dünyada fevri davranmak gibi bir aptallık var bence. anlık şeylerle belirsiz bir zaman aralığı için kesin yargılara varılıyor ve bu genelde iki şekilde gerçekleşiyor:
- zor olan bir şeye bitti gözüyle bakarak.
- çok mümkün gözüken bir şey karşısında rehavete kapılarak.
sözlükte de buna benzer bir durum gözlemliyorum.
9 şubat 2019 başakşehir bb erzurumspor maçı öncesinde şampiyonluk gitti yorumları yapılırken, maç sonrası hemen şampiyonluk havasına girildi. yarın allah korusun ters bir şey olsa yine şampiyonluk gidecek, sonraki gün yine gelecek vs vs..
bana bu akım çok yanlış gelmekle birlikte, 2-3 maçta oyuncuyu yerlere vuran, 2-3 maçta oyuncuyu göklere çıkaran akımla da benzer gibi geliyor.
örnekleri;
- ryan donk'a neler neler söylendi.
- badou ndiaye'ye ne övgüler dizildi.
- maicon örneği, çok yeni.
şimdiki yeni akımlarımız da şunlar:
- marcao 30 milyon len mk
- luyindama bu kadar para etmez.
- belhanda çöp.
- fernando çöp.
- muslera da çöp.
- sinan çöp.
- muğdat çöp. 2 m tl aliyor ama çöp.
- yönetim 30 ocak'ta beceriksiz, 31 ocak'ta en büyük başkan.
ben bazı taraftarlarla kendimi asla aynı takımın taraftarı gibi hissetmedim. deplasmana gittiğim güzel günlerde de hissetmediğim oldu, passolig çıktığında bizi ilk satanlarla da hissetmedim, real'e koyarken hissettim, ama 6-1'lik maçta hiç hissetmedim. bugün tv başında izlerken de hissetmiyorum.
insanoğlu olarak el attığımız her şeyi sömürüyoruz, nedense 10.000'lerce canlı türü yaşayan kıtalara insan ayak bastıktan sonra 80%'i yok oluyor. nedense ocak ayının ortasında 15 derece sıcaklıklar görüyoruz. nedense ülkenin hali ortada, ahlak da ortada (ahlak bekçisi değilim, ama salak yerine koyulmadan yaşadığımız tek bir gün bile gösteremeyiz heralde).
neyse, gereksiz uzamaya başlıyor.
optimist, realist ve insan olalım, gözümüzün içine bakıp öyle hareket edelim.
biz bu sene şampiyon olabiliriz, olamasak bile türkiye'nin bayern'i olmak ihtimal dahilinde kalacak. ikinci olursak çıkacak yangınları az çok hissediyorsunuzdur, ama öyle olmasın işte amk.