• 1576
    (bkz: http://www.sporx.com/...108&ref=AKM3

    linkteki haberde de görüldüğü üzere sözlüğümüz medya tarafından ciddi bir şekilde incelenmekte ve girilen entryler açılan başlıklar taraftar tepkisi olarak basında yer almaktadır.buradan hareketle sözlük güzel yerlere gitmekte ve gereksiz ağızlara laf vermemek için biraz daha dikkatli yazılması gereken oluşumdur.
  • 1579
    az önce sağ framede yağ yakıcı, inceltici, ayda 10-12 kilo verin içerikli bir reklamı önüme getirmesiyle beni çok kırmış sözlüktür. fazla kilom mu var ne demek istiyor ki? hayır, mesaj bana değilse daha fena. leo franco başlığını açmamla önüme gelmesiyse mesele, yok artık dedirtendir. leo'ya bu yolla "geldiğin günden beri yeyip, içip, yatıyorsun. günden güne büyüyen göbeğini görmedik mi sanıyorsun?" ayarını gizliden veriyorsa daha ayıp.
    ıııh olmadı sözlük, yakışmadı.
  • 1581
    sevgili sözlük,
    en son entry gireli 11 gün olmuş. belki seneler sonra değeri anlaşılacak sozluk pankart operasyonu toka kardeşimizin önderliğinde diğer sözlük yazarlarıyla birlikte hayata geçirilmiş. captano abimizin doğum günü gelmiş, geçmiş. jo gelmiş, pek güzel tartışmalar yaşanmış. şahane zirveler düzenlenmiş. mişte miş yani. elimde olmayan sebeplerden dolayı yanınızda olamadım ama uzaktanda olsa takip ediyorum ve alkışlıyorum bu oluşumu. iş, güç, hayat mücadelesi erken vurdu beni. kombine cepte stad 15 dk uzakta ama maça gitmeyi geçtim macları bile izleyemiyorum. nasıl koyuyor belli değil. neyse yani sizi uzaktanda izleyen, taktir eden bir kardeşiniz var bilin istedim. ve bu gönülsel paylaşımı legalleştirmek için sözlerimi şu sözcüklerle sonlandırıyorum. sözlükten daha fazlasını ifade eden oluşumdur.
  • 1583
    yazarlarının can havliyle galatasaray sağlık ekibi ne giydirdiği sözlük. hayır arkadaş benim bildiğim aklinyolu1, awenger ve rainbowsk var tıp ile ilgili işler yapan uğraşan. nereden biliyosunuz kewell veya barosun sakatlığının bu adamlardan kaynaklandığını? yoksa kendi içinizden eleştirecek adam mı bulamadınız? özeleştiri yapacağım hevesiyle g.tünüzden element uydurmak bu kadar mı basit artık sizin için? koşulsuz destek olayını kaldırmıyor mu artık içiniz? dikkat çekmek bu kadar mı önemli? kimsenin yazmadığını yazma hevesi mi bürüdü gözünüzü? var mı bir şikayet kulüp içinden sağlık ekibi ile ilgili?

    yazarlarından kaç adetinin tıp ile ilgili konularda akademik ihtisas yapmış olduğunu merak ettiğim sözlük.*
  • 1586
    içinde yazar olup yazı yazarken bazı hususlara dikkat edilmesi gereken sözlük.

    öncelikle edep,üslup ve anlayış ile başlarsak;

    insanlar yıllar boyunca sahiplenme hissiyatına haiz olmuşlardır. bu hissiyatın insanda gelişmesinin temel sebebi çaba harcamaktır. insanlar uğruna çaba gösterdikleri ve tepki aldıkları şeyleri sahiplenirler. eğer ki karakter sorunu yoksa onun uğruna daha çok çaba harcayıp daha güzel hale gelmesi için emek harcarlar. bu sahiplenme olgusunun temel taşını oluşturur. bazen kibire varan bu duygu kimi zaman da mütevazılık ile baş gösterir insanoğlunda. bu iki kutup insanoğlunun karakteri ile ilgilidir ve bu konuda en sağlıklı yol dengede durmaktır.
    çaba gösterdiğiniz şeyleri sahiplenmelisiniz. bunun yanında çaba gösterilen şeylerin de, sizden önce bir sahibi olmadığını unutmamanız gerekir. bu fikre istinaden; bir olgu üzerine en çok emek harcayan, o olguda en çok söz hakkı olandır.

