galatasaray futbol takımı

• 4151

  18 eylül 2011 galatasaray samsunspor maçı'nda da acayip derecede uyumsuz görünen takımdır. birkaç hafta sonra durum daha iyiye gider muhtemelen. hücumda çok etkisiziz. ileri üçlü ilk defa bir arada oynuyor ve birbirlerini neredeyse hiç tanımıyorlar.
  
  fatih terim'in doğru bir on bir belirleyip onda ısrar etmesi gerekiyor.
• 4152

  aynı tas aynı hamam. geçen seneki gibi geriye düştüğümüz maçlarda bırakın eşitliği yakalamayı gol pozisyonuna bile giremiyoruz. öne geçtiğimiz maçlarda kendi evimizde bile olsa atak yapamayan takımdan gol yiyebiliyoruz. bu takımda bir şeyler ters.
• 4153

  bi halt olmuyor bunlardan gördüğünüz gibi.
  
  ulan samsunspor'u yenemiyoruz şaka gibi.
  
  maç sonu edit
  4-4-2 akar.
• 4154

  acaba her macta rakip takimlar daha iyi mi oynuyor yoksa biz mi her mac daha kotu oynuyoruz? derken gol attik...
  
  en bastan iyi oynayip bu enrtyleri yazdirmamasi gereken takimdir. ayrica sercan ve elmander ilk 11 oynamalidir.
• 4155

  ön alan baskısı yapan istinasız her takım karşısında basireti bağlanan takım. artık izlemek istemiyorum arkadaşım şu baskıyı iki pas ile kıramama durumunu. bu nedir yahu. samsunspor maçında bile aynı durum.
• 4156

  şu anki haliyle şampiyonluğun pek bir uzağındadır. pozisyona girmekte oldukça zorlanan fakat kadrosunda bulunan canlı bombalar sayesinde her an gol yeme potansiyeli var takımda.
• 4157

  kazım'ın yerine sercan'ın, baros'un yerine elmander'in başlamasıyla daha derli toplu ve güzel oynayacak takımdır.
• 4158

  geçen haftaki ibb maçı ile bugünkü maça* bakarsak gram ilerlemediğini görürüz.
• 4159

  selçuğun daha pek kendisi gibi olamadığı, kazım'ın hiç devreye giremediği,riera'nın ilk maçını oynadığı ve elmander ile sercan'ın yavaş yavaş ısındığı bir takımdır. ilerleyen haftalarda bu saydıklarımda normalleşirse önümüz açık.
• 4160

  maç * bittikten 20-25 dakika sonra sahaya çıkıp rejenerasyon çalışmasına başlamıştır.
• 4161

  formasını terleten aslanlara teşekkür ettiğim takımımdır.
  
  (bkz: 18 eylül 2011 galatasaray samsunspor maçı)
• 4162

  2011-2012 sezonunun ilk iki maçında henüz sarı kart ve kırmızı kart görmedi.
• 4163

  ilk iki hafta itibariyle merkezindefelipe melo'nun bulundugu takim.melo'nun dakika dakika etkinligine gore performans gostermektedir.
• 4164

  takım savunmasının oturmaya başladığını düşündüğüm takımım. takım savunması otursun da, hücum zamanla gelir. hücum maç kazandırır, savunma şampiyonluk. *
  
  fatih terim şimdi stadyum'da elmander'in coşkusundan bahsetti, sanıyorum güzel günler yakındadır. ben ileriye dair umutluyum.
• 4165

  stsl 2011-2012 sezonu 2. haftasına galatasaray futbol takımı'nın eskileri damga vurmuştur:
  
  necati ateş, bogdan stancu, mustafa sarp, michael skibbe. hatta biraz avrupa'ya yönelirsek la liga'da 2 asist yapan arda turan var.
• 4166

  her şey güzel olacak. 4 kelimeli bu umut veren cümleyi haykırmak için iyi bir fırsattı bizim için samsunspor maçı. nitekim galip de geldik ama "her şey güzel olacak" diyebiliyor muyum? maalesef ki hayır. oynanan futbol, samsun gibi zayıf bir takıma, kendi sahanda: böyle olmalı...
  
  tamam barcelona gibi akıcı bir pas trafiği, manchester united misali full enerji istemiyoruz ama şu oyun durarak oynanmaz becimbomum. pası atan oyuncu mal gibi beklemesin yerinde be cimbomum. tek forvetle olmuyor be cimbomum. yediğin pozisyonun koy götüne be cimbomum. sen yediğinin fazlasını atarsın be cimbomum, tıpkı 2005-2006 sezonu ve 2007-2008 sezonunda olduğu gibi be cimbomum.
  
  o hiç sevmediğimiz, adını dahi ağzıma almak istemediğim yayıncı kuruluşun kameralarına yansıdığı gibi ne diyordu elmandertakım arkadaşlarına oyuna girdikten sonra? "four four two, four four two!" evet sadece bi dergi adı değil bu, galatasaray için başarının anahtarı bence...
  
  galatasaray 4-4-2 oynar hacı... veya elmander'in dediği gibi "four four two"
• 4167

  hala zamana ihtiyacı vardır.imparator hatalarının farkına varıyor bu maçta gördüğümüz gibi.asla bazı arkadaşların dediği gibi burnundan kıl aldırmayan bir egoyla durmuyor kenarda.bu yüzden zaman alsada yükselen bir grafikle önüne bakacaktır bu takım.
  
  deplasmanlarda zaman zaman puan kayıpları yaşanacaktır.kimse karalar bağlamamalı.bu sefer galiba gerçekten bir sistem için çabalıyoruz.bunu görmek bile insanı mutlu ediyor.
• 4168

  servet çetin-gökhan zan ikilisi'nin takımdan gideceği gün adak adayacağım sözlük.
• 4169

  allahtan fener kadroyu dağıttı beyler... az da olsa ümidim var biraz.
  
  lugano ve niang kalsaydı eğer mümkünatı yok bu kadronun ligi fenerin önünde bitirmesine...
• 4170

  hakan balta ve gökhan zan gibi iki ne meslek yaptığı belli olmayan kişiyi kadrosunda futbolcu statüsü ile ikame eden takımdır. beni de alırlar mı aralarına? çok merak etmekteyim.
• 4171

  her maçın başında ilk 11'i merak ettiğimiz sürece tam olarak iyi oynayamayacak olan takımdır. ilk 11'i her maç öncesi eksiksiz saymalıyız.
  
  stoperde ujfa-zan, ujfa-servet, servet-zan;
  sağ bekte bir sabri bir ujfa;
  eboue bir sol açık, bir orta saha, bir sağ açık;
  4-4-2 mi, 4-1-4-1 mi, 4-3-3 mü;
  elmander mi, baros mu, sercan mı;
  
  şu ana kadar net bir ilk 11'imiz yok maalesef. ilk 11 netleştiği an iyi oyun gelecektir.
• 4172

  uzun bir aradan sonra yedekten gelen oyuncuların maça olumlu yönde katkı yaptığını gören takım.
  
  ayrıca ne güzelmiş ayhan'ın, barış'ın, mustafa'nın oyuna girmeyeceğini bilerek maç izlemek. (u: :] )
• 4173

  gol yediği zaman darmadağın olma huyundan acilen vazgeçmesi gereken oluşum. lan pes etmeyen güven veren takım kuramıyor muyuz ben anlamıyorum bir gol yendiği anda bütün moral çöküyor hem takımda hem de onlara bağlı olarak galatasaray taraftarında...
  
  gerçi hangisi hangisine bağlı onu da bilmiyorum belki de taraftarın "hay amk gene mi ya" serzenişiyle maçı bırakması deplasman tribününe şov yapmasına müsade etmesi takıma kötü yansıyordur ama galatasaray camiası olarak eskisi gibi ruhumuza adımıza yakışır şekilde direncimizi arttırmamız gerektiği çok belli...
• 4174

  gol yollarında sıkıntı çekmemizin ne baros'un güçsüzlüğü ne de yetersizliğidir. bizim takım olarak hücum planlarında bir sıkıntımız var. bizim takım barcelona gibi hücum etmeye çalışıyor. çok adamla hücuma çıkma ve oyunu sete çevirme gibi. ama barcelona ile bizim aramızdaki en büyük fark oyun mentalitesi. tabii futbolcularda çok büyük fark ama onu es geçelim.
  
  aşağıda barcelona-osasuna maçının ilk golünün karesi yer alıyor. barcelona şansa 8 atmıyor.
  
  http://i53.tinypic.com/2j3s1w1.jpg
  
  barcelona takımı hücuma 7-8 oyuncu ile çıkıyor ve bu kadar oyuncu nerelerde duruyor? bu oyuncuların 5 tanesi ya ceza sahası içinde yada içeriye koşu yapmak üzere çizgide bekliyorlar. bir takım rakip takımın ceza sahasına bu kadar adam sokarsa gol atmak çok kolaylaşır. sağ forveti ceza sahası içinde sağ beki sağ forvet pozisyonunda.
  
  bizim takımda xavi'nin attığı pası atabilecek adam var ama ceza sahasına koşu yapacak adam yok. kazım tamamen çizgi oyuncusu. ceza sahasına girmesi yasaklanmış gibi. riera daha yeni ama o da pek öyle bir oyuncu değil gibi. ortada sadece baros kalıyor ve hemen arkasında 2 adet stoper oluyor. sağa gitse adam var sola gitse adam var. geriden selçuk-melo-eboue üçlüsünden de pek yardım gelmeyince hücumda tıkanıp kalıyoruz. üstelik birde yavaş oynuyoruz.
  
  gol atamayınca suçu santrafora atan kolaycı zihniyet faturayı hemen baros'a kesebilir ama sorun daha derinde. eğer kazım içeriye girmemekte ısrarcı olursa yerine engin veya sercan'ı denemek hiçte kötü olmaz. her iki oyuncu içeriye girme konusunda iyiler. kazm bu yüzden bir sezonda 10 gol atamıyor. yoksa şutları, gücü, hava hakimiyeti çok iyi bir oyuncu fakat gol atmakta sıkıntısı var.
• 4175

  spor toto süper lig 2011 - 2012 sezonunda geride kalan ilk 2 hafta itibari ile gözlemlediğimiz nokta oyun içerisindeki hareketsizlik ve aşırı derecede yavaş tempo. sanki bütün oyuncular oldukları yerlere çivilenmiş gibi, pası herhangi bir arkadaşına veriyor ve olduğu yerden başka bir noktaya hareketlenme çabası yok. bu durumun getirisi olarak da topu alan oyuncumuz pas vermek için etrafına bakıp da hareketlenen herhangi bir arkadaşını göremediği için tempomuz da düşüyor.
  
  90 dakika boyunca yüksek tempoda oynamak her takım için zor olduğundan maçın bazı bölümlerinde bunu denemeliyiz.
  
  (bkz: where is the passion lads)