• 1
    interrail yapmış yazarların tecrübelerini aktaracağı, memnun kaldığı ve kalmadığı yerler, yiyecek, mekanlar ile ilgili ayrıntılı bilgi verebileceği kulüptür. biz genç-valla interrail diyor ben değil- interrail adayları için habire "ilgisiz istekler başlığında" bilgi peşinde koşacağımıza bu başlıkta yazılanlarla daha rahat bilgi alabiliriz.
  • 3
    üniversite yıllarında sürekli yapmak istediğim ama çoğu üniversite öğrencisinin başına geldiği gibi yol arkadaşlarının son dakika falsoları sebebiyle ancak işe başladıktan sonra yapabildiğim seyahattir. daha sonra defalarca arkadaşlarımla beraber seyahatler yapmama rağmen muhtemelen ilk defa benzer bir yolculuk yaptığımdan ve tek olduğumdan dolayı da benim için özel kalacaktır.

    avrupa'da yaptığım seyahatteki rotam budapeşte'den başlamak üzere bratislava, prag, berlin, hamburg, amsterdam, antwerp, brugge, paris olmuştu. seyahatinize klişelerden başka belki şu şekilde bir önerim olabilir, şehirlerin bir yere gittiği yok fakat o şehirlerde sizi etkileyebilecek etkinlikler her daim olabilir. planlarınızı etkinlik takvimine göre ayarlamanızı öneririm. örnek olması için söyleyeyim; benim başlangıç noktası olarak budapeşte' yi seçme sebebim sziget festivaline diri bir şekilde gitmek istememdi, daha sonra yolculuklarda gün kaybetmemek adına yapılan erken veya geç tren yolculukları sizi zaten bir şekilde yıpratıyor ama sonunda mutlaka mecaliniz kalmasa bile iyi ki yapmışım diyorsunuz.

    ilk interrail yolculuğundan sonra benzer bir seyahati işin içine uçak ve otobüs yolculuklarını da dahil ederek kamboçya(phnom penh, sieam reap, sihanoukville), tayland(bangkok, chiang mai, surat thani, hat yai, phuket), laos(luang prabang, vientiane), malezya(kuala lumpur, kota kinabalu, malacca), singapur ve endonezya (jakarta, surabaya, yogyakarta, bali) gibi ülkeleri dahil ederek yapma fırsatım oldu ama tabi bu ülkelerin çok ucuz olmasına rağmen yükselen uçuş maliyetleri sebebiyle iş öğrenci seyahatinden çıkıyor. ama gittiğinde hissedilen farklılıkların tamamı seni güneydoğu asya' ya tekrar gitmeye mecbur bırakıyor.

    kafaca ve maddi durum olarak hazır olduktan sonra mevsim farketmeksizin avrupa, asya, amerika hatta afrika' da her zaman yapılabilecek aktiviteler mevcut, bir şekilde seyahat etme hevesiniz varsa ve o tadi bir kere aldıysanız zaten daha sonra önünüze çıkan her fırsatta bir şekilde kendinizi bir yerlere atmak için çaba sarf etmek durumunda kalacaksınız. *
  • 7
    yurt dışı gezileri ile ilgili cv'mi şu şekilde özetleyeyim, sonra cagaman caga kardeşimle yaptığımız prekazirail'in detayına gireceğim;

    * 2 ab projesi
    * 1 erasmus
    * 1 üniversite öğrenci değişim etkinliği
    * 3 iş gezisi, fuar vb.

    ve,

    * 1 interrail

    çoğu yurt dışı gezimi şu sayfada az buçuk anlatmıştım; http://baranakcok.com/category/yurt-disi-yazilari/

    ve prekazirail'imiz...

    2013 yazında caga'nın barcelona'da 3 aylık staj yapma hikayesi netleşince, gitmeden evvel dedi ki;

    - la olm gel barselona'ya, sonra memlekete birlikte döneriz, interrail yaparız, mala vu... öhöm.

    interrail yapacaksanız, bir gençlik ofisinden detaylı bilgi alabilirsiniz.
    biz vodafone'un kampanyası üzerinden alıp ucuza getirmiştik biletleri.

    detaya boğmadan, madde madde anlatacağım;