    tepki verme yöntemleri ve tepki konusunda aşırıya kaçılmaması hususu;

    insanların emekleri konusunda hemfikirliğin olduğu yerde sahip olunması gereken ilk hissiyat saygı olmalıdır. daha sonra yan fikirler ekleme çabası ya da yapılan emeğin yeterli olup olmadığı konuda fikirler sunulabilir. yalnız bunu yaparken dikkat edilmesi gereken birkaç nokta vardır. bu eleştirilere başlarken o olguyu yapan, emek harcayan insanın hangi psikoloji ile ve hangi şartlarda bunu gerçekleştirdiğini bilmek gerekir. aksi takdirde tepkiniz zıt yönde tepki ile karşılanbilir ki bu yüksek bir ihtimaldir. vereceğiniz tepki sırasında bu insanın anlık hissiyatları da çok büyük yön verir ikili ilişkilerinize. hatırlamanız gereken en önemli şey; insanları negatif yönde eleştirirken karşınızdaki insanın belli bir ölçüde kırılacağını bilmenizdir. bu sizi toplum gözünde ve eleştirdiğiniz insanın nezdinde olumlu bir etiket sahibi yapmaz. aksi takdirde tepkinize tepki toplarsınız.

    yapılan eleştirilerde zaman olgusu;

    eğer ki yapılan bir işe anında tepki verirseniz sağlıklı olmayabilir. yapılış amacı sizin ilk gödüğünüz ve düşündüğünüz sebepten farklı olabilir. eleştiriniz için belli bir zaman geçmesi en mantıklı hareket olacaktır. yapılan bir işi eleştirmek için en uygun zaman, o iş kadar harcanan zamanın geçmesinden sonra olandır.
    bu yöntem sizi sağlıklı düşünceye yönlendirir ve böylece eleştirinizin altı boş kalmaz. siz de eleştirmek için çaba harcamış sayılırsınız.

    bu paragrafların buraya kadar olan kısmını sıkılarak okuyarak arkadaşlar için üslup değiştirirsek;

    eleştirirken insaflı olun kardeşim, sen ne biliyorsun işin iç yüzünü? hepiniz galatasaray yönetim kuruluna üye misiniz? her işin bizzat içinde bulundunuz mu?

    sizin takımınız için her gün tonlarca yalan haber yapan medyaya inanıp mı eleştiri yapıyorsunuz?

    lincoln'ün burada ne çektiğini kim biliyor? belki her gün ana avrat küfür ediyorlardı arkadaşları.
    sağlık kurulunun ne yaptığını kim biliyor? belki sporcular kendine dikkat etmiyor? ya da kronik sakatlar o bölgeden.
    rijkaard'ı ne kadar biliyorsun? belki adam gelirken konuştu ve ''ilk yıl benden beş kulvarda başarı beklemeyin kardeşim, ben uzun vadede başarı gösteren bir adamım ve planlarımı buna göre yaparım. ilk yıl benim için ölçüt değildir'' dedi ve yönetim kabul etti.
    harry kewell'ı göndermek isteyip istemediğini kim biliyor? kalkıp uğruna yürüyüş düzenlemek istediğiniz adam bleki sizden habersiz bir çok proje için görüştü.

    sizin eleştiri yapmak için elinizdeki veri nedir? hakkımızda sürekli yalan haber yapan bir medya mı?
    onların etkilemeyi başardığı insanlardan mısınız siz de?

    sizin siteniz galatasaray.org açıklamadığı sürece twitter lara, ercanlara, küçüklere mi inanacaksınız? eleştiri yaparken elinizdeki done bu mudur?

    siz olay eleştirirken düştüğünüz yanlışa, fikir eleştirirken daha komik bir biçimde düşüyorsunuz.

    insanların fikirlerini eleştirmek ne demektir? özgürlük bu muydu? yargıyı, yaftayı ve etiketi, fikir ile karıştıran insanlar eleştiri yaparken nasıl sağlıklı bir yorumda bulunabilirler?

    yıllarca deplasmanlarda boy gösteren insanları, 55 saat otobüs yolculuğu ile diyarbakıra takımını desteklemeye giden bir grubu içinde yüzlerce masum insan varken ''serseri,maganda sürüsü'' diye eleştirmek kimin haddinedir?
    hanginiz biliyor bugün o maganda sürüsü dediğiniz insanların genel koordinatörünün, eğitimli, kültürlü ve yurt içi ile yurt dışında saygın bir adam olduğunu? kaçınızın haberi var bu adamın kim olduğundan? kaçınız tribün liderleri ile birebir muhatap oldu da saydırmayı kendine yakıştırabiliyor? deplasmanda ve tribününde takımını desteklerken eksik-aksak husus tespit etmişsindir, buyur yaz. sebebini araştır, çözüm üret öyle yaz.

    herkes yürüyedur ile ultraslan olayını çok iyi biliyor değil mi?

    yürüyedur sadece ali sami yen stadında boy gösteren bir gup iken, ultraslan heryere giden ve her branşta destek veren bir gruptu. anlaşmazlıklar oldu ve bir şekilde sonuca ulaşıldı. iyi mi - kötü mü bilemeyiz. yorum yapabiliriz ama önce bilgi sahibi olmak gerekir.

    toplayacak olursak;

    eleştiri bir konunun hakkında fikir sahibi olmadan, yaşanmışlık olmadan yapılır ise içi boş laftan öteye gitmeyebilir.
    herkesin eleştirme hakkı vardır ama saygı duyma zorunluluğu unutulmamalıdır.

    ''ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.''

    okurken kendimizi, okuduğumuz şeyin içinde bir yerde bulduktan sonra eleştirmeye başlamamız gereken sözlüktür burası. işte o zaman eleştiri yaparken kendimizi daha ait hisseder ve daha az can yakarız.

    not: örneklerin tümü farazidir. bunun üstünden eleştiri yapmak yazının bir kısmını algılamak, geri kalan bütününü hiçe saymak ile eş değerdir.
  • 1587
    içinde yazar olup yazı yazarken bazı hususlara dikkat edilmesi gereken sözlük.

    öncelikle edep,üslup ve anlayış ile başlarsak;

    "bir olgu üzerine en çok emek harcayan, o olguda en çok söz hakkı olandır" önermesi yanlış bir önermedir.

    "bir işi üreten insanların o iş üzerinde en çok söz hakkı olan insanlardır" diye bir önerme de bulunulamaz. örneğin, sokak çocukları nı kurtarma derneği, mücadeleleri esnasında yanlış yöntemler kullanıp yanlış işlere neden oluyor ise , benim bu iş ile ilgili hiç bir niteliğim olmasa dahi bu konuda söz söyleme ve eleştiri de bulunma hakkım vardır. işte buna özgürlük denir.

    tepki verme yöntemleri ve tepki konusunda aşırıya kaçılmaması hususu;

    sokak çocuklarını kurtarma mücadelesi esnasında ki emekleri konusunda hemfikirlilikleri var diye onlara duymam gereken ilk hissiyat saygı olamaz. ben yan fikirler ekleme çabası ya da yapılan emeğin yeterli olup olmadığı konuda fikirler sunulabilirim.

    bu eleştirilere başlarken o olguyu yapan, emek harcayan insanın hangi psikoloji ile ve hangi şartlarda bunu gerçekleştirdiği beni ilgilendirmez. çünkü, sosyal dokuyu tahrip etme hakları yoktur. tepkim zıt yönde tepki ile karşılanabilir ki bu da gericilik ve yobazlıktır.

    tepki sırasında bu insanların anlık hissiyatları da çok büyük yön verecekse ikili ilişkilerime, bu tür insanlarla ikili ilişkiler kurmam. beni dost olarak kabul etsin diye sosyal çevre nin ağzına sıçan sokak çocuklarını koruma derneği elemanlarına yalakalık yapmam olur biter. işte buna özgürlük denir.

    sürekli olarak hatırlamam gereken en önemli şey; ne olusa olsun doğrunun yanında olmaya çalışmaktır. işte buna özgürlük denir.

    yapılan eleştirilerde zaman olgusu;

    fikir belirtmek için her haltı en ince detayına kadar bilmek zorunda değiliz. o dernek üyeleri başları sıkıştımı "kamu hizmeti yapıyaarııızzz biiizzz" edebiyatı yapıyorlar ise, onlar kamuoyunu yaptıkları her iş konusunda en ince ayrıntısına kadar bilgilendirmek ve yaptıkları şeylerin doğruluğuna ve meşruluğuna ikna etmek zorundadırlar.

    ayrıca burası "sovyetler birliği" değil. ben de sadece "pravda" okuyup ona göre yaşamak ve hareket etmek zorunda değilim. galatasaray.org dan başka haber kaynaklarına inanma hakkım vardır. işte buna özgürlük denir.

    her olayı tüm detayları ile bilmediğim için düşünce beyan etme hakkıma karşı çıkılması ise "bal gibi faşizmdir"

    ayrıca rica ediyorum, şu ultraslan genel koordinatörlüğü meselesi ikide bir şu sözlüğün gündemine ve gözüne sokulmasın. beni ilgilendiren "eğitimli, kültürlü ve yurt içi ile yurt dışında saygın bir adam"ın "atanma kararnamesi"'nin altındaki imzalardır.
    (bkz: sebahattin şirin)
    (bkz: yılmaz tutuş)

    link'i de burda;
    http://www.ultraslan.com/oku.asp?okuID=1685

    bu durum, "eğitimli, kültürlü ve yurt içi ile yurt dışında saygın bir adam"lar için övünülecek bir durum olmayıp, aksine sıkıntı duyulması gereken bir durumdur.

    toplayacak olursak;

    böyle göbels vari entryler ile sözlükteki çizgi dışı düşüncelere sahip insanları dışlamaya ve susuturmaya çalışmak çok yanlıştır. galatasaray sözlük sanarak geldiğimiz bu yerde, galatasaray sözlük pankartı'nın altına "ua" yazılması sizleri kesmeyip, burasını ultraslan sözlük olarak kullanma arzusu var ise bunu, bu yönetemler yerine daha düzgün yöntemler kullanarak söylemek gerekir.

    not: kullandığım "sokak çocukları derneği" örneği farzi filan değil bizzat yaşanmıştır.
  • 1589
    içide güzel yazarlar barındıran, her sabah, her akşam, her öğlen mutlaka baktığım güzel sözlüğüm. ancak kendisi ile ilgili bir sıkıntım var, bununla ilgili ayrı başlık açmak isterdim ancak başlık silinir diye yapamadım.

    yahu kardeş, şu dahi anlamına gelen "de / da" yı ayrı yazmayı bir çözsek. o kadar şey var buna mı taktın diyeceksiniz? taktım abi, rica ediyorum. bir yerlerde okumuştum, bu "de / da" mevzusu yüzünden insanlar birbirlerine feci önyargılı davranabiliyorlarmış.

    hayır, hususi mesaj atacam birleşik yazan kardeşlerime de, o kadar çok var ki, hepsine mesaj atsam karmam fenerliye döner.

    edit: başlık zaten varmış. tüh kafama. thisisthebesttillwedobetter uyardı.

    (bkz: dahi anlamindaki de ayri yazilir)
  • 1591
    kliselerin gecerli olmadigi sozluk ...

