• 4863
    sanırım incelemede olan başlıklar ile ilgili herkes bir açıklama bekliyor. ne yazık ki burada konuşulacak konular var, konuşulmayacak konular var.

    kurumsal bir kimliğimiz yok, hukuki destek almıyoruz.

    birkaç ay önce bazı sıkıntılar oldu, bu sıkıntılardan dolayı da bazı başlıkları inceleme altına aldık. birkaç gün içinde açıklanacak yeni sözlük kurallarıyla beraber bu başlıkları da tekrardan açacaktık. fakat tepkilerden dolayı şimdiden açtık.

    ilgili başlıklarda sadece hukuki denetim yaptık. yani entry ayıklama, eleştirileri silme gibi bir durum zaten asla söz konusu olamaz.

    hiçbir hesabımız yok, kimsenin güdümüyle hareket etmiyoruz. sözlüğün kapanmaması için böyle bir şey yapmamız gerekiyordu.

    dediğim gibi, ne yazık ki burada konuşulacak konular var, konuşul(a)mayacak konular var.

    insanlar bazı ayrıntılara vakıf olmadıkları için, o ayrıntıları da şimdilik ben buradan paylaşamayacağım için verilen tepkilerin doğal olduğunu kabul ediyorum.

    biz insanların özgürce yazabilmesi için, buna alan açmak için mücadele verirken sansürcülükle yaftalanıyoruz. problem değil, bundan dolayı da kimseye kızmıyorum.
  • 6759
    antu.com'nun sarı-kırmızı olanı. yönetimin köpekleri. rantçılar. kah ünal aysal locasında maç izlerler, kah ünal aysal'ın rakiplerini sindirmek için gündem yaratırlar. rant nerden gelirse yönleri orasıdır. örneğin adnan polat'ı bitimek için de çabalamışlardı, şimdi ünal aysal'ın yerine başkası çıksa bunlara rant sağlayan hemen onun tarafına geçerler. yöneticilerin tek derdi kazanç. galatasaraylılık vs. hikaye.

    yaptıkları görsellerle, twitter'da paylaştıkları yalan-yanlış şeylerle galatasaraylıları nefrete ve holiganizme sürükleyen, sırf galatasaray'ı savunabilmek adına yalanlara ve alçaklığa sığınabilecek kadar acizleşen, twitter'da attıkları tweetlerin yüzde 50'sinden fazlası fenerbahçe'yle ilgili olan adamlar bunlar. buyrun; http://twitter.com/GsSozluk zaten takipçilerinin yüzde 50'sinde fazlası da parayla satın aldıkları feyk hesaplar.

    12numara ve fenerist'ten biraz örnek almaları gerekiyor, biraz gerçek taraftar nasıl olunur, rakiplere saygı nasıl duyulur, bunları öğrenmeleri gerekiyor. ekşi sözlük'te de yazdım, rakiplere saydırmadığım için entry'lerimi siliyor bu gs sözlük yöneticileri!!!

    beğenmedikleri tüm entry'leri silerler. hele hele ilgi alanımız dışında diye bir sebep bulmuşlar, ali koç başlığına "akp mkp hikaye, gazların karşısında dimdik duran, adamın dibi, adamın hası, adamın kralı" içerikli tüm yazıları bu saçma sapan sebeple sildiler.

    sırf fenerbahçeli bir yöneticiye adamın dibi dedim diye entry'mi sildiler ve şu an çok sinirlirim.

    yazılar olsun bu rantçı sürüsüne diyorum ve entry'imi ismet özel'in o muhteşem dizeleriyle bitiriyorum:

    "insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
    o ferah ve delişmen birçok alınlarda
    betondan tanrılara kulluğun zırhı vardır"
  • 6765
    galatasaray tv'yi "gezi parkı direnişi hakkında hiç haber yapmadılar, resmen üç maymunu oynadılar, polis şiddetinin en sert anında bile 2011-2012 sezonu 4. haftası türkiye erkekler voleybol ligi galatasaray-halkbankası maçının tekrarını yayınladılar, ntv'den hiçbir farkı kalmamıştır" diye eleştirmek ne kadar saçmaysa, galatasaray sözlük'ü de ilgi alanımız dışında olan, siyaset ağırlıklı entry'leri silmekle eleştirmek o denli saçma.

    ki bunla ilgili uzun uzun bir gerekçeli açıklama yapmışken; olaylar: (bkz: #1257536)
    ki yaptığımız oylamada sözlüğün yüzde 77'si bu konuyla ilgili tavrımızı doğru bulurken: http://anketinho.gsozluk.com/...nket&AnketNo=822

    tamam şu anda "ya taraf olun, ya bertaraf" zihniyetinde olabilirsiniz. mezardan hitler kalkıp "dayan gezi parkı" diye tweet atsa "adamın dibi" diyerek yüceltebilirsiniz. ama lütfen buna sözlüğü alet etmeyin. bunu yazabileceğiniz yüzlerce alternatif platform var. birazdan beni de, akp'li, rantçı vs. diye de yaftalayabilirsiniz, yaftalayın problem değil ama lütfen bunu sözlük üzerinden yapmayın. misal gidip ekşi sözlük'te yazın; yöneticileri akpli, direnişle ilgili entry'leri siliyorlar vs. diye. sıkıntı yok, alışkınız yalan yanlış şeylerle karalanmaya.
  • 6999
    sunucu taşıma işlemlerinden dolayı bu gece 01:00'den sabahın ilk ışıklarına kadar kapalı kalacaktır.

    ayrıca taşıma işlemi sebebiyle sözlüğe erişim tamamen kesilecek olup, alan adlarımızdaki dns güncellemeleri sebebiyle yaklaşık 24 saatlik bir süre içerisinde bazı konumlardan sözlüğe erişim sağlanamayabilir.

    gelişmeleri galatasaray sözlük twitter hesabından takip edebilirsiniz: https://twitter.com/GsSozluk
  • 7526
    benim için şarap gibi...

    hep merak ederdim; 90'lı yılların sonunda ve 2000 yılında galatasaray sözlük olsaydı nasıl olurdu diye. daha doğrusu galatasaray'ın o şaşalı yılları...

    - mesela 99 yılındaki milan maçından önce nasıl hissediyorduk, sonrasında nasıl?
    - yola uefa kupası'nda devam ederken acaba borussia dortmund'u eleyebileceğimizi düşünüyor muyduk?
    - real mallorca zorlu bir rakip miydi? bize yarı final yolunda engel olur muydu?
    - istanbul'daki leeds maçı öncesi mesela. öncesindeki gecede yaşananlar?
    - ya ingiltere'de oynadığımız rövanş maçı? o heyecan. ya o gerginlik?
    - uefa kupası'nda finale kalışımız mesela? hiç tahmin edebilir miydik yolun sonunun buraya geleceğini?
    - peki arsenal'le oynayacağımız final maçı? nasıl geçirdik finale kadar o günleri? peki ya finalden önceki gece? final günü?

    ben o zamanlar da interneti aktif olarak kullanıyordum. fakat o zamanlar galatasaray'la ilgili yazdığımız bir forum sitesi vb.'leri pek yoktu. küçük mail grupları vardı mesela. onlara da yazdıklarımız kaybolup gidiyordu...

    o zamanlar neler hissettiğimi az-biraz hatırlıyorum ama hislerimizin tam olarak ne olduğunu çıkarmak için yazıya dökülmesi gerekiyordu işte.

    bizim millet olarak günlük tutmak pek adetimiz değil. yaşarız geçeriz, yazıya dökemeyiz pek.

    o zamanlar galatasaray sözlük yoktu fakat bugün var. ve yaklaşık beş buçuk senedir galatasaray'ın güncesini tutuyor.

    bazı maçlardan önce neler hissediyoruz, sonrasında neler hissetmişiz hepsi satırlara dökülmüş.

    ara sıra canımızı sıkan şeyler yazılmıyor mu? işte onlar da zamanın dehlizinde kaybolup gidiyor. geriye sadece gerçek his ve duygularımız kalıyor.

    şimdi bile geriye dönüp baktığımızda yaşanmışlıklarımızın satılarla döküldüğü binlerce yazı var. ve bundan seneler sonra geriye dönüp baktığımızda binlerce satırlara dökülmüş hisler ve yaşanmışlıklar olacak.

    belki uefa zaferi öncesinde ve sonrasında yaşadıklarımızı tam olarak hatırlamıyoruz ama bundan sonra galatasaray'ın büyük zaferlerinden sonra neler yaşadıklarımızı geriye dönüp okuduğumuzda çok net hatırlayacağız.

    bir gün geriye dönüp baktığımızda seneler önce neler yazdığımızı, neler hissettiğimizi, neler yazıldığını ve neler hissedildiğini okuyacağız. belki o zamanlar bizler bile olmayacağız. belki çocuklarımız okuyacak bizim yazdığımız satırları.

    mesela sözlüğün ilk ölümsüz yazarı hako'nun yazdıklarını kimler unutabiliyor ki? peki ya diğer ölümsüz yazarlarımız? tabutta rovasata, hacibekir, misimovicsem gunahim ne, rngnbs, airkaynana...

    hiç silinebilir mi yazdıkları, hissettikleri...

    demiştim ya, galatasaray sözlük benim için şarap gibi; yıllandıkça daha da değerli oluyor.
  • 7668
    konu bütünlüğü için yapılan bir işlemden dolayı ne yazık ki bazı yanlış anlaşılmalar olmuş ve bu ne yazık ki peşin hükümle sansürcülük olarak adlandırılmış. oysa amacımız internet başlığında incelenen yeni düzenlenen bilişim kanunun kendi başlığında incelenmenmesini sağlamaktı. zira hali hazırda kanunla ilgili başlık sözlükte mevcut: (bkz: bilişim suçları yasası)

    yönlendirme konusunda moderasyonun hatası olduğu ne kadar doğruysa sırf bu sebeple sansürcülükle suçlayıp hedef göstermek de o derece yanlış.

    ayrıca moderasyonun konu hakkındaki düşünceleri zaten ilgili başlığa bir ay önce yazılmış: (bkz: #1384899)

    konuyla ilgili yazarlara tek tek mesaj atmak yerine bilgilendirmeyi buradan yapmak istedim. umarım problem anlaşılmıştır.
  • 7728
    birkaç gün önce mustafa sarıgül başlığında sporla ilgili olmaksızın dönen siyasi tartışmalar sebebiyle başlık incelemeye alınmış ve tedbir olarak da engellenmişti. inceleme sonrası başlığın engelinin kaldırılması unutulmuş ve ortaya böyle bir durum çıkmıştır. bunun dışında herhangi bir özel bir durum yoktur. durumun farkına vardığımız an yanlışlık düzeltilmiştir. yapılan bu unutkanlıktan dolayı özür dileriz.
  • 7862
    ne yazık ki son günlerde ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamında üstüne düşen payı almaktadır.

    bilindiği gibi galatasaray sözlük, galatasaray taraftarı vasıtasıyla önemli bir galatasaray ve spor bilgi kaynağı olmayı amaçladığından sözlük içinde konu ve içerik kısıtlaması vardır. galatasaray sözlük tematik bir sözlük olup, içerik olarak sadece galatasaray'la, türk ve dünya sporuyla, kişileriyle ve olaylarıyla alakalı yazılar yazılabilir.

    bu kural galatasaray sözlük'ün kendisi dışında gelişen olaylara tamamen ilgisiz olduğu anlamına gelmez. tüm toplumda infiale yol açan konular, yazarlarımızın çoğunluğunun ortak istek ve görüşleri doğrultusunda sözlük kurallarına istisna teşkil edebilir. berkin elvan da bunun en büyük göstergesidir. (bkz: olaylar/#1441790)

    bundan bahis açtığım ve bu açıklamayı yapmak zorunda kaldığım için utanıyorum ama normal şartlarda ilgili başlık da sözlük kuralları dışındadır. fakat yukarıda da belirttiğim gibi sözlük yazarların ortak istek ve görüşleri doğrultusunda tek bir sesle sözlük olarak ortaya bir tepki konmuştur. her şeyi bir kenara bırakırsak; bu galatasaray kültürünün bir gerekliliğidir. bu konuda kulübümüz de zaten üzerine düşen mesajları yayınlamıştır.

