• 6806
    aslında daha sneijder coşkusunu tam bitirememişken doğru olmayacak ama sneijder'in gelişiyle takım mühendisliği açısından ciddi sıkıntı yaşamaya başlayacağız. öncelikli sorun ise yabancı kısıtlaması. şu an itibariyle yine bir sol bek alınsa dahi - ki yine yabancı olacağı beklentisi var - takımda kale-sağ bek-sol bek- stoper- orta saha olarak 5 yabancıyı harcıyoruz. üzerine wesley'i de koyduğumuzda sıkıntı şu ki elmander/amrabat direkt dışarıda kalıyor. bu da forvette burak-umut ya da 4-2-3-1'e (ve ya türevlerinden birine) dönülecekse emre çolak'a mahkumiyet demek (sol tarafta yerli alternatifsizliği).

    üstüne üstlük sezon başı necati'den devre arası ise her ne kadar faydasız olsa da sercan'dan vazgeçmiş durumdayız. bu da takımdaki derinliği bir hayli azaltmamız anlamına geliyor. çünkü şu yapıda elmander ve amrabat'ın yedek olmak dışında alternatifi yok. çözüm ise ya eboue-riera ikilsinden biri dışarıda kalacak ya da stopere yerli bir isim bulunacak. ben lig için ikincisini tercih ederim ama bu sefer de cl için bir hayli tecrübesiz bir defans göbeğimiz oluşacak. yani neresinde tutulsa elde kalıyor bir taraf.

    ben kişisel olarak solda riera ile devam edilmesi kanaatindeyim. stoper içinse yine cris yaşlarında- belki biraz daha genç- (bkz: lucas neill)ama emekliliği bekleyen değil hazır bir yabancı stoper kiralamanın mantıklı olacağını düşünüyorum. bu piyasada ne yerli stoper ne de yerli sol oyuncusu bulabilmemizin imkanı yok. bu defans ile de bir yere varmamız çok zor. sol tarafa tekrar yabancı almamız ise yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü takıma derinlik katmış olamayacak. e hazır riera varken stoper'e yönelmek bana daha mantıklı geliyor. bu ismin çok isimli ya da pahalı olmasına da gerek yok kanımca. zira sezon sonu için yabancı oyuncuların pek çoğuyla yollar ayrılacak gibi durduğundan şimdiden ciddi bir yönelmek şu aşamada gereksiz. yine de yerli oyuncu derinliği yakalamamız lazım ve sneijder'e bu kadar para verdiğimizi gören anadolu kulupleriyle bu iş artık çok daha zor olacak.
  • 6807
    (bkz: evrim teorisi)

    ------------------ufuk------------------
    --sabri----gökhan------servet---hakan

    --aydın-----cana-----mustafa sarp---arda

    --------------pino----------kazım--------------

    ------------------muslera----------------

    --eboue-----semih------dany-----riera

    --hamit------selçuk------melo----amrabat

    -------------------sneijder--------------------

    ---------------------burak----------------------
  • 6812
    bu sene en büyük problemi geçen sene oynayan iki orta saha özellikli adamından yani emre ve enginden faydalanamaması olan takımdır. sneijder transferi bu problemi çözecektir yeterince. şampiyonlar liginde 4-4-1-1 yani tek forvet burak ve arkasında serbest bir sneijder ile hem top kontrolünü rakibe vermeyiz hem de schalke bizim anadolu takımları gibi hayvani bir şekilde kapanmayacağından selçuk ve sneijderin pasları ve burağın fırsatçılığıyla schalkenin canını yakarız..
  • 6813
    stoper olarak dany'yi kesecek oyuncu alınmayacaksa gökhan zan ile birlikte yedek olacak bir yerli oyuncu alınacaksa önerim eski altyapı oyuncumuz murat akça'dır. hem maliyeti düşük olur, yaşı 25 civarı olup, acemi değildir. yer tutmasını ve pozisyon almasını bilir, güçlü ve dengelidir. aynı zamanda sert bir oyuncudur. bu sezonu idare eder. sakatlık ve cezalı oyuncular olduğunda görev yapacaktır. yani ligte kalan 16 maçta 1 veya 2 maç kendisine iş düşer.
  • 6815
    ocak sonu itibari ile ligde halen lider durumda bulunsak da 18 maç sonunda 33 puan alarak maç başına ortalama 2 puanı bile yakalayamamış durumdayız. sezon başında içinde bulunduğu ekonomik zorluk sebebiyle yıldızlarını satmış ve genç ve nispeten tecrübesiz oyunculara yönelmiş beşiktaş'ın yalnızca 2 puan önünde bulunduğumuzu söylersek durumu daha iyi açıklamış olabiliriz. 27 ocak günü beşiktaş ile oynayacağımız maçta ihtimaller dahilinde yenilgi alabiliriz ve bu durumda sezon başından beri birçok galatasaraylı'nın dalga malzemesi haline gelen beşiktaş'ın arkasına düşmüş olacağız. iki takım arasındaki kadro kalitesi farkı uçurum seviyesindeyken, böyle bir ihtimalin kıyısına gelmemiz bile takımın iyi oynamadığının, şans eseri lider olduğunun en büyük kanıtıdır. orduspor* maçı ile başlayan bir süreç var; braga*, mersin idman yurdu*, karabükspor*, elazığspor*, trabzonspor* ve kasımpaşa* maçları ile devam eden. bu maçların ortak özellikleri yavaş, temposuz oyun oynanması, sahadaki oyuncularımızın ne yaptıklarını bilememeleri ve bunun sonucunda elle tutulur tek bir gol pozisyonuna bile giremeden boşa geçirdiğimiz 90 dakikalar...(u: ama bu maçların bazılarında gol attık diyenler yazının geri kalanını okumayabilir)

    ligde liderliği ele geçirip uzun haftalar boyunca lider kalmak, orayı kimseye vermemek bir başarı olarak addedilir, fakat bizim ligimize ve takımımızın mevcut görüntüsüne baktığımızda bunun tamamen şans eseri olduğunu görüyoruz. ve asıl değinmemiz gereken nokta, bu zamana kadarki kötü oyunumuza, başarısız sonuçlarımıza rağmen 18. haftayı da lider olarak kapatmış olsak da, önümüzdeki sürecin aynı şekilde gitmeyeceğidir. diğer takımlar ile aramızda olan kalite farkı ve şansımız sayesinde kredimizi fazlasıyla kullandık ve 18. haftayı da lider olarak kapattık. fakat aynı şekilde devam etmemiz durumunda liderliği artık kaybedeceğiz ve bu da takım ve taraftar üzerinde telaş ve panik yaratması sebebi ile hiç düşünmek istemediğimiz bir sürece girebiliriz. bu yüzden artık daha sağlam adımlar atması ve elimize geçen fırsatları cömertçe harcamamalıyız. yıldız oyuncularını kaybeden ve sıradan bir anadolu takımı görüntüsüne bürünen (bunları küçümsemek için söylemiyorum) beşiktaş'ı ve hücum-defans dengesini oluşturamayan, yıllardır oynamaya alıştığı alex'i kaybeden fenerbahçe'yi düşündüğümüzde halihazırda takipçimize minimum 10-12 puan fark atmış olmalıydık. bu sayede ligi büyük ölçüde koparmış olacaktık ve basının da yalan haberlerle üzerimize gelmesine engel olmuş olacaktık. gelinen notkada geçmişe bakıp bu farkı yaratamadığımız için hayıflanmaktansa önümüze bakmalı ve şampiyonluğa doğru emin adımlarla yürümeliyiz.

    mevcut yaratıcılıktan uzak, etkisiz, şuursuz ve isteksiz futbolumuzu sürdürmemiz durumunda liderliği daha fazla sürdüremeyeceğimiz artık bir gerçek ve bunu anlamış olmalıyız. telafisi olmayan haftalara girmemize fazla bir zaman kalmadı ve o süreç geldiğinde arkamızdaki rakibimize yeterli puan farkı açmamız durumunda stres altına girmeyeceğiz, bu da oyunumuza, takımın psikolojisine olumlu yönde katkı sağlayacaktır. sözü sneijder transferine ve bu transfer sonrası oynayacağımız olası taktik dizilişe getirmek istiyorum. artık 4-4-2'den vazgeçme durumundayız çünkü 4-4-2 düzeninde oynamaya devam edersek ya selçuk-sneijder orta sahasını seçeceğiz ve melo'yu kenara iterek orta saha direncimizi düşüreceğiz, ya da hamit-selçuk-melo-sneijder dörtlüsünü seçerek sneijder'den alınacak maksimum verimden vazgeçmiş olacağız. her iki alternatif de bana göre yanlış bir tercih olur.