    birkac gundur, sozluk ve isleyisi ile ilgili bircok entry okuyoruz. fakat benim acikca gordugum, cogu yazarimizin son entry'nin etkisinde kalarak birkac kelam etme istegidir. simdi diyebilirsiniz, 'guzel kardesim, al bak sen de aynisini yapmissin entry'ne boyle baslayarak ' diye. dogrudur, ben de etkilenmisimdir, ilk olarak o konuyu belirtip, sonra genel fikrimden bahsetmeyi tercih etmisimdir.
    oncelikle, sozluklerin klisesine inanmam, bugune kadar yeterince bos vaktimin olmamasi ve bu sebepten bu olusuma katilamamam , ya da bu olusumdan haberdar olmamam, beni sirf 3. nesil yazar oldugum icin seviyesiz ya da kalitesiz yapmaz. ya da olusumdan en bastan beri haberdar olan insanlar da sozlugun en seviyeli ve kaliteli userlari olarak ilan edilemez.
    ayrica bu onerme kendi icerisinde celisir. buradaki (bkz: galatasaray lisesi) basliginin altina baktiginizda, bu onermenin ne kadar celiskili oldugunu anlarsiniz. biz lisecilerin 'kucuk olsun ama benim olsun' mantigini elestirmiyor muyuz yillardir ? yani 1. nesillerin 'kaliteli' sozlugu olarak mi kalsaydi burasi da? amacim bir nesil catismasi yaratmak degildir, zaten katildigim tek zirvede de boyle bir durumun olmadigini ve olamayacaigini net bir sekilde gormusumdur...

    asil konu olan 'seviye' konusuna gelirsek. ben entryi girerken sozlugun bazi nimetlerinden yararlanmasini oneririm bazi renkdaslara. bakin ' yolla' butonunun hemen yaninda 'onizle' butonu bulunmaktadir. biliyorsunuz soz ucuyor ama yazi kaliyor, bazen hepimiz bir anlik sinirle aslinda istemedigimiz seyler soyleyebiliyoruz, yazabiliyoruz. son 2 gun icerisinde okudugum bazi entrylere gercekten inanamadim. biz galatasarayliyiz , fakat bu yazilanlar da nedir? herkesin fikrini beyan etme hakki vardir, burda hemfikiriz, ancak uzuvlardan girip, annelerden cikan entryler gercekten bu sari-kirmizi zemine hic yakismiyor. ' tarzim bu kardesim, istemiyorsan okuma' gorusu de tamamen deli sacmasidir. burda ortak bir platformdayiz ve sen benim de icinde bulunudugum bir grubu bu kadar kalitesizlestiremezsin. burada benim de elestirme hakkim vardir.

    goruyoum ki, gelenek degismiyor, bizim bizden daha guclu bir dusmanimiz yok. sozlugun '3. nesil' 'zavalli' ve 'seviyesiz' bir yazari olarak , herkesin ayni tarafta oldugunu, ayni takim icin kalplerinin attigini, ayni renkler etrafinda toplandigimizi hatirlatmak isterim ..

    saygilarimla, arifsadecekendiniatmazdi
  • 1592
    dahi anlamındaki -de'yi, soru eki -mi'yi, bağlaç -ki'yi ayrı yazamayan "yazarların" malesef mevcut olduğu sözlük. entry'yi okurken, normalde böyle hatalar yapmadığını bildiğim yazarlar ise, anlık dikkatsizlikten/aceleden olduğu belli ise; özel mesaj atıyorum, kibarca hatırlatıyorum.

    daha ana dilini konuşamayan davar eşeğine ise ofsaytı basıyorum; hani geyiği dönüyo ya, "karmam niye kaydı, niye zamanın ötesi, niye ofsayt, böhü?!" diye, ondandır belki... düzgün bir üslubunuz olmayabilir, olmak zorunda değil zaten. ama bir dili ya doğru kullanıyorsunuzdur, ya da yanlış; bu öyle üslup gibi göreceli bir konu değil. eğer üslubunuz, yazdıklarınızın önüne geçiyorsa yanınızdayım ama bu dil bilgisi konusu için geçerli değil; ulan noktalama işareti kullanmadan paragraf yiyen yazar var burada be... yazarlar bu konuda sert biçimde uyarılmadığı takdirde antu'ya çok da laf etmesin derim.

    bu arada son olarak: bir sözlük klişesini yıkmıştır; inanması güç ama, şu an içinde bulunan en sikko yazar birinci nesildir.
  • 1593
    daha temiz bir sozluk taleplerinin bile kufurlerle karsilandigi sozluktur.

    bu mantik, gecen sene bu kulubun efsanelerinden hasan sas'i kufurlerle yuhalamalarla ugurlamistir, bu mantik icerdeki son 3 macta nonda'ya kufurler savuran mantiktir, bu mantik, basketbol macinda, ' ne bjk ne fener ne de trabzon' tezahuratini yapan mantiktir. bu mantik, kendi taraftari tarafindan hakan sukur u saban olarak cagiran mantiktir. bu mantik efsane bulent korkmaz i alkislar yerine kufurlerle ugurlamistir. gerci burda kabahat , bir mantik arayan bendedir pek tabi..

    ayrica, uzlasma bekleyen yok, saygi bekleyen vardir. ısteyen istedigini saygi cercevesinde yazar, soyler, savunur. rahatsiz oldugum seyi de istedigim sekilde yazarim, uygun olmayani moderasyon siler, kimseyi de ilgilendirmez. ınsanlar istedigi user'a istedigini yazar, o da kimseyi ilgilendirmez. seversin, sevmezsin, bak o da beni zerre kadar ilgilendirmez. ınsanlarin, bu sehrin hatta bazen baska sehirlerin uclarindan kosarak gelip yaptigi zirveleri, kulupleri icin, sevdalari icin daha nasil yararli olabileceklerini tartistigi toplanmalari, zirveleri de bu kadar hafife almak, gercekten ayiptir. cunku oraya gelen kimi arkadas bir sonraki gunku sinavini iplemiyor, kimisi 6 aylik bebegini daha az gormeyi goze aliyor, kimisi de hanimindan yiyecegi firceyi bilerek oraya istirak ediyor. ayrica bundan bir kere bile sikayet etmiyor..

    renktas oldugumuzu unutmamamiz dilegiyle ...
  • 1594
    anlattıklarınızın oyun hamurundan farksız olduğu internet paylaşım ortamıdır. siz istediğiniz şekli verin farketmez. insanlar istedikleri yönlerinden çeker ve ona başka bir hal vermeye çalışırlar. ve yaptıkları yorumları ile yazdıklarınızın sadece bir noktasına dikkat çekerler. bu sebepten içeriğine girilen entryler tıpkı oyun hamuru gibidir. siz yine de istediğiniz şekli verin, üstüne yorum yapılarak o yazınız çok rahat bir şekilde çekilmek istenen noktaya çekilecektir.
  • 1595
    vaktinde mısır uygarlığı hakkında araştırma yapan arkeologlar, 1822 yılında hiyeroglif yazısının da çözülmesi vasıtasıyla, deşifre ettikleri bazı eski yazılı belge ve eserlerde, o zamanlarda yaşayan insanların da gelecek nesillerden ümitsiz olduğunu ve ülkenin geleceğinin tehlikede olduğunu düşündüklerini keşfetmişler.

    yani anlayacağınız bu nesil tartışması sözlüklerle başlamadı, tarihle beraber başladı. o yüzden he deyin geçin. *

    not: onu bunu bilmem aga ben, 4. nesil gelirse bu sözlük batar *
  • 1597
    yazarların yazarı birinci nesil aslan büyük üstad polat rezidans'ın inanılmaz bir genelleme ile yaklaşık 700 yazarını zan altında bıraktığı sözlüktür. birinci nesilden sonra yazar alımı durdurulsun yahut aynen bana yapıldığı gibi kamuoyu gücüyle ve birazcık sabırla yeni gelen arkadaşlar uygun bir dille uyarılsın.**

    ki belirtmekte yarar var; farklı nesillerden tecrübeli yazarların çiçeği burnunda yazarlara kah entry kah pm ile yardımcı olduğu, elinden tuttuğu sözlüktür.*

    klişelerle tarif edilemeyen, güzel bir oluşumdur.*
  • 1599
    fikirlere saygılı ama hakaretlere ve küfürlere karşı olan platformdur.

    ne düşünüyorsan düşündüğünü adam gibi yazarsan kimse sana tutup ta hede hödö demez. ama sen ortada fikir yok açıklama yok direk .iktir git rijkaard dersen elbette alacağın cevap aynı şiddette olur.

    ben şimdiye kadar hangi yazar kaçıncı nesil diye bakmadım bile. birinci nesil, ikinci veya üçüncü nesil ne farkeder? sadece bu sözlüğü 3-5 ay önce duymuş diye kimse bir diğerinden üstün olamaz. burada sadece fikirlerin ve entrylerin üstünlüğü olabilir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın