih hoca'ya, kiminiz dany'e, kiminiz ünal aysala'a, kiminiz semih'e, kiminiz amrabat'a, kiminiz drogba'ya vs. vs. gidin içinizde ne varsa dökün.
    ama ama nefretinizi kusarken de bu adamlar bizlere neler yaşatmış arada bi durun düşünün ondan sonra laflarınızı seçin.

    evet bencede takımdan gönderilmesi gerekenler var, bencede kötü oynayan futbolcularımız var, bence de fatih hocamızında hataları var. ama tüm bunlar onlardan nefret etmenizi gerektirmiyor. bişey yazarken, düşünürken geçmişi de unutmayın, neler yaşattıkları bi an hatırlayın. düşünüp, tartın ondan sonra yazın. ne olur.

    kadıköy hatırasını hatırlayın,
    hamit'in schalke'ye füzesini hatırlayın
    burak'ın şampiyonlar ligindeki gollerini hatırlayın
    erzurum hatırasını hatırlayın
    ellerini iki yana açarak koşan elmander'i hatırlayın
    umut'un schalke'ye attığı golden sonra fatih hoca'nın tepesine çıkmaya çalışan sneijder'i hatırlayın
    real madrid'i bozguna uğratıp, tura geçemesek bile bize mükemmel bir gece yaşatan adamları hatırlayın
    'bazen sadece bakarsın' diye aylarca volkan'la dalga geçmemizi sağlayan selçuk'u hatırlayın
    kadıköy hatırası 2'yi hatırlayın
    diğer takım taraftarları tarafından bitirilmek istenen burak'ın her hafta onları hüsrana bizleri ise sevince boğuşunu hatırlayın
    kadıköy'den 2-2'lik skorla dönüldüğünde florya'da yaşananları hatırlayın
    muslera'nın volkan babacan'a golünü hatırlayın
    melo'nun penaltı kurtarışını hatırlayın
    ordu, samsun, mersin maçlarındaki geri dönüşleri hatırlayın
    şampiyonlar ligi kura çekimleri için nasıl sinerjiler yaptığımızı hatırlayın

    ve daha neler neler var ki hatırlanacak, ilk aklıma gelenler bunlar oldu. lütfen bunları bi hatırlayın ve ondan sonra bizlere bu kadar güzel şeyler yaşatmış olan adamlara yazdıklarınıza dönüp bir daha bakın ve utanmınız varsa az da olsa utanın. kendinizi illa bişeylerden nefret etmek zorunda hissedip ikiye bölünmeyin. salt nefret duygusunun kimseye bi faydası yok. şu yaşattıkları şeyler uğruna az da olsa elinize, dilinize sahip çıkın. takım elbet düzelir, her şey yoluna girer ama bu kadar güzel şeyler yaşatan adamlara bu şekilde davranılırsa bundan sonra kazanılacak başarıların hiç bir önemi, güzelliği kalmaz.

    son olarak sabırlı olması gereken taraftar. her maçtan sonra aynı şeyleri tekrar tekrar tartışıp, bölünmenin mantığı yok. devre arasına kadar takıma verilebilecek en iyi destek verilmeli, toparlanma taraftardan başlamalı. devre arasından sonra ise mutlaka bi değişim yaşanacaktır. hiç bitmeyecekmiş gibi bi kabus olan, o lanet 2010-2011 sezonundan sonra mükemmel işlere imza attık biz. yine o günler gelecekse bugünlerin çilesini çekmeye değer. yeter ki sabredelim.
  • 3518
    kimi taraftar iyi ya da kötü günde tribünleri doldurup takım ve yönetimin arkasında durması gerektiğini düşünür,kimi taraftar da kötü günlerde bunun sorumlusunu protesto etmek için galatasaraylılığını değil de destekçiliğini askıya alır,ta ki bu şahıslar kulüpten uzaklaşıncaya dek.
    ben 2-3 hafta önce 2. gruba dahil olmaya karar verdim.bir süre maçlarımızı izlemeyecek,sinerjimden(dualarımdan) mahrum bırakacaktım.hatta bu süre zarfında gazete ve tv haberlerinden bile uzak duracaktım.ama yapamadım.özellikle maç günü gelince 'en kötü günde bile galatasaray ulan' moduna girip maça koştum.sonuç yine hüsran oldu.yine hangi sporu yaptığı belli olmayan 11 hatta 22 hatta 23 adamın takılmasını seyrettik.
    olsun be cimbomun.bu amına koduumun hayatında kimlere ne tavizler veriyoruz.varsın sen sık canımızı.sen bana yamuk yap ben sana trip atayım.sonra şampiyonlar liginde bir maça çık,özür dilercesine oyna.anında affedeyim.

    bu fatih terimden de ünal aysaldan da drogbadan da manciniden de çok ötede bir dava.çok maaşlı gelir gider,biz karşılıksız emek verenler buralardayiz ...
  • 3519
    terim ile ilgili yazdıkları her olumsuz entrynin içinde mutlak bir siyaset alıntısı yapmakta olan taraftar.

    terim'i galatasaray'a kattıklarından ve galatasaray'a dair yaptığı yanlışlardan ötürü eleştiren kişi sayısı o kadar az ki. saha içi eleştiriler de zoraki elbette çünkü eleştirecek bir şey yok ortada, onlar da biliyor.

    terim gideli kaç ay geçmiş hala karalama, hala uğraşma. bunda iyi niyet aranamaz. topluluğu çarpıtılmış doğruya inandırma çabasıdır bunun adı.

