• 10129
    geçtiğimiz iki sene boyunca canını dişine takan, her zaman mücadele eden ve biz taraftarları senenin her günü mutlu eden takım.

    3 mayıs 2014 galatasaray gençlerbirliği maçının ilk yarısı bittiğinde sırf mancini'yi savunmak için bu takıma türlü çirkin yakıştırma yapan, skor taraftarlığı yapan yüzsüzlere bu akşam da gereken cevabı vermişlerdir.

    başındaki teknik direktör oyuncuları doğru yerleştirip, saçma sapan fanteziye gitmediği sürece bu takım her zaman mücadelesini eder.

    ve ayrıca başında teknik direktör olarak mancini denen ruhsuzun olmaması gereken futbol takımı.
  • 10131
    kadrosu yetersiz su an. kanat oyuncusu yok, merkez forveti de yok. rakip yari alana topu duzenli tasima ihtimali sıfır.

    kanattan top goturemiyor, gobekte top tutup servis yapacak adam da yok. o yuzden su haliyle oyun ustunlugu kurma olasiligi da sifir. farkindaysaniz drogba 30 dakika oynasa dominant oluyordu. cunku top tutuyor, oyun kuruyordu. sene basinda bursa ve eskisehir deplasmanlarini hatirlayin. fatih terim takimi da adim atamiyordu ileri. saglam bruma dahi fark yaratirdi su halinde.

    sorun direk manasiyla kadro yetersizligi su an. elbette bu yetersizlikte fatih terim, unal aysal ve mancini'nin buyuk katkilari bulunmakta. ancak teshis cok net. bu takima merkez forvet oyuncusu sart. birinci oncelik. ve dikine oynayabilen kanat oyunculari. senin merkez orta sahan ve beklerin de saha kalkar, daha kompakt oynayacagin icin takim savunman da gelisir. mecbursun. bize ikincilikler yetmez.
  • 10132
    kil, yumuşak bir malzeme de olsa, tabakanın üzerindeki yük dolayısıyla tuttuğu suyu zaman içinde bırakır ve oturur; kaya kadar sertleşir.
    şevket süreyya'dan, falih rıfkı'ya; osmanlı'nın son yıllarına tanık olmuş ve o dönemin şartlarını anlatan insanların genelinde şark zihniyetini tanımlayan hikayeler, anlatımlar bulacaksınız.

    her şeyden önce bu zihniyet kincidir, kan davası güder.
    maç 2-2 olmuş, şampiyonlar ligi için gol atman gerekiyor; taraftar "mancini istifa", futbolcular yuhalanır. bravo, müthiş taraftarsınız, n'aparsan yap.
    özellikle iki sıra önümde maç boyu böyle bağıran, küfreden bir şahıs vardı ki, 90+2'de "mancini istifa" diye anırırken gelen golde suratını öyle bir ekşitti ki...
    işte şark kafasının toplumumuzda edindiği yer bu kadar kalıcı. isterse 100 yıl geçsin, toplumumuzun genlerine işlenen bu özellik silinmez.
    bilmiyor muyuz, takım yenilince üzüldüğünden çok; ona buna söveceği, sevmediklerine saldıracağı için sevinenler var.

    bu zihniyet o kadar oturmuştur ki, atatürk 50 yıl fazla yaşasa dahi bir şey değişmezdi. böyle şeylerin aşılması çok daha uzun yıllar gerektirmekte.

    ---

    işin ayrı bir boyutu daha var, verimsizlik.
    bu da şark zihniyetinin bir parçası. idarei maslahat denen bela da genlerimize işlenmiştir. en basitinden bir örnek vereyim, 20. yüzyılın başında asar-ı tevfik gemisini almanya'ya tamire göndeririz, dünyanın parasını dökeriz; yetkililer gemiyi teslim alırken hiçbir şeye dikkat etmediğinden daha havuzu terkedene kadar arızalar meydana gelir. gemi, binbir güçlükle, defalarca kazanı patlayarak ülkeye ulaştırılır.
    rauf orbay anılarında; yunan harbi'nde, donanmanın gemileri haliç'i terketmekte bile zorlanır, amiral gemisinin kazanları bir bir patlarken, dönemin bahriye nazırını güzelce tenkit eden hasan rami paşa'yı, bahriye nazırı olduktan sonra öncekilere benzediği için ağır bir şekilde eleştirir.
    düzen dün de böyleydi, bugün de böyle.
    ülkede üretkenliğin çalışma süresine oranı, batı ülkelerinin belki de 10'da 1'idir.

    neyse, konuyu çok dağıtmayalım. bugün galtasaray taraftarından ve takım içi işleyişten bahsetmek için, ülke olarak genlerimize işlenmiş bazı özelliklere değinmek şarttı.
    üretkenlikte kalmıştık. türk futbolu olarak da verimimiz gayet düşük. belini çevirene kadar mevsimlerin değiştiği futbolculara milyon avrolar veriliyor.

    bazı şeyler değişmeli derken demek istediğimiz, türk futbolu ve takıma çöreklenmiş şark zihniyetinin her uzantısını kazımak gerekiyor. bu futbolcular takımın sahibi falan değil.
    bugğn 2-0 geriye düşmemizde de, 3-2 öne geçmemizde de payın çoğu futbolcuların.
    mancini çok doğru değişiklikler yapmış olsa da, oyuncular o değişiklikler olmadan da oyunu çevirebilecek bir potansiyele sahip.
    ama hep diyorum, içeride 6 atıp dışarıda oynamayan oyuncuların suçu hocada değildir.

    lucescu ile sevinç yaşadığında hasan şaş'ı arayıp "oo bakıyorum yeni hocanla aran iyi" diye tenkitte bulunan fatih terim ve ancak onun egoları altında, yüzyıllardır alıştığımız koyun gibi güdülme dürtüsüyle ancak oyun oynayabilen, istemediği hocayı kaprisleriyle yollayan yeniçeriler mi baki olacak yoksa galatasaray mı?

    -lucescu zamanında da oldu bu.
    -2. fatih terim zamanında özellikle uefa kupası'nı kazanan oyuncuların diğerlerini dışladığı çok iyi biliniyordu.
    -gerets bunları kıllandırmamak için 2. sezonunu batırdı.
    -kalli'nin ayağını nasıl kaydırdıklarını,
    -uğur uçar'ın ettiği hadsiz lafları, takımdaki gruplaşmayı, galatasaray'ı adam gibi takip edenler hatırlar.
    -rijkaard, belki doğru isim değildi, ama nasıl yollandığını hatırlıyorsunuz. takım hele o hale gelmişti ki, derbide barış özbek, fenerbahçe'ye kadroyu sızdırıyor, hangi kanattan atak yaparlarsa gol atacaklarını bile söylüyordu.
    -bugün zaten iş doruk noktaya ulaşmış durumda.

    şimdi bu takım için yapılması gereken ne? mancini'yi seversiniz, sevmezsiniz.
    takıma çöreklenmiş, yıllardır süregelen şark zihniyetini mi yıkmalı? yoksa yeniçerilere kelle verip bir süre daha onları tatmin mi etmeli?
  • 10134
    en büyük sıkıntısı forvet hattının yeteneksizliği olan takım. öyle ki burak ve umut kaç gol atarsa atsınlar eğer iyi bir takım olmak isteniyorsa böyle gitmez.

    bütün büyük takımlar kendinden zayıf rakiple oynarken topu rakip sahaya yıkarlar. bunu da sırtı dönük oynayabilen veya ayağı temiz hücum oyuncuları sayesinde yaparlar zira topun orada kalması için, soğukkanlı, pas alış-verişi yapabilen santrafor gerekir.

    bize baktığımızda takım her hücuma çıktığında umut veya burak'a atılan 10 topun 9 u geri dönüyor (takımın asıl düşüşü de drogbanın fiziğinin artık bu durumu kaldıramaması sonrası) bu da tam ileri çıkmaya çalışan orta saha ve defans hattının ters yakalanmasına sebep oluyor. selçuk'un formsuzluğunun asıl sebebi bu. ilk sezonda elmander ve necati gibi bu oyunu harika oynayan futbolcularla selçuk da harika oynamıştı. çünkü oyun kurmak için zamanı oluyordu. şimdi düşünün savunma ve orta saha hattı topla ileri çıkmaya çalışıyosunuz ve hücum oyuncunuzun ayağına değen ilk top rakibe geçtiği için takım halinde eski pozisyona dönmeye çalışıyosunuz. bu durum şunu doğurur. asla sağlam bir savunma kurgunuz olamaz ve elinizde maç sonu istatistiğinde çok koşmuş ama bişey üretememiş bir takım olur. yani galatasaray'ın asıl sıkıntısı bu durum. ceyhun, yekta veya selçuk orada kim oynarsa oynasın bu sebeple etkisiz görünür. drogba bu yüzden çok kötü oynasa bile doksan dk oynuyodu. ama fiziği artık hiç kaldırmayınca takım da tamamen dağıldı. bu sistem problemi de melo ve sneijder gibi oyun zekası ve yaratıcılığı yüksek oyuncuların parlamasını sağlar. çünkü topu sahada gezdiremeyen bir takımınız varsa ekstra iş yapan oyuncuya ihtiyaç duyarsınız. sonuçta bence mancini veya terim'in olması bu sezon için bişeyi değiştirmezdi. böyle bir takımın kapanan küçük takımlara karşı başarılı olma şansı çok az. özellikle deplasmanda taraftar desteğin olmadan ne olduğu ortada.

    yeni sezonda ilk çözülmesi gereken problem bu bence.
  • 10138
    32. hafta itibariyle süper kupa ve bütün kulvarlar dahil olmak üzere toplam 52 maç oynadığı 2013/14 sezonu gol tablosu şu şekilde:

    [biçim]
    3 - felipe melo 3
    6 - ceyhun gülselam 1
    8 - selçuk inan 8
    10 - wesley sneijder 15
    11 - didier drogba 14
    14 - izet hajrovic 1
    15 - alex telles 1
    17 - burak yılmaz 17
    19 - umut bulut 7
    20 - bangna bruma 1
    21 - aurelien chedjou 4
    27 - emmanuel eboue 1
    35 - yekta kurtuluş 2
    50 - engin baytar 2
    52 - emre çolak 1
    53 - nordin amrabat 2
    55 - sabri sarıoğlu 1
    77 - albert riera 1
    xx - kendi kalesine 2
    toplam: 84
    [/biçim]

    yenilen goller:

    [biçim]
    25 - fernando muslera 37
    67 - eray işcan 11
    82 - aykut erçetin 1
    86 - ufuk ceylan 4
    toplam: 55
    [/biçim]

    ortalama maç başı atılan gol : 1.62
    ortalama maç başı yenilen gol: 1.08
  • 10139
    en büyük problemi saha içinde haddini bilmeyen futbolcular yaratılmasıdır. bu durumun yaratılmasında aslan payı fatih terim, roberto mancini ve galatasaray taraftarına ait. en suçsuz kesim ise futbolcular.

    galatasaray futbol takımı bu sezon* başında biraz da taraftarın gazıyla olmadığı, olamayacağı bir kimliğe bürünmeye çalıştı. bunun ilk ışığını daha takım şampiyonluğu kutlamayı yeni bitirmişken yayıncı kuruluşta selçuk ve burak' ın konuk olduğu programa fatih hocanın telefonla bağlanmasında gördük. birçoğumuz hatırlar hoca o gün telefona bağlandığında "burak seneye her maç 11-12 km koşacak" dedi. aslında bu küçük bir detay gibi gözükse de sezon geneline baktığımızda senenin nasıl sonlanacağına dair çok büyük bir ipucuydu.

    fatih hocanın futbolculara bunca senedir yapmadıkları, yapamayacakları görevler biçmesi (biraz da şov transferlerinin etkisiyle) işleyen çarktaki dişlileri aksatmaya başladı. elimizde müthiş bulgur pilavı yapmalık malzeme ve bunu yapacak aşçı varken biz milano usülü risotto peşine düştük. halbuki kır soğanı bulgurun yanına yapıştır gitsin anasını satayım, kim siker risottoyu. yok ama illa kanımız bitlenince evde çocuk yıkayan hanımı bırakıp rusa gidicez. genimizde var amına koyim.

    neyse rusa gitmeden ana konuya geri dönelim, rusa hep gideriz nasılsa. velhasıl fatih hoca takımın başından gönderilene kadar, biz burak' tan hem bekini kovalamasını, hem ilerde pres yapmasını kalan enerjisiylede pozisyonları harcamadan takır takır gol atmasını, aynı şekilde sneijder' den hem sol açık performansı, hem 10 numara performansı göstermesini, selçuk' tan hem oyun kurmasını, hem skora katkı vermesini hem de geri dönemeyen açık oyuncularının açıklarını kapatıp defansif olarak mücadele etmesini bekledik. bu kadar sorumluluğu alacak futbolcu zaten dünyada yok, yarısını yapabilene de psg 60 milyon ödüyor.

    takım doğal olarak bu kadar işlev bozukluğu olan parçayla daha fazla yürüyemedi ve bu sefer tribünlerde daha çok 2000' in başarı şımarıklığıyla büyümüş neslin hedef tahtası haline geldi. burası dahil her platformda daha 5 ay önce "boynuma dola" denilen futbolcular birer keresteye evrildi.

    bundan sonra ise mancini dönemi başladı. benim iyi bir hocadan ilk beklediğim eldeki malzemeyi görüp ona göre reçete yazması. mancini ise olaya beklentinin tam tersine, ilk ameliyatına elinde anatomi kitabıyla giren doktor gibi yaklaştı. örneğin semih' in pique olmadığını görmek için 10 dakika izlemek yeterliyken semih' e inatla geriden oyun kurdurmaya çalıştı, çalışıyor. ben semih' in yerden umut' a 40 metrelik pas atmaya çalıştığını izledikçe ekran başında ızdırap çekerken hoca inatla bu duruma müdahale etmedi. bir kere şunda anlaşalım, bütün defans oyuncuları pique olmak zorunda değil, bak futbol tarihinin en önemli stoperlerine %95' i düz çizgide 10 metre top süremez. hal böyleyken ayak tekniği servet çetin' den daha iyi olmayan semih' e inatla geriden top çıkarma misyonu yüklemeye çalışmanın adı bile bile lades. bu durum semih' in belki üst düzey bir kesici haline gelme potansiyelini bırakın 1 senedir futbol olarak geri gitmesine sebep oldu.

    semih örneğinin aynısı burak yılmaz' da da yaşandı. türkiye' de yabancı futbolcular dahil topsuz oyunun açık ara en iyisi olan burak en iyi yaptığı işlerden uzaklaştırıp, yapamadığı defalarca kez kanıtlanmış işlerin peşinde koşturuldu. işbu durumda mental olarak zaten duygusal olan türk futbolcusu taraftarında homurdanması başlayınca iyice zıvanadan çıktı. ne yazık ki birçok futbolcu aynı durumdayken mancini bırakın ateşi söndürmeyi, tepki çeken futbolcuları kadrodan kesemeyip ocağı daha da harlayarak bana göre sınıfta kaldı.

    ve son olarak sevgili şanlı galatasaray taraftarı, terimsporlular, mancini idmanyurtlular, aysal fc' lılar, romalılar sözüm size. allah aşkına şu futbolculara kafanızda misyon yükleyip yapamadıklarını görünce sağa sola ateş etmeyin. bırakın semih top şişirsin, hakan balta rakibi geri geri gelerek karşılasın, burak ofsayta düşsün, selçuk yan pas yapsın, hajrovic her aldığını kaleye vurmak zorunda hissetmesin. biz de rahat bir şekilde görelim, hangi futbolcu galatasaray' da oynamak için yeterli hangisi değil.

    ta ta ta öldün çık.
  • 10150
    2013-2014 sezonu bambaşka bitebilirdi ancak erken gelen teknik direktör değişiklikleri sezonları piç eder. fatih terim - roberto mancini değişikliği olduğunda fazlasıyla tırsmıştım. bir an 2010-2011 sezonu geri mi geliyor diye düşündüm ama çok şükür sezonu çekilen sıkıntılara rağmen başarılı bitirdik diyebilirim. ben zaten o gün demiştim bu sezondan pek beklentiye girmemek lazım artık. yapılacak en büyük başarı türkiye kupası + lig ikinciliği** + şampiyonlar ligi grubundan çıkmak. 2. turdaki rakibe göre de * çeyrek final oynamak. zaten fenerin ani yükselişinden sonra ligde 2. olmak için çabalamalıydık. ikincilik hala garanti değil ama olacağız. şampiyonlar liginde 2. turu gördük. türkiye kupasını da kazandık. açıkçası ben huzurluyum ve içim de rahat etti son derbiden sonra. ancak emirates cup + süper kupa + 1. dakika golü ile başlayan sezon bu hale gelmemeliydi. ne hayallerimiz vardı sneijder gaziantepspor'a 1. dakika golü yazarken.
App Store'dan indirin Google Play'den alın