    * interrail dediğiniz mevzu, belli başlı biniş sayıları ve toplam gün sınırları olan paketlerin olduğu trenle yolculuk aktivitesidir. 10 gün içinde 5 biniş, 20 gün sınırsız biniş, 1 ay çatır çutur si... öhöm, bu sonuncusu yok.
    * biz 10 gün - 5 biniş paketini aldık, pasaportları da hazırladık.
    * çıkış noktanız ve varış noktanız önemli. biz barselona'dan çıkış, istanbul'a varış olarak gezimizi ayarladık. çıkış barselona olacağı için, ben uçakla oraya gittim, bir hafta kadar caga ile takıldık ve günü geldiğinde barselona garı'ndan harekete geçtik.
    * rotaları, inilecek durakları önceden belirlemek zorunda değilsiniz, biletiniz dahilinde her noktaya gidebilir ve kararınızı değiştirebilirsiniz.
    * bindiğiniz trenlerin tarihlerini bilete işlemek zorundasınız. kontrolcü eleman geldiğinde bu alana bir işaret koyacaktır. böylece, 1 biniş hakkınızı bu şekilde kullandığınızı belgelemiş olacaksınız.
    * interrail'de gün kavramı biraz farklı. yanlış hatırlamıyorsam akşam saat 7 ya da 8'den sonra yaptığınız yolculuklar bir sonraki günün tarihi ile bilete işleniyor.
    * çakallık yapıp bilet üstündeki tarihle oynayacaksanız, yakalanmamaya çalışın. biz italya'da yakalandık da oradan biliyoruz. para cezası kestiler, ne olduğumuzu anlamadık.

    * en önemlisi, yanınızdaki adamla kafanız uyuşacak. yanınızdaki adam sizin götünüzü, siz de onun götünü kollayacaksınız. her halta birlikte gitmeyi öğreneceksiniz. yandaki adam çürükse, o turdan zevk almanız mümkün değil.

    barselona'dan başladığımız yolculuğa niceve monako sahillerinden devam edip marsilya'da es verdik.
    marsilya ana meydanda sabahladık, kartonların üzerinde uyuduk. dünyanın en güzel denizlerinden birisine orada girdik. zidane'ın yürüdüğü sokaklarda turladık.
    marsilya tren garı'nda hapçıların, tüpçülerin tehditleri ile karşılaştık. o garaynı beşiktaş tribünleri gibi...

    daha sonra fransa - italya güney sınır köyü ventimiglia'da duraklayıp dinlendik, caga orada da uyudu amk.
    herif her yerde uyudu, her pasaport kontrolünde ben gösterdim bu arkadaşın pasaportunu.
    "this is my friend's passport, he is sleeping right now, you can see, there" nidaları ile çok kondüktör atlattık.

    italya'ya geçişimizde ise milano'ya devam ettik ve sağ olsun, 3 korner 1 penaltı abimiz, ki kendisi caga'nın kuzeni olur, bizi evinde ağırladı.
    milano'yu gezdik, modasını sikeriz dedik, pizzasını yedik. bizdeki tek moda sarı kırmızı...

    daha sonra, iki erkek bizim orada ne işimiz varsa, venedik'e geçtik. millet aşığıyla el ele yürür, biz iki devre arkadaşı "amk bu yollar çok darmış lan" tepkileri ile yürüdük...
    pizza yedik, dükkandaki kız türk asıllı çıktı falan.

    venedik'ten belgrad'a geçerken başımıza talihsiz "bilet kontrol olayı" geldi ve cebimizdeki paranın 3/5'ini elemanlara verdik, sikmeseler bari diye.
    belgrad'a vardık.
    belgrad harika bir şehir, çok estetik ve gezilecek çok noktası var.
    ama biz, sokaklarda koklaya koklaya prekazi'nin takıldığı barı bulduk. telefonunu aldık, randevu istedik. ertesi gün ofk belgrad'ın antrenman sahasında prekazi ile bira içtik.

    ilgili entry'm şudur, merak edenler açıklamaları ile, fotoğrafları ile bakabilirler;
    (bkz: #1302065)

    velhasılı kelam, belgrad'ın ardından sofya,
    sofya'daki para kurunu yanlış çevirmemiz üzerine kredi kartımıza binen ekstra para,
    ki iki mühendis adayıyız o zamanlar, nasıl hesap yaptıysak,

    ve en son istanbul...

    yaşı genç olan, imkanı olan herkese tavsiyemdir,
    yurt dışını görün kardeşim.

    aşağı yukarı 20 küsur ülke gezdim, her gördüğüm yeni yerde, çin hariç, memleketimden tekrar tekrar utandım.
    dünyanın ne kadar bizden önde olduğunu görmek için gidin.
    efsanelerin yaşadıkları yerleri görmek için gidin.

