ilginç ve korkunç zamanlardan geçiyoruz.
zamanında
fatih terim'in 'organize ama amatör kötülük' dediği o oluşum, üzerindeki çamuru bize bulaştırmak için 'yapı' masalına sarılıyor. ama bu nasıl bir yapıysa işin sonunda hakkı yenen
galatasaray oluyor. ancak tüm algılar galatasaray aleyhine çalışıyor. hakkımızı savunmak için çıkardığımız ses, iltimas istiyormuşuz gibi lanse ediliyor.
karşımızda teflon tavadan hallice bir oluşum var. ne olursa olsun leke tutmuyor, hatasını yüzüne vursan da yine üste çıkmanın derdine düşüyor. bu aralar da kendilerince 'medya devi' olarak gördükleri survivorcıyı konuşturuyorlar ki etki alanı genişlesin. tüm yorumcular, futbolcu eskilerinin çoğunluğu bunların kayığında, öyle ki ligdeki takımlar dahi bunlar tarafından hakkı yense de susuyor, bizimle maç yaptıktan sonra çenesi açılıyor. taçlara itiraz ediliyor, hamaset soslu paylaşımlar yapılıyor. 'yapı'nın 'kredi'si hiç bitmiyor, galatasaray'a karşı güç birliği yapıyorlar.
biz mi? 8 puan farkla lider, avrupa'da hedefine koşan, tüm rezaletlere kulağını kapamış bir futbol takımına sahibiz. hocamız da futbolcularımız da işini layığıyla yapıyor. bu noktada yönetimin daha aktif olması, hak edene hak ettiği lafı söylemesi gerekiyor. ha bir de sen galatasaraylı. ampır ampır konuşan kimi görürsen yapıştır cevabını. arsıza arsız olduğunu demezsen kendini böyle haklı zannediyor işte.
keşke rakiplerimizin tüm dertleri futbol olsa da biz de rekabetçi, keyifli bir lig izlesek ama... nerdeee!