• 14628
    içerisinde rakip takım taraftarı olduğundan zerre şüphe duymadığım sözlük, sonuçta en büyük taraftar buluşma noktası burası.

    bu durum bazı renktaşlarımızın canını sıkmış olabilir, ben pek sorun etmiyorum.
    zira bu troller eninde sonunda bir açık veriyor.

    benim daha çok takıldığım nokta ise sözlük'te sıkça gördüğüm körü körüne bağlılık ekolü.

    neyse ki bazen son 38 avrupa maçında 4 galibiyet alan takım gibi başlıklar açılarak "kör göze parmak sokmak" tadında etki yaratabiliyor bu ekol içerisinde.

    karşıt görüşlerin bir arada dostça barınabildiği, saygı ve sınırların her daim korunduğu bu muhteşem platform için kendi adıma başta moderatörler olmak üzere tüm yazar dostlara minnettarım.
    kaybetmeden önce kıymetini bilelim sözlük'ün.
  • 14630
    kaybedilen yada kötü oyun sonucu kazanamadığımız maçların hemen sonrasında girmediğim, bu sayede rakip takımların taraftarları olduğundan emin olduğum yazarımsı kişilerin entry'lerini okumak zorunda kalmadığım sözlük.
    tavsiye ederim, sinir stres olmuyor, sadece kendi üzüntünü yaşıyorsun, o da bir kaç saate geçip gidiyor zaten.
    en güzeli de, güzel galibiyetler sonrası, çil yavrusu gibi dağılmaları ve buralarda hiç görünmemeleri :)
  • 14631
    yazarlar konusunda ciddi bir temizliğe gidilmesi gereken sözlük. böyle bir şey mümkün mü bilmiyorum ama burada, özellikle 2020 yazından beri, en ufak başarısız sonuçta ortaya çıkıp ağzından tükürükler saçarak insanları itham eden yazarlar türemeye başladı. eleştirilere hiçbir şey demiyorum. "fatih terim istifa" diyenlere hiçbir şey demiyorum. ama dün akşamdan beri burada okuduklarım artık bana fazla geliyor.

    hiçbir şeyi beğenmeyen bir insan olabilirsiniz. imkanların doğru kullanılmadığını düşünebilirsiniz. oyuncuların yetersiz olduğunu düşünebilirsiniz. oyunu beğenmeyebilirsiniz. ben hepsini kabul ediyorum. ama galatasaray oyuncusuna, teknik direktörüne hakarete varan şeyler yazmak, yine bu kişiler hakkında dalga geçer gibi yazılar yazmak hiç hoş değil. bakın gerçekten söylüyorum bir yere varamayız. bugün buna, yarın ona diye diye zaten bugünlere geldik. bugün fatih terim gitsin, inanın sorun değil. ama gitsin diyenler, yeni gelen kişiye ne kadar sabır gösterecek? yine aynı şeyler olursa neler olacak? her başarısızlıkta istifa istemek en kolayı. ancak doyumsuzluğa döndü iş. hiçbir şeyi beğenmeyen ve her şeye muhalif olan bu arkadaşlarımızı sağduyulu olmaya davet ediyorum. vallahi de billahi de dağılırız arkadaşlar. sözlük olarak değil, taraftar olarak dağılırız.

    evet, çok acil bir şekilde toparlanmamız lazım. ben dünkü oyunda -zaman zaman- ışık gördüm. evet, 4 senedir değişmeyen şeyler var, hala aynı hatalar yapılıyor. oyun olarak üstüne koyamıyoruz. ama farklı bir şey oynamaya çalışıyoruz. 90 dakika kapanan takıma karşı pozisyonlara girebildik 4-5 tane bile olsa. bunlar gerçekten kıymetli şeyler geçen seneye nazaran. oyuncularımız form tutacak, birbirlerine alışacak. ayrıca bu takıma aytaç yerine cicaldau girecek. sağ tarafa top tutabilen, oyun kurabilen bir oyuncu alabilirsek şayet kerem'i solda çok daha efektif kullanacağız.

    bu iş olmayacaksa bunu zaten yakın zamanda göreceğiz. ama böyle hakarete varan cümlelerle, birbirimize saldırmakla hiçbir yere varamayız. bunu hem fatih terimcilere hem de fatih terim karşıtlarına söylüyorum. biraz sağduyu. lütfen. hepimizin ortak amacı galatasaray.

