13723
muslera-eboue,ujfa,semih,h.balta-engin,melo,selçuk,riera-elmander,necati. 2011-2012 sezonun final maçında fenerbahçe'den kupayı söküp alan onbirde bu oyuncular yer almaktaydı. aşağı-yukarı sezonun ideal onbiriydi. zaman zaman necati yerine baros oynardı veya riera beke kaydılırıp sol kanatta emre çolak'a şans verilirdi. şimdi bu ufak değişiklikleri de göz önüne alarak birinci sorumu soruyorum:
- bu takım hücumda yaratıcılık anlamında sorun yaşar mı?
cevap: sanmıyorum. şu kadroda topu kimin ayağına versen hücuma taşır takımı. belki bitiricilikte sorun yaşanabilir ancak forvetler haricinde de skor katkısı alır bu takım. aldı da zaten. çünkü hem melo-selçuk ikilisi, hem de kanatlardaki riera(emre ç.)-engin ikilisi hücuma arkayı düşünmeden rahatça çıkabilir. o halde can alıcı olan ikinci sorumu soruyorum:
- bu takım rakip yarıalanda topu kaybederse şu kadrodan kaç kişi anında topun arkasına geçer?
cevap: 10 veya 11.
işte bütün mesele burada saklı. artık ne türkiye'de, ne de avrupa'da savunma yapmadan maç kazanılmıyor. avrupa'da zaten kazanılmıyordu da türkiye'de bu işin oturması 2000lerin başını buldu. günümüz futbolunda hücum da savunma da kompakt halde yapılıyor. top rakipteyken ortasahanızı en az 3 oyuncuyla kapatmanız gerekiyor. yoksa en kolay görünen deplasmanda bile sıkıntı yaşayacaksınız. bu konuda birkaç örnekle devam edelim.
2010-2011 fenerbahçe'ye bakalım mesela. öyle veya böyle 82 puan alarak şampiyon oldular. öncelikle sezon başına dönelim. cl ön elemelerinde rakipleri young boys'du. dia-stoch-alex-gökhan ünal dörtlüsüyle çıktılar maça. sonuç hüsran oldu. daha sonra aykut kocaman sağ kanada mehmet topuz'u koydu ve ligde 34 maç 90 dakika oynatarak şampiyonluğa ulaştı. o sezon mehmet topuz 34 maç 90 dakika oynarken diğer yetenekli üçlü sürekli değişti. stoch oldu, dia oldu... ama topuz'un yeri hep sabit kaldı.
bir başka örnek olarak bu sene takdir edilen beşiktaş'ı örnek alalım. buradaki herkes çok beğeniyor şenol güneş'i, o yüzden ondan örnek vermek istedim. sizce şenol güneş neden aynı anda gökhan töre ve quaresma'yı oynatmıyor? halbuki ne güzel olurdu değil mi? sağdan q7 trivelalar soldan da gökhan yarım yarım yardırırdı. olmuyor öyle işte. savunmada ileride topun arkasına geçmeyen 4 oyuncu büyük sıkıntı teşkil ediyor. bu sebeptendir ki feda sezonundan beri beşiktaş'ta çalışan 3 teknik adamın da(samet aybaba, slaven biliç, şenol güneş) ön tarafta vazgeçemediği tek oyuncu top kaptırılınca prese başlayan olcay şahanoluyor. tek tek bakmadım ama birkaç istisna hariç bu sezon beşiktaş'ın oynadığı maçların hiçbirisinde q7-sosa-töre ve gomez aynı anda yoktur. q7 ve töre'nin aynı anda sahada olduğu durumlarda hemen sosa'nın yerine ön tarafa oğuzhan özyakup çekiliyor. ancak tolgay veya veli takıma dönüp oğuzhan ön tarafa kaydırılırsa töre-q7 aynı anda sahada olabilir ki bence şenol güneş de dört gözle o günü bekliyor.
2010 trabzonspor, bu sezonki fenerbahçe hatta 2013 fenerbahçe,2013 galatasaray... örnekler çoğaltılabilir. bu başarılı takımların hepsinin ortak özelliği savunmada topun arkasına geçen oyuncu sayısının minimum 8 olmasıdır. şimdi hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'ına dönelim. son 7 hafta. hoca artık atarak şampiyonluğun gelmeyeceğini anladı. takım savunmasının güçlendirilmesi gerekiyordu ve modern fubolun başlıca prensiplerini uyguladı. ön tarafta pres gücü düşük olan burak-sneijder ve yasin'in yanına hep savunmayı bir adam daha fazla tutacak bir oyuncu koydu. bu bazen umut bulut oldu, bazen hamit altıntop oldu, bazen de emre çolak. ama bruma olmadı örneğin. bu sezon da bunu uyguladı adam. sneijder-poldi sabit olmak üzere kalan iki kontenjan için burak-yasin-sinan'dan birisini yerleştirdi, kalan tek kişilik yere de topun arkasına geçebilecek bir oyuncu koydu. jose-umut-emre çolak hatta sabri sarıoğlu oynatıldı o bölgede. sakat olmasa her maç hamit altıntop'u izlerdik muhtemelen. normalde de grosskreutz oynayacaktı ama yönetimin beceriksizliği engel oldu. hocanın sezon öncesi kafasındaki isim de sigthorsson'du. bunun için kopardınız işte o kıyameti. bu sezon bu prensibin dışına çıkılan iki maç, ligde oynadığımız son iki maç oldu(rize(d) ve antalya). iki maçta 7 gol yendi. birisi hamza hocanın son maçı oldu. yani özetle hayır kardeşim, umut bulut yerine sinan gümüş falan oynayamaz, oy-na-ya-maz. sen football manager'da ileri dörtlüyü sinan-sneijder-yasin-poldi şeklinde kurup galatasaray ile cl kupasını kaldırabilirsin ama gerçek dünyada öyle olmuyor. ille de sinan gümüş oynası istiyorsanız podolski'yi kesmek zorundasınız. ya da burak yılmaz'ı kesip hücümda bitiricilikten feragat edeceksiniz.
modern futbolun özeti budur. mümkün mertebe yaratıcı oyuncu kullanıp savunmada da minimum 8 kişi topun arkasına geçeceksiniz. presi ister barcelona gibi rakip yarı alanda yapıp topu hemen kazanın (ki bu eğer barcelona ya da 2000 model galatasaray değilseniz biraz riskli), ister kendi yarı alanınıza geçip öyle yapın, bu şekilde gol yemeniz çok zor. gol atmak için de yaratıcı oyuncularınızın yeteneklerini kullanacaksınız ki biz de ziyadesiyle mevcut (burada hücumda kullanılan umut bulut, sabri vs yaratıcılığı düşürmez mi diye sorabilirsiniz elbette. düşürür, düşürüyor da. ancak takımda yaratıcı isim sayısı o kadar fazla ki fark etmiyor. savunmadaki chedjou-hakan balta ikilisinden, selçuk, bilal; oynadığı zaman jose ve ilerideki poldi,sneijderi, yasin bu oyuncuların hepsi yaratıcı. zaten bu sezon hücumda sıkıntı yaşadığımızı düşünmüyorum. içerideki atletico maçı hariç her maçta gol atık. asıl sıkıntı savunmada idi). hamza hoca bunu uyguluyordu, yeni gelecek hoca da muhtemelen bunu uygulayacak. bunu uygulamayan hoca da başarılı olamaz zaten. bu kadronun doğrusu bu çünkü.
edit: bir de bonus soru gelsin o zaman. düşünmeye teşvik etsin:)
rijkaard'ın ön alanda keita-arda-kewell-baros'lu takımı, bu muhteşem yetenekli ayaklara rağmen neden ligi ikinci bile bitiremedi acaba?
- bu takım hücumda yaratıcılık anlamında sorun yaşar mı?
cevap: sanmıyorum. şu kadroda topu kimin ayağına versen hücuma taşır takımı. belki bitiricilikte sorun yaşanabilir ancak forvetler haricinde de skor katkısı alır bu takım. aldı da zaten. çünkü hem melo-selçuk ikilisi, hem de kanatlardaki riera(emre ç.)-engin ikilisi hücuma arkayı düşünmeden rahatça çıkabilir. o halde can alıcı olan ikinci sorumu soruyorum:
- bu takım rakip yarıalanda topu kaybederse şu kadrodan kaç kişi anında topun arkasına geçer?
cevap: 10 veya 11.
işte bütün mesele burada saklı. artık ne türkiye'de, ne de avrupa'da savunma yapmadan maç kazanılmıyor. avrupa'da zaten kazanılmıyordu da türkiye'de bu işin oturması 2000lerin başını buldu. günümüz futbolunda hücum da savunma da kompakt halde yapılıyor. top rakipteyken ortasahanızı en az 3 oyuncuyla kapatmanız gerekiyor. yoksa en kolay görünen deplasmanda bile sıkıntı yaşayacaksınız. bu konuda birkaç örnekle devam edelim.
2010-2011 fenerbahçe'ye bakalım mesela. öyle veya böyle 82 puan alarak şampiyon oldular. öncelikle sezon başına dönelim. cl ön elemelerinde rakipleri young boys'du. dia-stoch-alex-gökhan ünal dörtlüsüyle çıktılar maça. sonuç hüsran oldu. daha sonra aykut kocaman sağ kanada mehmet topuz'u koydu ve ligde 34 maç 90 dakika oynatarak şampiyonluğa ulaştı. o sezon mehmet topuz 34 maç 90 dakika oynarken diğer yetenekli üçlü sürekli değişti. stoch oldu, dia oldu... ama topuz'un yeri hep sabit kaldı.
bir başka örnek olarak bu sene takdir edilen beşiktaş'ı örnek alalım. buradaki herkes çok beğeniyor şenol güneş'i, o yüzden ondan örnek vermek istedim. sizce şenol güneş neden aynı anda gökhan töre ve quaresma'yı oynatmıyor? halbuki ne güzel olurdu değil mi? sağdan q7 trivelalar soldan da gökhan yarım yarım yardırırdı. olmuyor öyle işte. savunmada ileride topun arkasına geçmeyen 4 oyuncu büyük sıkıntı teşkil ediyor. bu sebeptendir ki feda sezonundan beri beşiktaş'ta çalışan 3 teknik adamın da(samet aybaba, slaven biliç, şenol güneş) ön tarafta vazgeçemediği tek oyuncu top kaptırılınca prese başlayan olcay şahanoluyor. tek tek bakmadım ama birkaç istisna hariç bu sezon beşiktaş'ın oynadığı maçların hiçbirisinde q7-sosa-töre ve gomez aynı anda yoktur. q7 ve töre'nin aynı anda sahada olduğu durumlarda hemen sosa'nın yerine ön tarafa oğuzhan özyakup çekiliyor. ancak tolgay veya veli takıma dönüp oğuzhan ön tarafa kaydırılırsa töre-q7 aynı anda sahada olabilir ki bence şenol güneş de dört gözle o günü bekliyor.
2010 trabzonspor, bu sezonki fenerbahçe hatta 2013 fenerbahçe,2013 galatasaray... örnekler çoğaltılabilir. bu başarılı takımların hepsinin ortak özelliği savunmada topun arkasına geçen oyuncu sayısının minimum 8 olmasıdır. şimdi hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'ına dönelim. son 7 hafta. hoca artık atarak şampiyonluğun gelmeyeceğini anladı. takım savunmasının güçlendirilmesi gerekiyordu ve modern fubolun başlıca prensiplerini uyguladı. ön tarafta pres gücü düşük olan burak-sneijder ve yasin'in yanına hep savunmayı bir adam daha fazla tutacak bir oyuncu koydu. bu bazen umut bulut oldu, bazen hamit altıntop oldu, bazen de emre çolak. ama bruma olmadı örneğin. bu sezon da bunu uyguladı adam. sneijder-poldi sabit olmak üzere kalan iki kontenjan için burak-yasin-sinan'dan birisini yerleştirdi, kalan tek kişilik yere de topun arkasına geçebilecek bir oyuncu koydu. jose-umut-emre çolak hatta sabri sarıoğlu oynatıldı o bölgede. sakat olmasa her maç hamit altıntop'u izlerdik muhtemelen. normalde de grosskreutz oynayacaktı ama yönetimin beceriksizliği engel oldu. hocanın sezon öncesi kafasındaki isim de sigthorsson'du. bunun için kopardınız işte o kıyameti. bu sezon bu prensibin dışına çıkılan iki maç, ligde oynadığımız son iki maç oldu(rize(d) ve antalya). iki maçta 7 gol yendi. birisi hamza hocanın son maçı oldu. yani özetle hayır kardeşim, umut bulut yerine sinan gümüş falan oynayamaz, oy-na-ya-maz. sen football manager'da ileri dörtlüyü sinan-sneijder-yasin-poldi şeklinde kurup galatasaray ile cl kupasını kaldırabilirsin ama gerçek dünyada öyle olmuyor. ille de sinan gümüş oynası istiyorsanız podolski'yi kesmek zorundasınız. ya da burak yılmaz'ı kesip hücümda bitiricilikten feragat edeceksiniz.
modern futbolun özeti budur. mümkün mertebe yaratıcı oyuncu kullanıp savunmada da minimum 8 kişi topun arkasına geçeceksiniz. presi ister barcelona gibi rakip yarı alanda yapıp topu hemen kazanın (ki bu eğer barcelona ya da 2000 model galatasaray değilseniz biraz riskli), ister kendi yarı alanınıza geçip öyle yapın, bu şekilde gol yemeniz çok zor. gol atmak için de yaratıcı oyuncularınızın yeteneklerini kullanacaksınız ki biz de ziyadesiyle mevcut (burada hücumda kullanılan umut bulut, sabri vs yaratıcılığı düşürmez mi diye sorabilirsiniz elbette. düşürür, düşürüyor da. ancak takımda yaratıcı isim sayısı o kadar fazla ki fark etmiyor. savunmadaki chedjou-hakan balta ikilisinden, selçuk, bilal; oynadığı zaman jose ve ilerideki poldi,sneijderi, yasin bu oyuncuların hepsi yaratıcı. zaten bu sezon hücumda sıkıntı yaşadığımızı düşünmüyorum. içerideki atletico maçı hariç her maçta gol atık. asıl sıkıntı savunmada idi). hamza hoca bunu uyguluyordu, yeni gelecek hoca da muhtemelen bunu uygulayacak. bunu uygulamayan hoca da başarılı olamaz zaten. bu kadronun doğrusu bu çünkü.
edit: bir de bonus soru gelsin o zaman. düşünmeye teşvik etsin:)
rijkaard'ın ön alanda keita-arda-kewell-baros'lu takımı, bu muhteşem yetenekli ayaklara rağmen neden ligi ikinci bile bitiremedi acaba?