    şöyle bir fotoğrafınız olunca, torunlarınıza anlatacaksınız çünkü; (soldan sağa; caga-prekazi-baran)
    http://img838.imageshack.us/img838/8967/6ggh.jpg
  • 11
    2013 yazında yapmıştım ben de. yaşadığım en güzel tecrübelerden biriydi. 28 günlük bir gezinin 10-12 gününü sokakta kalarak geçirmiş olsa da tekrar yapabilsem diye hayıflanırım. milano gibi dünyanın en sıkıcı şehrinden başlamış olsa da..

    tüm arkadaşlara dilleri olmasa bile yapmalarını tavsiye ederim ama euro'nun son 1 yılda aldığı durum yüzünden artık çok da uygun bi alternatif değil malesef. ben yaptığımda euro 2.2 liraydı. şuan 3.4 lira. cebimde 700 euro ile çıkmıştım. 1500 liradan biaz fazla ile yaptım yani. şimdi aynı miktar 2400 lira. havadan bize giren bi zarar. yine de eğer imkanınız varsa, yapın muhakkak. çalışan öğrenci arkadaşlarım sadece bunun için para toplayın hatta.
  • 12
    interrail değil ama bu ay başında şöyle küçük çaplı bir yunanistan turu yaptım. üniversiteden yakın bir arkadaşım atina'da 2. üniversitesini * okumaya gitti. benim de uzun bir süredir yunanistan'ı gezme isteğim vardı. ikisi biraraya gelince gün doğdu. selanik, atina ve pire'de çok keyif aldığım hayatımın en güzel gezilerinden birini yaptım. konuyla ilgili olarak aktif kullanmadığım bloguma bol fotoğraflı bir yazı yazdım, dileyenler için şöyle bırakıyorum; http://meetingplace34.blogspot.com.tr/...e-atinada-5-gun.html

    bizim gibi futbol, basketbol tutkunları da epey bilgi edinebilir zira futbolda paok'un toumba, panionios'un nea smyrni ve olympiakos'un karaiskakis stadını gezme, basketbolda ise panathinaikos ve aek'in ortak kullandığı ve bizim de 2 gün önce galibiyetle döndüğümüz oaka stadyumunda maç izleme şansı buldum.

    şimdi olayın ikinci kısmına geliyorum. aralık'ın ortası gibi senelerdir bir türlü çıkmak için fırsat bulamadığım avrupa turu için kolları sıvadım. 3 aylık sadece 20 gün kalma şansımın olduğu şengen vizem var. bu yüzden de sadece 20 günlük bir gezi planladım. rotam şu şekilde; roma, floransa, venedik, barcelona, paris, amsterdam, prag, viyana ve budapeşte. 20 gün 9 şehir ancak sayıyı düşürme ihtimalim yüksek zira yolda başıma olmadık işler gelme ihtimali de var. bu arada bütçem de 4.000 lira, yani 1.300 euro.

    birkaç ay önce 26. yaşımı doldurduğum ve üniversite biteli 3 yıl olduğu için yetişkinlerin alabildiği 374 euroluk interrail bileti almayı düşünmedim. yolum çok uzun ve bazı yerlerde uçak kullanmak zorunda olduğum için biletle beraber yol bana korkunç şekilde girebilirdi. wizzair, rynair, megabus, student agency gibi ucuz ulaşım sağlayan şirketlerle seyahat etmeyi planlıyorum. turun diğer bir kısmı konaklama işi ise şu an biraz muallak; öncelikle megabus ile seyahatlerimin hepsini gece yapmayı planladığım için 4-5 gün tasarruf etmeyi planlıyorum. internette pek çok kişi ise şehirlerde kalacağım akşamlarda couchsurfing kullan diyor ancak hiçbir tecrübemin olmadığı bir konu. hala araştırıyorum. bir de söz konusu şehirlerde tanıdık falan var mı onlara bakıyorum. şu an hepsi taslak halinde, birkaç gün içersinde resmiyete dökmek istiyorum inşallah.
  • 13
    interrail biletiyle değil ama 2 ay önce ocak ayında 20 gün boyunca backpack gezdim ve üniversite zamanlarından içimde kalmış en büyük ukdemi gidermiş oldum. kafasında yapmayı düşünen herkes için deneyimlerimi yazacağım. eminim pek çok kişi ilham alacaktır zira inanılmaz bir deneyim bu.