    (bkz: 5 ağustos 2021 galatasaray st johnstone maçı)
  • 14632
    safsatanın cılkının çıktığı ve neden-sonuç ilişkisinin çok yanlış kurulduğu bir hal almaya başladı.

    ayak tenisi gömmek ne alaka arkadaşlar? futbol antrenman uzmanı değilim, burada bu tarz bir yetkinlikte çok kişi olduğunu da zannetmiyorum. ısınmak veya soğumak için yapılan eğlenceli bir aktivite. keyifli görüntüler çıktığı için de sana bu görüntüler aktarılıyor. antrenman eleştirmek istiyorsan antrenman eleştir (ki bu da mantık gereği sonuç üzerinden bir sorgu olabilir zira antrenman yoğunluğu, içeriği, sıklığı, yapısı vs ile alakalı bilgi sahibi olamayız). bu çok klasik bir safsata örneğidir ve açıkçası esprisi de kalmadı.

    neden-sonuç ilişkisine gelirsek. özellikle bu; insanlar bir şeye, konsepte, birisine taktığında oluyor. 5 ağustos 2021 galatasaray st johnstone maçında muslera'nın yaptırdığı penaltı irdeleniyorken buna rast geldim. pozisyona hızlıca baktığımızda aytaç'ın berbat bir pası ve muslera'nın akıl tutulmasıyla oluşan aptalca bir şey görüyoruz. kimisi pasa daha eksi puan verdi, kimisi muslera'ya vs. burada bir sıkıntı yok. ancak ilk yarının sonucunda fatih hoca çıkarması gereken tek kişi olan aytaç'ı çıkarsaydı bu hata olmazdı gibi eleştriler okuyunca kanım donuyor. o tarz bir geri pasın bir sürü sebebi olabilir. duruşunuz bozuktur, oyuncu kötüdür, oyuncu formsuzdur, çok baskı yiyorsunuzdur, stres, zemin... her neyse bir sürü neden bulabilirsiniz. ancak bu pozisyonla ilk yarının hiç bir alakası yok. aytaç'ın pasına aytaç'ın ilk yarıdaki iyi ve ya kötü oyunun etkisi yok. haliyle sen ilk yarıya atıfta bulunarak çıkması gereken adam pas hatası yaptı dediğinde manalı gözüken ama aslında bir yere varmayan bir cümle kurmuş oluyorsun.

    bu neden-sonuca bir örnek daha vereyim. yıllar evvel (yanlış hatırlamıyorsam mancini zamanı) ceju ve sabri'nin beraber oynadığı maçta sabri ileride top kaybediyor. geriye doğru koşarken ceju'nun kasığı çekiyor. sabri'ye takık birisiyle tartışmaya başladım ben de. "sabri yüzünden adam sakatlandı." dedi. bu o kadar saçma sapan bir cümle ki. sabri'nin pas hatasını eleştirmek istiyorsan eleştir (bu arada aksiyon halindeki bir adamın tek bir pas hatası -zira diğerlerine dair bir datası yok aslında zihninde- ne kadar eleştirilebilir bunu bir kenara bırakıyorum) ama bu tarz saçma bağ kurmak korkunç. yani 5 metre yanındaki adam top kaptırdığı için geriye sprint atmak oyunun o kadar temel bir normali ki bundan bir neden-sonuç ilişkisi bana göre mantık çerçevesinden de hatalı olmakla beraber -hatalı olabilirim- gereksiz bir zorlama.

    yahu dümdüz konuşmak zor olmamalı.

    bir de hazır elim değmişken şunu da söylemem gerek. teknik ekip bir karar veriyor. bu kararın neden verildiği anlaşılabiliyor yani kendi içinde tutarlı. ancak ben bu kararı hiç doğru bulmuyorum. bence yanlış bir tercih diyelim. haliyle bu kararın sonucunda hoca kafasındaki artı eksi tablosunda istediklerini aldıkça kendi kararını devam ettirecektir. ben hocayla temelde çeliştiğim için benim artılar eksiler tablom daha farklı olacağından benim için başarısız bir karar olacaktır. şimdi böyle bir dizaynda "hala nasıl görmüyor?" gibi sorular ve aynı eleştirinin devamı mantıksız.
  • 14633
    başımızda bir efsanemiz olduğu için sahadaki sonuçlardan dolayı içi yanmasına rağmen yine de zıvanadan çıkmamış sözlüktür.

    son 2 yıldır başımızda fatih terim dışında birisi olup 5 ağustos 2021 galatasaray st johnstone maçı yaşansaydı 15 pilot 50 cezalı ile kapatırdık geceyi.

    fatih terim'e saygısını koruyan vefakar yazarlar topluluğudur. saygı ve takdiri hak ediyor.

    mevcut durumda t.d. eleştirmeyen yazarların ömürlerinin geri kalanında hiç bir t.d. eleştirmemeleri gerekir. öyle kötü durumdayız.
  • 14634
    ciddi bir temizlik yapılması gereken sözlüktür. aylarca tek yazı yazmamış gibi görünen, halbuki sırf kötü giden maçlardan sonra ortaya çıkan, saçma sapan, art niyetli yazılar yazıp ortalığı kasıtlı yangın yerine çeviren bir grup var.

    bu şahısların yazılarının büyük çoğunluğu moderasyon tarafından siliniyor. bir kısmını da kendileri siliyorlar. profillerine baktığınızda aylarca sözlükte aktiviteleri görünmüyor. "bunlar gökten zembille mi indi?" diyorsunuz. ama bence öyle değil. bence bunlar bir şekilde örgütlenip kasıtlı olarak burayı provake ediyorlar.
  • 14635
    harflerle adlandirilan kusaklar yuzunden mi yoksa ulkenin son yillarda gecirdigi sosyokulturel donusum yuzunden mi bilinmez, gercekten cekilmez hale gelen sozluktur. karsit gorusluler hemen kapiyi gosterecektir simdi bu cumlemden sonra ama baska baslikta sicak gundem icinde bir veya bilemedin iki sonraki entrysi “herkesin ozgurce fikrini soylemesi gerektigi, elestirilemez kisiler/durumlar olmadigi” konulu olacaktir. boyle olmadi diyelim o zaman da kesin bir siyasi parti veya siyasi figur ile benzetilme rutini baslatarak biat, evlat anahtar kelimeleri cumleler arasina sikistirilacaktir. bunun yasanmasinin ardindan ise acik sekilde koru korune nefret kusulan entryler ayni kisiler tarafindan baska basliklara girilecektir. cunku birini biat etmekle suclarken, elestiri kisvesi altinda bos beles argumanlari (hatta bazen yalanlari) kabul ettirmeye calismak dunyanin en ozgurlukcu, demokratik eylemi degil mi? -buraya cok "hasssss", sahsina munhasir bir kelime gelecek-. o yuzden yani genellemelerden bizzat nefret eden biri olarak bu durumlarin yasanacagina adim gibi eminim.

    hayatimi kazandigim meslegin (diplomanin) ustune ileriye yonelik cepte bulunmasi acisindan aile isletmesinin devamı icin gereken universite bolumunu simdi okuyorum mesela. bolumdeki genclerden neredeyse herkes zincir/buyuk isletmelere hayran ve perakende olarak meslegi icra edenlere kazikci, is bilmez, duzenbaz vs yakistirmalari girla gidiyor derslerde. peki bunu savunanlarin cebinde is hayatina atildiklarinda aninda ulusal/global zincir isletme kurabilecekleri 50-100 milyon dolar paralari var mi? yok. kendi kapasitesini bilmeden, sinirlarini bilmeden, imkanlarinin farkinda olmadan bos beles sekilde salla dur. evet sonucta hayat yolunun basindaki tecrubesiz kisiler bu cocuklar, olgun davranmalarini beklemek olmaz ama oransal olarak baktigimizda ezici cogunlugun sesinin bu sekilde cikmasi gercekten umutlari kiriyor hayata dair.

    benzer cogunluklar burada da goruluyor maalesef. hatta 11 yillik sozluk yazarligimda arada eski entrylerimi gezip yenilerle kiyasliyorken farkediyorum ki mevzu bahis kitleler ortami yuceltecegi yerde dibe cekiyor. bilerek veya bilmeyerek ne sekilde yaparsa yapsin farkeden bir durum yok, gercek bu. eski ve yeni ben diye kiyaslarken yani hayatimin hicbir doneminde futbol uzerine derin analizler yapacak kadar kafa yoran, mesleki gozle mac ici/disi her detayi inceleyen biri olmadim tabi ki bahsettigim sey bu degil. bahsettigim sey artik hayatin her alaninda gina getiren tuketim kulturu. fatih terim hakkinda; hayatinda izlemedigi, belki de profesyonel duzeyde hic yapmadigi futbol takimi antrenmanlari hakkinda klavyesi basindan atip tutan tuketim muptelasi guruh mesela. saha icine yapilan ve mantik suzgecinden gecmis tutarli elestirilere kimsenin itirazi oldugunu dusunmuyorum. en azindan cogunlugun diyelim. benim de itirazim yok mesela. isi kisisele vurmadigi surece gayet yerinde tespitler okunuyor. fakat sen tutup da o gitsin, bu zaten hic olmamaliydi, sunun burada ne isi var tadinda yazinca argumanin hicbir gecerliligi kalmiyor. takim kurmak icin para lazimken bunun ustune elimizdeki parayi kullanabilmek icin oyuncu satmamiz gerekiyordu gecmis yillarda. oyuncu da satamadik malum. cunku kadrodaki en para edecek oyunculara kulubun kapisindan iceri girdiginin yetmesi sebebiyle 4 milyon euro yillik baglanmisti. satis olmayinca kiraliklarla is goturulmeye calisildi ve olmadigi anlasildi. bu kez cezanin da bitimiyle yeni ffp olan bankalar birligi anlasmasi da gozetilerek, dusuk maas, genc ve potansiyelli oyuncu cercevesinde yeni bir proje ortaya konuyor ve bu projeye destek vermemek icin gercekten artniyetli olmak gerekiyor. tum bunlari bir butun olarak degerlendirip, teknik ekip ya da futbolcu kaynakli saha ici olumsuzluklara/hatalara elestiri yapilirsa yuceliriz ancak. cepteki kurusun degerli oldugu ortamda oturduklari yerden sadece o gitsin, bu gitsin diyenler sinirsiz butceli city veya psg taraftari olduklarini dusunuyorlar muhtemelen. oyuncu ozelinde konustuk ama tabi sozlukte esas elestirilen kisi fatih terim. ayni sey onun icin de gecerli. gercekten merak ediyorum terim gonderilip, yerine ayila bayila getirilen bir hocanin hata yapmayacak olmasinin garantisi var mi? basari kriteri ne olacak? daha da onemlisi ilk tokezlemede ona da cektirsin gitsin muhabbeti yapilacak mi? acalim acik uclu soru iceren bir anket. herkesin tek oy hakki olsun. terim gidecek ve hocayi siz sececeksiniz diyelim. kulupten once bu ulkeye gelmek istiyor mu konusu, ardindan yillik ucret konusu, hoca-kulup arasi karsilikli beklentilerin tartisilmasi ve pazarliklar vb hepsini de pas geciyoruz yani iyisiniz. anketi yaptik ve birinci cikani takimin basina getirdik. getirecegimiz insan hatasiz, mukemmel, dort dortluk bir insan olacagi icin yasanmayacak ya hani olur da yasanirsa, yaptigi hatalar sonrasinda kimse agzini acmayacagina, sozlesmesini tamamlamasi gerektigine garanti veriyor mu? verilmeyecek tabi ki de. amiyane kismiyla "yemez", mantik cercevesindeki kismiyla da futbolun dinamik bir surec oldugu, basari/basarisizliga gore aksiyon alinmasi gerektigi. terim'i konusuyorduk ama tam bu noktada donelim muslera'ya. terim hadi 4 yildir zerre top oynatmiyor ya takima, muslera'da oyle bir olay da yok. takim biraz ortalama ustuyse hala sampiyonluk aldiriyor, takim kotuyse de hala cok sayida puan aldirabiliyor (kaybettirdiklerinden kat kat fazla). gelgelelim psv ve st. johnstone maclarinda inanilmaz hatali isler yapti. guzide sozlugumuzde bu kez "muslera gitsin" entryleri girla gidiyor. her hatada sozlesme feshi mi bu noktada bulunan cozum yani? elestiri yapiyorum ayagina, bir organizasyonu yonetmedeki en sacma uygulamaya onemli bir cogunluk tarafindan onay verilmesi bekleniyor, inanilmaz. basari/basarisizlik kriterinde konustugumuz sey de spor yani yanlis olmasin. sonucta isin sonunda tek kazanani olan bir sektor. hani simdi sirketler ve personelleri uzerinden "basarisizlik -> kovulma" ornekleri verilecektir, hic bosa elma-armut islerine girmesinler burada sirketleri konusmuyoruz. sirket sahibi olsan mudurune niye %50 kar yaptin da %198787698376290819781 kar yapmadin diye teoride hesap sorabilirsin cunku boyle bir imkanin var. ya da rakip firmanin %200 kar yaptigi yerde, senin hedefin %50'dir ve bunu tutturmak patronu memnun etmistir. ornekler cogaltilabilir. sozun ozu; o islerde hedeflerin ust limiti kagit uzerinde yok. calistigin firma icin basari kriterin odur, patronun kriteri farkli. futbolda ise dunyanin en iyi oyununu da bulsan ust limitin belli. mac/kupa kazanmak. kazanacagin kupa da sinirli zaten yilda max 4-5 organizasyona katiliyorsun. bu sene niye 50 kupa almadik diye hesap soramaz kimse. zaten ikisinin farkli olaylar oldugu karsit gorusluler tarafindan aslinda sirket ornegi verilmesinden belli. illegal bir is yapmadigin surece, kanuna, etige, nizama uydugun surece personel olarak sirketine para kazandirman yeterli, normal sartlari konusuyorsak gerisi patronun umrunda olmaz. fakat sen bir yandan "basarisiz insan is hayatinda firmalardan kovuluyor, burada da kovulsun" derken, diger yandan mac kazanan hatta kupalar kazanan adami da yeri geliyor -hakli olarak- elestirebiliyorsan ikisinin farklı seyler oldugunu pesinen kabul etmissin demektir. yok oyle sirf tartisma yaratmak icin apayri bir konudan ornek verip, sonra kendi verdigin ornegi bu kez reddetmek icin yandan yandan kivirmak.

    fatih terim gider veya kalir mesele o degil. terim sonrasi hersey gulluk gulistanlik mi olacak? takim acisinden demiyorum diger unsurlar acisindan. taraftar 35'lik dunya yildizlarini almak icin yonetime baski yapmaktan vaz mı gececek? sahada dogru isleri yaptigin icin hakem engeline hic mi takilmayacaksin? ya da diger islerde burokrasiye? tabi ki de kotu oyundan hocayi bagimsiz tutmak olmaz, boyle bir sacmalik kabul edilemez fakat hatayi mesela yukarida saydigim ornekler ozelinde hic ustune alinmayip, cok yonlu dusunmeyen kucuk simarik bir cocuk gibi isteklerinin yerine getirilmesini beklemenin terim'in oynattigi kotu oyundan cok daha buyuk sonuclari oluyor. hocanin gorev suresi belli. kotu oyun oynatir, gider yenisi gelir iyi oyun oynatir ve is cozulur de, zamanla sesleri artan simarik taraftar grubunun doygunluk noktasi neresidir, sozluk bundan gelecekte ne olcude nasibini alacak esas canimi sikan nokta bu.
  • 14637
    fatih terim'i eleştirince rövanşist davranmakla itham edilebilirsiniz. halbuki yazarların çoğu fatih hoca'yı stadyumda sadece uzaktan görmüştür. bir sözlük yazarının fatih terim ile ne gibi bir rövanşı olabilir? oyuncu değişikliği eleştiriyorum bakıyorum en ofsaytta. en ofsaytta olması problem değil de eleştiriye bu kadar tahammülsüz olunması sorun. geçen sezonun son haftalarında başlayan 45.dakikada 3 kişi değiştirme huyu hala devam ediyorsa fatih terim'in eleştirilmesi normal. hafta boyu maç için idman yapmışsınız, taktik çalışmalar yapmışsınız ikinci yarıya 3 değişiklikle başlıyorsunuz. nereden baksan tutarsızlık. ne desek olur mesela bir bildiği vardır mı diyelim?
  • 14639
    fatih terim savunucularının her kaybedilen maçtan sonra 00.00’dan sonra ortaya çıktığı sözlük. sonrasında eleştiri yapanlara demediklerini bırakmazlar. çünkü galatasaray’ı en çok onlar severler. yıllardır oynanan şeyin futbol bile olmadığını, bu takımın oyun anlayışının zayıf veya güçlü hiçbir takımı kolay kolay yenemeyeceğini, modernlikten son derece uzak olduğunu adları gibi bilmelerine rağmen bunu konuşmazlar ama konuşanlara söyleyecek her zaman bir sözleri vardır. bu takımın gidişatı iyi değil, kadro yapılanması da iyi değil, oynanan oyun da futbol değil ama onlara sorsan sorun eleştirenlerde. bir de bıkılmışmış. takımın tapusu size verilsin de rahatlayın bari.
  • 14640
    insanlara fatih terimci, mustafa cengizci, burak elmasçı, tudorcu, biatçı, dursuncu gibi etiket yapıştıranların ivedilikle def edilmesi gereken sözlük.

    illa bir kutuplaşma veya kutuplaştırma çabası içerisindeyseniz halihazırda toplumdaki siyasi kutuplaşmaya yönelebilirsiniz, orda size ekmek çok. burada ise herkesin önceliği galatasaray'dır, herkes yerini ve haddini bilmeli. kimse kimseye zorla etiket yapıştıramaz.
  • 14641
    saygının gitgide yitirildiği, insanların kendi görüşünden olmayanları yaftalamaya veya (aklı sıra) aşağılamaya çalıştığı bir yere doğru giden sanal mekan. fatih terim'i eleştirmek gerekir, ancak aşağılamanın bu sözlükte bedeli olmalıdır. fatih terim, metin oktay ve ali sami yen'in bu sözlükte aşağılanması demek kıymetlerimize sahip çıkmadığımız anlamına gelir. fatih terim'in formsuz olduğunu son zamanlarda kabul etmiş birisi olarak, onu savunmak da fatih terimcilik anlamına gelmez.

    fatih terim'i eleştirmek başka şey, ayak tenisi oynattırıyor gibi argümanlar üretmek başka şey. taktik açıdan eleştir, oyuncu değişikliklerini veya tercihlerini eleştir. ancak ayak tenisi vb. deyip eleştirenler bende değişik bir yerde. efsanemiz olduğunu kimse aklından çıkarmamalı, ki öyle gelişigüzel sallanmasın. fatih terim sabır gerektiriyor. 1996-1998 yılları arasında yaşananları bilen herkes neden sabredilmesi gerektiğini de bilir. diyarbakır, karabük'ten topladığı futbolcuları ne hale getirdiğini insanların hatırlaması lazım. bülent'in aslında bir dönem tribünlerin nefret odağı olduğunu, uefayı aldığımız yıl bile tribünlerde yuhalandığını, ancak adamın küllerinden doğduğunun bilinmesi gerek. futbolu bırakır artık denilen okan'ın hayata dönüşünü bu sözlüğün bilmesi gerek. bunun gibi daha birçok hikaye var ama bir grup maalesef bunların ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyor. taylan, marcao gibi oyunculardaki seviye atlamayı görmek lazım. gedson'u nasıl futbola döndürdüğünü, halil'e kattıklarını görmek için objektif bakmak lazım. sadece belli başlı futbolcuların formsuzluğundan dem vurulmamalı. tamam hoca formsuz olabilir ama bu adam beklenmeyecekse, bu taraftar bu dünyada kimseyi beklemez.

    14 sene şampiyonluk yaşamamayı başarısızlıkla değil, vefa ve hasretle özdeşleştirmiş bir tarihe sahibiz biz.

    bunları yapan fatih terim'e sabretmeyeceksek kime sabredeceğiz.
  • 14644
    herkesin kendi düşüncesini, fikrini özgür iradesiyle yazabilmesi gereken platform. gelgelelim birinin yazdığı diğerinin hoşuna gitmeyince başlıyo sayfalarca roman yazmaya. sanırsın ki futbol tarihini yeniden yazıyor. sosyal medyada 3 5 kişinin yaptığı analizi okuyup koşturuyo buraya. vay efendim sen hoca düşmanısın sen gs düşmasın bak istatistikler vs ne diyor diye başlıyo klavyeye işkenceye. sana ne be güzel kardeşim adam fatih terim'in antrene edişini beğenmez, oyun sistemini beğenmez, ilk 11 i beğenmez yani beğenmez de beğenmez. sana mı sorcak neler yazması gerektiğini sen misin bir tek galatasarayı düşünen? kaç kişi profesyonel futbol oynadı ya da kaç kişi profesyonel bir teknik direktör yanında staj yaptı da birşeylerin yanlış olduğunu düşünen insanlara herbokolog tavırlarıyla ders vermeye çalışıyor? açıkçası ben her yazılanı okumaya çalışıyorum canım birşey yazmak istediğinde de yazıyorum. komançero nickli arkadaş yazdığımı beğenmemiş excalibor hoca düşmanı görmüş matakuti yazdığımı çürütmeye çalışmış sallamıyorum. ayrıca burdan moderasyona da sesleniyorum her kim ki alınan kötü sonuçlara, yıllardır işkenceden hallice futbola, avrupada randımanlı bir şekilde paspas olmamıza isyan eder, eleştiri getirirse uçurun gitsin. alım kriterlerine de mutlaka belli başlı kişiler eleştirilemez eleştiriilmesi teklif dahi edilemez diye ekleyin. hatta belli başlı isimleri en çok kim överse her ay bir ödül verin. ancak o zaman birçoğunun hoşuna giden bir platform oluruz.
  • 14645
    günden güne türkiye'nin halı gibi olmaya başlayan sözlük, ortası olmayan ya siyah ya beyaz olan bir karmaşa içinde, yazarlar debelenip duruyor. ben terim ile devam edilmesini doğru bulan biriyim, bir baskasi bulmaz ki, bulmayan arkadaşlarla bu konuda gayet konusabiliyoruz.

    ofsayt seçeneği bunun için var mesela. neden ofsayt verdiğimi yazdığım bir girdi de ofsaytlandi, bunun için insanlara kızacak değilim ama terim ile devam etmeyi istemek, terim'i galatasaray'dan çok sevmek anlamına gelmez. sıkıntının kaynağı bu, herkes haddineymis gibi bir başkasının taraftarlığıni sorguluyor. ben terim'i seviyorum diye biatciyim, ama sen sevmiyorsun diye demokrat, galatasaray'ı benden çok seviyorsun ve buna kendince karar veriyorsun. herkes kendini yargıç ilan etmiş, ceza kesiyor. ben terim başlığına arada sırada yazarken, terim'i sevmeyenler hergun aynı şeyi yazıyor. kendimizce bunla ilgili yazarsakta bize laf ediliyor.

    ve en önemlisi terim eleştirilemez mi diyerek, savunma pozisyonuna geçmeyin, aynı atatürk eleştirilemez mi deyip hakaret edenler gibi eğreti duruyor.
  • 14646
    kötü sonuçlardan sonra depresif bir hale bürünmesinin nesinin anormal olduğunu anlamadığım sözlük. karnaval yeri olması mı bekleniyor? türkiye'nin genel hali zaten ortada. kaldı ki sözlüğümüzde hakaret düzeyinde çok entry falan da görmüyorum, üsluplar sivrileşiyor sadece kötü dönemlerde. daha önce de yazdım, burada insanlar duyguları ve öfkeleriyle yazıyorlar maç sonlarında.
  • 14647
    eleştiri ile yergi arasındaki farkı bir çok yazarı tarafından bilinmeyen sözlük. burada hoca antrenmanda ayak tenisi oynatıyor yazarsan tepki alırsın çünkü bu bir eleştiri değil. bunu söyleyecek ne kanıtın var ne eleştiri yapabilecek düzeyde antrenman bilgin. futbol antrenmanı gym'de çalışmaya benzemez. nerede duracakları, nereye bakacakları, nereye koşacakları çalıştırılır. resmi hesap ayak tenisi fotoğrafları paylaşıyor diye böyle bir algı oluştu. antrenman seviyesini sahaya bakarak da anlayamazsın çünkü bu takım yeni yapılanan bir takım. yıllardır birbiri ile oynayan oyunculara sahip takımlar adı ne olursa olsun bize karşı avantajlıdır, isterse amatör takım gelsin. organizasyon daha oturmamış, bugün oynayan oyuncu yarın oynayacak mı bilmiyor. saint johnstone fc bu sezon 3 oyuncu almış 5 oyuncu göndermiş. psv de bizim maça kadar böyle bir tabloya sahipti. biz her sene 15 alıp 15 gönderiyoruz. bu oyuncular nasıl alışsın sisteme ve birbirlerine allah aşkına.

    avrupada başarı için en az 3 sene lazım. bu 5 de olur 7 de olabilir. ne kadar geride olduğumuzu göstermek için örnek veriyorum. bizim bir sistem ve bir oyuncu grubu oturtmamız lazım. hoca kafasındaki sistemi oturtup galatasaray'ın geleceğini kurtardığında zaten emekli olmak ister. ama sistem oturana kadar psv'ye de eleniriz saint johnstone'a da östersunds'a da. maaş bütçesi konusu ise hiç açılmaması lazım. falcao, feghouli, babel, diagne ve muslera garanti maaşları ve garanti primleriyle bütçenin yarısı yapıyor zaten ve biz ilk 4'ü ile yolları ayırmaya çalışıyoruz. neden göndermeye çalışıyoruz biliyor musunuz? çünkü biz avrupanın en fakir ülkesi ve en borçlu kulüplerinden biriyiz.
  • 14648
    herkesin istediğini yazmakta özgür olduğu yer.

    mesela st. johnstone'u yenebilmek için üç sene gerektiği fikri bence ölümüne saçma ve komik bir fikir. ama ne olursa olsun bu bir fikir. yazan yazar. benim dediğim bir şeyi de ölümüne saçma bulan olacaktır. bunlar olağan.

    fakat mesela hocayı eleştirecek çoğu girinin başında "canımız ciğerimiz, efsanemiz" yazıyor ya. işte bu mahalle baskısının tipik bir emaresi. esas buna kafa yorulmalı çünkü insanlar bunu yazmadıklarında hain, düşman ilan edileceklerinden endişe ediyorlar.

    bunun adı faşizmdir. gerisi hallolur.
  • 14649
    hocayı eleştirince galatasaraylılıktan aforoz edilen bir yer sanırım. hala bazı gerçeklerle yüzleşmemiş, sürekli başka yerde suçluyu arayan, gerçekleri konuşanların ise konuşma hakkını elinden almak için ağlaya sızlaya şikayet edenler gerçek galatasaraylı oluyor sanırım. bana göre de bu zulmü bize iki yıldır izletenleri ve görünen o ki 3 yıl daha izletecekleri savunanlar galatasaray düşmanıdır o halde. avrupa'da maç kazanamayan, ligde başarılı olamayan bir anlayışı ısrarla savunmak için başka takım taraftarı olmak gerekiyor sanırım. o zaman bu kişiler ayıklanıp sözlükten atılsın lütfen :(

    bu taraftar zaten sizin gibilerin baskılarıyla iki yıldır susuyordu, gerçekleri anlatmaya çalışırken. iki yıldır sezon sonunda şampiyon olduğumuzda sevinecek yüzünüz olsun diyenlerin şu an yüzü kızarıyor mu? hiç sanmıyorum. kimse anlatılan masalları yemiyor artık, anlamadığınız ve kabullenemediğiniz nokta bu. siz 10 sene de geçse bu zulmü zevkle izlemeye devam edebilirsiniz ancak buna katlanamayan insanlar özgürce düşüncelerini dile getirmeyecekse bu platformun galatasaray'la alakasız bir yer olması gerekiyor.
  • 14650
    the office dizisindeki şu sahne gibi galatasaraylılık ölçmenin moda olduğu yer.
    https://youtu.be/hBoOQLhJhOo

    dandik bir iskoç takımına kaleyi bulan zar zor üç şut çeken bilmem kaç milyon euro bonservis, bilmem kaç milyon euro maaş harcanan takımı eleştirmek neden başka takımlılık oluyor çözemedim. yıllardır bu takıma daha şu gelecek bu takımdan daha şu gidecek diyoruz. millet elindeki malzemeye göre yemek yapıyor, biz yıllardır bulgur ile risotto neden olmuyor aaa diye şaşırıyoruz.

    ben bugün antuya gitsem "aziz baskaaaan", "ali koç bizim canımız cigerimiz. o olmasa aziz vardı unuttunuz mu? o olmasa batmistik su an", "bu takıma kocaman lazım" derim. neden kötü giden sonuçları eleştirmekle uğraşayım?
App Store'dan indirin Google Play'den alın