    tüm bunlardan sonra birkaç saat önce yaşanan olaylarda ülkedeki kaos yine bir can aldı. şu an olayla ilgili kesin ve net olan bir şey yok. sadece yine gencecik bir çocuğun öldüğünü biliyoruz. olaylar bu kadar sıcağı sıcağınayken insaları yine gereksiz tartışmaların içine sokmanın kimseye bir faydası yok. ülke bir iç savaşa doğru sürüklenirken özellikle herkese açık olan sosyal medyada itidalli davranmak hepimizin görev ve ödevidir. dün öldürülen kardeşimizin başlığı da bu sebeple kilitlenmiştir. (berkin'in başlığının dün açıldığını belirtmekte de fayda var)

    galatasaray'ı bir kenara bırakırsak biz insalık dışında hiçbir şeye taraf değiliz. daha önce de belirttiğim gibi toplumsal infiale yol açan her konuda da yazarların ortak istek ve görüşleri doğrultusunda mesajlar verebilir ve tepkiler koyabiliriz. fakat moderasyon olarak sıcağı sıcağına ve bireysel olarak hareket edemeyiz.

    bu sebeple moderasyonun bu tasarrufunun anlayışla karşılanmasını, bu tutumun başka taraflara çekilmemesini ve ilk günden beri yaklaşık 6 yıldır tamamen amatör bir şekilde yönetilen galatasaray sözlük moderasyonuna bu zorlu dönemde yardımcı olmanızı diliyoruz.
  • 7882
    galatasaray futbol takımı yarın şampiyonlar ligi'nde son 8 takım arasına kalmak için tarihinin en önemli maçlarından birine çıkacakken sözlük üzerine dönen bazı tartışmalardan dolayı anlıyoruz ki; galatasaray sözlük'ü galatasaray sözlük yapan en önemli nitelik konu ve içerik kısıtlaması. her ne sebeple olursa olsun bu kuralın çok uç olaylarda delinmesi bile probleme yol açıyor. zira toplumda infiale yol açan konularda istisna uygulanması bile beraberinde ayrı bir tartışma getiriyor. hem gezi parkı olaylarında, hem de son olaylarda tecrübe ettik ki her ne sebeple olursa olsun içerik olarak galatasaray sözlük kurallarıyla belirlediğimiz sınırlamanın dışına çıkılması sözlükte gereksiz bir tartışma ortamı yaratmaktan ve sözlüğe zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. bu sebeple aldığımız karar doğrultusunda bundan sonra ne sebeple olursa olsun konu ve içerik sınırlamasında istisna uygulanmayacak: (bkz: olaylar/#1444656)

    ve ayrıca: (bkz: galatasaray sözlük/#1442043)
  • 8060
    polemik konusu olan türkiye futbol direktörü başılığına yazılan bazı entry'lerin silinme sebebi, entry'lerin başlıkla direkt alakalı olmadığı ve konunun başka bir başlıkta incelendiği içindir. buradan hareketle "terim eleştirileri siliniyor" gibi bir mantığa ulaşmayı zaten sözlükte yer alan yüzlerce terim eleştirisi doğrudan çürütüyor.

    atıyorum nasıl ünal aysal'la ilgili galatasaray spor kulübü başkanı başlığına değil de direkt ünal aysal başlığına entry giriliyor ve galatasaray spor kulübü başkanı gibi makam başlıklarında sadece makamla ilgili tanımlamalar yapılıyorsa türkiye futbol direktörü başlığında da durum aynı.

    ayrıca ilgili başlıkta sadece terim eleştirileri değil, terim'i savunan entry'ler de aynı sebeple silinmiştir. zira entry'leri "eleştiri mi değil mi" gibi keyfi bir değerlendirmeye değil, "kurallara uygun mu değil mi" gibi nesnel bir değerlendirmeye sokuyoruz.
  • 8098
    biraz önce tamamen bu sözlükten tanışmış 6-7 erkek bir eve doluşup şampiyonlar ligi finali'ni izledik. azımız atletico'yu, çoğumuz ise real'i destekliyordu. atletico golü atınca artık evdeden nasıl bir gool sesi çıktıysa; yan binada oturan spor yazarı ama harbi galatasaraylı bir abimiz çıkageldi ve maçı beraber izledik. maç oynanırken herkes kafasına göre bir takımı destekliyordu. hatta aramızdan biri "real'in ilk golünü ramos atar" diye bahis oynadığı için her kornerde ramos diye dileniyordu. ne ara devre arası oldu, herkesin konuştuğu bir tek bir şey vardı; "acaba bir gün biz de burada olacak mıyız?"

    ikinci yarı başladı; yine bağırışlar, kıyametler. atletico'yla defans yaparken adeta real'le golü arıyorduk. zira herkesin kafasında yine tek bir şey vardı; "biz burada olsaydık ne yapardık?" atletico gibi öne geçsek defans yapar, real gibi geri düşsek tüm hatlarımızla saldırıdık.

    sanırım bugün sözlüğün düştüğü durum bu. herkes kendi kafasındaki finali oynadı. zira herkesin bildiği bir şey var ki; "bir gün biz de burada olacağız."

    ve "o kupayı kaldıracağız!"
  • 8409
    şahsen 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı'na olan ilginin önceki senelerdeki derbilere nazaran çok daha az olmasını yadırgamıyorum. en basitinden geçen sezonun ikinci yarısında şampiyonluk şansımızın olmadığı ve iddiasız bir şekilde çıktığımız fenerbahçe maçından bir hafta önce bile yerimde duramayışımı hatırlıyorum. fakat yarın oynanacak 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı'na olan ilgi ve alakam "lan sahi hafta sonu da derbi var"dan öteye gitmedi bir haftadır. hiç de heyecanlandırmıyor derbinin oluşu.

    bunun için tek bir sebep sayamam. onlarca sebebi var.

    en basitinden ali sami yen arena'da oynayacağımız bir fenerbahçe derbisi için kulüp bir haftadır "takımını yalnız bırakma, sen yoksan bir kişi eksiğiz" diye resmi site, televizyon ve sosyal medya kanallarından sürekli çağrı yapıyor. bakın yineliyorum; bir fenerbahçe maçı öncesi kulüp taraftarına "takımını yalnız bırakma" diyor. önceki seneler fenerbahçe maçları öncesi bilet sistemleri kitlenir, büyük hengameler yaşanırdı. geçen sezon 40 bin kombine satan kulüp bu sene rica minnet taraftar çağırıyor stadyuma. neden? (bkz: passolig)

    ne ilginçtir ki aynı kulüp bu passolig zımbırtısına ilk atlayan kulüplerden biri oldu. sırf kasasına girecek nakit 2.5 milyon euro'dan* dolayı. oysa biraz taraftarını düşünen, biraz taraftarının nabzını tutabilen bir kulüp on binlerce taraftarını yüzüstü bırakmazdı. passolig'i reddeder, gerekirse kombinelere 100 lira daha zam yapar ve cezasını da buradan sağladığı gelirle öderdi. 100 lira fazla, 100 lira eksik, hiçbir şey fark etmez, zaten kombine alan insanlar kombinesini yine alacak. böylelikle hem taraftarın arkasında durulur, hem de taraftarın desteği alınabilirdi. şimdi düşünün ki galatasaray mabedinde bir şampiyonlar ligi maçına çıkıyor, hem de o maç sezonun ilk taraftarlı maçı ve tribünlerde 30 bin kişi bile yok. evet 16 eylül 2014 galatasaray anderlecht maçı'ndan bahsediyorum. belki o gün stadyum tamamen dolu olsa taraftar çoşkusuyla alacağımız maçı, ölü ve futbolcusunu yuhalayan taraftarlar yüzünden kazanamadık. maçtan önce "passolig geçerli, bizim elimizde olan bir şey yok, kanuni zorunluluk" diye açıklama yapan kulüp, maç günü bilet satışının yerlerde olduğunu görüp passolig'i kaldırıyor. hani kanuniydi, hani zorunluydu? kimi kandırıyorsunuz? amaç insanlara zorla passolig aldırmak. yeter ki endüstriyel futbolun çarkı dönsün. şampiyonlar ligi'nde galibiyet için 1 milyon euro, beraberlik için 500 bin euro ödendiğini de söylemeden geçemeyeceğim. sen en başında ceza ödememek için hem taraftarını küstürüyorsun hem de taraftar desteğinden mahrum kalıyorsun. sebep? çünkü kulübü locadan yönetiyorsun. galatasaray yönetimiyle taraftarı arasında yıllardır kopuk bir bağ var. bakın taraftar grubu demiyorum; galatasaray taraftarıyla. yönetim taraftar grubuyla çok güzel iletişime girip onların isteklerini karşılayabiliyor ama söz konusu gerçek galatasaray taraftarı olunca konuya fazlasıyla fransızlar.

    kendimi bildim bileli galatasaray'ın maçlarına gidiyorum. ilk gittiğim maçın üzerinden 23 yıl geçmiş. senelerdir kombinemi yeniliyorum. bu sene de kombinemi yeniledim. fakat sırf passolig almadığım için yarın 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı'na giremeyeceğim. sezon başı parasını ödememe rağmen kulübüm beni içeriye almayacak. neymiş, passoligmiş, zorunluymuş, kanuniymiş... yersen.

    bir başka konu galatasaray düşmanı mevcut türkiye futbol federasyonu. sırf şike sürecinden sonra fenerbahçe'yi kurtarmak ve galatasaray'la fenerbahçe arasında oluşacak maddi-manevi uçuruma engel olmak için kurulmuş bir federasyon. hem de birinci elden; hükümetin eliyle. fenerbahçe avrupa kupalarından men edilmiş, önemli bir prestij ve gelir kaybı yaşıyor. başkanı dahi "artık kulübün dosya kağıdını bile idareli kullanmalıyız" diye açıklama yapıyor. diğer tarafta ise yeni yönetimiyle beraber işleri tamamen yolunda giden, 40 binden fazla kombine satışı yapan aynı zamanda da sportif başarıyı yakalamış bir galatasaray var. daha önce hayal dahi edilemeyecek yıldızlar galatasaray forması giyiyor. türkiye'de sportif ve ekonomik açıdan arayı açacak bir galatasaray'ı en çok endüstriyel futbolun aktörleri istemez. saha içinde oyun skoruna kadar etki edecek hakem hataları; özellikle saha dışında yazılı ve görsel basın aracılığıyla yapılan yanlı, kasıtlı ve yanıltıcı haberler; tek görevi galatasaray'a ceza kesmek olan federasyon kuruluşları ve en önemlisi tepeden tırnağa galatasaray düşmanı bir federasyon başkanı.

    öyle bir federasyon başkanı ki; senelerce başkanlığını yaptığı kulübünü milyonlarca dolar zarar uğratmış, maddi ve manevi açıdan çökertmiş ve gelinen son noktada avrupa kupalarından men edilir noktaya taşımış. bu üstün başarıları sonucuyla da çok kritik bir dönemde türkiye futbol federasyonu başkanı yapılmış. şu an sayesinde milli takım ve türk futbolu en karanlık dönemlerini yaşıyor.

    bir de yabancı oyuncu sınırlaması meselesi var. 17 kulüp bu sınırlamanın kaldırılmasını ya da iyileştirilmesini isterken sırf fenerbahçe istemiyor diye dayatılan saçma sapan bir uygulama. sebebi de belli; madem fenerbahçe avrupa kupalarına gidemiyor, o halde galatasaray da arayı açmasın. herkes biliyor ki; ne zaman fenerbahçe avrupa kupalarına gidecek ya da gitme ihtimali belirecek o zaman bu saçma sapan uygulama kaldırılacak. düşünün ki tek başına tüm federasyona nüfuz eden bir fenerbahçe camiası. dünya futbol tarihinin en büyük şikesinin sonucu olarak uluslararası organizasyonlar tarafından sürekli cezalandırılmış fakat ne ilginçtir ki ulusal federasyon tarafından hiçbir müeyyideyle karşılaşmamış bir fenerbahçe...

    saymakla bitmeyecek daha onlarca sebep var.

    sadece bu sezon felipe melo bir retweet yüzünden ceza aldı. federasyon pdfk'nın verdiği kararı beğenmeyip zorla galatasaray'ın sahasını kapattırdı. hani pfdk kararlarında bağımsızdı? şimdi de 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı'na cüneyt çakır'ı atamışlar. nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça.

    daha komiği bugün kulüpler birliği başkanlığını istanbul büyükşehir belediyespor başkanıyken şikeli sezonda (2010-2011) futbolcularından fenerbahçe'ye yenilmelerini isteyen hükümetin damadı göksel gümüşdağ yapmakta. daha da acı olan bir şey var; ne yazık ki benim kulübün de seçimde oyunu göksel gümüşdağ'dan yana kullanmış. hani marjinal bizdik? yani "ne içindeyiz çemberin ne de büsbütün dışında" mı? ya da politik olmak mı deniyor buna...

    bir başka ve en önemli konu da siyasi otoritenin futbol üzerindeki baskı ve tutumu; yani despot yönetimi. sayfalarca yazı yazılır bunula ilgili ama heyhat!

    yeni ali sami yen spor stadyumu açılışında, bazı devlet adamları ve siyasilerin, sanki galatasaray'a bedavadan yeni bir stadyum tahsis etmiş gibi olayı kendi kişisel ve siyasal şovları dönüştürmeleri sonucu hak ettikleri muameleyi gördükten sonra bir türlü tamamlanamayan ali sami yen arena'nın yolları var bir de. istediği zaman altı ayda avm, bir yılda gökdelen dikebilenler, aylardır bitireceklerini söyledikleri bir metro inşaatını bile bitiremediler. hem kimin umurundaki? zaten o istasyon sadece maç günleri işe yarıyor. o ıslıklamanın bedeli ödettirilmeli galatasaray taraftarına. vaat edildiği halde bir türlü yapılmayan yollar var. geçen sezon aslanlı yolda o kalabalıkta bir taraftar hayatını kaybetti. hangi maçtı hatırlamıyorum ama bir maç çıkışında da yine o kalabalıkta kalp krizi geçiren adamın yerdeki çırpınışlarını aklımdan çıkaramıyorum bir türlü. hangi galatasaraylı ünlü ve iş adamının umrundaki bunlar? bugün kulübü yönetenleri kenarda bırakırsak, yönetme iddiasında olanlar ve kongre üyelerinden hangileri çıkıp konuşabiliyor ki bunları. hangisi savunuyor galatasaray'ın haklarını? ama işlerine gelince en iyi galatasaraylılar onlar.

    bir de egoları galatasaray'ı aşmış olanlar var ki; onlara söylenecek laf kalmadı. kâh teknik direktör, kâh yönetici, kâh başkan... zoru görünce kaç.

    evet şahsen ben ne yarınki derbi için ne de bu sezon için heyecan duymuyorum. içimdeki heyecanı öldürdüler artık. sezonun planı da belli zaten. beşiktaş yarıştan erken koparsa galatasaray - fenerbahçe arasındaki şampiyonluk yarışı son haftalara kadar taşınacak ama sırf şampiyonlar ligi'ne direkt gidebilmesi için* fenerbahçe şampiyon yapılmak istenecek. kimse bu aşamada galatasaray'ın şampiyon olmasını istemez.

    olur da galatasaray yarıştan erken koparsa bu sefer yarış zorla beşiktaş ve fenerbahçe arasında gerçekleştirecek. fakat bu sefer şampiyonluk ibresi beşiktaş'tan yana olacak. zaten on yılda bir-iki kere şampiyon olabiliyorlar; zamanları geldi. hem aradan çıkar hem de ağlayışları kesilir üç beş sene. yıldırım demirören'i türk futbolunun başına saran ve bugün federasyona karşı sadece aleyhine hakem hataları olduğunda cılız sesler çıkaran omurgasız beşiktaş camiasına da bir paragraf açmak gerekir ama değmez.

    olur da fenerbahçe yarıştan erken koparsa diyeceğim ama böyle bir ihtimal yüzde bir bile değil. futbol ekonomisindeki rant gruplarının en istemeyeceği senaryo bu olduğu için değerlendirmeye bile almıyorum bunu.

    daha onlarca, yüzlerce sebep; yaz yaz bitmez. kendin söyle, kendin dinle...

    üzgünüm ama gerçekler böyle.

    hoşgeldiniz: yeni türkiye...
App Store'dan indirin Google Play'den alın