    öncelikle rotamı yazayım; atina - roma - floransa - venedik - barcelona - paris - amsterdam - prag - budapeşte.

    yukarıda yazdığım gibi interrail bileti olmadan backpack gezdim. zaten 27 yaşında olduğum için bilet almamın herhangi bir esprisi yoktu. neyse, rotayı hazırladıktan sonra ilk olarak biletleri almaya başladım. ancak burada en uygun biletleri alabilmek için günleri tutturmak deveye hendek attırmak gibi. gerçekten zor. izlediğim rotayı şu şekilde katettim;

    istanbul --> atina - (pegasus) - 95 tl
    atina --> roma - (rynair) - 25 euro
    roma --> floransa - (megabus) 7 euro (arada pisa'ya da tren italia ile gidip geldim)
    floransa --> venedik (megabus) - 2 euro (şaka değil!)
    venedik --> milano (tren italia) --> barcelona - (ryanir) 18 euro
    barcelona --> paris - (rynair) 17 euro
    paris ---> amsterdam - (megabus) 10 euro
    amsterdam --> prag - (easyjet) 40 euro
    prag --> budapeşte - (student agency) 12 euro
    budapeşte --> istanbul - (wizzair) 13 euro

    bilgisi olmayan arkadaşlar bu fiyatları görünce eminim şu an şaşırmıştır ama dünya genelinde low-cost seyahat imkanı sunan gayet iyi havayolu ve karayolu şirketleri var. özellikle havayolu olarak; ryanir, karayolu olarak da megabus biz gezginler için bulunmaz birer nimet.

    şimdi biraz konaklama işinden bahsedeyim. açıkçası ben biraz rahatıma düşkün olduğum için booking'ten bulduğum hostellerde kaldım. ancak konaklama işini çok daha ucuza getirme şansınız da mevcut. bunlardan birincisi; couchsurfing denilen olay. ücretsiz konaklama. bunun için; https://www.couchsurfing.com/ sitesine üye olup gideceğiniz şehirlerdeki couch'larla kontak kurabilir ve konaklama işini bedavaya getirebilirsiniz. sitede referans olayı önemli. o yüzden görüştüğünüz kişinin referans yorumlarını iyi okumanızı öneririm. allah korusun satışa da gelebilirsiniz. maalesef oluyor bunlar :( bir de airbnb denilen bir şey var. müstakil evleri/odaları kiralama olayı. https://www.airbnb.com.tr sitesinden ulaşabilirsiniz. iyi araştırmalar neticesinde çok güzel fiyatlar yakalayabilirsiniz.

    benim hostelleri özellikle tercih etme sebebim çok güzel ortamlar olması. kaldığım tüm hostellerin hepsinde 8 yataklı odalarda kaldım. türk olmanın bir dezavantajı var. avrupa birliği üyesi olmadığımız için avrupa birliği üyesi olmayan ülke vatandaşlarıyla aynı odada kalıyoruz. o yüzden yunan, ispanyol, italyan ve fransız hanımlarla tanışma şansımızı kaldığımızın hostellerin lobilerinde/barlarında bulabiliyoruz :) ancak bazen şansınız yaver gidiyor. avrupa birliği ülkesi vatandaşları fazla olunca mecburen sizin odalarınıza geliyorlar. bunu şu yüzden özellikle anlatıyorum; farklı kültürlerden insanlarla birarada bulunmak ve sohbet etmek inanılmaz bir deneyim. mesela barcelona'dasınız; bir türk, bir arjantinli, bir ingiliz, bir de japon futbol muhabbeti yapıyorsunuz. bence bu deneyim için bile kesinlikle hostel kullanın. diğer yandan biraz yetenekliyseniz çok güzel hanımlarla tanışabiliyor, beraber gecelere akabiliyorsunuz. *

    kaldığım hosteller ve ödediğim ücretler;

    roma --> hostel roma tempus - 2 gece; 17 euro (açıkçası kalite bakımında kaldığım en kötü hosteldi. hintliler işletiyordu. tavsiye etmem)
    floransa --> plus florance - 2 gece; 28 euro (floransa'nın en iyi hosteli olarak tavsiye etti arkadaşlar, ben de epey memnun kaldım)
    barcelona --> st christopher's inn - 2 gece; 30 euro (barca'nın kalbinde, çok iyi bir ortamı var. epey memnun kaldım)
    paris --> hostel generator - 1 gece; 21 euro (gayet iyi hostel ama daha iyisini bulabilirsiniz)
    amsterdam --> budget hostel heart of amsterdam - 3 gece; 40 euro (ahahaha alırken dikkat etmemiştim ama bildiğiniz red light'ın girişinde hostel :d ulan ne ortamlar oldu be, tavsiye ederim :d)
    prag --> hostel advantage - 1 gece; 7 euro (prag'a zaten akşam üstü vardığım için sadece uyumaya gittim. bence hiç fena bir hostel değildi. ne alakaysa avustralyalı elemanlar işletiyordu, galatasaraylı olduğum için fenerbahçe geyiği yaptılar. kafa çocuklardı)
    budapeşte --> red fox party hostel - 1 gece; 6 euro (kesinlikle ve kesinlikle tavsiye ediyorum. özellikle sap kardeşlerim, biraz becerekliyseniz bir hayır duası edersiniz :d:d)

    şehir içi ulaşımdan da biraz kısaca bahsedeyim. atina; kontrol çok az. ben biletsiz dolaşıyorum orada. roma; biletsiz sadece otobüsle gezdim, metro için bilet şart. floransa'; toplu taşımalık bişi yok ancak şehrin tadını çıkarmak için bir gün de olsa bisiklet kiralayın ve her yere gidin. venedik; waterbus diye bir olay var, kontrol az. para vermeyin. barcelona; en sıkıntılı yerlerden biri. hepsinde bilet şart. paris; burada da bilet şart zira sürekli metro kullanıyorsunuz. amsterdam; en karışık yer. biletsiz gezebilirsiniz ama kontrol var. yakayı eleverebilirsiniz. küçük şehir olduğu için bence yürüyerek gezin derim ve bir gün de olsa bisiklet kiralayın. prag; kontrol var diyorlar ama biletsiz gezdim burada da. budapeşte; kesinlikle bilet alın. bunlar teşkilat ağır öpüyorlar; 30 euro ceza yedim :d

    yukarda da yazdığım gibi çok ilginç insanlarla ve olaylarla karşılaşıyorsunuz. 1-2 hikaye anlatayım;

    floransa'dayken pisa'ya gidip gelecektim. merkezdeki istasyona gittim, biletimi alacağım. yoğunluk vardı, birkaç dakika banklara oturdum. yanıma bir çocuk oturdu, elimde bisküvi vardı. bir tane rica etti verdim, başladık muhabbete. eleman rus çıktı, bologna'da okuyormuş. merak etmeyin, uçakla ilgili durum umrunda bile değildi. her neyse. nereye gittiğimi sordu, pisa dedim. biletini aldın mı dedi, sıra var birazdan alacağım dedim. alma, kaçak binersin dedi. nasıl yani falan demeye kalmadı eleman patır patır başladı şakımaya; kısa mesafe olduğu için en son vagondan bir önceki vagona biner ve son koltuğa oturursun, kondüktör gelene kadar da inmiş olursun dedi. neden bir önceki vagon diye sorunca; nolur nolmaz eğer kapıda kondüktörü görürsen doğru tuvalete girersin. sonra da gitmesine kadar beklersin ama böyle bir şey olacağını da sanmıyorum dedi. adam büyük tecrübe :) ulan olur mu olmaz mı diye birkaç dakika düşündüm ve böyle bir macera kaçmaz diyip kaçak bindim trene. çocuğun dediği gibi oldu ve kondüktör uğramadan git-gel 16 euro cepte kaldı.
    `
    barcelona'daki 2. günümün ilk yarısınınou camp'a ayırmıştım.la rambla`'dan kalkıp metro'yla yola çıktım. metrodan indim stada yürüyorum, birkaç metre önümde de arap asıllı bir çift var. bunlar stadyum çevresindeki güvenliğe nereden gireceklerini sordular, görevli tarif etti. ben de kulak verdim, bunları takip ediyorum. malum futbol stadı, pek çok girişi var. bunlar bir kapıya yöneldiler, ben de öbür kapıdan gireyim dedim. girer girmez bir tuhaflık olduğunu anladım zira etrafta kimse yoktu ve önümde sadece bir kapı vardı. kapıyı çektim, açıldı. merdivenler çıktı karşıma. allah allah yanlış yerden mi girdik derken bir merdiven daha çıktım. bir baktım stadın içindeyim. yalnız bir tuhaflık var. herkes ortada ziyaret için ayrılmış bölümde, ben sağ tarafta tek başımayım. hassiktir nasıl oldu lan bu diye kendi kendime gülmeye başladım. birkaç fotoğraf çektim. bu sırada da ortaya biraz yaklaştım. görevli bir kadın bana el salladı ve orada bulunmanız yasak, lütfen buraya gelir misiniz dedi. bozuntuya vermedim, gittim. hiç kimse bilet sormadı. biletler ne kadardı bilmiyorum ama tahminime göre 25 euroya yakın bir para cepte kaldı :)

    2 ay oldu ancak inanın paranoyak gibi o günleri özlüyorum. kış olmasına rağmen inanılmazdı her şey ve çok ama çok eğlendim. şimdi bi' balkan rotası var kafamda ama ne zaman çıkacağım şimdilik muamma.

    pek çok şeyi yazdım sanırım. yine de sorusu olan varsa memnuniyetle yanıtlarım. genç yaşınızda bunu yapmadan ölmeyin derim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın