• 13703
    3 haziran 2015 bursaspor galatasaray maçının ertesi günü takımda kökten değişikliğe gidilmesi gerekiyordu. gidilmedi cahillik edildi. bu takımın üzerinde ölü toprağı var. bu takım artık bir iki oyuncunun monte edilmesiyle olmaz iskeletinin tamamen değişmesi lazım. aşırı pasifiz maçlarda alıp giden bir tane oyuncumuz yok podolski ve yasin dışında onlarda belli bir süreden sonra ne kadar gittiği aşikar. zaten yasin'de dalga geçmeye başladı galatasaray ile iflah olacak gibi de değil. muslera, sneijder, chedjou ve podolski dışında takımda kalmayı hak edebilecek futbolcu gözükmüyor. hakan balta'yı da üzülerek söylemek istiyorum stoperde iki tane +30 yaşında ağır futbolcu kaldırmıyor ya hakan'dan ya chedjou'dan vazgeçmemiz gerekiyor. hakan gitsin demiyorum yine kalsın ne hakan'ı üzecek ne bizi üzecek bir sözleşme imzalansın ihtiyacımız olduğunda soğukkanlı duruşuyla girsin işini yapsın. başka türlüsü kaldırmıyor çünkü.

    selçuk inan'a gelecek olursak, ufak bir kıpırdanma var ama yeterli değil. takımdaki köhneleşmeliğin içerisinde selçuk'ta var. kontratında değişiklik olursa kalsın bir şans daha verilsin yok beyimiz hayır derse kendisiyle de yollarımızı ayırabiliriz.

    lionel carole kalabilir zaten aldığı ücret ve oynadığı futboldan yana kimsenin sorunu olduğunu zannetmiyorum. ama yerine daha iyisi de alınabilir kesinlikle.

    kısacası 2011-2012 sezonun da olduğu gibi iskeletten değişikliğe ihtiyacımız var. artık kabuk değiştirmemiz gerekiyor.

    edit: bu oyuncular dışında herkes kesinlikle ve kesinlikle defolup gitmeli. grosskreutz oynamadığı için bu değerlendirmeye tabii olarak dahil değil.
  • 13708
    çok uzatmıyorum ve iddaalı cümleler sarfedeceğim. mevcut takıma denizli gelsin. birde top tutabilen sırtı dönük yırtıcı zenci bir forvet gelsin ki kendisi kweuke'dir ve ortasahada adam yiyen bir zenci ile şu haliyle bile rahat şampiyonluğa oynayacak takımdır.

    muslera, chedjou, balta, denayer, selçuk, sneijder, poldi ve son haftalardaki hali ile olcan gibi bu lig için gayette yeterli bir kadrosu vardır. şu üzülür, bu üzülüre bakmadan alınacak 2 oyuncu galatasaray'ı toplar. karalar bağlamaya gerek yokki ben yenilgi ve beraberliklerde acayip demoralize olan bir adamım.

    ikinci yarı bütün derbiler kendi sahasında. tek sorun önünde oynayacağı 5 maç.
  • 13710
    perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. geçen yıl taraftar bu takımın eksiklikleri var diye bas bas bağırırken gerçekleri görmek istemeyen galatasaray'ın başındakiler tam aksini söylüyorlardı. eserleriyle övünsünler şimdi.

    maalesef (sağ bek, sağ-sol açık, adam yiyen orta saha, komple forvet) olmak üzere 4-5 takviye yapılmadan kolay kolay düzelmesi mümkün olmayan takım.
  • 13713
    iki maç üst üste 90. dakikada gol yiyerek 5 puan veren takım yani ders alma konusunda çok iyiyiz. artık doksanda kesin yeriz algısı oluşmaya başlayacak takım bir güzel geri yaslanacak. bunların sonucunda bu sene şampiyonluğu unutması gereken takım herkes geçen seneki gibi bir diriliş bekliyor ama o bir kere olur sen doğru dürüst eksiklerini kapatma, bir sistemin olmasın sonra şampiyonluk bekle bu sene üzülme senesi her şey başımızdaki gereksizler yüzünden.
  • 13714
    sozlesme yenilenen, kiralanmasina ragmen maaslarini odedigimiz ve yeni alinan futbolcularin maliyetlerini dusununce eldeki kadro yapilanmasinin bir isbilmezlik abidesi oldugunu soylemek cok da buyuk bir tespit sayilmasa gerek.

    gecen sene anadolu takimlari bu kadar kaliteli degillerdi yabanci oyuncu siniri yuzunden. galatasaray taraftari baska taraftara benzemez. futbolu bilir. bas bas bagirdi herkes. yonetimin/kisilerin masasi azinlik haric. cevremde gordugum, maca giden gitmeyen herkes ozellikle onlibero, sag bek, sag acik, forvet eksikligini bas bas bagirdi.

    simdi bunun hesabi sorulacak. soruluyor. kisa vadede defansif onliberomuz olmadigi icin gol yemeye devam edecegiz gibi duruyor. allah cumlemize sabir versin.

    hepimize ders olsun bu durum. haketmeyen adamlar siktiri boktan basarilari kazandiklarinda "x iyi oyuncu, y buyuk hoca" kafalarina girmeyelim. demek ki neymis balta saatli bir bombaymis, selcuk onliberoda yetersiz, burak golcu molcu degilmis.
  • 13715
    kanaatimce en büyük sorunu defans kurgusu olmayan, dün saçma 3 gol ile antalyaspor ile berabere kalan takımımızdır. galatasaray'ın en büyük sorunu burak yılmaz'dır. burak tek forvet oynadığı zaman topu her zaman önüne yani koşu yoluna istiyor. ayağına verdiğin zaman da en fazla rakibe faul yapıyor. bu da galatasaray gibi ligde skor ne olursa olsun önde kalan, takımı rakip sahaya yerleştiren takım için resmen durdurucu oluyor. takım topu forvet'ine verince ya topu kaybediyor ya da sadece forvetinin önüne top attığı için eksik hücum ediyor. netice itibariyle de bu sebeplerden hiç alışkın olmadığı şekilde sık sık topu rakipte kalmasına müsaade etmiş oluyor. bunda biraz da orta sahanın melo'nun gidişiyle yumuşak karınlı kalması.

    forvetimizde topu verdiğimiz zaman takımı rakip sahaya yerleştirebilecek, duvar olacak, bulduğunda atacak bir adam olmadığı sürece çok daha fazla gol yeriz. halbuki jason-chedjou-balta-carole şeklinde bir savunma top sende iken gol yememek için gayet uygun bir dörtlü.

    biraz toparlar isek kevin grosskreutz'un dahil olması ile, yeni teknik direktörün takım kurgusunu iyi analiz etmesi ile ve yazının ana konusu olan burak yılmaz'ın yerine en kötü ihtimalle fernandao tarzı bir oyuncunun oynaması ile galatasaray avrupa liginde de ilerler ligde de yarıştan kopmaz.

    nando-jason-chedjou-balta-carole-selçuk-x-kevin-sneijder-podolski-y düzeni ile güzel günler yakındır beyler.
  • 13717
    problemi yerli futbolcular olan takımdır. burak, sabri, umut, olcan... ilk 18'e bile alınmaması gereken futbolcular bunlar. sol bekte oynatacak adamı yıllarca arayıp alex telles'i bulmuşken neden gönderdiğimizi ve şuan neden göbekli bir olcan'a kaldığımızı aklım almıyor. ayrıca stoper ihtiyacımızdan dolayı denayer'i almışken hala stoperde yavaş kalan semih ve h.balta'nın neden ısrarla oynatıldığını da.
  • 13719
    hamza hamzaoğlu ve dursun özbek'in ele ele verip içine ettikleri takım.

    galatasaray'da nelerin eksik olduğu, nelerin yapılması gerektiği daha o dördüncü yıldızı aldığımız gün belliydi. hamza ve dursun'un da sürekli bahsettiği gibi dördüncü yıldız ve üç kupa tabiki büyük bir başarıydı ama aynı zamanda inanılmaz bir fırsattı. bu büyük fırsatla galatasaray bir eşiği atlayabilirdi. şu an oynayan takım, daha doğrusu son dönemde o kupaları kazanmış takım ünal aysal ve fatih terim'in kurduğu, büyük başarılara ulaşmış kemik kadro ile devam eden takım. halbuki o bir projeydi ve sonuna geldi.

    teşekkür edilip yollanması gereken adamlar varken, aksine sözleşme yenilenip korundu. üstüne müthiş bir vizyon göstererek sözleşmesi otomatik uzayan umut bulut'un sözleşmesinin ben zaten uzatacaktım, denmiştir.

    kardeşim, galatasaray hiçbir zaman lokal başarı peşinde koşmamıştır. daha doğrusu birinci önceliği lokal başarı değildir. avrupa'da yeni heyecanlar için yepyeni bir kadro kurmak şartken, gidip de bilal, jem paul karacan gibi adamları alıp, iyi ya da kötü melo ve telles'i yollarsan, forvette toplasan bir forvet etmeyen umut ve burak'a bel bağlarsan, burak'ın morali düşmesin diye forvet transferi yapmazsan, sabri'den daha iyi değil deyip maxi pereria'yı almazsan, takımı iyice yumuşatıp maçlarda gol yememeyi beklersen bu takım ne olur?

    galatasaray takım savunması yapamıyor deniyor. yapamıyor tabi. yapamaz da. bu futbolcu topluluğu ile yapmasına da imkan yok. sağ bekinde sabri oynarken, sol bekinde olcan oynarken, savunmada semih gibi bir adam varken ve orta sahada sert bir defansif orta sahan yokken nasıl takım savunması yapacaksın? forvetinde burak yılmaz varken nasıl yapacaksın?

    sağ bek: sabri/ mevkisi sağ bek olmayan denayer
    savunma: chedjou / yorgun hakan / vasatın altı semih
    sol bek: ikinci ligden gelen carole / mevkisi sol bek olmayan olcan

    defansif orta saha: bilal / jem / rodriguez

    bravo. çok muhteşem bir takım yapılanması. müthiş bir kadro mühendisliği şu kadro ile türkiye'de bile başarı garanti değilken avrupa'da nasıl başarı hedeflendi ben hakikaten hayretler içindeyim.

    galatasaray'ın başında çok kötü iki şey vardı. birisi gram vizyonu olmayan hamza, ikincisi ise kalitesiz başkan dursun özbek.

    bakın galatasaray avrupa'da ve ligde başarılı olduğu dönemde teknik direktör / başkan ikililerine bakın.

    benim aklıma izlediğim dönem için konuşuyorum direkt: faruk süren / fatih terim ve ünal aysal / fatih terim dönemi geliyor. fatih terim'i sevmesem de otorite ve vizyon sahibi olma konusunda heralde hamza'dan 5 gömlek üsttedir. faruk süren zaten efsane başkan başka söz gerek yok. ünal aysal'ı seversiniz sevmezsiniz ama faruk süren'den sonra galatasaray'a gelen en iyi başkandır. duruşu, korkusuz oluşu, başka güçlere yaranmaya çalışmaması, doğru ya da yanlış fatih terim'i bile gönderebilecek otoritede olması, küme düşme potasına girmiş takımı baştan yaratıp, doğru parçaları yaratıp ligde şampiyon yapıp, cl'de çeyrek finale götürmesi.

    mesela özhan canaydın her ne kadar insani olarak muhteşem bir kişilik olsa da inanılmaz kötü bir başkandı. fatih terim geldi ve başarısız oldu.

    galatasaray'ın başarısız olacağına dair öylesine belirtiler vardı ki açıkcası bu durum süpriz değil.

    borç, borç, borç deniliyor. kardeşim bu borç ben kendimi bildim bileli var. hangi zamanda yoktu ki? borç var diye bizi jem karacan'a, sabri'ye, umut'a, burak'a, semih'e, bilal'e neden mecbur bıraktınız? artık hem borç var hem de başarısızlık var.

    tebrik ediyorum hepinizi. galatasaray müthiş bir ivme yakayabilirdi ama maalesef siz onu mahvettiniz.
  • 13721
    bu takımın devre arası yapılacak transferlerle iyi bir noktaya gelebileceği de şampiyonluğa oynayabileceği de tamamen bir hayal. takımdaki uyumsuzluk, forvet ve savunmadaki eksiklikler, motivasyon eksikliği, takım içi kırgınlıklar, geçen seneki şampiyonluğun yarattığı rehavet gibi faktörler birkaç transferle çözülemez. en mantıklı yol yeni bir kadro yapılanmasına gitmek ve özellikle maaş yükü fazla yerli oyuncularla yolları ayrımak olacaktır. ama bunun planlamasını yapabilecek bir yönetime sahip miyiz, bundan hiç emin değilim.
  • 13723
    sezonu kapatıp kapatmayacağı 5 maç içerisinde belli olacak takım. olabilecek en iyi senaryo lider ile maksimum 5 puanlık bir mesafede olunması. son 2 haftada 5 puanımızı alabilsek farklı şeyler konuşacaktık.

    5 puan diyorduk. büyük bir sürpriz olmazsa avrupa ligi'ne gideceğiz. denizli antrenör olacak. kulüp bir şekilde önlibero ve forvet almak zorunda. nasıl olur onu bilmiyorum ama yazın yaptıkları saçmalıkları tekrarlamamaları lazım.

    eğer yukarıdaki saydıklarım olursa ve 2. devre sakatlık veya ekonomik sorunlar yaşamazsak son haftaya kadar yarış içerisinde oluruz.

    yoksa ne mi olur?

    arena'da fener maçı kalır sadece önemli. dursun oteli satar artık çünkü geyik bir kenara o maçta kaybedilecek puan herşeyi bitirir, seneye ibra, ronaldo, messi getirse kalamaz koltuğunda.

    dilerim ilk seçenek için vargücüyle çalışır herkes. yoksa kepenk erken indirilir, arenada oynayacağımız beşiktaş maçını kazanalım mı kaybedelim mi geyiklerine başlarız.
  • 13724
    muslera-eboue,ujfa,semih,h.balta-engin,melo,selçuk,riera-elmander,necati. 2011-2012 sezonun final maçında fenerbahçe'den kupayı söküp alan onbirde bu oyuncular yer almaktaydı. aşağı-yukarı sezonun ideal onbiriydi. zaman zaman necati yerine baros oynardı veya riera beke kaydılırıp sol kanatta emre çolak'a şans verilirdi. şimdi bu ufak değişiklikleri de göz önüne alarak birinci sorumu soruyorum:

    - bu takım hücumda yaratıcılık anlamında sorun yaşar mı?

    cevap: sanmıyorum. şu kadroda topu kimin ayağına versen hücuma taşır takımı. belki bitiricilikte sorun yaşanabilir ancak forvetler haricinde de skor katkısı alır bu takım. aldı da zaten. çünkü hem melo-selçuk ikilisi, hem de kanatlardaki riera(emre ç.)-engin ikilisi hücuma arkayı düşünmeden rahatça çıkabilir. o halde can alıcı olan ikinci sorumu soruyorum:

    - bu takım rakip yarıalanda topu kaybederse şu kadrodan kaç kişi anında topun arkasına geçer?

    cevap: 10 veya 11.

    işte bütün mesele burada saklı. artık ne türkiye'de, ne de avrupa'da savunma yapmadan maç kazanılmıyor. avrupa'da zaten kazanılmıyordu da türkiye'de bu işin oturması 2000lerin başını buldu. günümüz futbolunda hücum da savunma da kompakt halde yapılıyor. top rakipteyken ortasahanızı en az 3 oyuncuyla kapatmanız gerekiyor. yoksa en kolay görünen deplasmanda bile sıkıntı yaşayacaksınız. bu konuda birkaç örnekle devam edelim.

    2010-2011 fenerbahçe'ye bakalım mesela. öyle veya böyle 82 puan alarak şampiyon oldular. öncelikle sezon başına dönelim. cl ön elemelerinde rakipleri young boys'du. dia-stoch-alex-gökhan ünal dörtlüsüyle çıktılar maça. sonuç hüsran oldu. daha sonra aykut kocaman sağ kanada mehmet topuz'u koydu ve ligde 34 maç 90 dakika oynatarak şampiyonluğa ulaştı. o sezon mehmet topuz 34 maç 90 dakika oynarken diğer yetenekli üçlü sürekli değişti. stoch oldu, dia oldu... ama topuz'un yeri hep sabit kaldı.

    bir başka örnek olarak bu sene takdir edilen beşiktaş'ı örnek alalım. buradaki herkes çok beğeniyor şenol güneş'i, o yüzden ondan örnek vermek istedim. sizce şenol güneş neden aynı anda gökhan töre ve quaresma'yı oynatmıyor? halbuki ne güzel olurdu değil mi? sağdan q7 trivelalar soldan da gökhan yarım yarım yardırırdı. olmuyor öyle işte. savunmada ileride topun arkasına geçmeyen 4 oyuncu büyük sıkıntı teşkil ediyor. bu sebeptendir ki feda sezonundan beri beşiktaş'ta çalışan 3 teknik adamın da(samet aybaba, slaven biliç, şenol güneş) ön tarafta vazgeçemediği tek oyuncu top kaptırılınca prese başlayan olcay şahanoluyor. tek tek bakmadım ama birkaç istisna hariç bu sezon beşiktaş'ın oynadığı maçların hiçbirisinde q7-sosa-töre ve gomez aynı anda yoktur. q7 ve töre'nin aynı anda sahada olduğu durumlarda hemen sosa'nın yerine ön tarafa oğuzhan özyakup çekiliyor. ancak tolgay veya veli takıma dönüp oğuzhan ön tarafa kaydırılırsa töre-q7 aynı anda sahada olabilir ki bence şenol güneş de dört gözle o günü bekliyor.

    2010 trabzonspor, bu sezonki fenerbahçe hatta 2013 fenerbahçe,2013 galatasaray... örnekler çoğaltılabilir. bu başarılı takımların hepsinin ortak özelliği savunmada topun arkasına geçen oyuncu sayısının minimum 8 olmasıdır. şimdi hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'ına dönelim. son 7 hafta. hoca artık atarak şampiyonluğun gelmeyeceğini anladı. takım savunmasının güçlendirilmesi gerekiyordu ve modern fubolun başlıca prensiplerini uyguladı. ön tarafta pres gücü düşük olan burak-sneijder ve yasin'in yanına hep savunmayı bir adam daha fazla tutacak bir oyuncu koydu. bu bazen umut bulut oldu, bazen hamit altıntop oldu, bazen de emre çolak. ama bruma olmadı örneğin. bu sezon da bunu uyguladı adam. sneijder-poldi sabit olmak üzere kalan iki kontenjan için burak-yasin-sinan'dan birisini yerleştirdi, kalan tek kişilik yere de topun arkasına geçebilecek bir oyuncu koydu. jose-umut-emre çolak hatta sabri sarıoğlu oynatıldı o bölgede. sakat olmasa her maç hamit altıntop'u izlerdik muhtemelen. normalde de grosskreutz oynayacaktı ama yönetimin beceriksizliği engel oldu. hocanın sezon öncesi kafasındaki isim de sigthorsson'du. bunun için kopardınız işte o kıyameti. bu sezon bu prensibin dışına çıkılan iki maç, ligde oynadığımız son iki maç oldu(rize(d) ve antalya). iki maçta 7 gol yendi. birisi hamza hocanın son maçı oldu. yani özetle hayır kardeşim, umut bulut yerine sinan gümüş falan oynayamaz, oy-na-ya-maz. sen football manager'da ileri dörtlüyü sinan-sneijder-yasin-poldi şeklinde kurup galatasaray ile cl kupasını kaldırabilirsin ama gerçek dünyada öyle olmuyor. ille de sinan gümüş oynası istiyorsanız podolski'yi kesmek zorundasınız. ya da burak yılmaz'ı kesip hücümda bitiricilikten feragat edeceksiniz.

    modern futbolun özeti budur. mümkün mertebe yaratıcı oyuncu kullanıp savunmada da minimum 8 kişi topun arkasına geçeceksiniz. presi ister barcelona gibi rakip yarı alanda yapıp topu hemen kazanın (ki bu eğer barcelona ya da 2000 model galatasaray değilseniz biraz riskli), ister kendi yarı alanınıza geçip öyle yapın, bu şekilde gol yemeniz çok zor. gol atmak için de yaratıcı oyuncularınızın yeteneklerini kullanacaksınız ki biz de ziyadesiyle mevcut (burada hücumda kullanılan umut bulut, sabri vs yaratıcılığı düşürmez mi diye sorabilirsiniz elbette. düşürür, düşürüyor da. ancak takımda yaratıcı isim sayısı o kadar fazla ki fark etmiyor. savunmadaki chedjou-hakan balta ikilisinden, selçuk, bilal; oynadığı zaman jose ve ilerideki poldi,sneijderi, yasin bu oyuncuların hepsi yaratıcı. zaten bu sezon hücumda sıkıntı yaşadığımızı düşünmüyorum. içerideki atletico maçı hariç her maçta gol atık. asıl sıkıntı savunmada idi). hamza hoca bunu uyguluyordu, yeni gelecek hoca da muhtemelen bunu uygulayacak. bunu uygulamayan hoca da başarılı olamaz zaten. bu kadronun doğrusu bu çünkü.

    edit: bir de bonus soru gelsin o zaman. düşünmeye teşvik etsin:)

    rijkaard'ın ön alanda keita-arda-kewell-baros'lu takımı, bu muhteşem yetenekli ayaklara rağmen neden ligi ikinci bile bitiremedi acaba?
App Store'dan indirin Google Play'den alın