    hatta bir arkadaş 'genelde muhafakarlar koruyor terim'i' tarzı bir entry düzmüştü buraya.

    bakın olay şu aslında. terim bu arkadaşlarımıza göre tff'ye gitmedi, tüpçünün elemanı da olmadı. bunlar yüzünden kızılmıyor temelde. kızılsa bile bu kadar uzun bir kinlenme süreci yaşamazdık. mesele onlara göre terim'in erdoğan'ın yani bir nevi hükümetin yanında saf tutması. olayın özü bu. onu anlamalıyız önce. yoksa isteyen bu oluşan durumu eleştirir. ama kullanılan dil %100 siyasi özellikle bazı arkadaşlarımızda.

    ulan bir halta da siyaseti katmayın be. terim şu an sizin kafanızda işinize gelmeyen, tavsip etmediğiniz bir siyasi çizgide duruyormuş gibi göründüğü için her yeni güne ona yeni bir entry döşeyerek başlama alışkanlığınızdan kurtulun. lütfen. zarar veriyorsunuz ummadığınız kadar.
  • 3520
    arkadaşlar hepimizin kalbi kırık. fatih terim'in gidiş şekli, öncesinde ve sonrasında olanlar resmen duygularımızla oynadı ve bunları açığa sermek istiyoruz. ben bir karar verdim ve bundan sonra fatih terim ile ilgili bir eleştiri yazmamaya dikkat edicem. bu bir kısmımızı çok üzüyor bu kesin. ancak o üzülen arkadaşlarımızın bilmesi gereken bir şey var ki, ben de üzülüyorum. fatih terim'in çok sevdiğim bir isim olması sonucu yaşadığım hayalkırıklığı çok büyük. ama burada bir sorun var. ben mancini'yi şu anda fatih terim'i haklı bulanlardan korumaya çalışıyor gibi hissediyorum kendimi. mancini'nin ne suçu var allah aşkına biriniz söylesin de bilelim. biz de kendisini asmaya yürüyelim. ama her fırsatta mancini üzerinden terim olsaydıcılıklar yapılıyor. bunu yapmasak artık daha iyi olmaz mı? ya da kurumsallık entry'leri olmasa olmaz mı? canımız acıyor bu kesin. ama burada bu şekilde laf sokarak neyi tatmin etmeye çalışıyoruz? öncelikle kabul etmek lazım ünal aysal da fatih terim de roberto mancini de didier drogba da ve hatta george hagi de bu kulüpte görev almış isimler. kimisi gözümüzde efsane kimisi judas kimisi vasat. bunlar kişisel görüşlerimiz. sonuçta bu adamların ortak noktası profesyonel olmaları. birisi üzerinden diğerine sallamaya çalışmak ve bunu ulu orta yapıp telegol vs gibi programlardaki vasatlar gibi davranmak gerçekten üzücü. eleştiri yapmanın anlamını bilmeyen çoğu insan tv'de varken burada da olması çok normal. ama toplum bu. ortak paydada buluşmak gerekiyor. en azından artık mancini üzerinden terim güzellemesi yapılmasın ya da tam tersi. ancak farkedilmesi gereken ilk şey şu: terim gitti artık mancini var. yüzleşmek gerekiyor. romantizme yer yok. zaman geçiyor. laflar sokulduğuyla kalıyor. kazanç? ego bu kadar düşük mü?

    lafın kısası ben bir karar aldım bundan sonra fatih terim'i yazdığım yazılarda geçirmemeye dikkat edeceğim. fatih terim'i savunmayı kendisine görev bilenlere de mancini'yi entry'lerinde yermemelerini tavsiye ederim. bu konuyu arkada bırakmanın zamanı gelmedi mi? sidik yarışına döndü çünkü iyice. ilk sen başlattın hayır o başlattı hayır ünal aysal başlattı yok yok pele.

    edit: bu dediğimi unutun. zaten takan yok. ne gerek var. forza kavga o zaman.
  • 3521
    terimi sevse de, sevmese de, sevip eleştirse de, terimi umursamasa da, terimi baba gibi görse de, efsane dese de, hain dese de galatasaray taraftarıdır. hepsinin kalbinden aynı istek geçer, hepsi aynı maçı seyrederken aynı şeye sevinir, aynı şeye üzülür, aynı şeye küfreder. nasıl bir galatasaray taraftarı terim baştayken, aman terim başarısız olsun diye başarısızlık istemezse, bir galatasaray taraftarı da terim gitti başarısız olalım da günlerini görsünler demez. diyen birkaç tane vardı. onlar da galatasaraylı değil terimsporluydular zaten. hatta bir tanesi hayatının tek samimi entrysinde bunu itiraf edip gitmişti. onun dışında hepimiz aynı yolun yolcusuyuz zaten.
  • 3522
    2013-2014 sezonunda su ana kadar yasadigi hayal kirikliginin iki ana sebebi vardir: galatasaraylilarin cok sevdigi isimler aralarinda surtusmus, siyasi otorite ve onun kuklasi olan tff'nin ayartmalariyla kulup ortadan ikiye bolunmustur. digeriyse bu bolunme ile beraber en guclu oldugunu dusunen galatasaraylilarin, takimlarinin iyi olmadigini gormesi olmustur. bu zor bir psikolojidir. takimi ve camiayi buradan ayaga kaldirmak galatasaray taraftarina dusen bir vazifedir. uzerimizdeki olu topragini atarsak, mayislar yine bizim olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın