14635
harflerle adlandirilan kusaklar yuzunden mi yoksa ulkenin son yillarda gecirdigi sosyokulturel donusum yuzunden mi bilinmez, gercekten cekilmez hale gelen sozluktur. karsit gorusluler hemen kapiyi gosterecektir simdi bu cumlemden sonra ama baska baslikta sicak gundem icinde bir veya bilemedin iki sonraki entrysi “herkesin ozgurce fikrini soylemesi gerektigi, elestirilemez kisiler/durumlar olmadigi” konulu olacaktir. boyle olmadi diyelim o zaman da kesin bir siyasi parti veya siyasi figur ile benzetilme rutini baslatarak biat, evlat anahtar kelimeleri cumleler arasina sikistirilacaktir. bunun yasanmasinin ardindan ise acik sekilde koru korune nefret kusulan entryler ayni kisiler tarafindan baska basliklara girilecektir. cunku birini biat etmekle suclarken, elestiri kisvesi altinda bos beles argumanlari (hatta bazen yalanlari) kabul ettirmeye calismak dunyanin en ozgurlukcu, demokratik eylemi degil mi? -buraya cok "hasssss", sahsina munhasir bir kelime gelecek-. o yuzden yani genellemelerden bizzat nefret eden biri olarak bu durumlarin yasanacagina adim gibi eminim.
hayatimi kazandigim meslegin (diplomanin) ustune ileriye yonelik cepte bulunmasi acisindan aile isletmesinin devamı icin gereken universite bolumunu simdi okuyorum mesela. bolumdeki genclerden neredeyse herkes zincir/buyuk isletmelere hayran ve perakende olarak meslegi icra edenlere kazikci, is bilmez, duzenbaz vs yakistirmalari girla gidiyor derslerde. peki bunu savunanlarin cebinde is hayatina atildiklarinda aninda ulusal/global zincir isletme kurabilecekleri 50-100 milyon dolar paralari var mi? yok. kendi kapasitesini bilmeden, sinirlarini bilmeden, imkanlarinin farkinda olmadan bos beles sekilde salla dur. evet sonucta hayat yolunun basindaki tecrubesiz kisiler bu cocuklar, olgun davranmalarini beklemek olmaz ama oransal olarak baktigimizda ezici cogunlugun sesinin bu sekilde cikmasi gercekten umutlari kiriyor hayata dair.
benzer cogunluklar burada da goruluyor maalesef. hatta 11 yillik sozluk yazarligimda arada eski entrylerimi gezip yenilerle kiyasliyorken farkediyorum ki mevzu bahis kitleler ortami yuceltecegi yerde dibe cekiyor. bilerek veya bilmeyerek ne sekilde yaparsa yapsin farkeden bir durum yok, gercek bu. eski ve yeni ben diye kiyaslarken yani hayatimin hicbir doneminde futbol uzerine derin analizler yapacak kadar kafa yoran, mesleki gozle mac ici/disi her detayi inceleyen biri olmadim tabi ki bahsettigim sey bu degil. bahsettigim sey artik hayatin her alaninda gina getiren tuketim kulturu. fatih terim hakkinda; hayatinda izlemedigi, belki de profesyonel duzeyde hic yapmadigi futbol takimi antrenmanlari hakkinda klavyesi basindan atip tutan tuketim muptelasi guruh mesela. saha icine yapilan ve mantik suzgecinden gecmis tutarli elestirilere kimsenin itirazi oldugunu dusunmuyorum. en azindan cogunlugun diyelim. benim de itirazim yok mesela. isi kisisele vurmadigi surece gayet yerinde tespitler okunuyor. fakat sen tutup da o gitsin, bu zaten hic olmamaliydi, sunun burada ne isi var tadinda yazinca argumanin hicbir gecerliligi kalmiyor. takim kurmak icin para lazimken bunun ustune elimizdeki parayi kullanabilmek icin oyuncu satmamiz gerekiyordu gecmis yillarda. oyuncu da satamadik malum. cunku kadrodaki en para edecek oyunculara kulubun kapisindan iceri girdiginin yetmesi sebebiyle 4 milyon euro yillik baglanmisti. satis olmayinca kiraliklarla is goturulmeye calisildi ve olmadigi anlasildi. bu kez cezanin da bitimiyle yeni ffp olan bankalar birligi anlasmasi da gozetilerek, dusuk maas, genc ve potansiyelli oyuncu cercevesinde yeni bir proje ortaya konuyor ve bu projeye destek vermemek icin gercekten artniyetli olmak gerekiyor. tum bunlari bir butun olarak degerlendirip, teknik ekip ya da futbolcu kaynakli saha ici olumsuzluklara/hatalara elestiri yapilirsa yuceliriz ancak. cepteki kurusun degerli oldugu ortamda oturduklari yerden sadece o gitsin, bu gitsin diyenler sinirsiz butceli city veya psg taraftari olduklarini dusunuyorlar muhtemelen. oyuncu ozelinde konustuk ama tabi sozlukte esas elestirilen kisi fatih terim. ayni sey onun icin de gecerli. gercekten merak ediyorum terim gonderilip, yerine ayila bayila getirilen bir hocanin hata yapmayacak olmasinin garantisi var mi? basari kriteri ne olacak? daha da onemlisi ilk tokezlemede ona da cektirsin gitsin muhabbeti yapilacak mi? acalim acik uclu soru iceren bir anket. herkesin tek oy hakki olsun. terim gidecek ve hocayi siz sececeksiniz diyelim. kulupten once bu ulkeye gelmek istiyor mu konusu, ardindan yillik ucret konusu, hoca-kulup arasi karsilikli beklentilerin tartisilmasi ve pazarliklar vb hepsini de pas geciyoruz yani iyisiniz. anketi yaptik ve birinci cikani takimin basina getirdik. getirecegimiz insan hatasiz, mukemmel, dort dortluk bir insan olacagi icin yasanmayacak ya hani olur da yasanirsa, yaptigi hatalar sonrasinda kimse agzini acmayacagina, sozlesmesini tamamlamasi gerektigine garanti veriyor mu? verilmeyecek tabi ki de. amiyane kismiyla "yemez", mantik cercevesindeki kismiyla da futbolun dinamik bir surec oldugu, basari/basarisizliga gore aksiyon alinmasi gerektigi. terim'i konusuyorduk ama tam bu noktada donelim muslera'ya. terim hadi 4 yildir zerre top oynatmiyor ya takima, muslera'da oyle bir olay da yok. takim biraz ortalama ustuyse hala sampiyonluk aldiriyor, takim kotuyse de hala cok sayida puan aldirabiliyor (kaybettirdiklerinden kat kat fazla). gelgelelim psv ve st. johnstone maclarinda inanilmaz hatali isler yapti. guzide sozlugumuzde bu kez "muslera gitsin" entryleri girla gidiyor. her hatada sozlesme feshi mi bu noktada bulunan cozum yani? elestiri yapiyorum ayagina, bir organizasyonu yonetmedeki en sacma uygulamaya onemli bir cogunluk tarafindan onay verilmesi bekleniyor, inanilmaz. basari/basarisizlik kriterinde konustugumuz sey de spor yani yanlis olmasin. sonucta isin sonunda tek kazanani olan bir sektor. hani simdi sirketler ve personelleri uzerinden "basarisizlik -> kovulma" ornekleri verilecektir, hic bosa elma-armut islerine girmesinler burada sirketleri konusmuyoruz. sirket sahibi olsan mudurune niye %50 kar yaptin da %198787698376290819781 kar yapmadin diye teoride hesap sorabilirsin cunku boyle bir imkanin var. ya da rakip firmanin %200 kar yaptigi yerde, senin hedefin %50'dir ve bunu tutturmak patronu memnun etmistir. ornekler cogaltilabilir. sozun ozu; o islerde hedeflerin ust limiti kagit uzerinde yok. calistigin firma icin basari kriterin odur, patronun kriteri farkli. futbolda ise dunyanin en iyi oyununu da bulsan ust limitin belli. mac/kupa kazanmak. kazanacagin kupa da sinirli zaten yilda max 4-5 organizasyona katiliyorsun. bu sene niye 50 kupa almadik diye hesap soramaz kimse. zaten ikisinin farkli olaylar oldugu karsit gorusluler tarafindan aslinda sirket ornegi verilmesinden belli. illegal bir is yapmadigin surece, kanuna, etige, nizama uydugun surece personel olarak sirketine para kazandirman yeterli, normal sartlari konusuyorsak gerisi patronun umrunda olmaz. fakat sen bir yandan "basarisiz insan is hayatinda firmalardan kovuluyor, burada da kovulsun" derken, diger yandan mac kazanan hatta kupalar kazanan adami da yeri geliyor -hakli olarak- elestirebiliyorsan ikisinin farklı seyler oldugunu pesinen kabul etmissin demektir. yok oyle sirf tartisma yaratmak icin apayri bir konudan ornek verip, sonra kendi verdigin ornegi bu kez reddetmek icin yandan yandan kivirmak.
fatih terim gider veya kalir mesele o degil. terim sonrasi hersey gulluk gulistanlik mi olacak? takim acisinden demiyorum diger unsurlar acisindan. taraftar 35'lik dunya yildizlarini almak icin yonetime baski yapmaktan vaz mı gececek? sahada dogru isleri yaptigin icin hakem engeline hic mi takilmayacaksin? ya da diger islerde burokrasiye? tabi ki de kotu oyundan hocayi bagimsiz tutmak olmaz, boyle bir sacmalik kabul edilemez fakat hatayi mesela yukarida saydigim ornekler ozelinde hic ustune alinmayip, cok yonlu dusunmeyen kucuk simarik bir cocuk gibi isteklerinin yerine getirilmesini beklemenin terim'in oynattigi kotu oyundan cok daha buyuk sonuclari oluyor. hocanin gorev suresi belli. kotu oyun oynatir, gider yenisi gelir iyi oyun oynatir ve is cozulur de, zamanla sesleri artan simarik taraftar grubunun doygunluk noktasi neresidir, sozluk bundan gelecekte ne olcude nasibini alacak esas canimi sikan nokta bu.
hayatimi kazandigim meslegin (diplomanin) ustune ileriye yonelik cepte bulunmasi acisindan aile isletmesinin devamı icin gereken universite bolumunu simdi okuyorum mesela. bolumdeki genclerden neredeyse herkes zincir/buyuk isletmelere hayran ve perakende olarak meslegi icra edenlere kazikci, is bilmez, duzenbaz vs yakistirmalari girla gidiyor derslerde. peki bunu savunanlarin cebinde is hayatina atildiklarinda aninda ulusal/global zincir isletme kurabilecekleri 50-100 milyon dolar paralari var mi? yok. kendi kapasitesini bilmeden, sinirlarini bilmeden, imkanlarinin farkinda olmadan bos beles sekilde salla dur. evet sonucta hayat yolunun basindaki tecrubesiz kisiler bu cocuklar, olgun davranmalarini beklemek olmaz ama oransal olarak baktigimizda ezici cogunlugun sesinin bu sekilde cikmasi gercekten umutlari kiriyor hayata dair.
benzer cogunluklar burada da goruluyor maalesef. hatta 11 yillik sozluk yazarligimda arada eski entrylerimi gezip yenilerle kiyasliyorken farkediyorum ki mevzu bahis kitleler ortami yuceltecegi yerde dibe cekiyor. bilerek veya bilmeyerek ne sekilde yaparsa yapsin farkeden bir durum yok, gercek bu. eski ve yeni ben diye kiyaslarken yani hayatimin hicbir doneminde futbol uzerine derin analizler yapacak kadar kafa yoran, mesleki gozle mac ici/disi her detayi inceleyen biri olmadim tabi ki bahsettigim sey bu degil. bahsettigim sey artik hayatin her alaninda gina getiren tuketim kulturu. fatih terim hakkinda; hayatinda izlemedigi, belki de profesyonel duzeyde hic yapmadigi futbol takimi antrenmanlari hakkinda klavyesi basindan atip tutan tuketim muptelasi guruh mesela. saha icine yapilan ve mantik suzgecinden gecmis tutarli elestirilere kimsenin itirazi oldugunu dusunmuyorum. en azindan cogunlugun diyelim. benim de itirazim yok mesela. isi kisisele vurmadigi surece gayet yerinde tespitler okunuyor. fakat sen tutup da o gitsin, bu zaten hic olmamaliydi, sunun burada ne isi var tadinda yazinca argumanin hicbir gecerliligi kalmiyor. takim kurmak icin para lazimken bunun ustune elimizdeki parayi kullanabilmek icin oyuncu satmamiz gerekiyordu gecmis yillarda. oyuncu da satamadik malum. cunku kadrodaki en para edecek oyunculara kulubun kapisindan iceri girdiginin yetmesi sebebiyle 4 milyon euro yillik baglanmisti. satis olmayinca kiraliklarla is goturulmeye calisildi ve olmadigi anlasildi. bu kez cezanin da bitimiyle yeni ffp olan bankalar birligi anlasmasi da gozetilerek, dusuk maas, genc ve potansiyelli oyuncu cercevesinde yeni bir proje ortaya konuyor ve bu projeye destek vermemek icin gercekten artniyetli olmak gerekiyor. tum bunlari bir butun olarak degerlendirip, teknik ekip ya da futbolcu kaynakli saha ici olumsuzluklara/hatalara elestiri yapilirsa yuceliriz ancak. cepteki kurusun degerli oldugu ortamda oturduklari yerden sadece o gitsin, bu gitsin diyenler sinirsiz butceli city veya psg taraftari olduklarini dusunuyorlar muhtemelen. oyuncu ozelinde konustuk ama tabi sozlukte esas elestirilen kisi fatih terim. ayni sey onun icin de gecerli. gercekten merak ediyorum terim gonderilip, yerine ayila bayila getirilen bir hocanin hata yapmayacak olmasinin garantisi var mi? basari kriteri ne olacak? daha da onemlisi ilk tokezlemede ona da cektirsin gitsin muhabbeti yapilacak mi? acalim acik uclu soru iceren bir anket. herkesin tek oy hakki olsun. terim gidecek ve hocayi siz sececeksiniz diyelim. kulupten once bu ulkeye gelmek istiyor mu konusu, ardindan yillik ucret konusu, hoca-kulup arasi karsilikli beklentilerin tartisilmasi ve pazarliklar vb hepsini de pas geciyoruz yani iyisiniz. anketi yaptik ve birinci cikani takimin basina getirdik. getirecegimiz insan hatasiz, mukemmel, dort dortluk bir insan olacagi icin yasanmayacak ya hani olur da yasanirsa, yaptigi hatalar sonrasinda kimse agzini acmayacagina, sozlesmesini tamamlamasi gerektigine garanti veriyor mu? verilmeyecek tabi ki de. amiyane kismiyla "yemez", mantik cercevesindeki kismiyla da futbolun dinamik bir surec oldugu, basari/basarisizliga gore aksiyon alinmasi gerektigi. terim'i konusuyorduk ama tam bu noktada donelim muslera'ya. terim hadi 4 yildir zerre top oynatmiyor ya takima, muslera'da oyle bir olay da yok. takim biraz ortalama ustuyse hala sampiyonluk aldiriyor, takim kotuyse de hala cok sayida puan aldirabiliyor (kaybettirdiklerinden kat kat fazla). gelgelelim psv ve st. johnstone maclarinda inanilmaz hatali isler yapti. guzide sozlugumuzde bu kez "muslera gitsin" entryleri girla gidiyor. her hatada sozlesme feshi mi bu noktada bulunan cozum yani? elestiri yapiyorum ayagina, bir organizasyonu yonetmedeki en sacma uygulamaya onemli bir cogunluk tarafindan onay verilmesi bekleniyor, inanilmaz. basari/basarisizlik kriterinde konustugumuz sey de spor yani yanlis olmasin. sonucta isin sonunda tek kazanani olan bir sektor. hani simdi sirketler ve personelleri uzerinden "basarisizlik -> kovulma" ornekleri verilecektir, hic bosa elma-armut islerine girmesinler burada sirketleri konusmuyoruz. sirket sahibi olsan mudurune niye %50 kar yaptin da %198787698376290819781 kar yapmadin diye teoride hesap sorabilirsin cunku boyle bir imkanin var. ya da rakip firmanin %200 kar yaptigi yerde, senin hedefin %50'dir ve bunu tutturmak patronu memnun etmistir. ornekler cogaltilabilir. sozun ozu; o islerde hedeflerin ust limiti kagit uzerinde yok. calistigin firma icin basari kriterin odur, patronun kriteri farkli. futbolda ise dunyanin en iyi oyununu da bulsan ust limitin belli. mac/kupa kazanmak. kazanacagin kupa da sinirli zaten yilda max 4-5 organizasyona katiliyorsun. bu sene niye 50 kupa almadik diye hesap soramaz kimse. zaten ikisinin farkli olaylar oldugu karsit gorusluler tarafindan aslinda sirket ornegi verilmesinden belli. illegal bir is yapmadigin surece, kanuna, etige, nizama uydugun surece personel olarak sirketine para kazandirman yeterli, normal sartlari konusuyorsak gerisi patronun umrunda olmaz. fakat sen bir yandan "basarisiz insan is hayatinda firmalardan kovuluyor, burada da kovulsun" derken, diger yandan mac kazanan hatta kupalar kazanan adami da yeri geliyor -hakli olarak- elestirebiliyorsan ikisinin farklı seyler oldugunu pesinen kabul etmissin demektir. yok oyle sirf tartisma yaratmak icin apayri bir konudan ornek verip, sonra kendi verdigin ornegi bu kez reddetmek icin yandan yandan kivirmak.
fatih terim gider veya kalir mesele o degil. terim sonrasi hersey gulluk gulistanlik mi olacak? takim acisinden demiyorum diger unsurlar acisindan. taraftar 35'lik dunya yildizlarini almak icin yonetime baski yapmaktan vaz mı gececek? sahada dogru isleri yaptigin icin hakem engeline hic mi takilmayacaksin? ya da diger islerde burokrasiye? tabi ki de kotu oyundan hocayi bagimsiz tutmak olmaz, boyle bir sacmalik kabul edilemez fakat hatayi mesela yukarida saydigim ornekler ozelinde hic ustune alinmayip, cok yonlu dusunmeyen kucuk simarik bir cocuk gibi isteklerinin yerine getirilmesini beklemenin terim'in oynattigi kotu oyundan cok daha buyuk sonuclari oluyor. hocanin gorev suresi belli. kotu oyun oynatir, gider yenisi gelir iyi oyun oynatir ve is cozulur de, zamanla sesleri artan simarik taraftar grubunun doygunluk noktasi neresidir, sozluk bundan gelecekte ne olcude nasibini alacak esas canimi sikan nokta bu.