    diğer seçeneklere baktığımızda 4-3-1-2'yi, 4-2-3-1'i ve 4-4-1-1'i görüyoruz. detaylı açıklayacak olursak;
    öncelikle 4-3-1-2'nin bize göre mutlak doğru bir tercih olduğunu nedenleriyle açıklamak istiyorum. önümüze çıkan ilk sebep yabancı sınırı, diğeri ise 4-2-3-1 dizilişinde ihtiyaç duyacağımız amrabat dışında amr veya aml pozisyonunda oynayacak bir oyuncumuzun olmaması. 4-2-3-1 taktiğinde selçuk ve melo'yu orta sahanın göbeğine koyup forvet arkasındaki üçlüyü de amrabat - sneijder - hamit şeklinde oluşturmak durumunda kalacağız. amrabat ve sneijder'in aynı anda sahada olması diğer yabancıların birinden vazgeçmememiz durumunda yabancı sınırına takılacak (muslera, eboue, dany, riera, melo, amrabat, sneijder). ayrıca hamit'in de sağ açık oynayacak tipte bir oyuncu olmadığı bir gerçek, orayı aydın'a emanet etmek ise aydın'ın uzun vadede güvenilecek bir oyuncu olmaması sebebi ile doğru bir tercih olmaz. forum ve tartışma platformlarında öne çıkan 4-2-3-1 dizilişinin bu sebeplerden ötürü yanlış olacağı düşüncesindeyim.

    4-4-1-1 ise mevcut dizilişe çok dokunmadan burak veya umut'un birini keserek sneijder'i koyabileceğimiz bir taktik oluyor. sneijder'in sahadaki varlığı mevcut oyunumuza olumlu yönde katkı yapmaya yetecek olsa da forveti tek bırakmak, sorgulanabilir bir tercih olarak karşımıza çıkıyor. bu yüzdendir ki sneijder gibi bir silah sonrası kadromuza en uygun taktiğin 4-3-1-2 olduğunu söyleyebiliriz. yalnız yine değinmemiz gereken nokta amrabat'ın taktiksel diziliş gereği kanat oyuncusuna ihtiyaç duymamamız sebebiyle, elmander'in ise yabancı sınırı gereği kulübede kalacak olması. muslera, eboue, dany, riera, melo ve sneijder ile 6 yabancı sınırını doldurmuş oluyoruz, forveti de mecburen burak ve umut'tan oluşturmak durumunda kalıyoruz. her ne kadar aklımıza getirmek istemesek de burak veya umut'tan birinin olası sakatlığında elmander'e yer açmak için diğer yabancı oyuncularımızdan birinden vazgeçeceğiz (ilk tercih riera olur) ya da bu sakatlık süresince tek forvetli dizilişi tercih edeceğiz. yabancı sınırı bu noktada elimizi kolumuzu bağlayan bir engel olma durumu teşkil ediyor.

    sonuç olarak sneijder transferi sonrası sahadaki dizilişimiz artık değişecektir.
    birçok kişinin öngördüğü şekilde ben de aşağıdaki kadronun ideal olacağını düşünüyorum. bu taktikle çıktığımız maçların ilerleyen dakikalarında o anki skorlara ve maçın gidişatına göre sneijder-engin, melo-yekta gibi değişiklikler yapılarak yabancı sayısı esnetilebilir.
    not: eboue afrika kupası'ndan dönene kadar ileri ikilide elmander değerlendirilmeli.

    muslera
    eboue - semih - dany - riera
    melo
    hamit selçuk
    sneijder
    burak - umut

    düzeltme: gbkz
  • 6816
    hoca çift forvetten vazgeçmez. ya sneijderi sola atıp 4-4-2'ye devam edecek ya da 4-3-1-2 yapacak.
    eğer çünkü sezon ortasında 4-3-3, 4-4-1-1 gibi radikal değişiklikleri yapmak istemez.
    bence en güzeli 4-3-1-2. hem bu sistemde sneijder'den max verim alınır. oynamayı sevdiği, en iyi bildiği yerde önünde iki tane hareketli forvetle çok iş yapar. uzaktan şutu olan, çalım atan araya oynayan, uzun mesafeli diagonal ters pas yapabilen bir oyuncuyu neden sol kanada hapsedelim. üstelik sol açık nosyonu yok. çok hızlı ve deparlı değil.

    ayrıca hazır eboue yokken ve elmander eski formunu yakalamışken ben elmander burak tercihini isterim.

    ayrıca takımın stoper ve sol bek ihtiyacı olduğuna inanmıyorum. eğer oyunu daha fazla rakip sahada oynarsak, yani daha fazla hücüm edersek defans da orta saha da rahatlayacaktır. bizim sorunumuz oyunu rakip sahaya yıkıp, orada baskı kurup devamlı atak sürekliliğini kuramamak.

    büyük takımlar özellikle kendi sahalarına bunu yaparlar. top devamlı rakip sahada oynanırsa maç boyunca gelecek 4-5 atağı semih-danny- riera halleder.

    sadece stoper için belki yedek alınabilir. semih veya danny'nin sakatlığından dolayı. bence transferi sonladırıp hücumda daha fazla nasıl etkin oluruz üzerine yoğunlaşmak lazım.

    çünkü bu yıl oynadığımız 18 lig 6 şl 2-3 türkiye ve 1 süper kupa maçlarında adam gibi hücum edip rakibi boğduğumuz maç sayısı yok gibi. bence en iyi maç gene fenerle sezon başındaki süper kupa maçıydı.

    beşiktaş kadar hücumda çoşkulu, tempolu oynamıyoruz. tempo, baskı, akın sürekliliği, oyunu rakip sahaya yıkma. bizim esas derdimiz bu.

    üstelik bu riski aldığımızda açık alanda hızlı stoperlerimiz de var. danny, semih açık alanda etkili stoperler.

    muslera-riera-semih-danny- sabri-melo-selçuk-sneijder-burak-elmander (eboue afrika kupasında dönünce riera,melo,elmander'den biri yedeğe çekilebilir)
  • 6817
    bu sene* birkac defa tek forvetle oynamayi denedik ve genelde de olumlu sonuc aldik.*

    bu demek degildir ki tek forvete donecegiz veya donmeliyiz.

    zaten bizim oynadigimiz sekilde hic tek forvet gibi olmuyoruz. sol ve sag aciklar forveti ucluyorlar hucumlarda.

    ayrica ortasahadan surpriz defansin arkasina sarkmalar yapan elemanlarimiz var. mesela yekta bir dolu macta gizli forvet gibi oynadi.

    ama tek forvete donmemiz radikal bir degisiklik olmaz. takimin bildigi bir dizilim.
  • 6820
    4-3-1-2. bu takımın taktiği budur. 4-3-1-2. hagi-hakan-arif oynayınca ofansif olmuyor da sneijder-elmander-burak oynayınca mı ofansif oluyor? haftasonu şu takımın tadı bir başka olur be:

    ---------------muslera--------------
    sabri*-----semih----dany-----riera
    ------hamit---selçuk---melo-------
    ---------------sneijder---------------
    -----------burak----elmander------

    edit: *mocuishle ve waynat'a çok teşekkürler. eboue yerine sabri yazacaktım ama muslera yazdıktan sonra eboue yazmak refleks olmuş. sabri o sabri.
  • 6821
    bence ne olursa olsun takım tek forvet oynamalı. özellikle avrupa'da bu sistem tercih edilecektir.
    sneijder forvet arkası ve serbest rolde oynayarak büyük katkı verecektir. bu sistemde melo sadece defansif oynarak, savunmaya büyük katkı verecektir. bu ikili dışında selçuk inan box to box tarzı oynayarak, üzerinden kalkacak olan markajla çok daha verimli bir futbol oynayacaktır. ileride bence tercih edilmesi gereken isim burak yılmaz. diğer forvetlere oranla daha skorer ve sürekli bir arayış içinde. selçuk ve sneijder'in paslarıyla gol yükümüzü çekecektir.
    yönetimin stoper ve sol bek taktiğiyle özellikle süper lig için kusursuz bir takıma sahip olacağız.
  • 6822
    eğer tek santraforlu bir dizilişe dönülürse kanat aktivitesinin sıfırlanacağı takımımız. bas bas "asıl yerim kanat değil" diye bağıran hamit, puan kaybından başka işe yaramayan emre cholaq ve korkuluğa çalım atmaktan aciz bir halde duran amrabat kanat rotasyonu bu takımın. ivedilikle 4-3-1-2'ye dönerek yapılacak carlinhos ya da vargas transferiyle kanatı hem ilerde hem geride kullanacak iki bekle oynamamız gerek. siz emre cholaq'ı izlemek istiyorsanız bilmem tabii.

    (bkz: fenaaa)
  • 6824
    4-3-5 i 8-4-2'si değil her şeyden önce takım savunmasını vücuda getirmesi gereken takım. 2011-2012 galatasaray'ından bahsediyorum. en büyük farkı takım savunması ve gol yemez görüntüsüydü. melo geçen sezonki halyle ak ve kara gibi farklı. ujfalusi yok. omurganın 2 önemli parçası eksik yahut hasarlı. yeni bir omurga oluşturmak şart. dünya yıldızı sneijder, golcü burak, sprinter amrabat, hamit, umut.. hepsinden verim almak için savunma 4'lüsünün rahat rahat ileri çıkabilmesi alanı daraltabilmesi takımın boyunu kısaltabilmesi lazım.

    stoperlerin gol yememe korkusuyla geriye kadar çekiliyorsa sol tarafta açıktan bek yaratıp ileri salıyorsan kalecine de kızarsın savunmacına da. takım bütün halinde güvenli bir şekilde hücuma çıkabilirse hücum aksiyonların artar. kopuk kopuk olduğu zaman takım savunmasını sağlamak imkansızlaşır. bana göre bu sezon yaşadığımız en büyük sıkıntı bu. savunmanın lideri olmamasından kaynaklı geri 4'lümüzün nerede ne yapacağı belli olmuyor. cris belki bunun için alındı ama bu eksikliğin daha da belirginleşmesini sağladı sadece. savunmacılar hücuma çıkıyorlar pozisyon veriyoruz, geride kalınca da takımın boyu uzuyor. savunma orta saha bağlantısı zayıf. bunu da yaptığı tonla pas hatası ve lakayt tavırları nedeniyle melo'ya bağlıyorum ister istemez.

    hücumda çeşitlilik sağlamak için alabileceğimiz muhtemelen en iyi oyuncuyu aldık. hızı var, fiziği var, oyun görüşü var, asisti var, şutu var her şeyi var. şimdiki olayımız ondan maksimumu almak. haydi sen geleneksel 10 numara gibi oyna topu al ve bizi atağa çıkart diyorsan yanılıyorsun. adı üstünde geleneksel. o devir bitti. şimdiki devir sevsen de sevmesen de kalabalık orta saha devri. birlikte savunma birlikte hücum devri. dolayısıyla bu takımın öncelikle takım savunmasını yani omurgasını oluşturmaya ihtiyacı var. bunun için de, bu saatten sonra melo'yu atıp yenisini alamayacağına göre savunmaya 1-2 takviye yapacak ve orta sahayı kalabalıklaştıracak. mevcut durumda 4'lü orta sahanın kanadında oynayabilecek tek bir sağlam oyuncumuz bile yok. hamit, çolak ve aydın'dan buralarda verim alamadığımızı gördük. amrabat hala soru işareti.

    gerekirse melo'yu stoperlerin arasına sıkıştıralım -ki şu anda zaten hücuma katkısı sıfıra yakın- ama şu omurgaya sağlam bir çözüm bulalım artık. sneijder aldık boru değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın